Terör Elebaşından İsrail’e Yardım Çağrısı

GİRİŞ: 03.02.2025 09:34      GÜNCELLEME: 03.02.2025 09:34
Rasthaber -  PKK/PYD elebaşlarından İlham Ahmed, Jerusalem Post’a verdiği demeçte, “Suriye’de İsrail’in rolü kritik öneme sahip. Onlarla temas kurmak büyük önem taşıyor.” dedi.

Terör örgütü PKK/PYD’nin sözde Özerk Yönetim Dış İlişkiler Departmanı Eş Başkanı İlham Ahmed, İsrail’in önde gelen gazetelerinden Jerusalem Post (JP)’a röportaj verdi. İsrail medyasına HTŞ’nin El Kaide bağlantısını ve şeriatçı kimliğini anlatan Ahmed, “Ortadoğu’nun güvenliği için İsrail’in de çözümün bir parçası olması gerektiğini” savundu. JP muhabirinin, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar ile yaptığı telefon görüşmesine dair sorusuna Ahmed, şu yanıtı verdi:

“Ortadoğu’daki krizin çözümü için İsrail ve Yahudilerin de bir rol üstlenmesi gerektiği artık herkes tarafından anlaşılmalı. Suriye’nin sınır bölgelerinin güvenliği için tüm tarafların sürece dâhil olması şart ve İsrail de bunlardan biri. İsrail’in rolü kritik öneme sahip, bu yüzden şu anda onlarla temas kurmak büyük önem taşıyor.”

‘YAPTIRIM KALKMAMALI’

PKK’lı Ahmed, HTŞ’yi eleştirdi; PKK/PYD’nin ise Batı ile uyumlu olduğunu vurguladı. Suriye’deki durumu ise şöyle özetledi:

“Askeri ve idari açıdan Suriye’de birçok bölünme var. Kuzeyde AANES (Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi) bulunuyor. Kıyı şehirleri kendine özgü dinamiklere sahip. Dürzî toplulukları, kendi bölgelerini koruyabilmek için bağımsız yönetimler ve gruplar oluşturmuş durumda. İdlib ve diğer bölgelerde de farklı yönetimler ve fraksiyonlar mevcut. Eğer birileri çıkıp tüm bu yapıları tek bir sistem altında birleştirmeye kalkarsa, bu doğrudan iç savaşa yol açar ve Suriye’nin farklı kesimleri tarafından kabul edilmez. Asıl endişe, HTŞ’nin Suriye’de 'tek yönetici' olma hedefiyle diğer gruplara katılım şansı tanımaması. HTŞ, cihatçı kökenlerinden uzaklaştığını iddia ediyor ancak bu konuda kesin bir yargıya varmak için henüz erken. El Kaide’den ayrıldıkları izlenimini vermeye çalışıyorlar, ancak bekleyip görmek gerekiyor.”

Ahmed, HTŞ’nin terör listesinde olması ve yaptırımların devam etmesi gerektiğini de savundu. HTŞ’nin terör listesinden çıkarılmasının ve Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasının iki önemli sonucu olacağını Ahmed, şöyle devam etti:

“HTŞ, Suriye yönetimini tamamen ele geçirerek kendi sistemini kuracak ve diğer gruplara hiçbir rol vermeyecek. İdeolojisini değiştirmeyecek ve mevcut çizgisini koruyacak.”

PKK/PYD’nin Suriye ordusuna katılımı konusunda bir sorunları olmadığını öne süren Ahmed, bu noktada tek şartlarının “özel bir statü” olduğunu savundu.

‘SDG DÜZENLİ ORDU GİBİYDİ’

JP muhabiri de röportajda PKK/PYD’nin Suriye’deki varlığına dair değerlendirmelerde bulundu. PKK/PYD’nin “kurdukları yapıdan kolay kolay vazgeçmeyeceğini” iddia eden JP muhabiri, şu ifadeleri kullandı:

“Kürtlerin hâkimiyetindeki AANES, şu anda Suriye topraklarının yaklaşık yüzde 30’unu kontrol ediyor. Bu bölge, Suriye’nin petrol ve gaz rezervlerinin büyük bir bölümünü, en verimli tarım arazilerini ve su kaynaklarını içeriyor. Aynı zamanda stratejik bir öneme sahip. Esad rejimi devrilmeden önce, İran’ın Lübnan, Akdeniz ve İsrail’e savaşçı ve malzeme taşıma kapasitesini kısmen engelliyordu. AANES’in askeri gücü olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), DEAŞ’a karşı mücadelede ABD ve küresel koalisyonun ana müttefiki konumunda. Ancak Esad rejiminin Aralık 2024’te aniden düşmesi, Özerk Yönetim ve SDG’yi yeni bir dizi ikilemle karşı karşıya bıraktı. Suriyeli Kürtler, şu anda Şam’da hâkimiyet kuran HTŞ örgütünün Sünni cihatçılarını yakından tanıyor. Suriye’de savaş muhabirliği yapmış biri olarak, 2013 ortalarında Serekaniye/Rasulayn’daki çatışmaları takip ettiğimi hatırlıyorum. O dönemde Kürtler, HTŞ’nin önceki versiyonu olan Nusra Cephesi’nin kendi kontrol alanlarına girmesine direnmişti. Bugün siyasetçi kimliğiyle sahneye çıkan HTŞ liderleri, Şam’da Avrupa ve diğer ülkelerden üst düzey yetkililerle görüşmeler yapıyor. HTŞ, otoritesini Suriye’nin tamamına yaymak istediğini açıkça ortaya koyuyor ve federal bir sistem fikrini reddediyor. Aynı şekilde SDG’nin ayrı bir güç olarak ya da henüz kurulmamış olan yeni Suriye ordusu içinde bir birim olarak varlığını sürdürmesine de karşı çıkıyorlar.”

JP muhabiri, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“HTŞ ve Özerk Yönetim’in uzun vadede nasıl bir uzlaşmaya varacağı belirsiz. Ancak bir şey net: Ahmed’le görüştüğüm SDG üssü, düzenli bir ordu üssünü andırıyordu. Suriyeli Kürtler, 14 yıl boyunca büyük fedakârlıklarla bugünkü bölgelerini inşa etti ve bundan kolay kolay vazgeçmeyecekler.”/aydınlık

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM