Lübnan Hizbullah
Hareketinin 24 Kasım Pazar günü işgal altındaki bölgelere ve Siyonist hedeflere
gerçekleştirdiği çok ağır saldırılardan, 27 Kasım Çarşamba sabahı ateşkese
kadar uzanan yol kısa gibi görünse de zorlu bir yoldu ve Lübnan direnişinin
azmi ile aşıldı. Güney Lübnan'da 2 ay süren yüz yüze çatışmaların ardından
ateşkes, dün 04:30’da resmen başladı ama peki “Bu ateşkes apartheid rejimi İsrail
için bir zaferi miydi?"
- Bazı “kiralık medya” bu ateşkesi böyle göstermeye
çalıştı ama Siyonistlerin kendilerine gidip ne söylediklerini görmek daha
iyidir. Elbette bundan önce ve sonra hikâye hakkında bir açıklama da
yapılacaktır. Özetle aşağıdaki satırlarda “Bu ateşkesin Siyonistlere
dayatılmasını”, “Siyonistlerin bu ateşkesten duyduğu üzüntüyü” ve “Lübnanlıların
sevincini” değerlendireceğiz.
ATEŞKESE GİDEN SÜREÇ
Siyonist Rejim Ordu
Radyosu Pazar gecesi, Pazar sabahından bu yana Lübnan'dan işgal altındaki
bölgelere 340 roket atıldığını ve yaklaşık 4 milyon yerleşimcinin korku içinde
barınaklara gittiğini bildirdi. Aynı zamanda Siyonist rejim gazetesi “Yediot
Aharonot” da Hizbullah'ın ağır saldırılarının ardından Lübnan'la anlaşmaya
ilişkin temaslarda ilerleme kaydedildiğini yazdı. Ancak Salı gecesine kadar
ateşkes haberlerinin ciddi olduğuna dair spekülasyonlar ve doğrulanmamış
raporlar ortalıkta dolaşıyordu.
Şarku’l Avsat Gazetesi,
İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkes anlaşmasının tam metnine ulaştığını iddia
etti. Bu gazeteye göre dün sabah sağlanan ateşkes 13 maddeden oluşuyor ve
bunlar; “İsrail ve Lübnan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1701 Sayılı
Kararının önemini resmi olarak kabul edecek “İsrail, Lübnan'daki hedeflere
karşı ne karadan, ne havadan, ne de denizden herhangi bir askeri saldırı
operasyonu gerçekleştirmeyecek”, İsrail, 60 gün içinde güçlerini kademeli
olarak Lübnan'ın güneyinden Mavi Hat'a çekecek”, “Hizbullah ve Lübnan'daki
diğer silahlı gruplar İsrail'e karşı herhangi bir saldırı eylemi
gerçekleştirmeyecek.” Elbette taraflar bu anlaşmanın açık metnini henüz
yayınlamadılar ve bu konunun üzerinde düşünülmesi gereken çok şey var!
SİYONİSTLER: TESLİM
OLDUK!
Peki ama bu savaşın
kazananı kim? Bu önemli sorunun cevabını bulmanın en iyi yolu Siyonistlerin
pozisyonlarını gözden geçirmektir. Sonuçları Siyonist rejim TV kanallarından
Kanal 13'de yayınlanan bir ankete göre, Siyonistlerin çoğu İsrail rejiminin
Lübnan Hizbullah'ını yenemeyeceğine inanıyor. Bu işgal altındaki bölgelerin
sakinlerinin ifadesidir. Peki Siyonist yetkililer ne diyor?
Siyonist rejimin
muhalefet lideri Yair Lapid, bu rejimin zafer ilan eden başbakanı Binyamin
Netanyahu’nın sözlerine yanıt olarak şunları söyledi: “Bu siyasi bir zafer
değil; Çünkü İsrail'in kuzeyinde yaşayanların hayatlarının mahvolması ve
ordunun yeteneklerinin zayıflamasının ardından kabine anlaşmayı imzalamak
zorunda kaldı.” Aynı zamanda Siyonist rejimin İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir
de bu anlaşmanın Siyonist rejimin savaşının hedeflerini karşılamadığını
söyleyerek, “Lübnan'la yapılan ateşkes anlaşması tarihi bir hatadır” dedi. Metula
kasabasındaki yerel konsey başkanı David Azoulai de şunları söyledi: “Lübnan'la
yapılan anlaşma üzücü bir anlaşma ve İsrail hükümetinin Hizbullah'a teslim
olması yönündeki bir anlaşmadır. Metula'daki evlerin yüzde 70'i yıkıldı ve
bunların yeniden inşa süreci en az 2 yıl sürecek. Gerçek bir güvenlik yok,
oraya geri dönmemeye çalışıyoruz.” Kiryat Şomana kasabasının belediye başkanı
Amihai Stern de kuzeyli yerleşimcilerin bölgeye dönüp katledilmek
istemediklerini söyledi. Mirum Haclil bölge konseyinin başkanı Amit Sofer de şu
ifadelerde bulundu: “Kimse güvenliğin olmadığı bir yerde yaşamak istemez.” Ayrıca
Siyonist rejimin (AMAN) askeri istihbaratının eski başkanı Tamer Hayman da bu
konuda şunları söyledi: “İsrail ordusunun Lübnan'a yönelik saldırısında
hedeflerinden hiçbirine ulaşamaması, yerleşimcilerin kuzeye hızlı ve güvenli
bir şekilde geri dönmesi hedefine ulaşılamadığını gösteriyor. Hizbullah
güçleri, İsrail ordusuyla cesur savaşlarında, denklemlerin yalnızca savaş
alanında dayatılabileceği söylemini somutlaştırmışlardır.”
Bir grup Siyonist de
sokaklarda toplanarak bu ateşkese şiddetle karşı çıktı. Siyonistlerin
görüşlerinin ve yas ilan etmelerinin özeti, bu rejimin TV kanallarından KAN’daki
siyasi analistinin şu yorumunda görülebilir: “Kuzeydeki yerleşimcilerin
güvenliğini sağlamak için Güney Lübnan halkını çatışma hattından uzak tutacak
bir tampon bölge yok. Anlaşma metninde herhangi bir ihlal durumunda İsrail'in
Lübnan'a saldıracağına dair net bir madde yok. Anlaşmayı güney Lübnan'da
uygulayacak olanın Lübnan ordusu ve bu ülkenin güneyindeki Birleşmiş Milletler
barış gücü (UNIFIL) olması komik.” İsrail'in kuzeyinden gelen mültecilerin ve
destekçilerinin ateşkese karşı Tel Aviv'de toplanması sebepsiz değildi.
BATI YANLISI
GAZETECİLERİN İTİRAFLARI
Israel International gibi
Batılı ve Batı odaklı ağların analist ve gazetecilerinin, Lübnan'da
Hizbullah'la yapılan savaşta İsrail rejiminin yenilgisini kabul etmesi de
dikkate değer. Bu medya kuruluşu, İsrail ve Lübnan arasında sağlanan ateşkesin
ardından şu açıklamalarda bulundu: ‘İsrail çaresizlikten ateşkes önerdi ve bu
İsrail için tam bir yenilgi anlamına geliyor. Rehinelerimiz hâlâ Gazze'de ve
biz Hizbullah'la anlaşmak zorunda kaldık!”
Apartheid rejiminin kiralık
medyasının bir uzmanı da Hasan Nasrallah’ın öngördüğü gibi, İsrail'in
kuzeyinden gelen mültecilerin hala evlerine dönemediklerini söyledi ve “Netanyahu,
Hizbullah'la savaşta hedeflerinden hiçbirine ulaşamadı, İsrail ciddi bir
ekonomik sorunla ve ordudaki güç eksikliğiyle karşı karşıyadır” dedi.
LÜBNAN'DA ZAFER
KUTLAMASI
Ancak diğer yanda Lübnan
tarafında ise atmosfer tamamen farklıydı. Ateşkesin uygulamaya girmesiyle
birlikte Lübnanlılar arasında mutluluk ve sevinç havası yayıldı. Lübnan
vatandaşları Güney Lübnan'a dönerken el-Meyadin kanalına şunları söyledi: “Bu
zaferi torunlarımıza miras bırakacağız ve bu zafer göklere yazılmalıdır çünkü
bunu kelimelerle ifade edemeyiz.” Lübnan'daki Sky News Arapça muhabiri bölgeden
şunları bildirdi: “Şu anda, birkaç ayın ardından Lübnan semaları Siyonist
rejimin savaş uçaklarından boşaldı. Ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinin
hemen ardından Lübnan'ın güneyine dönen mülteci dalgası başladı.”
İSRAİL BİZE
YALVARIYORDU!
Lübnan Parlamentosu’nda
Direnişe Vefa Partisi milletvekili Hasan Fazlullah, direnişin Lübnan için
tarihi bir başarıya imza attığını belirterek şu açıklamalarda bulundu: “Direniş
Siyonist rejime “Biz 1948'de ya da 1967'de değiliz” diyor. Abartılardan bahsetmiyoruz,
biz İsrail düşmanını ateşkes anlaşmasına zorlayan direnişten bahsediyoruz.
İsrail'in El-Hayam, Kafarkala
ve Lübnan'daki diğer köylerin yakınındaki tüm hedefleri vuruldu. Tehlikeli ve
hassas bir gecedeyiz ama işgalciler üstünlük sağlayamayacaklar.”
Ayrıca Hizbullah'ın
siyasi konsey başkan yardımcısı Mahmud Kamati de Binyamin Netanyahu'nun ateşkes
anlaşmasına ilişkin açıklamalarına tepki göstererek şunları söyledi: “Hizbullah,
Siyonist rejimin Başbakanı'nın ateşkes anlaşmasına bağlılığından şüphe duyuyor.
Netanyahu'nun ateşkes
anlaşmasına bağlı kalacağına dair şüphelerimizin nedeni, onun her zaman hile ve
aldatmacalarını görmüş olmamızdır, biz onun bu anlaşmayla bizi tuzağa
düşürmesine izin vermeyeceğiz.”
Ayrıca Direnişe Vefa
Partisi milletvekillerinden İbrahim el-Musevi de şunları söyledi: “Siyonist
rejim direnişi bastırmak için büyük sloganlar attı ve ardından ateşkes için
yalvardı. Siyonist yerleşimcilerin işgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki
bölgelerine dönüşleri ancak dolaylı müzakereler ve ateşkesle mümkün olabilir.”
IRAK VE YEMEN DİRENİŞİ
NE DEDİ?
Irak Hizbullah Tugayları da
Lübnan'da ateşkes anlaşmasının sağlanmasını bu ülkedeki İslami direniş
savaşçılarının istikrarının ve direnişinin bir sonucu olarak değerlendirdi. Ayrıca
Yemen Ensarullah hareketinin sözcüsü, Lübnan'daki ateşkes anlaşmasını
memnuniyetle karşılarken, Hizbullah hareketinin Siyonist rejimi ve ABD'yi
anlaşmaya varmaya zorladığını vurguladı. Lübnan ile Siyonist rejim arasında
varılan ateşkes anlaşmasının ardından İslami Cihad Genel Sekreteri, Lübnan
Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri'ne bir mesaj göndererek Lübnan halkının
istikrarı ve direnişinden övgüyle bahsetti.
Lübnan Başbakanı Çarşamba
günü, hükümetin 1701 sayılı Güvenlik Konseyi Kararının tüm maddelerinin
uygulanmasına yönelik kararlılığını vurguladı ve önümüzdeki günlerde
cumhurbaşkanının seçileceğini umut ettiğini belirtti. Lübnan Meclis Başkanı da
şunları söyledi: “Ülkemiz, Lübnan için en tehlikeli anlardan biri olan ve Lübnan
halkını ve tarihini tehdit eden tarihi bir dönemden geçiyor.”