İnkılabın Geleceğini Hangi Tehlike Tehdit Ediyor?

GİRİŞ: 03.02.2025 19:23      GÜNCELLEME: 03.02.2025 19:23
Rasthaber -  Crane Brinton, inkılap alanında çalışan Amerikalı bir teorisyendir. O, çalışmalarında inkılabın ilk geçiş döneminden sonra bir dönüş veya geri dönüş dönemi olan “Thermidor” döneminin yaşandığına inanıyordu. Bu dönem, inkılap ateşinin yatıştığı, bir nevi toparlanma dönemi sayılabilecek bir dönemdir. Elbette Brinton, bu yorumuyla “Thermidorcu” tepkiyi övmek istemediğini, yorumunun övgü dolu bir üslupla yorumlanmaması gerektiğini açıkça belirtmektedir.

Brinton'un teorisinin bütün inkılaplarla genelleştirilemeyeceği görüşündeyiz. Zira kendisi de teorisinin İran İslam İnkılabı da dâhil olmak üzere bütün inkılaplarla genellenebileceğinden emin değildir. İslam İnkılabı Rehberi de Brinton'un teorisinin İslam İnkılabına uygulanması olasılığını ve İslam İnkılabının dönüşmesi ve Thermidor'un ortaya çıkması ihtimalini reddetmektedir.

İmam Hamanei, İmam Humeyni'nin (r.a) vefatının yıldönümünde İslam İnkılabına ilişkin Thermidorcu analizle ilgili olarak şu ifadelerde bulunmuştur: ‘Sosyal bilimlerin inkılaplarla ilgili yasalarında, inkılapların bir yükselişi, bir zirvesi olduğu gibi bir düşüşü olduğu da söylenir. Tıpkı attığınız bir taş gibi, kolunuzun gücü bu taşın arkasında olduğu sürece yer çekiminin tersine hareket eder. Ancak bu kuvvet Dünya'nın yerçekiminden daha az olduğunda taş, Dünya'nın doğal yerçekimine geri döner.

O kanunlar diyor ki, halkta inkılap heyecanı ve motivasyonu olduğu sürece inkılaplar ilerleyecek, zirveye ulaşacak, sonra yavaş yavaş bu heyecan, coşku, bu ileriye doğru hareket faktörü azalacaktır ve bazı durumlarda tam tersi olur. İnkılaplar düşer ve dibe vurur…ancak İslam İnkılabı mağlup edilemez. Bu inkılap düşüşe geçecek bir inkılap değildir. Bu inkılap, ilerlemesini ve hareketini durdurmayacaktır. Çünkü toplumumuz inançlı ve dindar bir toplumdur ve İslam dini ve inancı toplumun her kesiminden insanın gönlünde derin bir etki bırakmıştır. İnsanlar dine kelimenin tam anlamıyla inanmaktadır.’

Thermidor teorisi ve inkılap sürecinde bir tür determinizm ve kesinlik olarak kullanılan Marksist teoriler gibi inkılaplarla ilgili diğer teoriler hiçbir şekilde kabul edilemez. Çünkü toplumsal değişimlerde bireylerin rolünü ve iradesini göz ardı ederler. Aslında toplumun bireylerinde bir değişime tanık olmadığımız sürece ne inkılaplar ne de inkılaplar içinde Thermidor meydana gelecektir. İnsanlar, inkılapların getirdiği zarar ve felaketleri dikkate alarak, bunlarla mücadele için kendi iradeleriyle uygun çözümler bulabilir ve inkılabın değerlerini korumaya devam edebilirler ya da zararları ve felaketleri görmezden gelerek inkılabın zeminini hazırlayabilirler. Dolayısıyla inkılâplardaki her türlü değişim ve gelişme, onu meydana getirenlerin ve faillerin irade ve performansına bağlıdır.

İslam İnkılabı Rehberi, İran İslam İnkılabını aynı zihniyetle takip edenlere ve bugün İran İnkılabında bir dönüm noktası ve geri dönüş yaşandığını iddia edenlere şu cevabı vermiştir: “Bu analize göre, son 200 yıllık tarihte dünyanın bildiğimiz büyük devrimlerinin hepsi bu teoriyle uyumludur. Fakat İslam İnkılabı bu sosyolojik analizin tamamen dışında tutulmaktadır. Bunu defalarca dile getirdik, inkılabın tecellisi İslam Cumhuriyeti'nde ve İslam Cumhuriyeti Anayasası'ndadır. İmamın (r.a) görüş ve ekolünden ders alan anayasa yazarları, bu kanunun içine inkılabın devamını sağlayan unsuru da katmışlardır.”

İnkılabın rehberinin felaket olarak adlandırdığı şey, Thermidor ve geçmişe dönüş değil, komplo temelli bir dönüşümdür. Güç odaklı ve komplocu dönüşüm senaryosu, şu varsayıma dayanmaktadır: İslam Cumhuriyeti ile Batı olmak üzere iki siyasi güç arasındaki çatışmada, karşı taraf, toplumun insanlarının ve seçkinlerinin yapı ve algıları üzerinde egemenlik kurma yeteneklerini öyle bir şekilde kullanmaya çalışmaktadır ki, bu, İslam Cumhuriyeti'nin yapısında, davranışında veya söyleminde değişikliğe yol açmaktadır. “Etki” son yıllarda, özellikle nükleer müzakerelerden bu yana, siyasi sözlüğümüze giren bir kelimedir ve belki de “komplo temelli dönüşümün” eşdeğeri olarak düşünülebilir.

İslam İnkılabı Rehberi, nüfuzun ilk amacının sistemin yönetim yapısına zayıf iradeli unsurların girmesi olduğunu, ara amacının inkılabı dönüştürmek olduğunu ve düşmanın nihai nüfuz amacının da İslam Cumhuriyetini devirmek olduğunu belirtmektedir.

İslam Cumhuriyeti'ndeki nüfuz yönteminin türü ne olursa olsun, İslam İnkılabı Rehberinin açıklamalarına göre düşman, komplo temelli dönüşüm hedefine ulaşmak için üç alana girmekte ve faaliyet göstermektedir ve bunlar:

1-Kültürel zevkleri değiştirmek, düşmanın hedefini ilerletmesinin etkili yollarından biridir. Bu tür deneyimler sadece İslam İnkılabı ile ilgili olarak değil, aynı zamanda diğer ülkeler ve medeniyetler açısından da var olmuştur. İmam Hamanei, İslam İnkılabında böyle bir meselenin olmaması konusunda defalarca uyarıda bulunarak şöyle buyurmuştur: “Batılılar insanları cezbetmeye, onları bir araya toplamaya, sahte ve yanlış bir hedef sunmaya ve toplumda etkili olabilecek, nüfuzlu insanları istedikleri istikamete çekmeye çalışıyorlar. Onların istedikleri bu istikamet, inançlarda, ideallerde, görüşlerde ve yaşam biçiminde bir değişimdir. Onlar nüfuz etmek istedikleri kişiyi etkilemekte ve bir Amerikalının düşündüğü şeyi düşünmesini sağlamaya çalışmaktadır. Yani senin de bir soruna bir Amerikalının bakacağı şekilde bakmanı sağlamaktadır. Amaç budur. Amaç nüfuz etmektir.

Amerikalı yazar ve analist Mark Glenn, İranlı gençlerin düşünce, fikir ve inançlarını değiştirmeye yönelik kültürel etki girişimini ele aldığı bir röportajında ​​bu konuda şunları söylemektedir: “Truva Atı hikâyesini hatırlayın. Amerikalılar tam da bunu İran'a karşı uygulamayı düşünüyorlar. İran gençliğini arzu ettikleri kültürün İran versiyonu haline getirebilsinler diye medya aracılığıyla Hollywood'u İran evlerine getirmek istiyorlar.”

İmam Hamanei, düşmanın, kültürel etki yaratmak amacıyla toplumu bir arada tutan inançları değiştirmeye, çarpıtmaya ve onlara nüfuz etmeye çalıştığına inanmaktadır. Bir topluma girmenin ve onu etkilemenin bir yolu da inançları bozmaktır. Devrimci inancı ve dinî inancı, devrimsel ve dinî bilgiyi bozarlar, onlar bu insanların arasına sızmaya çalışıyorlar, her türlü yöntemi kullanıyorlar, çok çeşitli insanları var ve onlardan yararlanıyorlar, üniversite profesörleri var, öğrenci aktivistleri var, fikri ve ilmi elitleri var. Bu ihlalleri yaratan her çeşit insanları var.

2-Sistemin hesap sistemini değiştirmek, düşmanın İslam İnkılabını fikri olarak ele geçirme çabalarından bir diğeridir. İnsanların kararlarını yönlendiren şey kullandıkları hesap sistemleridir. İnsanların hesap sistemlerindeki ihtilaflar, aynı koşullarda farklı kişilerin farklı kararlar almasına neden oluyor. İslam sisteminin bu kadar devrimci davranmasının sebeplerinden biri de İslam İnkılabının oluşturduğu hesap sisteminden kaynaklanmaktadır.

İmam Hamanei’ye göre düşman bu hesap sistemini değiştirmeye ve yetkililerin hesaplarını değiştirmeye ve çarpıtmaya çalışmaktadır. Bu yani İran İslam Cumhuriyeti yetkilisinin, maliyet ve faydaları göz önünde bulundurarak, bu eylemi yapması veya yapmaması gerektiği sonucuna varması gerektiği anlamına gelir. Nüfuz şu veya bu ilişkiyi kesme veya şu veya bu ilişkiyi kurma sonucuna ulaşmak içindir. Nüfuzun amacı, bu hesapları yönetenlerin kafasını değiştirmektir. O zaman sonuç olarak iktidarın düşünce ve iradesi düşmanın eline geçtiğinde, artık düşmanın doğrudan doğruya müdahale etmesine gerek kalmaz ve ülkeyi yöneten kişi onun istediği kararı verir. O alçak kimsenin hesap sistemi değişince, onun istediği kararı verir, onun istediğini bedava yaparsın. Bazen bunu bilmeden yaparsın, yani çoğu zaman bilmeden yaparsın. Bu nedenle yetkililerin hesaplarını değiştirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla ilk hedef yetkililerdir. İran’ın 11. ve 12. hükümetlerinin nükleer müzakerelerde yaptıkları ve on yıl boyunca ekonominin ve halkın geçim kaynaklarının kaderi, ABD ve Avrupa ülkeleriyle Özel Amaçlı Mali Mekanizma ve Kanal (SPV) veya Ticaret Borsaları Destek Aracı (INSTEX) şeklinde yapılan nükleer müzakereler ve mali işlemlerle belirlendi. O dönemde İran İslam Cumhuriyeti yetkililerinin hesap sisteminde de aynı değişiklik yapılmıştı.

3-Batı'nın içerideki destekçi ağını güçlendirmek, ABD öncülüğündeki Batı'nın İran üzerinde siyasi nüfuz kurma taktiklerinden biridir. Batı yanlısı bir siyasal hareketin yaratılması, onların politikalarının hayata geçirilmesinin önünü açacaktır. Bu bağlamda İmam Hamanei şöyle buyurmaktadır: “19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Hindistan'da yaptıkları gibi, kendilerinden birinin bir ülkeye egemen olmasından hoşlanmıyorlar, orada kendi adamları vardı ve Hindistan'ın cumhurbaşkanı bir İngiliz'di. Bugün bu mümkün değil. O ülkenin başında, kendileri gibi düşünen, kendileri gibi kararlar alan, kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden o milletten insanların olması onlar için daha hayırlıdır. Bu siyasi nüfuzdur. Amaç karar alma merkezlerine sızmaktır. Düşmanın yaptığı şeyler bunlardır. İmam Hamanei, Batılı taraftarların İslam İnkılabındaki nüfuz ve güçlenmelerinin sonucunu şu şekilde yorumlamaktadır: “Bir ülkenin siyasi ve idari aygıtları müstekbir düşmanların etkisi altında kaldığında, o ülkedeki bütün kararlar müstekbirlerin istek ve arzularına göre alınır.”

Dolayısıyla bugün Thermidor’un ve İslam İnkılabı öncesine dönüşün bir siyasal teori bağlamında ve belirli bir zaman döngüsünde gerçekleşebileceği düşünülmemelidir. İslam İnkılabının geleceği açısından tehlikeli olan, sistemin karar alma mekanizmalarında nüfuz akışının artması, sistemin hesaplama aygıtında değişimler yaşanması ve içeride Batıyı destekleyen ağının güçlenmesidir. Maalesef bugün ülkemizin bazı bölgelerinde bunların izlerini görmek mümkündür ve eğer bunların yayılmasının önüne geçilmezse gelecekte onu ortadan kaldırmak için büyük bedeller ödemek zorunda kalacağız.

Hasan Reşvend

(Keyhan Gazetesinden Tercüme Edilmiştir)

YORUMLAR

Murat Aktan 3 saat önce
İslam inkılabı rahmetli İmam Humeyni'nin çizgisinden sapmadığı müddetçe daha da güçlenecek ve kıyamet gününe kadar var olacaktır.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM