On iki günlük Kutsal Savunma’daki ABD-İsrail ortak projesinin yenilgisi, gözleri yeniden onların İran’la karşı karşıya gelmek için yaklaşık yirmi yıldır yaptıkları planlamalara çevirdi, bu planlama, dönemsel tatbikatları, istihbarat raporlarını, yetkililerin uyarılarını ve yıllardır yayımlanan belgeleri kapsıyordu.
İmam Hamanei son konuşmasında şöyle buyurdu: “Söylenenlere göre, Siyonist rejim bu savaş için yirmi yıl boyunca planlama ve hazırlık yapmıştı. Yirmi yıl boyunca İran’da bir savaş çıkması, halkın kışkırtılması, onlarla iş birliği yapması ve sistemle savaşması için plan yapmışlardı.”
Bu sözler ile resmi belgeler ve itirafların bir araya konması, son operasyonun sadece yüzeysel bir askeri girişim olmadığını, aksine, Amerika ve İsrail’in İran’a karşı uzun süreli yatırım yaptığı bir hibrit savaş projesinin sonucu olduğunu gösteriyor.
22 Yıllık Operasyon Tatbikatı; Trump’ın Benzeri Görülmemiş İtirafı
Bu zincirin ilk önemli halkası, Donald Trump’ın CBS’in “60 Minutes” programında yaptığı doğrudan itiraftır. Bu itiraf, İran’a saldırı projesinin geçici değil, ABD ordusunda “sürekli bir senaryo” olduğunu ortaya koyuyordu.
Trump geçtiğimiz günlerde açıkça şöyle dedi: “Dürüst olmak gerekirse bu kişiler (ABD savaş uçağı pilotları) gerçekten cesur, onlar ABD’nin gerçek kahramanlarıdır. Açık söyleyeyim, bana bilmediğim bir şey söylediler. Dediler ki: ‘22 yıl boyunca, yılda üç kez bu güzergâhı pilot olarak tatbik ettik, her yıl, 22 yıl boyunca.’ Bana ‘işimizi yapmamıza izin veren tek başkan sen oldun’ dediler.”
Trump’ın “İran’a saldırı için 22 yıl tatbikat yaptık” itirafı, daha büyük bir askeri projenin sadece bir parçasıydı. Trump’ın anlattıkları, sahada da onlarca ortak ABD-İsrail tatbikatıyla fiilen tekrarlanmıştı, bu tatbikatların temel amacı doğrudan İran’la savaşın simülasyonu idi.
“Juniper Cobra” tatbikatı, ABD ve İsrail’in ortak askeri programlarından biridir ve 2001’den bu yana neredeyse her iki yılda bir icra edilmiş ve iki tarafın İran’a karşı operasyonel koordinasyonunun temel direğini oluşturmuştur.

Guardian: İsrail’in “Yeşil Işık” Planı
Geçmişe dönersek, o yıllarda Batı’nın önde gelen medya organlarının da İsrail’in Amerika’yı savaşa sürükleme çabaları hakkında haberler yayımladığını görüyoruz.
The Guardian, “17 yıl önceye uzanan” bir haberde “İsrail, İran’ın nükleer tesislerinin bombalanması için ABD’den yeşil ışık istedi” başlıklı bir raporunda şöyle yazıyordu: “Son iki yılda birçok üst düzey İsrailli yetkili, İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırabileceğine işaret etti ve bu, İran’ın nükleer silah için gerekli seviyede zenginleştirilmiş uranyumu üretmesini engellemek içindi.”
Guardian daha sonra dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Londra’da açıkça söylediği şu sözlere değindi: “Ekonomik yaptırımlar etkilidir. Şu anda bile önemli bir etkileri var, fakat yeterli değiller. Dolayısıyla artırılmaları gerekir. Nereye kadar? İran nükleer programını durdurana kadar.”
Bu ifade, Tel Aviv’in “ekonomik baskı” ile “askeri seçeneği” eş zamanlı yürüttüğünü ve ABD ile İsrail arasındaki anlaşmazlığın saldırının yapılıp yapılmaması değil, başarısızlık ya da başarı ihtimali hakkında olduğunu gösteriyor.
Guardian şöyle devam ediyordu: “Olmert’in İran’ı sadece korkutmak için tehdit etmediğinin, bu seçeneği o kadar ciddiye aldığının, öyle ki, bunu Bush’la paylaştığının ortaya çıkması, İsrailli yetkililerin ne kadar endişeli olduğunu gösteriyor.”

2015 yılında CNN, gizli bir ses kaydının İsrail’in Kanal 2 televizyonuna sızdığını bildiren kapsamlı bir rapor yayımladı. Bu kayıt, İsrail liderlerinin son yıllarda İran’daki askeri hedeflere saldırmak niyetinde olduğunu açıkça ortaya koyuyordu.
Haberde şöyle deniyordu: “İsrail’in bir televizyon kanalına sızdırılan bir ses kaydına göre, İsrail liderleri son yıllarda İran’daki askeri hedeflere saldırmayı planlamıştı.”
Bu ses kaydı, eski Savunma Bakanı Ehud Barak’ın konuşmasına aitti ve Kanal 2’ye sızdırılmıştı. Kaydı Barak’ın, Netanyahu ile birlikte 2010, 2011 ve 2012 yıllarında planladığı belirtilen üç saldırının ayrıntılarını açıkça içerdiği belirtiliyordu.
Aynı yıl “Times of Israel” de aynı içerikte bir rapor yayımlamıştı.

ABD Neden Yeşil Işık Yakmadı? İki Belirleyici Faktör
Burada şu soru gündeme gelmektedir: Amerika, siyasi koordinasyona ve askeri tatbikatlara rağmen neden İsrail’e saldırı izni vermedi?
Guardian aynı 17 yıl önceki bu raporunda bunun sebebi şöyle açıklıyor: “Kaynaklara göre Bush’un İran’a saldırı için herhangi bir destek vermeyi reddetmesinin iki nedeni vardı. Birincisi, ABD’nin İran’ın muhtemel intikamından duyduğu endişeydi, bu intikam muhtemelen Irak ve Afganistan’daki ABD askerlerine ve diğer personellere yönelik saldırı dalgasını ve ayrıca Körfez’deki deniz taşımacılığını kapsayacaktı. İkincisi ise, ABD’nin İsrail’in onlarca uçak kullanmasına rağmen tek bir saldırıyla İran’ın nükleer tesislerini devre dışı bırakmayı başaramayacağı yönündeki endişesiydi. İsrail, tam kapsamlı bir savaş riski olmadan birkaç gün sürecek çoklu saldırılar gerçekleştiremezdi. Bu nedenle faydalar, maliyetleri aşmayacaktı.”
Bu iki faktör, İran’ın misilleme kapasitesi ve İsrail’in başarılı bir operasyon icra edememe ihtimali İran’ın caydırıcılığının iki ana unsuruydu ve sonraki yirmi yılda çok daha güçlendi.

Farsnews’den tercüme edilmiştir
