Brinton'un teorisinin bütün inkılaplarla
genelleştirilemeyeceği görüşündeyiz. Zira kendisi de teorisinin İran İslam İnkılabı
da dâhil olmak üzere bütün inkılaplarla genellenebileceğinden emin değildir.
İslam İnkılabı Rehberi de Brinton'un teorisinin İslam İnkılabına uygulanması
olasılığını ve İslam İnkılabının dönüşmesi ve Thermidor'un ortaya çıkması
ihtimalini reddetmektedir.
İmam Hamanei, İmam Humeyni'nin (r.a) vefatının yıldönümünde İslam
İnkılabına ilişkin Thermidorcu analizle ilgili olarak şu ifadelerde
bulunmuştur: ‘Sosyal bilimlerin inkılaplarla ilgili yasalarında, inkılapların
bir yükselişi, bir zirvesi olduğu gibi bir düşüşü olduğu da söylenir. Tıpkı attığınız
bir taş gibi, kolunuzun gücü bu taşın arkasında olduğu sürece yer çekiminin
tersine hareket eder. Ancak bu kuvvet Dünya'nın yerçekiminden daha az olduğunda
taş, Dünya'nın doğal yerçekimine geri döner.
O kanunlar diyor ki, halkta inkılap heyecanı ve motivasyonu
olduğu sürece inkılaplar ilerleyecek, zirveye ulaşacak, sonra yavaş yavaş bu
heyecan, coşku, bu ileriye doğru hareket faktörü azalacaktır ve bazı durumlarda
tam tersi olur. İnkılaplar düşer ve dibe vurur…ancak İslam İnkılabı mağlup
edilemez. Bu inkılap düşüşe geçecek bir inkılap değildir. Bu inkılap,
ilerlemesini ve hareketini durdurmayacaktır. Çünkü toplumumuz inançlı ve dindar
bir toplumdur ve İslam dini ve inancı toplumun her kesiminden insanın gönlünde
derin bir etki bırakmıştır. İnsanlar dine kelimenin tam anlamıyla inanmaktadır.’
Thermidor teorisi ve inkılap sürecinde bir tür determinizm
ve kesinlik olarak kullanılan Marksist teoriler gibi inkılaplarla ilgili diğer
teoriler hiçbir şekilde kabul edilemez. Çünkü toplumsal değişimlerde bireylerin
rolünü ve iradesini göz ardı ederler. Aslında toplumun bireylerinde bir
değişime tanık olmadığımız sürece ne inkılaplar ne de inkılaplar içinde Thermidor
meydana gelecektir. İnsanlar, inkılapların getirdiği zarar ve felaketleri dikkate
alarak, bunlarla mücadele için kendi iradeleriyle uygun çözümler bulabilir ve inkılabın
değerlerini korumaya devam edebilirler ya da zararları ve felaketleri görmezden
gelerek inkılabın zeminini hazırlayabilirler. Dolayısıyla inkılâplardaki her
türlü değişim ve gelişme, onu meydana getirenlerin ve faillerin irade ve
performansına bağlıdır.
İslam İnkılabı Rehberi, İran İslam İnkılabını aynı
zihniyetle takip edenlere ve bugün İran İnkılabında bir dönüm noktası ve geri
dönüş yaşandığını iddia edenlere şu cevabı vermiştir: “Bu analize göre, son 200
yıllık tarihte dünyanın bildiğimiz büyük devrimlerinin hepsi bu teoriyle
uyumludur. Fakat İslam İnkılabı bu sosyolojik analizin tamamen dışında
tutulmaktadır. Bunu defalarca dile getirdik, inkılabın tecellisi İslam
Cumhuriyeti'nde ve İslam Cumhuriyeti Anayasası'ndadır. İmamın (r.a) görüş ve
ekolünden ders alan anayasa yazarları, bu kanunun içine inkılabın devamını sağlayan
unsuru da katmışlardır.”
İnkılabın rehberinin felaket olarak adlandırdığı şey, Thermidor
ve geçmişe dönüş değil, komplo temelli bir dönüşümdür. Güç odaklı ve komplocu
dönüşüm senaryosu, şu varsayıma dayanmaktadır: İslam Cumhuriyeti ile Batı olmak
üzere iki siyasi güç arasındaki çatışmada, karşı taraf, toplumun insanlarının
ve seçkinlerinin yapı ve algıları üzerinde egemenlik kurma yeteneklerini öyle
bir şekilde kullanmaya çalışmaktadır ki, bu, İslam Cumhuriyeti'nin yapısında,
davranışında veya söyleminde değişikliğe yol açmaktadır. “Etki” son yıllarda,
özellikle nükleer müzakerelerden bu yana, siyasi sözlüğümüze giren bir
kelimedir ve belki de “komplo temelli dönüşümün” eşdeğeri olarak düşünülebilir.
İslam İnkılabı Rehberi, nüfuzun ilk amacının sistemin
yönetim yapısına zayıf iradeli unsurların girmesi olduğunu, ara amacının
inkılabı dönüştürmek olduğunu ve düşmanın nihai nüfuz amacının da İslam
Cumhuriyetini devirmek olduğunu belirtmektedir.
İslam Cumhuriyeti'ndeki nüfuz yönteminin türü ne olursa
olsun, İslam İnkılabı Rehberinin açıklamalarına göre düşman, komplo temelli
dönüşüm hedefine ulaşmak için üç alana girmekte ve faaliyet göstermektedir ve
bunlar:
1-Kültürel zevkleri değiştirmek, düşmanın hedefini
ilerletmesinin etkili yollarından biridir. Bu tür deneyimler sadece İslam
İnkılabı ile ilgili olarak değil, aynı zamanda diğer ülkeler ve medeniyetler
açısından da var olmuştur. İmam Hamanei, İslam İnkılabında böyle bir meselenin
olmaması konusunda defalarca uyarıda bulunarak şöyle buyurmuştur: “Batılılar
insanları cezbetmeye, onları bir araya toplamaya, sahte ve yanlış bir hedef
sunmaya ve toplumda etkili olabilecek, nüfuzlu insanları istedikleri istikamete
çekmeye çalışıyorlar. Onların istedikleri bu istikamet, inançlarda, ideallerde,
görüşlerde ve yaşam biçiminde bir değişimdir. Onlar nüfuz etmek istedikleri
kişiyi etkilemekte ve bir Amerikalının düşündüğü şeyi düşünmesini sağlamaya
çalışmaktadır. Yani senin de bir soruna bir Amerikalının bakacağı şekilde
bakmanı sağlamaktadır. Amaç budur. Amaç nüfuz etmektir.
Amerikalı yazar ve analist Mark Glenn, İranlı gençlerin
düşünce, fikir ve inançlarını değiştirmeye yönelik kültürel etki girişimini ele
aldığı bir röportajında bu konuda şunları söylemektedir: “Truva Atı hikâyesini
hatırlayın. Amerikalılar tam da bunu İran'a karşı uygulamayı düşünüyorlar. İran
gençliğini arzu ettikleri kültürün İran versiyonu haline getirebilsinler diye medya
aracılığıyla Hollywood'u İran evlerine getirmek istiyorlar.”
İmam Hamanei, düşmanın, kültürel etki yaratmak amacıyla
toplumu bir arada tutan inançları değiştirmeye, çarpıtmaya ve onlara nüfuz
etmeye çalıştığına inanmaktadır. Bir topluma girmenin ve onu etkilemenin bir
yolu da inançları bozmaktır. Devrimci inancı ve dinî inancı, devrimsel ve dinî
bilgiyi bozarlar, onlar bu insanların arasına sızmaya çalışıyorlar, her türlü
yöntemi kullanıyorlar, çok çeşitli insanları var ve onlardan yararlanıyorlar, üniversite
profesörleri var, öğrenci aktivistleri var, fikri ve ilmi elitleri var. Bu
ihlalleri yaratan her çeşit insanları var.
2-Sistemin hesap sistemini değiştirmek, düşmanın İslam İnkılabını
fikri olarak ele geçirme çabalarından bir diğeridir. İnsanların kararlarını
yönlendiren şey kullandıkları hesap sistemleridir. İnsanların hesap
sistemlerindeki ihtilaflar, aynı koşullarda farklı kişilerin farklı kararlar
almasına neden oluyor. İslam sisteminin bu kadar devrimci davranmasının
sebeplerinden biri de İslam İnkılabının oluşturduğu hesap sisteminden
kaynaklanmaktadır.
İmam Hamanei’ye göre düşman bu hesap sistemini değiştirmeye ve
yetkililerin hesaplarını değiştirmeye ve çarpıtmaya çalışmaktadır. Bu yani İran
İslam Cumhuriyeti yetkilisinin, maliyet ve faydaları göz önünde bulundurarak,
bu eylemi yapması veya yapmaması gerektiği sonucuna varması gerektiği anlamına
gelir. Nüfuz şu veya bu ilişkiyi kesme veya şu veya bu ilişkiyi kurma sonucuna
ulaşmak içindir. Nüfuzun amacı, bu hesapları yönetenlerin kafasını
değiştirmektir. O zaman sonuç olarak iktidarın düşünce ve iradesi düşmanın
eline geçtiğinde, artık düşmanın doğrudan doğruya müdahale etmesine gerek
kalmaz ve ülkeyi yöneten kişi onun istediği kararı verir. O alçak kimsenin
hesap sistemi değişince, onun istediği kararı verir, onun istediğini bedava
yaparsın. Bazen bunu bilmeden yaparsın, yani çoğu zaman bilmeden yaparsın. Bu
nedenle yetkililerin hesaplarını değiştirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla ilk
hedef yetkililerdir. İran’ın 11. ve 12. hükümetlerinin nükleer müzakerelerde
yaptıkları ve on yıl boyunca ekonominin ve halkın geçim kaynaklarının kaderi,
ABD ve Avrupa ülkeleriyle Özel Amaçlı Mali Mekanizma ve Kanal (SPV) veya Ticaret
Borsaları Destek Aracı (INSTEX) şeklinde yapılan nükleer müzakereler ve mali
işlemlerle belirlendi. O dönemde İran İslam Cumhuriyeti yetkililerinin hesap
sisteminde de aynı değişiklik yapılmıştı.
3-Batı'nın içerideki destekçi ağını güçlendirmek, ABD
öncülüğündeki Batı'nın İran üzerinde siyasi nüfuz kurma taktiklerinden biridir.
Batı yanlısı bir siyasal hareketin yaratılması, onların politikalarının hayata
geçirilmesinin önünü açacaktır. Bu bağlamda İmam Hamanei şöyle buyurmaktadır: “19.
yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Hindistan'da yaptıkları gibi,
kendilerinden birinin bir ülkeye egemen olmasından hoşlanmıyorlar, orada kendi
adamları vardı ve Hindistan'ın cumhurbaşkanı bir İngiliz'di. Bugün bu mümkün
değil. O ülkenin başında, kendileri gibi düşünen, kendileri gibi kararlar alan,
kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden o milletten insanların olması onlar
için daha hayırlıdır. Bu siyasi nüfuzdur. Amaç karar alma merkezlerine
sızmaktır. Düşmanın yaptığı şeyler bunlardır. İmam Hamanei, Batılı
taraftarların İslam İnkılabındaki nüfuz ve güçlenmelerinin sonucunu şu şekilde
yorumlamaktadır: “Bir ülkenin siyasi ve idari aygıtları müstekbir düşmanların
etkisi altında kaldığında, o ülkedeki bütün kararlar müstekbirlerin istek ve
arzularına göre alınır.”
Dolayısıyla bugün Thermidor’un ve İslam İnkılabı öncesine
dönüşün bir siyasal teori bağlamında ve belirli bir zaman döngüsünde
gerçekleşebileceği düşünülmemelidir. İslam İnkılabının geleceği açısından
tehlikeli olan, sistemin karar alma mekanizmalarında nüfuz akışının artması,
sistemin hesaplama aygıtında değişimler yaşanması ve içeride Batıyı destekleyen
ağının güçlenmesidir. Maalesef bugün ülkemizin bazı bölgelerinde bunların
izlerini görmek mümkündür ve eğer bunların yayılmasının önüne geçilmezse
gelecekte onu ortadan kaldırmak için büyük bedeller ödemek zorunda kalacağız.
Hasan Reşvend
(Keyhan Gazetesinden Tercüme Edilmiştir)