AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının
ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, açıklamalarda bulundu. Çelik, İsrail ve
İran arasındaki çatışmalarla ilgili konuşurken, "Kimsenin başka bir ülkeye
saldırarak rejim değişikliğinden bahsetmek gibisinden bir şey olamaz. Rejim
değişikliğinden bahsetmek
Ömer Çelik'in açıklamasından önemli satır başları şöyle:
"İran nükleer anlaşmalara taraf ülke, İsrail ise
nükleer silah olmasına rağmen taraf değil. Burada Cumhurbaşkanımız başından
beri bu meseleyle ilgili prensibini net şekilde ortaya koymuştu. 'Biz bölgede
hiç kimsenin nükleer silah sahibi olmasını istemiyoruz' demişti. Bu
çatışmaların hiçbiri yok iken, soykırım başlamamış iken New York'ta bulunurken
bir sürü liderle görüşme yapıyordu Cumhurbaşkanımız. Orada Netanyahu'ya dedi
'Başkalarının nükleer çalışmasını eleştiriyorsunuz ama kendiniz nükleer silah
sahibisiniz' demiştir. Umman'da ABD ile İran arasında müzakereler devam ederken
İsrail saldırmıştır. İsrail'in saldırısı bir bakıma müzakere masasına yapılmış
saldırıdır. Bugünün gündemi Hürmüz Boğazı'nın İran tarafından kapatılıp,
kapatılmayacağı. Nükleer tesislerin üzerine bomba yağdırılırken, İran
bombalanırken iki şey dikkat çekiyor. Birincisi nükleer tehlike, Hürmüz Boğazı'nın
kapatılmasından daha büyük tehlike. Saldırgan taraf İsrail olduğu halde
İsrail'in saldırganlığı üzerine cılız cümle kuranlar İran'ın cevabının vahim
sonuçlar doğuracağını ifade ediyorlar.
Hedef nükleer silahın engellenmesi şeklinde İsrail'in kendi
kendine uydurduğu tutum ise o zaman sivil altyapıyı niye vuruyorsunuz? Biz
İran'a yapılan her türlü saldırıyı kınıyoruz. İran'ın güvenliğini, milli
egemenliğini, toprak bütünlüğünü sonuna kadar destekliyoruz. BM üyesi bir ülkenin
saldırıya uğraması hiçbir şeklinde kabul edilemez.
7 Ekim'den sonra Netanyahu ilk yaptığı açıklamada David
Koridoru'nu kurmaktan, birtakım kehanetleri gerçekleştirmekten, Ortadoğu'nun
haritasını değiştirmekten bahsetti. Bunun İsrail'in güvenliği ile ilgisi yok.
Netanyahu hükümetinin saldırgan örgüt olarak davranmasıdır buradaki mesele. Bu
saldırıyla ilgili olarak bilgi alınmasından itibaren hem Cumhurbaşkanımızın
talimatlarıyla hem TSK hem diğer birimlerimiz Türkiye'nin güvenliği açısından
her türlü tedbiri almıştır. Bütün birimler teyakkuz durumuyla görevlerini
yerine getirmiştir.
Şimdi bölgede derinlemesine çatışmaların ortaya çıkabileceği
tablo ortaya çıktı. Şimdi İran'ın misillemesiyle ilgili haberler takip
edilirken İsrail saldırganlığının devam ettiğinin altını çizmek lazım. Bugün
İsrail sivil altyapısını vurdu. Kimsenin başka bir ülkeye saldırarak rejim
değişikliğinden bahsetmek gibisinden bir şey olamaz. Rejim değişikliğinden
bahsetmek hele de bir saldırıyı rejim değişikliğine kaydırmak, İran'da dini
liderin hedef alınması gibi bir yaklaşım asla kabul edilemez. Şimdiye kadar Netanyahu
hükümeti tarafından pekçok cinayet işlenmiştir. İran'da rejim değişikliği ya da
herhangi şekilde dini lidere dönük olarak tutumun ortaya konması vahşette yeni
bir aşamaya geçmektedir.
Birileri çıkıp İsrail'in güvenliğinden bahsetmesinin hiçbir
zemini yoktur. Bugün İsrail'deki sivilleri en güvensiz ortama sokan Netanyahu
hükümetinin agresifliği ve saldırılardır. İsrail için en büyük tehdit Netanyahu
hükümetinin kendisidir. Herhangi bir şekilde dünyada elinde güç olan,
bombardıman uçağı olan başka rejimleri dönüştürmeye kalkması kabul edilemez.
Sayın Amerikan büyükelçisi Amerika'nın rejim değişikliğinin ardından
koşmayacağını bahsetmişti. Biz de bunu olumlu karşılamıştık. Bunun Afanistan ve
Irak'ta ne sonuçlar doğurduğunu herkes tarafından görüldü. İsrail'in yaptığı
propagandanın herhangi şekilde siyaset biçimine dönüşmemesi gerekir. Kimsenin
kimsenin rejimini değiştirmek ya da üst düzey yönetimi hedef almak gibi bir
yaklaşımı sözkonusu olamaz."