Mitingin düzenleneceği tarihin enteresan olduğunu dile
getiren Alçı, “Bu arada bu mitingin tarihi de çok enteresan. Biliyorsunuz
bugün, yani 11 Eylül 2021, 11 Eylül 2001 terörist saldırılarının 20. yıldönümü.
Dilipak çizgisindekiler 11 Eylül 2001 saldırısının El Kaide ve Usame Bin Ladin
tarafından değil bizzat ABD’nin kendisi tarafından yapıldığını düşünüyor. Yani
ABD vurmuş ikiz kuleleri” ifadesini kullandı. Alçı, Dilipak’ın açıklamalarına
yer verdiği yazısında şunları kaydetti:
“İşte bu sebeple 11 Eylül’de ‘küresel oyuna’ karşı bir
miting yapmak tesadüf değildir herhalde diye düşünerek bunu Dilipak’a sordum.
’50 şehirden otobüsler kaldırıyoruz’
Özellikle seçilmemiş ama bu tarihe denk gelmesinden çok
memnun Dilipak. Çok iddialı konuşuyor:
‘Biz bu iş için yola çıktığımızda en fazla 10 bin kişi gelir
diye hesap ediyorduk Nagehan Hanım. Ama toplum olarak hepimizin şuur altında
birikmiş sorular var. İnsanlar büyük ilgi gösteriyor. Bakın 50 şehirden
otobüsler kaldırıyoruz.’
‘Kaç kişi bekliyorsunuz?’ diye sordum. ‘100 binden fazla’
cevabını verdi. Ben hiç zannetmiyorum ama 10 bin kişi bile gelse bu bir
çılgınlık! Bu arada mitinge 17 siyasi parti katılıyormuş. Vitrinde Anadolu
Birliği Partisi var ama diğerlerini bugün görecekmişiz.
Hüdapar, Yeniden Refah ve Saadet Partisi’nden katılacaklar
varmış ama sahneye çıkmayabilirlermiş. Başka bomba ayrıntılar da var ama
off-the-record olduğu için yazamıyorum.
‘Ya maske
takmazlarsa?’
Öte yandan bu mitingle ilgili ‘Nasıl izin verildi’ üzerinden
tartışılıyor halbuki bence esas sorulması gereken şu: Ya o kalabalık maske
takmazsa?
Nitekim Abdurrahman Dilipak maske takmayı reddediyor.
‘Hiçbir yerde takmıyorum Nagehan Hanım. Ne hastanede, ne uçakta, ne markette.
Herkes beni biliyor, Dilipak geldi diyor, anlayış gösteriyorlar’ dedi.
Kalabalığın önemli bir kısmında maske olmama ihtimali
yüksek. O zaman polis buna müdahale edecek mi?
Bu miting dünyanın birçok ülkesinde düzenlenen mitinglerin bir benzeri.
Abdurrahman Dilipak yukarıda 30 ülkeden bahsetti. Evet, ABD
ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde aşı karşıtları büyük
protestolar düzenliyorlar. Geçtiğimiz günlerde Fransa’da, İtalya’da, İngiltere’de,
ABD’de benzerlerini gördük.
‘Buna izin verilmesine değil, onlara izin verilmemesine
karşı çıkalım’
Ben burada bu mitinge izin verilmesini kişisel olarak
tehlikeli bulsam da prensip olarak yanlış bulmuyorum. Sonuçta şu an toplanma ve
gösteri hakkını engelleyecek bir pandemi kısıtlaması yok.
Bu mitinge izin verilmesine karşı çıkanlar Soma’da, Çorlu
tren kazasında yakınlarını kaybedenlerin miting yapmasına engel çıkarılmasını
işaret edip, bu demokrasi mi diyorlar… Haklılar… Elbette o mağdur insanların
seslerini çıkarmasının önünde engel olmamalı.
Ben o mitinglerin yasaklanmasını çok yanlış buluyorum.
Dilipak’ın mitingine ise özsel olarak tamamen karşıyım ama protestocuların
ifade özgürlüğünün yanındayım. Bütün gelişmiş dünya bu gösterilere sahne
oluyor. Maalesef son derece zararlı fikirler zikrediliyor kanımca ama demokrasi
tam da budur.
Ben bugünkü Maltepe mitingine izin verilmesine değil, Soma
ve Çorlu mitinglerine izin verilmemesine, Güneydoğu coğrafyamızda Van, Hakkari,
Şırnak, Mardin’de birkaç aydır toplantı ve gösteri yürüyüşlerine toptan yasak
getirilmesine karşı çıkıyorum. Sevgili okurlar gösteri ve yürüyüş izne tabi
değildir, bu anayasal bir haktır. Şiddete meyletmedikçe herkes bu hakkı
kullanabilir.
Bugün de şayet maske ve mesafe kurallarına uyulup, sakin ve
uygarca bir gösteri yapılabilirse içeriğini ne kadar yanlış da bulsak bunu
ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmeliyiz ve hep birlikte hiçbir gösteri
ve protestonun yasaklanmaması için mücadele etmeliyiz.
Senin proteston, benim protestom diye herkes kendi tarafının
haklarını savunup diğer tarafın haklarını boğmaya çalışırsa sonuç tam da
bugünkü ortam gibi oluyor.”