Sudan’daki iç savaş her ne kadar merkezi yönetim ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında sürüyor gibi dursa da bu 2,5 yılda birçok aktör savaşa dahil oldu. Kimi altın kaçırıp fon sağladı, kimi arabuluculuk rolünü üstlenemeyince İHA satmaya başladı. Fakat yaşanan son gelişmelerin herkesi etkileyeceği aşikar.
Darbeler ve savaşların gölgesinde şekillenen Sudan tarihi, yine bir iç savaşla yazılmaya devam ediyor.
2,5 yılı aşkın süredir devam eden Sudan iç savaşı, yalnızca Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında gerçekleşmiyor.
Savaşa resmi olarak hiçbir yabancı güç katılmamış olsa da ülkenin ekonomik ve jeopolitik konumu nedeniyle çeşitli devletlerin Sudan topraklarında rekabeti sürüyor.
HDK’nin Kuzey Darfur eyaletinde kontrolü sağlayamadığı tek şehir Faşir’i de ele geçirmesi, aktörlerin aldıkları pozisyonları ve faaliyetlerini etkileyecek gibi duruyor.
Sudan’da iç savaş başlarken
2003 yılında Darfur’da yaşanan çatışmalarda birlikte savaş suçları işlediler. Ömer el-Beşir’in 30 yıllık iktidarını sonlandıran 2019 yılındaki darbede birlikte rol aldılar. Aynı yıl askeri yönetimin son bulmasını talep eden halkı Hartum’da birlikte katlettiler. 2021’de sivil siyasetin tasfiye edildiği darbeyi birlikte düzenlediler.
Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin lideri Abdülfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) lideri Muhammed Hamdan Dagalo ya da bilinen adıyla Hemedti, darbenin ardından 2023 yılına kadar ülkeyi birlikte yönetti.
Fakat kısa sürede anlaşmazlık derinleşti, gerilim yükseldi…
el-Burhan HDK’nin iki yıl içerisinde tamamen orduya entegre edilmesini istedi, Hemedti ise söz konusu entegrasyonun yaklaşık 10 yıla yayılan bir süreçte gerçekleşebileceğini söyledi.
HDK önce ülke genelinde konuşlanmaya başladı, ardından Hartum’daki ordu karargâhını kuşattı. Bu başarısız darbe girişimi ise 15 Nisan 2023’te başlayan Sudan İç Savaşı’nın fitilini ateşledi.
Batıyı Hemedti, doğuyu el Burhan yönetiyor
Sudan Silahlı Kuvvetleri resmi komutayı elinde tuttu, ancak HDK de oldukça hızlı aksiyon aldı. HDK militanları, başkent Hartum’u ele geçirmek için kentsel savaş ve sokak taktikleri kullandı, böylelikle başkent haftalar içinde yönetilemez hale geldi.
Bu süreçte Port Sudan fiili başkent, ülkenin batısı ise etnik katliamlara sahne oldu. Hartum’un düşüşünden bu yana 150 binden fazla insan öldürüldü ve 12 milyondan fazla insan yerinden edildi.
Sudan artık fiilen iki idareye bölünmüş durumda. Ülkenin doğusu el-Burhan’ın, batısı ise Hemedti’nin kontrolünde.
HDK son iki yılda, Güney Darfur eyaletinin merkezi Nyala’yı, Batı Darfur eyaletinin merkezi Cuneyne’yi, Orta Darfur eyaletinin merkezi Zalince’yi ve Doğu Darfur eyaletinin merkezi Dain’i ele geçirdi. Mayıs 2024’ten bu yana abluka altına aldığı Kuzey Darfur eyaletinin merkezi Faşir’de ise geçtiğimiz haftalarda kontrolü sağladı.
Batı Sudan’ın çoğunu ve o bölgenin sınırları kontrol eden HDK’nin, bölgesel avantajından da kaynaklı olarak gücünü kaçakçılık, altın madenleri ve yabancı ülkelerin desteğiyle sağlamlaştırdığı biliniyor. HDK’nin kendi lojistik ağları, hava sahası ve komuta zinciri bulunuyor.
Savaş eski iki silah arkadaşıyla sınırlı değil
Sudan’ın coğrafi ve ekonomik açıdan stratejik bir öneme sahip olması ise söz konusu savaşın Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri’yle sınırlı kalmasına olanak sağlamıyor.
Her ne kadar Sudan’daki savaşa resmi olarak hiçbir yabancı güç katılmamış olsa da çeşitli devletlerin de Sudan’daki mücadelesi kızışıyor.
En önemli deniz ticareti güzergahlarından olan Kızıldeniz’e 800 kilometrelik kıyı şeridi bulunan Sudan, aynı zamanda su diplomasisinde kritik öneme sahip Mavi Nil’in de 640 kilometrelik kısmına ev sahipliği yapıyor. Fakat bununla da sınırlı değil. Sudan geniş altın rezervlerine ve nadir toprak elementlerine sahip.
Ülke, adeta diğer birçok gücü de içine çeken bölgesel bir soğuk savaşın sahnesi haline geldi.
En önemli aktörlerden biri Birleşik Arap Emirlikleri
2013 yılında kurulan Hızlı Destek Kuvvetleri’nin başına getirilen Hemedti, arkasına aldığı güçle birlikte Darfur’daki altın madenlerinin çoğunu ele geçirdi. İlerleyen yıllarda çıkacak iç savaşta adı sıkça anılacak olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile Hemedti’nin ilişkisi de ele geçirilen bu altın madenleri vasıtasıyla başladı.
HDK’nin savaşın ilk aylarında kullandığı stratejilerin başında açlığı silah olarak kullanmak, çeşitli yardım rotalarını ve ekonomik güzergahları kesmek, stratejik kasabaları ele geçirmek gibi yöntemler yer almıştı. Fakat bu stratejinin de kimi sınırları vardı, çünkü HDK’nin uzun menzilli yetenekleri yoktu.
Burada devreye “eski” ticaret ortağı BAE girdi. 2023 yılının sonlarında HDK’nin insansız hava araçları kullanmaya başladığı tespit edildi. Uluslararası Af Örgütü tarafından yapılan soruşturmada, Birleşmiş Milletler tarafından uygulanan silah ambargosuna karşı Çin yapımı güdümlü bombalar ve İHA’ların Darfur’a sokulduğu tespit edildi. Rapora göre söz konusu ekipmanlar BAE tarafından Çin’den yasal olarak satın alınıyor, ardından Somaliland ile Çad üzerinden geçirilerek HDK kontrolündeki Darfur’a ulaştırılıyordu. Ayrıca HDK bağlantılı bir uçak enkazında çıkan BAE pasaportları iddiaları daha da güçlendiriyordu.
BAE iddiaları reddetti ve tarafsızlığını açıkladı. Ancak savaşta kilit bir rol üstlendi. Çünkü hali hazırda Somaliland’daki Berbera, Eritre’deki Assab ve Yemen’deki Socotra Adası’na yaptığı yatırımlar göz önüne alındığında Kızıldeniz’e yönelik planları için Sudan oldukça önemli bir stratejik noktaydı.
BAE’nin Port Sudan’a sağlayacağı erişimle zinciri tamamlamayı ve Kızıldeniz’i kendi koridoru haline getirerek dünyanın en stratejik deniz yollarından biri üzerinde önemli bir aktör olmayı hedeflediği biliniyor.
Öte yandan BAE’nin amacının yalnızca deniz ticaretiyle de sınırlı olmadığı gündeme gelen yorumlardan biri. BAE’nin HDK ile güçlerini birleştirerek altın madenlerine, nadir toprak minerallerine ve dahası Libya ve ötesine uzanan kaçakçılık yollarına erişim sağladığı öne sürülen iddialar arasında.
HDK’nin madencilik faaliyetlerine izin verdiği ve bunun karşılığında BAE’den ekipman, fon ve silah tedarik ettiği bildiriliyor. Yetkililerse bu ilişkiyi “kazan-kazan durumu” olarak yorumluyor.
Savaştaki bir diğer aktör, Sudan Silahlı Kuvvetleri’nin HDK’nin kurduğu İHA filosuna karşı bir güç oluşturma arzusu sayesinde sahneye çıktı: Türkiye.
Afrika kıtasına yönelik faaliyetlerine hız veren Türkiye, Kızıldeniz’de stratejik bir nokta elde etmek için iç savaştan önce kimi girişimlerde bulundu. Türkiye bu kapsamda 2017 yılında Sevakin kentindeki limanı rehabilite etmek amacıyla Sudan’la 99 yıllık bir kira sözleşmesi imzaladı. Ancak Sudan’daki çalkantılı atmosfer nedeniyle anlaşma iptal edildi.
İç savaş döneminde arabulucu rolüne soyundu ama bu da hüsranla sonuçlandı. BAE’nin HDK’yi silahlandırması Türkiye’nin bölgeye müdahale etmesi için bilet görevi gördü. Tarafsızlık planı işe yaramayan Türkiye taktik değiştirdi ve açıkça Sudan Silahlı Kuvvetleri’ni desteklemeye başladı.
AKP hükümetinin destekleriyle büyüyen Baykar, 2024 yılında Sudan Silahlı Kuvvetleri’yle 120 milyon dolar değerinde İHA anlaşması imzaladı. Kamuoyuna yansıyan haberlere göre teslimat, kargo kayıtları, uydu görüntüleri ve sızdırılan gümrük verileriyle onaylandı. Teslimat haberlerinden kısa bir süre sonra Baykar’a ait İHA’lar HDK kontrolündeki hava sahasında görülmeye başlandı.
BAE ve Türkiye gerilimi
İki ülke kendi aralarında bir süre denge politikası güttü. Fakat Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye’nin savaşa müdahalesinden rahatsız olduğu biliniyordu ve bu kaçak dövüş çok uzun sürmedi.
Uluslararası medya kuruluşlarının aktardığına göre, Sudan ordusu içinde savaşan Türk personeller tarafından işletilen İHA’lar, Nyala Havaalanı’ndaki bir askeri kargo uçağına saldırdı. Uçağın HDK için dronlar, mühimmat ve radar sistemleri taşıdığından şüpheleniliyordu, fakat edinilen istihbarat eksikti. Uçak silahların yanı sıra BAE’den subaylar ve askerler de dahil olmak üzere yabancı paralı askerler taşıyordu. Saldırı sonucu düzinelerce HDK milisinin yanı sıra 4 BAE vatandaşı da hayatını kaybetti.
Saldırıya bir gün sonra yanıt geldi. Resmi yönetimin kontrolünde olan Port Sudan, 3 günden uzun süren bir dizi hassas saldırıyla vuruldu. Havalimanı, elektrik santrali ve askeri üssün hedef alındığı saldırılarda ayrıca Türkiye yapımı insansız hava araçlarının depolandığı askeri hangarlar da hedef alındı. Türk destek ekibinden kişilerin yaralandığı bildirildi.
Ve daha niceleri: Mısır, Rusya, ABD, Suudi Arabistan…
Savaşa taraf olan yabancı güçler, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle de sınırlı değil.
Sudan’ın kuzey komşusu Mısır, el-Burhan ve Hemedti’nin 2019’da el-Beşir’i devirdiği darbeyi destekledi. El-Burhan ve Hemedti’nin karşı kaşıya geldiği savaşta ise tarafını açıkça Sudan Silahlı Kuvvetleri’nden yana belirledi. Mısır hem uzun süredir gerilim yaşadığı Etiyopya’nın güç kazanmasını istemiyor hem de Nil Nehri üzerine inşa edilen Rönesans Barajı nedeniyle su krizi yaşadığı Etiyopya’ya karşı müttefik arıyor.
Suudi Arabistan ise tarafsız olduğunu vurgulasa da el-Burhan’dan yana tutum sergiliyor. Suudi Arabistan da BAE gibi ekonomik ve stratejik nedenlerden dolayı Kızıldeniz’e önem atfediyor. Ayrıca bölgede birçok yatırımı bulunuyor. Bu nedenle BAE’nin karşısında konumlanıyor.
Bir diğer ülke de Rusya. Yıllardır Sudan’daki altın madenlerinde varlık gösteren Moskova’nın, bir yandan Port Sudan’da deniz üssü kurmak istediği belirtiliyor. Rusya’nın, 2023 yılındaki isyanın ardından kendisine bağladığı paralı asker grubu Wagner’in Sudan’da faaliyet gösterdiği çeşitli haberlere konu oluyor. Wagner ile bağlantılı ajanların Orta Afrika Cumhuriyeti’nde konuşlanmış durumda olduğu ve HDK’ye lojistik destek sağladığı bildiriliyor. Ayrıca Wagner’e dair bir diğer iddia ise HDK’ye Libya, Suriye ve Orta Afrika üzerinden füze tedarik ettiği yönünde.
ABD ise özellikle son dönemlerde açıktan Sudan Silahlı Kuvvetleri’ni destekliyor ve HDK’nin eylemlerini “soykırım” olarak tanımlıyor. Her ne kadar resmi bir açıklama gelmese de bu tutumun nedeninin nadir toprak mineralleri olduğu belirtiliyor. Nadir toprak minerali rezervleri içinde büyük payı Çin’in elinde bulundurmasını ulusal güvenlik riski olarak gören ABD, minerallere erişim için başta Afrika kıtası olmak üzere faaliyetlerini hızlandırıyor.
Sudan’daki iç savaş yabancı ülkelerin de müdahalesiyle 2,5 yılı aşkın süredir devam ediyor. Fakat geçtiğimiz haftalarda yaşanan kırılma, yani HDK’nin Kuzey Darfur eyaletinde kontrolü sağlayamadığı tek şehir Faşir’i de ele geçirmesi aktörlerin aldıkları pozisyonları ve faaliyetlerini etkileyecek gibi duruyor/sol
