"Kent uzlaşısı" gerekçe gösterilerek İstanbul'da 9
CHP'li ilçe belediyesine yönelik terör soruşturması başlatılmış, Kartal ve
Ataşehir belediye başkan yardımcılarının da aralarında bulunduğu 10 kişi
gözaltına alınmıştı.
11 Şubat'ta düzenlenen operasyonda gözaltına alınan Kartal
Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel, Ataşehir Belediye Başkan
Yardımcısı Livan Gür, Üsküdar Belediye Meclis Üyesi B.K, Sancaktepe Belediye
Meclis Üyesi E.G, Fatih Belediye Meclis Üyesi G.A, Tuzla Belediye Meclis Üyesi
H.Ö, Adalar Belediye Meclis Üyesi N.A, Şişli Belediye Meclis Üyesi S.G, Beyoğlu
Belediye Meclis Üyesi T.Ş. ve Beyoğlu Belediyesi ile irtibatlı olduğu öne
sürülen İ.P'nin emniyetteki işlemleri tamamlandı.
Gözaltına alınan kişiler, ifade işlemleri sonrasında
Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi. Nöbetçi sulh ceza hakimliği ise
Kartal ve Ataşehir belediye başkan yardımcılarının da aralarında olduğu 10
şüphelinin tutuklanmasına karar verdi.
Tutuklamalara tepki gösteren DEM Parti Grup Başkanvekili
Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM Genel Kurulu'nda açıklamalarda bulundu.
"Bu ülkede demokratik siyaset zeminini ortadan
kaldırmaya çalışan, hukuku askıya alan, adaleti yok eden bir rejim adım adım
İstanbul merkezli inşa edilmeye çalışılıyor" diyen Koçyiğit, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'i işaret ederek "İstanbul merkezli, Akın
Gürlek'in başında olduğu bir yargı darbe mekaniği devreye girmiş durumda"
ifadelerini kullandı.
Koçyiğit, "Bu ülkede demokrasiye, seçilmişlere, herkese
kumpas kuruluyor ve bu kumpaslar eliyle de büyük bir istibdat rejimi hakim
kılınmaya çalışılıyor" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu asla ama asla kabul etmiyoruz. Belediyeleri böyle
yıldırmaya çalışmak, ortaklaşma zeminlerini ortadan kaldırmaya çalışmak, siyasi
muhalefetin yan yana gelmesini kriminalize etmeye çalışmak, buradan kendilerine
göre bir algı operasyonuyla Türkiye'nin 2028 seçimlerini adım adım örmeye
çalışan anlayışın karşısındayız, karşısında olmaya devam ediyoruz. Kamuoyuna deklare
edilen, gizlisi saklısı olmayan işler, yapılan siyasi tutumların kendisini
mahkum etmeye çalışan, terörize etmeye çalışan bu anlayışın karşısında
duracağız. İstanbul merkezli savcılık eliyle bu ülkenin demokrasisine darbe
yapılmaya çalışılıyor."
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da Akın Gürlek'i
işaret ederek "Neden mahkemeye çıktıklarını da bilmiyorum, gerek de yok.
Çünkü Akın Gürlek, bir gün savcılık yapmamış ama başsavcılık koltuğunda oturan,
iktidarın kılıcını sallayan, hak ve özgürlükleri askıya almış bir kişi kararı
zaten veriyor. Mahkemeye ne gerek var ki?" dedi.
"Bu ülkede o Sulh Ceza Mahkemeleri tutuklama
taleplerini değerlendiriyor mu sanıyoruz?" sorusunu yönelten Başarır,
sözlerine şöyle devam etti:
"Buradan gelen siparişler önce İstanbul Cumhuriyet
Başsavcısı tarafından kaleme alınıyor. Ondan sonra senaryoyu polisler
toplayarak nezarete atıyor. Mahkemeler sadece bir prosedür uyguluyor. Artık
hukuk düzeni askıya alınmıştır. Türkiye başka bir noktaya gelmiştir. Sandıkta
toplayamadığı oyları, meclis üyelerini bir savcı eliyle azaltarak çoğunluğu
elde etmek istiyorlar. Her gün bir soruşturma, her gün bir tutuklama... O
kararları tanımıyoruz. Ne mahkeme, mahkeme; ne savcı, savcı; ne düzen, düzen!"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın gözaltına gerekçe
olarak sunduğu açıklamada, "Kent Uzlaşısı" politikası suç olarak
gösterilmeye çalışılmış ve metinde yer ifadelerin bir kısmının açıkça ayrımcı
bir tutuma sahip olduğu dikkat çekmişti.
Açıklama şöyle:
"Kent uzlaşısı formülünün teorisinin terör örgütü
yönetimince yapıldığı, demokratik özerklik sisteminde bazı alanlarda
uygulanacak bir formül olduğu, doğu illerinde yerel yönetimlerin kazanılarak
özerklik sisteminin kurulması, batı illerinde ise Kürt nüfusunu özerklik
sistemine benzer bir sistemle yerel yönetimlere dahil edilmesi planlaması
çerçevesinde oluşturulduğu ve adına da 'Kent Uzlaşısı' denildiği, Kent Uzlaşısı
formülü ile batı il ve ilçelerindeki Kürtlerin, belediyeleri kazanamasalar da
uzlaşılacak ve desteklenecek aday karşılığında, belediye meclislerinde belli
sayılarda kota elde edilmesi sonucu belediye meclis kararlarında söz sahibi
olmalarının, yerel yönetimlerde yer almalarının ve siyasi bir denge olmalarının
amaçlandığı, Özerlik Sistemi ve Kent Uzlaşısı formülünün, DEM Parti üstü bir
örgütlenme sistemi olduğu, özellikle örgütlenme konusunda çalışmalar yürüten
örgüt bünyesindeki oluşumların (DBP, HDK) örgütün taban (halk) örgütleme
sistemini geliştiren ve yöneten esas kurumlar olduğu anlaşılmıştır."/sol