‘Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye ekonomisinin
toparlanmaya başladığını söyledi. Açıkçası toparlanmayı neye göre yorumlayacağız
ayrı bir tartışa konusu…
Pandemi sürecinde destek diye krediye batırılan reel
sektörün, hele ki ihracatçı kanadının alamadığı KDV’lerden konuşalım. Madem
söylendiği gibi güçlü bir ekonomi söz konusu; sıkıştığımız zaman ihracatçının
rakamlarından konuşuyoruz hadi gelin şu ödenmeyen KDV’leri, hatta ödenmediği
için borçlanmak zorunda kalan reel sektörü masaya yatıralım.
Aslında bize de çok gerek yok. Çünkü Ankara Sanayi Odası
Başkanı Nurettin Özdebir’in feryadı duymak yeterli. KDV iadelerinin bir yılı
aşkın sürede dahi ödenmediğini Meclis toplantısında dile getiren ASO Başkanı,
sadece bir üyenin bile 300 milyon TL’yi aşkın ihracattan kaynaklı KDV alacağı
olduğunu söyledi.
Bu parayla 6 tane fabrika yapılabileceğine dikkat çekti.
Üreticinin enflasyonu malûm, yüzde 45’lere dayandı. Yurtiçinde yüzde 25
yansıtılamamış maliyeti var. Yurtdışında da tahsil edemediği KDV alacağıyla,
sürekli düşen birim başına gelirleri…
ASO Başkanı alacak tahsilâtı yapılamadığı için üretici
enflasyonu oranında paranın devlet tarafından kullanılırken, kendilerine de
finansman ihtiyacı karşılansın diye yüzde 20 ile kredi sunulduğunu belirtiyor.
Zaten bir tarafta tahsil edilemeyen alacaklar, öte tarafta maliyetli
finansman, tüketici fiyatının iki katından fazla artan ama yansıtılamayan
maliyet tablosu ve ihracatta düşen birim fiyatlar ASO Başkanı tarafından da
‘yoksullaştıran büyüme’ diye net bir biçimde tanımlanıyor.
Peki bu fotoğraftan ne anlayacağız? Özdebir’in aktardığı
sadece bir üyenin tahsil edemediği alacağı üzerinden yapamadığımız 6 fabrika…
Bu tablo sadece tahsil edilemeyen KDV değil, alarm veren reel sektörün de
yansıması ve çıktısı işsizlik…’