Yemen, direniş ekseninde güçlü bir deniz gücü olarak her
geçen gün sahadaki varlığını daha da sağlamlaştırıyor. Husiler, Siyonizm
karşıtı bakış açısı ve yaklaşım temelinde bir deniz rejimi oluşturmayı başardılar
ve oldukça katı bir şekilde uygulamalarını gerçekleştiriyorlar. Bu deniz rejimi
yavaş yavaş stratejik bir bakış ve yaklaşım oluşturmaya başladı ve bu yaklaşım
Yemen karasularında ve Babülmendep Boğazı’nda seyreden her gemiyi kapsıyor.
Bu bağlamda Yemen’in sarsılmaz tutumu, Siyonist rejimin
ekonomisine ağır bir darbe vurmayı başardı. Yemen, bu konuda ne kadar kararlı
ve tavizsiz olduğunu göstermiştir.
Bu çerçevede, Ensarullah’ın Yüksek Siyasi Konseyi Başkanı
Mehdi el-Mişat Salı günü yaptığı açıklamada şu ifadelerde bulundu: ‘Gazze’ye
yönelik saldırılarda Siyonist düşmanı destekleyenler hariç herkes için
denizcilik özgürlüğüne olan bağlılığımızı vurguluyoruz.
Tüm denizcilik
şirketleri, silahlı kuvvetlerimizin talimat ve kararlarına uymalıdır. Bu
kuralları dikkate almayan herkes bunun sonuçlarından sorumlu olacaktır.’
Yani Yemen’in kontrolündeki deniz bölgesinden geçen gemiler bu yasayı göz ardı edemezler ve bilmelidirler ki Siyonist rejime ait mallar denize dökülür ve işgal altındaki toprakların limanlarına boşaltılmaz.
Elbette Yemen’in Siyonist rejime karşı istikrarlı ve kararlı
eylemleri yalnızca denizle sınırlı değil. Yemen, işgal altındaki topraklarda
bile çeşitli hedefleri sürekli olarak vurmaya çalışıyor.
Yemen silahlı kuvvetlerinin Siyonist rejimin stratejik ve
hassas hedeflerini, özellikle Ben Gurion Havalimanı ve Eilat Limanı’nı
vurmasıyla birlikte, Yemenli askeri ve siyasi uzmanlar, bu düzeyde ve
hassasiyetteki saldırılarla Yemen’in bölgedeki ana aktör haline geldiğini ve
düşmanın stratejik caydırıcılık gücünü kırdığını ifade ediyor.
Amerika, Donald Trump’ın Yemen’e karşı savaş odasında yer
aldığı dönemde, Husilere baskı uygulayarak onları Siyonist rejime karşı eylemlerinden
vazgeçirmeye çalıştı. Ancak üç aylık Yemen saldırılarının sonucu, Trump’ın,
Umman üzerinden Ensarullah’a karşılık vermemeleri için ricada bulunması oldu.
Bu olay, ABD başkanının Ortadoğu ziyaretinden önce gerçekleşmişti.
Amerikalı uzmanlar, Kızıldeniz’de Yemen’le savaşı bir telefon kulübesinde bıçakla savaşmak şeklinde tanımlamışlardır. Amerika bu savaşta sadece hedeflerine ulaşamamakla kalmadı, aynı zamanda çok sayıda askeri kaynak, bomba, füze ve gelişmiş insansız hava araçlarını da kaybetti. Bu süreçte Amerikan uçak gemileri bile benzeri görülmemiş tehditlerle karşılaştı.
Şimdi, Ensarullah’ın işgal altındaki topraklara yönelik
saldırılarını sürdürmesi, stratejik noktalar olan Ben Gurion Havalimanı ve Eilat
Limanı’nı hedef alması ve İsrail’e mal taşıyan gemileri engellemesiyle tüm göstergeler,
Yemen’in, Siyonist rejime karşı stratejisini sürekli ve istikrarlı şekilde
uygulamaya koyduğunu göstermektedir ve Amerika’nın Yemen’e karşı savaşı bu
ülkenin eylemlerini engelleyememiştir.
Hem istihbarat hem de askeri hedefleme açısından dikkate
değer bir olay olan (Magic Seas) adlı geminin hedef alınması, Yemen’in deniz
stratejisini daha da ileri taşıdığını gösteriyor.
Bu gemi, Yemen silahlı kuvvetlerinin uyarılarına aldırış
etmediği ve işgal altındaki Filistin limanlarına giriş yasağını ihlal ettiği
için hedef alındı ve denizin derinliklerine gömüldü.
Bu geminin sahibi olan bir Türk vatandaşı, geminin hedefinin
İsrail olmadığını iddia etti ancak bu geminin işgal altındaki toprakların
limanlarına yanaştığını da kabul etti. Bu açıklamalar Yemenlilerin bu gemiyi doğru
sebeplerle hedef aldığını teyit etmektedir.
Bu nedenle Yemen, hem istihbarat alanında doğru hedefleme
yaptı, hem de deniz stratejisini ve yasasını ihlal etme girişimlerini
engellediğini gösterdi. Aynı zamanda net bir biçimde, bu bölgede hiçbir gemiyle
şakasının olmadığını gösterdi.
Bu durum, Yemen’in deniz stratejisinin denizlerde sağlam bir
yasa olarak yerleşmesini ve deniz taşımacılığı denkleminde ciddi bir
değişikliğe neden olmasını sağlamaktadır, bu da özellikle Siyonist rejim
açısından mali, stratejik ve siyasi olarak ciddi bir zarardır.
Bu gemi, iki deniz mayını, beş balistik ve seyir füzesi ve üç insansız hava aracıyla hedef alındı ve ardından Yemen silahlı güçleri tarafından kuşatıldı. Bu operasyon, Yemen ordusunun caydırıcılık dengesini dayatma kabiliyetini yüksek bir seviyede ortaya koydu.
Yemen, direniş ekseni denklemlerinde artık kenarda duran bir
oyuncu değil, aksine Siyonistlere ve Amerika’ya karşı başlıca bir unsur haline
geldiğini göstermiştir. Yemen, sadece bir direniş müttefiki değil, aynı zamanda
sahada sürekli ve geniş çaplı bir varlığa sahip bir destektir ve Amerikalılar
bile onların eylemlerini engelleyememiştir.
Yemenlilerin Siyonist rejime karşı yürüttüğü faaliyetlerin genişliği, Yemen’in hedeflerinin stratejik ve uzun vadeli olduğunu gösteriyor. Yemen, Siyonist rejimin stratejik derinliğini hedef almakta ve bir füze fırlatıldığında yerleşimciler dalga dalga sığınaklara kaçmaktadır. Ensarullah’ın Babülmendep Boğazı ve Kızıldeniz’den başlayıp İsrail’in havaalanlarını ve limanlarını hedef almasına kadar uzanan etkili faaliyetleri, Yemen’in bölgede aşındırıcı ve yüksek kalitede oynadığı önemli rolü ortaya koymaktadır.