Amerika'nın Suriye'deki İsyancılara Babacan Tavrı

GİRİŞ: 12.01.2025 11:36      GÜNCELLEME: 12.01.2025 11:36

Rasthaber -  Amerika’nın baskı ve lobi faaliyetleri, Suriye’deki birbirinden farklı isyancı grupları ve rakip ülkeleri bir araya getirmiş ve bunun sonucu olarak nispeten kırılgan bir siyasi sakinlik ortaya çıkmıştır. Ancak bu durum böyle devam etmeyecektir.


8 Aralık’ta Suriyeli isyancılar, dramatik bir olayda Ahmed el-Şer'a (Colani) liderliğinde Şam’a girdiler ve Beşar Esad yönetimi düştü. Geçtiğimiz 33 gün boyunca Lazkiye ve Humus gibi bazı bölgelerdeki yerel çatışmalar, eski yönetim kalıntılarının tutuklanması için yapılan sevkiyatlar ya da farklı ve zıt gruplar tarafından düzenlenen birkaç protesto gösterisi gibi olaylar bir kenara bırakıldığında (ki bu tür dönüşümlerde bu durumlar doğaldır ve gelecekteki huzursuzlukların işareti sayılır), Şam ve genel olarak Suriye’nin siyasi atmosferi nispeten sakin bir dönem yaşamıştır.

Bu, şu anlama gelmektedir: Suriye’de geçiş dönemi süreci, şu ana kadar ne içerideki siyasi güçler ne de bölgedeki ülkeler tarafından tehdit edilmiştir.

Muhammed el-Beşir başkanlığındaki geçici hükümet, ilk günlerden itibaren hızlı bir şekilde kurulmuş ve hiçbir sorun yaşamadan Beşar Esad hükümetinin başbakanı Muhammed el-Celali’den yetkiyi devralmıştır.

Bölgesel ve uluslararası ölçekte de en azından görünüşte, çeşitli Arap ve Avrupa ülkeleri Şam’daki yeni hükümeti destekleme gerekliliğini vurgulamış ve hiçbiri Suriye’yi yöneten isyancılarla düşmanlık içine girmemiştir. Bu durum, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerle anlam ve yönelim açısından büyük mesafelere sahip olan Heyet Tahrir el-Şam grubunun kontrolü elinde bulundurmasına rağmen böyledir.

Peki, bu durum devam edecek mi?


Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkeler, Şam’daki isyancıların hamisi olduğunu iddia eden Türkiye ile mevcut Suriye sürecine sorunsuz bir şekilde uyum sağlayacak mı?
Mevcut durumda Amerika, Suriye’nin iç ve dış ortamındaki farklı unsurları bir arada tutan bir "tespih ipi" gibi davranmaktadır.

Aslında Amerika’nın dış baskıları, Suriye içindeki farklı muhalif grupları ve uyumsuz ülkeleri iş birliğine ve sessizliğe zorlayan bir dış faktör olarak öne çıkmaktadır. Bu nedenle, bu birleştirici faktör, Suriye’nin iç dinamiklerinden kaynaklanan köklü bir durum değil, dışarıdan dayatılan bir etkidir ve bu etkinin sona ermesi sadece bir zaman meselesidir. Er ya da geç bu etki ortadan kalkacaktır.

Amerika, Suriye'deki Dönüşümlerin Sahne Kurucusu
11 Aralık tarihinde yapılan konuşmasında, İslam Devrimi Lideri doğru bir şekilde ifade etti ki, Suriye'deki olaylarda bir "komşu devletin" açık bir rolü olmasına rağmen, "birçok kanıt, asıl komplocunun, planlayıcının ve komuta merkezinin Amerika ve Siyonist rejim olduğunu" göstermektedir.

Beşar Esad hükümetinin devrilmesi planını hazırlayan Amerika, şimdi zorunlu olarak Heyet Tahrir el-Şam yönetimi etrafında çeşitli iç ve dış aktörlerin rızasını toplamıştır.

Guardian Gazetesi, Şam'ın düşüşünden 8 gün sonra, 18 Aralık tarihinde dikkat çekici bir rapor yayımladı. Gazete, Ürdün'de Amerika ve İngiltere'nin kontrolünde eğitim alan "Ceyş'u Magavir el-Sure" unsurlarından alıntı yaparak, Esad'ın görevden alınmasından yaklaşık üç hafta önce, Amerikan özel kuvvetlerinin bir toplantıda onlara "Bu sizin anınız, hazır olun" dediğini yazdı.

Amerikalılar, kontrol ettikleri Suriyeli isyancılara "son savaşa" hazır olmalarını ve savaşçı sayılarını artırmalarını söylemişti.

Beşar el-Maşhedani, Magavir el-Sure'nin komutanlarından biri, Telegraph'a şunları söyledi:
"Onlar (Amerikalılar) bize olayın nasıl gerçekleşeceğini söylemediler. Sadece şunu söylediler: 'Her şey değişmek üzere. Bu sizin anınız; ya Esad düşecek, ya da siz düşeceksiniz.' Ne zaman ya da nerede olacağını açıklamadılar, sadece hazırlıklı olmamızı söylediler."

Bu sözler, Amerika'nın uzun zamandır isyancıların büyük operasyonlarından haberdar olduğunu açıkça göstermektedir.

Maşhedani, bunun sonucunda Magavir el-Savra'nın üye sayısının yaklaşık 800'den 3.000'e çıktığını belirtti. Bu gücün tüm üyeleri Amerika tarafından silahlandırıldı ve ayda 400 dolar maaş alıyordu; bu miktar, feshedilen Suriye ordusunun askerlerinin maaşının yaklaşık 12 katıydı.

Arap kaynaklarına göre, Arap ülkelerinin Suriye’deki “yeni değişikliklere” destek vermek için aniden hızlanmasının nedeni, silahlı grupların faaliyetlerinin sona ermesi ve muhalif silahlı unsurların yeni Suriye hükümetine entegre edilmesi konusunda ABD’nin sunduğu garantilerin bir kısmının gerçekleşeceği umududur.

Sonuç olarak, Şam’daki göreceli siyasi sükunet ABD baskılarının bir sonucu, ancak Şam’da bulunan isyancı grupların ve şu ana kadar dışlanmış durumda olan laik grupların (muhalif koalisyon) bu duruma ne ölçüde uyum sağlayabileceği ve birbiriyle gerginlik yaşamadan iş birliği yapıp yapamayacağı, günümüz Suriye’sinde görülmeyen çeşitli faktörlere bağlı.

Bir büyük soru işareti kalıyor: ABD neden Suriye’de bu kadar çok çaba ve enerji harcadı ve neden Washington tüm grupları ve ülkeleri Heyet Tahrir el-Şam’ı kabul etmeye zorladı? Görünüşe göre bu sorunun basit bir cevabı var: ABD’nin Suriye’deki tüm eylemleri tek bir hedef doğrultusunda tanımlanıyor: “İsrail’in güvenliğini sağlamak.” Ve bu hedefi gerçekleştirmek için Colani’den daha uygun birisi kim olabilir ki!

(Farsnews'den tercüme edilmiştir)

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM