Normalleşme gündeminin sıcak olduğu dönemde, bir gün içinde
Kayseri'den Afrin'e uzanan şiddet olayları yaşanmıştı. Olayların ardından
açıklama yapan Erdoğan, yaşananları "sinsi tuzak" olarak nitelemiş;
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la görüşmekte kararlı olduğunu vurgulamıştı.
Ancak, Ortadoğu'da yaşanan son gelişmelerle, Ankara'nın
Esad'la diyalog sürecine dair yaklaşımında değişim emareleri şimdiden başladı.
Fidan'dan 'Esad muhaliflerle anlaşmalı' çıkışı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye ile ilişkiler konusunda
yeni açıklamalarda bulundu.
Hürriyet yazarı Hande Fırat'a konuşan Hakan Fidan,
"Türkiye, bu çatışmasızlık ortamında rejimin ve muhaliflerin üzerinde
anlaşabilecekleri bir siyasal çerçeveyi oluşturmalarını görmek istiyor.
Rejimin, muhaliflerle birlikte halkına güvenli ve istikrarlı bir ortam
sağlaması önemli" dedi.
"Temas ve konuşma ayrı yöntemlerdir" diyen Fidan,
"Suriye açısından, sahici bir konuşma Suriyeli muhaliflerle olmalı. Bizim
temennimiz, Esad’ın kendi muhalefeti ile anlaşması" ifadelerini kullandı.
'Esad hazır değil'
Fidan, şöyle devam etti: "Ancak anladığımız kadarıyla
kendisi ve ortakları, muhalefetle anlaşmaya ve büyük bir normalleşmeye hazır
değil. Şu an itibarıyla, Esad ve ortakları belli sorunları çözmeye pek hazır
görünmüyorlar."
İsrail’in Suriye’ye saldırılarının arttığını belirten Fidan,
"Terör örgütü ve diğer unsurların bu kaos ortamından istifade etmeye
kalkması, Suriye’yi daha büyük bir istikrarsızlığa sürükleyebilir. Bunu kimse
istemez" ifadelerini kullandı.
İdlib'deki selefi cihatçıların silahlanması Türkiye'nin
tavrını nasıl etkileyecek?
Suriye'nin İdlib vilayetindeki 'gerilimi azaltma bölgesinde
konumlanan HTŞ başta olmak üzere selefi cihatçı örgütler, İsrail'in Lübnan ve
Suriye'ye dönük saldırılarını fırsat bilerek geçtiğimiz ay yeniden silahlanmaya
başlamıştı.
Ülkedeki cihatçı grupların, özellikle İsrail'in Lübnan'a
yönelik saldırısından sonra, İsrail saldırılarının Suriye'deki Hizbullah ve
İran güçlerinin bulunduğu noktaları hedef aldığı yerlerde, "zeminin tekrar
ilerlemeye ve kontrol haritalarını değiştirmeye hazır olduğuna inandığı"
belirtiliyordu.
Bu bölge, Mart 2020'de Rusya ve Türkiye arasında bölgede
gerilimi azaltma adına imzalanan Moskova Mutabakatı ile yönetiliyor.
Bu dönemde Türkiye, Moskova Anlaşması'ndan yararlanarak
İdlib vilayeti genelindeki askeri varlığını güçlendirmişti. Burada binlerce
asker konuşlandıran Türkiye, vilayette cihatçılarla Suriye ordusu arasındaki
temas hatlarında bir savunma duvarı oluşturan üsler kurmuştu.
Suriye hükümetiyle normalleşme sürecine giren Ankara'nın, bu
gelişmeler ışığında askeri olarak hangi pozisyona yöneleceği tartışma konusu
haline gelmişti.
Bugün Türkiye, görünürde İdlib'deki insani durumu etkileme
korkusuyla ve Rusya ile varılan anlaşmaların uygulanması nedeniyle bu
operasyonu reddediyor ve uyarıyor.
Ancak, Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşın başlıca
aktörlerinden olan Türkiye'nin, Suriye'de çatışmaların yeniden başlaması
durumunda ABD'nin ekseninde hareket edip, normalleşme süreci başlattığı Suriye
hükümetini yeniden hedef alması da bir olasılık. Ankara, bu noktada Suriye
hükümetini yıllardır hedef alan İsrail'le birlikte hareket edebilir.
Burada, Türkiye'nin bölgede dengelerin bozulması durumunda
Rusya'yla yaptığı mutabakata bağlı kalıp kalmayacağı da tartışma konusu olacak./sol