Salı akşamı, siyonist rejimin, tıpkı daha önce İran, Lübnan Hizbullahı vb. ile yaptıkları gibi, Amerika’nın Katar’ın Doha kentinde Hamas ve siyonistleri bir araya getirmek için kurduğu müzakere masasını bombaladığı haberi geldi.
Aslında “müzakere” (Negotiation ya da Talk), bir sorunu ya da anlaşmazlığı barışçıl yolla çözmek için kullanılır. Yani taraflar “savaş” istemediğinde müzakere yöntemine başvurulur. Özellikle modern dönemde şiddetten kaçınmak ve maliyetleri azaltmak amacıyla bu yöntem yoğun biçimde teşvik edilmektedir. Öyle ki, neredeyse kimsenin eleştirmeye cesaret edemediği bir “kutsal meseleye” dönüşmüştür. Fakat 21. yüzyılda dünyanın en iddialı rejimleri, tam tersine, müzakereyi terör, şiddet ve savaş amacıyla kullanmaktadır! Bu rejimler, yeter ki müzakere tuzağından yararlanıp hain hedeflerine ulaşabilsinler diye İkinci Dünya Savaşı gibi kanlı tecrübeler sonucunda büyük zahmetlerle kabul edilmiş uluslararası hukuk kurallarını bile “kurban etmeye” razıdır. Üstelik bu, güvenin yok olması ve belki de bir dünya savaşına yol açacak çatışmaların başlaması pahasına yapılmaktadır.
Müzakere Sırasında Seyyid Hasan Nasrallah’a Düzenlenen Suikast
27 Eylül 2024 tarihinde, Batı’nın özellikle de Fransa ve Amerika’nın arabuluculuğu ile ateşkes için müzakereyi kabul etmişt olan Lübnan Hizbullah Hareketinin sevilen Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’a 85 ton bomba ve füze ile Beyrut’un Dahiye bölgesinde suikast düzenledi ve şehit etti. Yani Amerika ve bazı Batılı ülkeler, siyonist rejim ile Hizbullah arasında müzakere masası kurdu, fakat bundan istifade ederek Hizbullah liderlerini suikastla hedef aldı. Daha önce de “İsmail Haniye” siyonist rejim tarafından suikasta uğradığında, aynı Batılı ülkeler İran’a mesaj göndererek “intikam almazsanız birçok sorunu müzakere ile çözebiliriz” dediler! Yani burada da müzakere vaadiyle İran’ın zamanında verebileceği caydırıcı karşılığı engellediler! İran da Amerika ile dört tur müzakere yaptıktan ve beşinci tur için hazırlanırken siyonist rejim ve Amerika tarafından eşi benzeri görülmemiş bir saldırıya uğradı ve bu saldırıda düşman gerekli cevabı aldı ve sonradan anlaşıldı ki, “müzakere” karşı tarafı oyalayıp meşgul etmek, uygun fırsatta suikast ve saldırı gerçekleştirmek için aslında sadece bir tuzaktı. BBC muhabirinin de dediği gibi, müzakere masasını bombalamak siyonist rejimin ve Amerika’nın bir yöntemi haline gelmişti.
Bu Defa da Doha’daki Müzakere Masası Bombalandı
Bu davranış biçimi, bu kez Salı günü Katar’ın Doha kentinde tekrarlandı. Hamas temsilcileri, Trump’ın daveti ve önerisiyle Amerika ve siyonist rejim temsilcileriyle müzakereye hazırlanırken, siyonistler 10 ton bomba ve füzeyle Katar’ı ve Hamas liderleri ile temsilcilerinin bulunduğuyeri yani Amerika’nın kurduğu müzakere masasını bombaladılar.
ABD ve Siyonist rejim her ne kadar Hamas liderlerine suikastta başarısız olsalar da, bu rejimlerin müzakereyi “bir şey verip bir şey almak” için değil “bombalama ve savaş” için istedikleri ortaya çıktı.
Doha’dan Alınacak Dersler
Katar, askeri ve siyasi açıdan %100 Amerika’ya bağımlı olan, bölgede Amerika’nın en büyük askeri üssüne ev sahipliği yapan bir ülkedir. Güçlü ve modern hava savunmalarıyla donatılmıştır ve siyonistlerle de ilişkileri vardır. Peki, Amerika ile ne düşmanlığı olan ne de siyonist rejimle sorunu bulunan, hatta bu ikisine açıktan ve gizliden çok hizmet sunmuş olan bu ülkenin bombalanması düşündürücü değil midir? Neden Katar’daki modern hava savunmaları çalışmadı? Bu savunmaların kontrolü gerçekten Katarlılarda değil mi? Bu, güvenlik ve savunma meselelerinde başkalarına bağımlı olunmaması gerektiği anlamına gelmiyor mu? Katar gibi ülkeleri “örnek” gösterenler, bu durumdan ve aşağılanmadan ders çıkarıyor mu?
Doha Bombardımanının Ayrıntıları
İbranice yayın yapan “Maariv” gazetesi, her biri bir ton patlayıcı taşıyan 10 İsrail savaş uçağının, Hamas liderlerinin Doha’daki toplantı yerini, işgal edilmiş topraklardan 1800 km uzaklıkta hedef aldığını, Siyonist rejimin siyasi liderliğinin de Katar topraklarında bu operasyonu onayladığını yazdı ve “Başlangıçta hava kuvvetlerinin bu operasyonu yürütmesi kararlaştırıldı. Şabak ile hava kuvvetleri arasındaki iş birliği kısa sürdü” ifadesini kullandı. Maariv’in haberine göre siyasi ve güvenlik kademeleri, operasyonun Salı günü öğleden sonra yapılmasına karar verdi. Pilotlar onay gelmeden birkaç saat önce uçuş için hazırlandı. Özellikle de Şabak’ın, Hamas liderlerinin Doha’daki söz konusu binada toplantı halinde olduğunu onaylaması bekleniyordu. Sonunda uçuş onayı toplantı başlamadan birkaç saat önce alındı.
Tel Aviv’deki Şabak operasyon odasında, Başbakan Binyamin Netanyahu; savunma bakanı, iç güvenlik teşkilatı başkan yardımcısı, genelkurmay başkanı, hava kuvvetleri komutanı ve askeri istihbarat başkanıyla toplantı yaptı. Şabak başkan yardımcısı saldırı onayını aldı, savunma bakanı da bunu 10 savaş uçağı kalkmadan birkaç dakika önce onayladı. Hava kuvvetleri komutanı nihai onayı operasyon odasına gönderdi. Toplantıda ayrıca, savaş uçaklarının Hamas liderlerinin bulunduğu kısmı bombalaması ve yan zararları önlemesi kararlaştırıldı. Her savaş uçağı salondakilerin yaşama şansı kalmasın diye birkaç saniye aralıklarla 10 bomba bıraktı. Maariv’in haberine göre, patlamaların dumanı Doha semalarını kaplamadan, İsrail savaş uçakları işgal topraklarına dönüş yoluna girmişti.
Trump Memnuniyetini Dile Getirdi
ABD Başkanı, Katar hava sahasının Amerika’nın kontrolünde olduğuna değinmeden, siyonist rejimin Katar’ı bombalama planından haberdar olmadığını iddia etti ama Hamas liderlerini hedef almanın uygun bir adım olduğunu savundu! Trump ayrıca saldırı planını öğrendiğinde işin zaten bitmiş olduğunu söyledi! CNN ise bu saldırıya tepki olarak şunları yazdı: “Doha saldırısı, Trump’ın zaten lekelenmiş olan itibarına bir darbe daha vurdu. Bu saldırı, Amerika’nın en büyük üssüne ev sahipliği yapan ve Beyaz Saray’ın talebiyle Hamas’la müzakere eden Amerika’nın bölgedeki en önemli müttefiklerinden birinin egemenliğini feci şekilde çiğnedi…” Katar Başbakanı da, “Amerika, İsrail saldırısı başladıktan 10 dakika sonra bize haber verdi!” diyerek, Amerika’nın bu saldırıda parmağı olduğunu açıkladı.
İsrail’in ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter de dolaylı biçimde, Ortadoğu’da istedikleri her ülkeyi bombalayabileceklerini söyledi. “Yechiel Leiter” ayrıca, Tel Aviv’in Hamas’a yönelik saldırılarını sürdüreceğini, Doha saldırısında kaçan bazı hedefleri “bir dahaki sefere” vuracaklarını belirtti. Leiter’e, salı günkü saldırıya yönelik eleştiriler, tüm hedeflerin vurulamaması ve Beyaz Saray’ın “bu saldırı Amerika veya İsrail için hiçbir kazanım getirmedi” açıklaması gibi konular sorulduğunda ise şöyle dedi: “Şimdi belki biraz baskı altındayız belki ama bu eleştiriler geçici, yakında bitecek.” Leiter aynı zamanda Tel Aviv ile Washington arasındaki iş birliğini vurguladı ve şöyle dedi: “Beyaz Saray’da Trump’tan daha iyi bir dostumuz hiç olmadı, Hamas’ı Ortadoğu barışına tehdit olmaktan çıkarmak için ortak bir çaba içindeyiz.”
Bu Saldırıda İngiltere’nin Rolü
İngiltere Başbakanı, siyonist rejimin dost ülke Katar’a saldırısını kınayınca, İtalyan “ItalianPolitica” sitesi bu kınamayla dalga geçerek şöyle yazdı: “İngiliz yakıt tankerleri, İsrail’in Katar’a saldırısına yardım ederken, İngiltere’nin ikiyüzlü başbakanı bunu kınıyor. Lütfen kapa çeneni…” Bölgedeki hava trafiği haritasına göre, İsrail savaş uçaklarının Katar’ı bombaladığı sırada, Katar ve Bahreyn’de konuşlu İngiliz hava kuvvetlerine ait yakıt tankerleri bu operasyona destek vermiştir.