1) 20 Mart’ta, Çin’in işlettiği Gwadar Limanı idari
binasına düzenlenen ilk saldırıda beş güvenlik personeli öldü.
2) 26 Mart’ta Dasu Hidroelektrik Santralı projesinde
görevli personeli taşıyan servise saldırıda beş Çinli, bir Pakistanlı
personel öldü.
KUŞAK VE YOL'A SALDIRI
Gwadar Limanı’nı bu köşede birkaç kez ele almıştık. Kuşak
ve Yol’da kritik öneme sahip ve Çin-Pakistan Ekonomik Koridorunun parçası.
Önemi şu: Çin gemileri Arap/Fars Körfezi’nden çıkınca
Pakistan’daki Gwadar Limanı’na demirliyor, petrol limandan boru hatlarıyla
Pakistan’ın kuzeyine ve Çin’in Kaşgar kentine ulaştırılıyor. Çin bu şekilde hem
yol ve yakıt tasarrufu sağlıyor ama daha önemlisi, ABD’nin etkili
olduğu Malaka Boğazı’nı baypas etmiş oluyor. Petrolün bağlandığı
Kaşgar ise SincanUygur Özerk Cumhuriyeti’nin batısında. (Bu arada Keşmir
bölgesi de Çin, Hindistan ve Pakistan’ı birleştiren coğrafyadadır. Yani ABD’nin
Uygur ve Keşmir meselelerine burnunu sokması, enerjipolitik nedenledir.)
20 Mart’ta terör saldırısına uğrayan Gwadar Limanı idari
binası da limana 7 km mesafedeydi ve doğrudan Çin hedef alınmıştı.
26 Mart’taki saldırıda hedef alınan servis aracı ise Dasu
Hidroelektrik Santralı projesinde çalışanları taşıyordu. Pakistan’ın
Hayber Pahtunhva eyaletindeki santral, Çin-Pakistan ekonomik işbirliğinin
önemli işlerinden biri.
Özetle bir haftada iki kez, teröristler, Çin’in
Pakistan’daki kurum ve projelerini hedef almış oldu.
İRAN - PAKİSTAN - ÇİN HATTI
Gwadar Limanı’na saldırıyı Belucistan Kurtuluş Ordusu’na
(BLA) bağlı Mecid Tugayı üstlendi. Tam burada anımsamamız gereken bir olay daha
var.
IŞİD’in İran’da 3 Ocak’ta terörist saldırılar düzenlediği
süreçte, Belucistan Kurtuluş Cephesi de İran’ı hedef almıştı. İran sonrasında
Pakistan topraklarında bu örgüte misilleme düzenlemişti. İki ülke arasında kısa
süreli bir gerginlik oluşmuştu.
İran’ın eşzamanlı olarak farklı terör örgütleri tarafından
hedef alınması elbette tesadüf değildi.
3 Ocak’ta İran’ı hedef alan saldırılardan sonra işaret
etmiştik: ABD’nin Irak ve Suriye’deki askeri varlığının gerekçesi
IŞİD’le mücadeleydi. Irak hükümetinin “IŞİD bitti, topraklarımı terk et” dediği
süreçte IŞİD aktif hale geliyor ve İran, Irak, Suriye ve Türkiye’de terör
eylemleri düzenliyor, “kullanışlı düşman” olarak ABD’nin askeri varlığının
sürmesine gerekçe üretiyor!
IŞİD 22 Mart’ta bu kez Moskova’da ortaya çıkıyor. 20 ve 26
Mart’ta ise Çin BLA tarafından Pakistan’da hedef alınıyor.
ABD'YE YARAYAN TERÖR
Moskova’ya terörist saldırıyı incelediğim son makalemi şu
sözlerle bitirmiştim: “Orta Asya’dan Ukrayna’ya, Irak ve Suriye’den
Karadeniz’e, geniş coğrafyamızda çok boyutlu bir güç mücadelesi sürmektedir; sadece
faile işaret eden parmaklara bakmak aldatıcı olabilir, o nedenle geniş siyasi
arka plana bakılmalıdır.”
Nitekim Rusya Devlet Başkanı Putin de “Terör
saldırısının kimin eliyle gerçekleştirildiğini biliyoruz, ilgi odağımızda ise
azmettirenler var” diyerek saldırıyı üstlenen IŞİD’i azmettirenlere
işaret etti.
Emperyalist ABD’nin hedefinde hangi ülke varsa, o ülkeyi
hedef alan terörist saldırılar yaşanıyor. Adları ne olursa olsun, o terörist
örgütlerin saldırıları son tahlilde ABD’ye yarıyor.
Çünkü terör, ABD’nin “özel savaş” yönteminin bir
parçasıdır.
cumhuriyet