Satın alınan testlerin Türkiye’de kişilerin yetişme koşullarına ve yeteneklerine göre geliştirilip geliştirilmediğinden emin olmadıklarını belirten Bakan Tekin, bu testlerin ölçülmek istenen unsurları bilimsel biçimde ölçüp ölçmediğinden de kuşku duyduklarını ifade eden Bakan Tekin şöyle konuştu: “’Acaba bu test kitleri sayesinde bir veri transferi yaşanıyor mudur?’ gibi endişeler zihnimizde sürekli varlığını koruyor. Dolayısıyla, bu testler ve bu testlerin uygulanma süreçlerinde bu konuyla ilgili kafamızı karıştıran, bizi rahatsız eden bir sürü husus vardı. Bunu gündemimize aldık. ‘Nasıl çözebiliriz, neler yapabiliriz?’ diye başlayan bir süreç ve bugün itibarıyla bu süreç nihayete erdi. Bu, sadece bizim için değil; aynı zamanda bu konuda birlikte hareket edebileceğimiz, bizimle aynı coğrafyaya ve aynı kültüre mensup farklı ülkelerdeki öğrencilerin de dâhil olabileceği bir test süreci olacak. Bu da Türkiye’yi bilhassa bu konularda önemli bir merkez haline getirecek.”

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da “Türk Ulusal Zekâ Ölçeği”yle yetenek yönetimini daha etkin hale getirerek toplumsal kalkınmayı artıracaklarını ve bu alanda dışa bağımlılığı sona erdirerek tasarruf sağlanacağını söyledi.

Proje yürütücüsü Prof. Dr. Sirel Karakaş ise TUZÖ’nün 13 geniş zekâ alanı altında düzenlenen ve 37 zekâ alanını kapsayan alt testlerden oluştuğunu anlattı. Ölçeğin millî ve özgün olduğuna, sosyal ve kültürel ögeler göz önüne alınarak hazırlandığına işaret eden Karakaş, “Artık ülkemizde zekâ, üstün bilimsel ve psikometrik özelliklerde olan, sosyal ve kültürel ögeleri de içeren bir testle ölçülecektir. Ülkemiz, zekâ testi açısından dışarıya bağımlı olmaktan kurtulacaktır. Artık ülkemiz kullanıcı değil bir test üreticisidir. Dolayısıyla test üreticiliği pazarında önemli bir aktör haline gelmiştir” dedi.