Din Mi (Tevhid) ? Partizanlık Mı (Tehvid) ?

GİRİŞ: 21.12.2021 14:55      GÜNCELLEME: 21.12.2021 14:55
Rasthaber -  BismillahiRahmaniRahim

فَوَيْلٌ لِلَّذ۪ينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِاَيْد۪يهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هٰذَا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ لِيَشْتَرُوا بِه۪ ثَمَنًا قَل۪يلًاۜ فَوَيْلٌ لَهُمْ مِمَّا كَتَبَتْ اَيْد۪يهِمْ وَوَيْلٌ لَهُمْ مِمَّا يَكْسِبُونَ

Yazıklar olsun şu kimselere ki, kitabı kendi elleriyle yazarlar, sonra da küçük bir dünya menfaati için: “Bu Allah tarafından gönderilmiştir!” derler. Yazıklar olsun elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, yazıklar olsun kazandıkları yüzünden onlara!” (BAKARA-79)

Şeytan, öylesine bir oyun oynamaktaki insanların, toplumluların ve de inanların aklını bulandırmış dolayısıyla Müslümanlar hakikati savunmak adına şeytanin kuralarıyla oyunun isteyerek ve de birçokları inanarak oynamaktalar.

Hakikati aramak ve yaşamak nedir? Müslüman olmak nedir? Takva nedir? Müslüman toplumları kimlik tanımlarını hangi terminolojiyle yapıp yaşantılarının yol çiziyor? İnançlarına yaşarken neyi yücelterek ve kendilerine neyi hüccet alarak yaşıyorlar? İslam toplumlarına islamizim adıyla unutturulan kimlikleri ve de hakikatten sapmaları. Şeytanın dediği; “sırat el müstakim (hakikat yolu) oturup onların az bir kısmı hariç hepsini saptıracağım”

Çok önce işlediğim bir konu vardı “Matriks”. Matriks, şeytanin kurguladığı, her kılıfa aynı anda bürünen ve her tanımı barındırma kabiliyeti olan bir kalıbın adidir. Anlaşılması için bir metafor yaparsak, bir fatura kalıbı, o fatura kalıbıyla Müslümanada, Hristiyanada, Yahudiyede fatura kesebilirsiniz. Kullanılan kalıp aynıdır fakat barındırdığı içerikleri farklıdır, Yahudi'ye “Kaşher et”, Müslümana “Helal et” Hristiyan'a da sadece “et”,  Budist'e “vejetaryen et” yazarsınız.

İkinci bir konu, Bizler hangi inanç üzerinde yaşıyoruz?  “Tevhid”  (تفهيد) “La Ilahe Illallah” inancında mı? Yoksa “Tehvid”  (تهويد) “La ilah illa ilahlar” inancında mı?  Ne yazık ki Müslümanların çoğu TEHVID’e inancı üzeri yaşıyor, fakat bilincinde değiller. Müslüman toplumları Vahdet dairesinde birlik ve beraberlik oluşturamıyorsa sebebi bizleri TEHVID inancını “Allah’a Hayır, illa tüm İlahlarımız” yaşadığımızdan dolayıdır. 

Bunu anlamak için TeHvid inancını bir hatırlatayım, ilk yazdığımda birçok kişi yazım hatası yaptığımı sanmışlardır. Fakat bir yazım hatası değil, bizlerin bilinçsiz olarak yaşayıp inandığı bir inanç hatasının yazılışıdır.

(تهويد) Tehvid inancı : Kendi yapılarına/statükolarına uygun Allah tanımı yapan, fakat yaşantısında varlığını yalanlayan, inkâr eden, birçok öznitelikleri Allah’a Ortak koşan, başlangıcı olan, sonu olan, sayılan, toplanana, özü değiştirilebilinen, özüne etki edilebilinen, tüm izimler, Ateizm, Islamizim, Yahudizim, Hristiyanizim ve de bunların sentezlerinden türeyen, kapitalizm, sosyalizm, komünizm, laikimiz, Demokrasi, Monarşizim, Mondiyalizim, Siyonizm. vb. 

Hedef: Tüm insanlığı kendi dogmaları doğrultusunda saptırıp hükmetmek, Allah’a Karşı isyankâr kılmak, Allah’a ortak koşmak ve Allah'ı unutturmak. Bu tanımlamaları Kuran ayetlerle açıklarsak; 

Neml-25: «Ve bunu da göklerde ve yeryüzünde gizli olan şeyleri meydana çıkaran ve neyi gizliyorlar, neyi açığa vuruyorlarsa hepsini bilen Allah'a secde etmemek için yapıyorlar.»  Nisa -171: “Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah'a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah'ın elçisi ve kelimesidir. Onu (OL' kelimesini) Meryem'e yöneltmiştir ve O'ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz.» Bakara-135: «Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhit) olan İbrahim'in dini(dir); O müşriklerden değildi.»  Bakara-79: “Yazıklar olsun şu kimselere ki, kitabı kendi elleriyle yazarlar, sonra da küçük bir dünya menfaati için: “Bu Allah tarafından gönderilmiştir!” derler. Yazıklar olsun elleriyle yazdıkları yüzünden onlara, yazıklar olsun kazandıkları yüzünden onlara!”.  Tevbe-30: “Yahudiler: “Üzeyir Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar da: “Mesîh Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarında geveledikleri câhilce sözlerdir ki, kendilerinden önce geçmiş bazı kâfirlerin sözle­rine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da haktan bâtıla dön­dürülüyorlar!”  Maid-64: Yahudiler: “Allah’ın eli bağlı ve sıkıdır” dediler. Elleri bağlansın onu söyleyenlerin, lânet olsun onlara! Hiç de öyle değil, aksine Allah’ın iki eli de açıktır, nasıl dilerse o şekilde ihsan ve ikram eder. Rabbinden sana indirilen ayetler, elbette onların pek çoğunun azgınlığını ve küfrünü daha da artıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürüp gidecek düşmanlık, kin ve nefret saldık. Ne zaman savaş için bir fitne ateşi körükledilerse, Allah onu söndürdü. Yine de onlar dünyanın her tarafında sırf bozgunculuk çıkarmak için koşuşturup dururlar. Allah, bozgunculuk yapanları sevmez.” Maid-24: “İsrâiloğulları, “Ey Mûsâ! Onlar orada bulundukları sürece biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız!” dediler. “

Yahudilerin geçmişte Peygamberlerine karşı “sana ve inancına karşı değiliz ama bizim işlerimize Allah'ını sokma” demişlerdi, Peygamberler peygamberlik görevlerini icra edince de onları öldürerek kendi çıkarlarına uygun yeni bir inanç (yol) sistemi var etmişlerdir. Bir diğer benzeri Mekke müşriklerinin Peygamberimize yaptıkları, “Seni “elitler konfreriye” (Seçilmişler cemaatine) dahil edelim, sen bizlerin lideri ol, yılın bir kesimini senin inancın doğrultusunda bir az bir kısmın da bizlerin inancı doğrultusunda yönetelim.” demişlerdir. Peygamberimiz tekliflerini kabul etmeyince, Peygamberimizin vefatıyla birlikte Peygamberimizin damattı Hz. Ali (as) ve de torunlularını vahşice, kalleşçe katlederek çıkarlarına uygun bir inanç sistemi var etmişlerdir ve bugün hala sancılarını yaşıyoruz.

(تهويد)-TeHvid kelimesinin sözlükteki tanımı “Yahudileştirmek, Yahudi inancında olmaktır”. Irkı üstünlüğünü inançtan önceye almak, ırki bir din (inanç) yapısına büründürmek, Irkı her şeyi üzerinde tutmaktır. Bundan dolaydır ki Yahudiler gelecek olan peygamberin Yahudi olacağını inanmışlardır, Fakat Arap olduğunu görünce en son peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a) peygamberliğini inkâr etmişlerdir. 

Bugün, İslam toplumlarında ki inanç ne yazık ki Tehvidizim inancından farkı yoktur. Ülkemizde ve de birçok Müslüman ülkelerinde din adına yaptıkları “ırkçılık ve partizanlıktır.” “Müslüman olmak için Arap olmak şarttır” ya da “Çok iyi bir Müslüman olman için Türk /Pers olmalısın.” Bu zihniyet TEHVID zihniyet “inancıdır”. Takvalı olmayı, ilahi inanca bağlı olmayı kendine öz benlik edinen değil, ama dahil olduğu ırka, meşrebe, tarikata bağlı olmayı öz inanç kabul eden üstünlüktür. Bunu bir alt başlığı ise, demokrasi adi altında gelişmiş olan “partizanlık” ve “siyasi yobazlık” tır. Siyasi Partileri bir din, siyasi liderlerde doğru yola ileten imam olarak algılamakta, görülmekte.  

Şeytanın kurguladığı bu oyununda seçim kazanmak, iktidar olmak sanki hakikati yaşamak & yaşatmak olacağını ve kendilerinden önceki iktidarlardan çok farklı olacaklarını sanıyorlar. Şeytan oyunu kurarken ve kurgularken senaryosunda her birine oyunda bir rol vermiş, “Muhafazakâr, laik, moderniste, integriste, yobaz, alevi, Sünni” herkes birbirine düşman olarak Şeytanin oyunun oynamakta bu oyunu oynarken herkes hakikati savulduklarını iddia etmekteler amma tek hedefleri İktidar olmak, iktidarda kalmak ve insanlara hükmetmektir.

Şeytan, oyununu kurucu ve kurgulayanı olduğu için kuralları istediği gibi değiştirip oyuna her zaman hâkimi olmakta ve de bizlerse, şeytanın oyunun oynarken onun koyduğu kuralları her şartlarda kabul ederek dolaysıyla oyun kuralları dışına çıkmamız mümkün değil. Çünkü bizi öylesin modlamış ki bizleri matriks içine kendi isteğimizle hapis etmiştir. Örnek; akil telefona ya da bilgisayar bir aplikasyon yüklediğimizde eğer aplikasyon kurucusunu şartlarını kabul etmezsek yüklemek mümkün olmuyor, kabul ettiğimizde de onun kuralları dışına çıkamıyoruz. Şayet çıkarsak bize sunulan hizmetlerinden faydalandırmıyor, bizi bloke ediyor, bizler marjinal kılıyor.

Oyunun adi “Hürriyet & Eşitlik & Adalet” “çok seslilik”, “ihtilaf etmek”, “Ben merkezcilik” “çoğunlukçu hırsızlık”, kibarca diyor ki; konuşmakta hürsün, istediğini söyleyebilirsin, istediğini çalabilirsin ama benim istediğimi şekilde yapacaksın ve oynayacaksın. Zaten tersini yapmamızda mümkün değil çünkü Teknoloji ve ilmi kendi programları ve hedefleri dahilinde formatlayıp bizlerin insani duygularını mekanikleştirdiler, cinsiyetsiz, duygusuz, bencil, hazır-lopçu, şehvete & lükse düşkün, ahlaki referansları olamayan, hayvandan da daha aşağı, basite indirgediler. Bizlere verdikleri veriler/donelerle nefsani köleliğimizin üzerine kölelik katarak bizleri birer androit yaptılar. Artık bize ne verilerse inançlısı, inançsız sorgusuz sualsiz kabul ediyor ve uyguluyoruz. Ne yazık ki biz Müslümanlar bunu görmekten aciz hale getirildik. Üstüne üstelik savunucuları olduk.

Oyunu kuran şeytani güçler Dünyadan öylesin faydalanıyorlar ki Ekonomik krizler, sosyal krizler oluşturarak toplumları kendi oluşturdukları inanca yönlendiriyorlar. Dünyanın zenginliklerine sahip olma gibi bir dertleri yok, oyunu kurarken zaten sahip olmuşlar, tek hedefleri “...Şeytan, Senin doğru yolun üzerinde onlara karşı duracağım; sonra önlerinden (gelecek ve rızk korkusu) arkalarından (evlat & nesil), sağ ve sollarından (Dünya mali, mülkü, mevki ve şehvet hırs) onlara sokulacağım; çoğunu Sana şükreder bulamayacaksın" dedi.” 

Şeytani güçler dünya nüfusu oranının 4% bile etmiyorlar. Bunların fikir babası bizzat “şeytan” ve ölümsüz. Onun “eli & kolu” ve seçilmiş dostu “Konfreri Loca Yahudileri” onlar Dünyanın en katmerli zengin elit tabakası ve görülmezler ki onlar ise dünya nüfusunun 1% bile etmiyor. Onun altında Sistemi kontrol, dizayn eden kurumlar & örgütler ve yöneticileri 3%, bunlarına altında onlara kölelik eden ve hiçbir insani değeri olmayan koyun sürüsü, halk tabakası “avam”. (Şeytani güçlerin & dostlarının bakış açısı)

Kendi hizmetindeki örgüt ve kurumlar;

1-) Askeri sektörü; silah endüstrisi ve NATO.  2-) Finans sektör; IMF ve Finans kurumları & bankalar. 3-) Sağlık sektörü, DSO ve ilaç üretici devleri. 4-) Politika & siyasi sektörü; B.M, İ.H.Ö, AB.  5-) iletişim sektörü; Medya & Sinema & Internet & Moda.

Dünya insanın 96% yöneten bu 3% veya %4 lik topluluk ve kurumlardır. Nasıl olurda dünya nüfusunsun 4% bile etmeyen bir topluluk bu kadar büyük bir işi başarır? Yaptıkları tek şey İnsanın hayvani nefsine hitap eden Matriks kalıbını kurmuş olmalardır. İnsanları “dünya mali, mülk, süsü, mevki, şehvet, rızk korkusu, kaos” kullanarak inandırmışlar ve geri kalanında %96’lik insan toplumlar kendilerini öldürürcesine birbirlerine düşman olarak yapmaktadır. “...ben de size öylesine vaatte bulundum fakat sözümde durmadım. Aslında benim size istediğimi yaptıracak bir gücüm de yoktu. Sadece ben sizi (inkâra) çağırdım, siz de bana uydunuz. Öyleyse beni kınamayın da kendinizi kınayın.” (Ibrahim-22) “Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, o aldatma ustası da Allah hakkında sizi kandırmasın.” (Fatir-5)

En bariz örnekleri; Yaratıcı yoktur ama yaratan bir güç vardır diyerek kurdukları yalancı (sanal) düzenle, ilahi “denge, uyum ve gereklilik” alt yapısını bozarak, yaşadığımız sıkça oluşan Doğal afetler; seller, depremler, kurallılıkların oluşumu. İnsan sağlığıyla oynamak; Viral pandemilerin (SarsCov2 pandemisini) şaibeli çıkışları, arkasından yan etki testi ve denemesi tamamlanmamış ve de ne olduğu belirtilmeyen Nanopartikül spaik proteinleri aşı diye mecbur kılmak ve gıda ise Genetiği oynanmış meyve & sebzeler. Ekonomik kriz; Özelikle bizleri döviz ve enflasyon makası arasına kıstırarak yaşantımız yönlendirmeleri, Politika oyunları; Farklılık havasıyla insanlar arasında derin ayrışmalar öteleştirmeler ve bölmeler, bütün bunlarda İletişim sözcüleri olan görsel ve sosyal medya yoluyla insanları etkilemeleri, yeri geldiğinde kaos havasın pompalayarak yeri geldiğinde konfor hayalîleriyle insanları istedikleri gibi yönlendirerek hür irademizi (düşünme kapasitemizi) elimizden almışlardır.

Neticede, Bizler matriksin oyunun oynamaya devam edersek ve matriksten çıkıp insanlığımıza geri dönmez egosantrik arzularımızla sadece seyirci pozisyonunda kalırsak ne inancımız ne insanlığımız ne de hürriyetimiz gerçek olur. Kendi kurdukları Virtuel (sanal) dünyada bizlerle istedikleri gibi oynayıp, önce lükse alıştırıp arkasından ekonomik krizlerle boğuşturup bizlere kurtuluş reçetesi diye her şeyi kabul ettirdiler.

O zaman şeytan onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara: "Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım" demişti. Ne zaman ki, iki topluluk birbirini görür oldu (karşılaştı) o, iki topuğu üstünde geri döndü ve: "Şüphesiz ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben Allah'tan da korkuyorum" dedi.” (Enfal-48)

Mustafa Kemal TASPINAR

19 Aralık 2021

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM