Direniş Çadırı
Antalya Grubu’nun yaptığı basın açıklaması şu şekilde;
Besmele!
Değerli
Filistin dostları; 1 yılı aşkın süredir devam eden soykırım devam ettikçe
meydanlardan ayrılmıyoruz. Kalbimiz, sözlerimizi, eylemlerimiz hepsi ve her
şeyimizi yok edilmek istenen Filistin ve Lübnan halkının yanında. Meydanları
boş bırakmayacağız, katliamı her yerde ve her fırsatta haykırmaya devam
edeceğiz. Ama en önemli görevimiz İsrail denen işgal ve soykırım ordusunun
damarlarını kurutmaktır. Biz biliyoruz ki bu haysiyetsiz katliamcıların destek
gördüğü yollar kapatılınca karşılarındaki Mücahid ve Muzaffer halkın gölgesinden
dahi korkuyorlar. Bu onurlu ve izzetli halklar direnirken onları besleyen
damarları işgal edemeyen her toplum utanç duymalıdır.
Direnen
halkların kardeşleri;
Bizler bütün
halkları İsrail’e destek veren devletlerine, özel şirketlere, sermaye
sahiplerine, üniversite yönetimlerine karşı direnişe davet ediyoruz. Bu
direnişi kırmak için iktidarlar türlü yalan ve desiselerle bizi sokaklardan
çekmek istiyorlar. İnkâr ettikleri hakikat güneş gibi açığa çıktığında pişman
olup yüzleri kızaracağına bunu açığa çıkaranlara saldırarak gündem değiştirmeye
çalışıyorlar. Her defasında meydanlardan haykırdık, yine haykırıyoruz: tek
gündemimiz ve derdimiz soykırımla yok edilmeye çalışılan bu izzetli halka
destek vermek, işgalci ve dostlarının planlarını boşa çıkarmaktır.
Sevgili
halkımız; direnen izzetli ve şerefli Filistin halkı sadece İsrail’e karşı
mücadele vermiyor. İşgal ve soykırım ordusuna petrol sevkiyatı yapan,
gemilerine limanlarını açan, çelik ve beton ihtiyacını karşılayan bir sahte
düzenle karşı karşıyayız. Bu sahte düzen her seferinde aklımızla dalga geçer
gibi bunu inkâr ediyor. Savaşın ortasında bir yudum suya muhtaç kalmış bir
halkın çelik tel satın aldığını söylüyor bizlere. Ticaret Bakanına göre ticaret
yasağı alınan mayıs ayından itibaren ihracat ve ithalat yapılmıyor. Üstelik
bunu söylediği sıralarda onlarca genç İsrail’e silah taşıdığı bilindiği için
dünyanın birçok ülkesince kabul edilmeyen bir gemiyi işgal ettikleri
gerekçesiyle göz altına alındı. Hemen ardından para uğruna kendini her türlü
şer eksenine satacak potansiyelde gazeteci ya da aydın görünümlü bazı troller
bu fedakâr gençleri ve eylemleri kötülemeye başladılar. Siz güneşin balçıkla
sıvanacağına inanadurun bizler direnen Gazze halkı için gemileri, limanları,
emperyalist emelleri işgal etmeye devam edeceğiz.
İsrail’le
ticareti ticaretin yönünü ya da aracısını değiştirerek devam ettirmek gibi
sahtekarlıklara başvurabilirsiniz lakin halkın ve hakikatin yumruğu kurnazlık
yapmaz, hedefe odaklanır. Bugün işgalci rejimin petrol ihtiyacının çok önemli
bir kısmı Azerbaycan tarafından karşılanıyor. Halkı yüzyıllarca Filistin
halkına dostluk yapmış Anadolu toprakları bu soykırımın aracısı kılınıyor
maalesef. Buna karşı çıkmak bizim için bir şeref meselesidir. İktidar
temsilcileri kendi halkları ile dalga geçmeye devam etsinler, katliamın ortağı
gemiler Haydarpaşa, Ambarlı, Derince, İzmir, Mersin limanlarına gelmeye devam
ettikçe bu affedilmez günahınızı ifşa etmeye devam edeceğiz. İsrail’le
ticaretin kesildiği aydan itibaren Filistin’e aynı oranda artan ticaret
verileri gerçekleri çarpıtanların kim olduğunu yeterince ortaya koyuyor. Gazze
ve Lübnan halkı katledilmeye devam ederken 3 kuruş menfaati kazanç sayanlar
kendilerine, yakınlarına sonu ateş olan bir gelecek vadettiklerini
unutmasınlar.
Değerli
arkadaşlar;
İktidar
sahipleri Filistin halkına bir bardak suyu reva görmeyen işgalci ve soykırımcı
rejimin, Hayfa Limanına giden gemilerdeki malzemelerin Filistinlilere teslim
ettiğini söylüyor. Türkiye’de ZIM denen şirketin sevkiyatını engellemeye
çalışan Filistin dostlarını yalan ve iftira ile halkın gözünde kirletmeye
çalışan Anadolu Ajansı aynı eylem başka ülkede yapıldığında övgüyle haber
yapıyor. ZIM denen Siyonist şirketin Türkiye ortağı İÇDAŞ çocuk kanı bulaşmış
ticaretinden elde ettiği para ile Çanakkale’de hem İlahiyat Fakültesini inşa
etti hem de yanına büyük bir cami yaptırdı. Oradaki vicdanlı insanlara
sesleniyoruz; bu camiyi boykot etmek Filistin halkına borcunuzdur. Bütün
sermaye sahiplerinin gözümüzü boyamak için yaptıkları yatırımı boykot etmek
üzerimize borçtur. Limanlarını Siyonistlere açan iktidarın yüzüne gerçekleri
haykırıp maskesini düşürmek vicdanımıza olan borcumuzdur.
Enerji
Bakanlığı bu şerefli topraklardan geçen petrolde tasarruf hakkımız olmadığını
söylemiş. Öte yandan bakanlık verileri Bakü Tiflis Ceyhan hattının
Azerbaycan’ın bütün ülkelere yaptığı petrol ihracatının %80’ini bu hattan taşındığını
söylüyor. Önce gemilerin rotasını Mısır olarak belirleyip sonra yolda rotayı
değiştirip Hayfa limanına ulaştırmak bizleri uyutabilir. Mecliste Filistin halkının haklarını haykırırken vefat eden merhum
vekil Hasan Bitmez gibi biz de Merhum Üstad Sezai Karakoç’un mısralarını
hatırlatıyoruz:
“Onlar sanıyorlar
ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak tarih susmayacak. Tarih
sussa hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele
kalmayacak. Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar tarihin azabından
kurtulamayacaklar. Tarihin azabından kurtulsalar Allah'ın gazabından
kurtulamayacaklar.”
Buradan
herkese sesleniyoruz; bu utanç günleri bittiğinde ne ile hatırlanacaksınız?
Ağzı ile işgal ve soykırıma karşı çıkarken eylemleri ile İsrail’i besleyenleri
tarih unutmayacak. Atalarından miras kalmış ana sütü gibi helal toprakları
işgal edilirken direnen Filistin halkı yerine kan ile beslenen bir orduya
petrol sevk edenleri tarih unutmayacak. Bir yudum su için kilometrelerce yol
yürümek zorunda kalan çocuklar varken silah taşıyan gemilere limanları açanları
tarih unutmayacak. El kadar bebeklerinin cansız bedenlerine son kez bakan
annelerin göz yaşını silmek varken işgalci onursuz bir toplumla ticareti kar
bilenleri tarih unutmayacak. Unutmayacağız unutturmayacağız; işgal ve soykırıma
destek veren limanları işgal edeceğiz, tırların önünü kesmeye devam edeceğiz,
iki yüzlülerin maskesini düşürmeyi şeref bileceğiz, meydanları ev bilmeye devam
edeceğiz. Ve işgalciyi dostlarını ticari ortaklarını affetmeyeceğiz. Muhakkak ki
Allah da affetmeyecek.
İsrail, işgali genişlettikçe genişletti,
geriye bir Gazze kalmıştı. Gazze de bir yıldır yerle bir edildi. Katil
sürülerinin son planı Gazze’yi de Filistin’in diğer bölgeleri gibi küçük
mahallelere sığdırmak. Gazze’nin kuzeyinde 470 bin insanın bütün dünya ile
irtibatı kesildi. Dile kolay 470 bin insan tam bir aydır, açlık, susuzluk,
ilaçsızlık ve insani ihtiyaçlardan mahrum bırakılarak ölüme ve yalnızlığa terk
edildi! Anneler bombaların yağmur gibi üzerlerine yağmasından korkmuyor,
çocuklarının aç kalmasından korkuyorlar. Evladının anne acıktım demesi ve
annenin evladının karnını doyuramaması kadar zor bir durum yoktur, diyor
Gazzeli anneler.
Mutlak şer olan İsrail’e karşı devlet
yetkilileri kınama mesajlarından artık vazgeçmeli. Bölgesel ittifaklarla bu
zulmü durdurmak için adım atılmalı.
Çanakkale’de kurtuluş savaşında düşmana karşı savaşan Gazze’nin ecdadının
makberi sızlıyor. Gazzeli kardeşlerimiz, dün Çanakkale’de düşmana karşı savaşıp
düşmanı püskürttükleri gibi bizlerin de onlara karşı sorumluluklarımızı ve vefa
borcumuzu ödeme vakti gelmedi mi? Zulme sessiz kalmanın zulme ortak olmak kadar
ağır vebali vardır. Bu vebalden kurtulmanın tek çaresi Gazze’ye karşı
sorumluluklarımızı yerine getirmektir...