Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD Başkanı Donald Trump’ın
“Filistin meselesinin geneline ilişkin oynayabileceği tarihi bir rol” olduğunu
iddia etti, Trump’ın bu konuda atacağı adımları “kıymetli” bulduğunu söyledi.
El Cezire Arapça'ya konuşan Fidan, İsrail Başbakanı Binyamin
Netanyahu’dan “Sayın Netanyahu” diye söz ederek, Trump’ın onu “bastırabilecek
tek insan” olduğunu savundu, Filistin konusunda “Başkan Trump'ın atacağı
adımların kıymetli olduğunu düşündüğünü” söyledi.
Fidan bu sözleri Trump’ın “Gazze vizyonu”nu yansıtan
videosunu sosyal medya hesabından paylaşmasından birkaç gün sonra yaptı.
Siyonist isimlerden oluşturduğu kabinesiyle birlikte Batı
Şeria’nın İsrail tarafından ilhakına destek veren, Gazze’de etnik temizlik
yapıp burayı “Ortadoğu’nun Riviera’sına” dönüştürülme çağrısı yapan Trump’ın bu
“vizyonu”na dünya ülkelerinden çok sayıda tepki gelirken, AKP hükümetinin uzun
süre sessiz kalması dikkat çekmişti.
Fidan, El Cezire Arapça’ya yaptığı açıklamada Trump’ın
Gazze'yla ilgili tavrının tartışma başlatmak için olduğunu savundu, “Yani varsa
dahi bir teklif, ona şu anda Arap kardeşlerimiz çalışıyorlar ama Filistin
meselesinin geneline ilişkin aslında Sayın Trump'ın bence oynayabileceği tarihi
bir rol var” dedi.
“O da yani tıpkı Ukrayna meselesinde olduğu gibi savaşı
nasıl durdurdu?” diyen Fidan “Burada da bütün dünyanın kabul ettiği iki
devletli çözüm konusunda İsrail'i ve sayın Netanyahu'yu ancak bastırabilecek
insan sayın Başkan Trump, yani Başkan Trump'ın bu noktada atacağı adımların
kıymetli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Fidan söyleşisinde ABD’nin "PKK’yi destekleme
mecburiyetinden çıkması"ndan sonra Türkiye ile ABD’nin bölgede birlikte
hareket edeceğini “bölgede çok olumlu katkılar verebileceği” ifadeleriyle dile
getirdi. Fidan'ın İran'a yönelik "Camınıza taş atılmasını istemiyorsanız
başkasının camına taş atmayacaksınız" sözleri de dikkat çekti.
Söyleşide Türkiye'nin İsrail'i ilk tanıyan ülkelerden biri
olduğunu da dile getiren Fidan, İsraillilere defalarca "Filistinlilere
dokunmadığınız sürece, Mescid-i Aksa ile ilgili problem olmadığı sürece bizim
bir sıkıntımız yok" dediklerini söyledi. Fidan "Ama bunlar olduğu
zaman, halkımızın buna tepkisiz kalması, dolayısıyla bu halkın seçtiği
yönetimin, siyasal liderliğin sessiz kalması mümkün değil. Zaten böyle bir
iktidar Türkiye'de kalamaz” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Fidan’ın, merkezi Katar’da bulunan El
Cezire Arapça'ya verdiği röportajın ikinci bölümü dün yayınlandı.
Suriye'de terörist gruplara destek
Fidan, Suriye'de muhalefete bir destek sunulup sunulmadığına
ilişkin soru üzerine, baştan beri muhalefeti hep desteklediklerini belirtti.
ANKA'nın aktardığına göre Fidan, şu değerlendirmede bulundu:
"Özellikle son yıllarda desteğimiz daha önemli hale
geldi. Şundan dolayı, içeride olan iç savaştan dolayı milyonlarca insan
Türkiye'ye geldi. Şimdi daha fazla insanın gelmemesi için muhalefetin kontrolü
altında bulunan yerlerde 5 milyondan fazla insan yaşıyordu. Bu insanların da
Türkiye'ye gelmesi söz konusu olabilirdi, eğer rejim kuzeye doğru ilerlerse.
Dolayısıyla ilerlememesi için hem muhaliflerin kendi arasında güçlü olması
gerekiyor, hem de İran ve Rusya ile sağlanan ateşkes sisteminin devam etmesi gerekiyordu.
Biz bunu yaptık. Hem ateşkes sistemini devam ettirdik hem de muhaliflerin
kontrolü altında bulunan, 5 milyondan fazla Suriyelinin yaşadığı bölgelere
destek götürdük. Buralardaki halk çünkü öbür türlü Türkiye'ye gelecekti.
Türkiye'de olan diğer kardeşlerimize büyük bir gururla ev sahipliği yaptık.
Onlar da sağ olsunlar alınteriyle çalışan insanlar. Gerçekten dürüst, namuslu
insanlar. İnşallah şimdi yeni Suriye'de hepsi güvenle kendi ülkelerine
dönerler.”
‘Şara’nın yıllar içerisindeki olumlu değişimine ben şahit
oldum’
Suriye’deki yeni yönetim ve Geçiş Hükümeti'nin Cumhurbaşkanı
Ahmed Şara hakkında İslamcı arka planıyla ilgili, radikal arka planı
olabileceğine dair endişelerin olduğu belirtilerek, "Birden çok farklı bir
değişim oldu ve bir olgunluk gösterildi ve siyasi söylem de çok ciddi değişti.
Bunu nasıl okuyorsunuz" diye sorulması üzerine Fidan, şu ifadeleri
kullandı:
"Tabii bu hemen olan bir değişiklik değil. Yani Ahmed
Şara'nın ben yıllar içerisinde gerçekten belli konularda olumlu yönde
değişikliğine hep şahit olmuşumdur. Yani etrafındaki olan olaylardan ders
çıkartan bir insan. Şimdi İslami gelenekten gelen birisinin başka İslami
grupların hareketlerine baktığı zaman, El-Kaide ve DEAŞ gibi mesela, şimdi
bunlardaki yanlışlıkları görmemesi mümkün değil bir Müslüman'ın. Eğer bir
Müslüman bunlardaki yanlışlıkları görmüyorsa, kendisi başka bir psikolojik
durum içerisindedir. Aklı olan herkes bunu görür ve onlardan kendisini
uzaklaştırmaya başlar. Bence böyle bir dönem yaşandı.
Daha sonra toplumsal sorumluluk üstlendiği zaman İdlib'de,
oradaki 4 milyon insanın günlük yaşam problemleri var, elektrik, su,
mahkemeler, eğitim, sağlık, ulaştırma, yol, ev yapımı. Bütün bunlara siz
ideoloji ile cevap veremezsiniz. Elinizde kalaşnikofla cevap veremezsiniz. Bu
insanlara ekmek götürmeniz lazım, yol yapmanız lazım, ev yapmanız lazım.
Şikayet ediyorlar kapınıza, çocuklarına iş bulmanız lazım, ceplerine para
girmesi lazım. Bu devlet yönetimi ideoloji ile tek başına olacak bir iş değil.
Bence bu noktada İdlib'te geçen yıllar da çok fazla fayda gösterdi. Tabii
Türkiye'nin telkinleri bu noktada önemli. Eğer şimdi radikal bir dili,
uluslararası cihadı savunan bir dili devam ettirirseniz, diğer örgütlerin
başına gelenler ortada. Başta Türkiye olmak üzere herkes buna karşı çıkıyor.
Bence bu noktada iyi bir dönüşüm hikayesi var, inşallah bu dönüşüm hikayesi
Suriye'nin tamamı için de hayırlı olur.”
'Şara’ya Türkiye'nin tecrübesini anlattık,
Cumhurbaşkanımız kendi hayatından örnekler verdi’
Fidan, Şara ile defa ne zaman tanıştığının sorulması
üzerine, "Yani herhalde İdlib'e geldiği yıllarda olsa gerek" dedi.
Fidan sunucunun "Eskiden tanışıklığınız var mıydı? Ben Suriyelilere sordum
bu değişimi. Dediler ki Şara’nın değişiminin sırrı İstanbul'da ya da Ankara'da,
Türkiye'de dediler. AK Parti tecrübesi, arka planı İslami olan AK Parti
tecrübesi, laiklik ve devlet yönetiminin gerekliliği, gereklilikleri. Suriye
bundan faydalandı sanki. Sizce doğru bir tespit mi bu" sorusu üzerine ise
şu değerlendirmede bulundu:
"Ahmet Şara ile yoğun temaslarımız döneminde her
seferinde Türkiye'nin tecrübesini, yani İslam, demokrasi, halka hizmet, temel
hizmetler, belediye hizmetleri; bütün bunları dilimiz döndüğünce anlattık.
Cumhurbaşkanımızın kendi hayatından örnekler verdik. Burada ideolojik olmakla,
dindar olmakla halka hizmet arasındaki denge nedir, siyaset nerede devreye
girer, nerede girmez? Bütün bu hassas konuları açıkçası buluşmalarımızda bizler
arkadaşlarımıza anlattık. Kendisi de zaten çok akıllı, zeki bir insan. Dünyayı
okuyor, gelişmeleri okuyor, geleneği okuyor. Gelenekteki sahih İslami kaynaklar
ne söylüyor, günümüzün dinamikleri ne söylüyor? Bence bunları çok iyi görüp,
okuyup dengede tutabilen birisi.”
‘PKK’nın Suriye’deki yeni yönetimle uyuşması mümkün
değil’
Şara'nın ve Türkiye'nin Kürt meselesine bakışında bir
farklılık olup olmadığı, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile görüş
alışverişlerinin ne durumda olduğu sorulan Bakan Fidan, şu yanıtı verdi:
"Bizim bu konudaki görüşlerimiz şu şekilde örtüşüyor,
biz hep şunu söylüyoruz, nasıl biz Arapları yani bütün Arapları DEAŞ’çı olarak
görmüyorsak veya DEAŞ üzerinden Arapları görmüyorsak, El-Kaide üzerinden
görmüyorsak, PKK üzerinden de Kürtleri görmemek lazım. Yani maalesef PKK,
Kürtlerin üzerine gelmiş bir bela, bir virüs. Ondan bir türlü kurtulamıyorlar.
Dolayısıyla Beşar Esad'ın yaptığı hatayı yapmadan, Kürtlere anayasal haklarını
vererek, kültürel haklarını vererek orada herkesin eşitçe yaşadığı, diğer
gruplar da dahil oldu, Türkmenlerin, Yezidilerin, Hristiyanların, Sünnilerin
yani herkesin, Suriye vatandaşlığı sıfatıyla eşit olduğu, kendi dinini, dilini,
geleneğini, törenini yaşatabildiği bir ortam. Şimdi burada tabii PKK kendisine
ait bir yönetim alanı, güç alanı istediği için Suriye'deki yeni yönetimle
uyuşması mümkün değil, bizimle nasıl uyuşmuyorsa. Bu noktada umarız barışçı bir
yöntem bulunur. Bizim bu noktadaki tavsiyelerimiz bellidir. Nasıl Türkiye'de
Kürtler, Araplar herkes anayasal vatandaşlıktan eşit yararlanıyor, eşit
vatandaşlar, eşit bireylersek kanun önünde, hukuk önünde, mahkemeler önünde,
Suriye'de de aynısının olması toplumsal barışa büyük hizmet edecek. Bu
toplumsal barış önemli.
‘Herkes zannediyor ki Mazlum Suriyeli’
PKK'nın Türkiye'den, Irak'tan, İran'dan gelmiş 2 bine yakın
kadrosu şu anda SDG yönetiminin tepesinde oturuyor. Herkes zannediyor ki Mazlum
var, Mazlum Suriyeli, Mazlum orayı temsil ediyor. Bu bir yalan. Mazlum ile siz
bugün konuşun, Ahmed Şara konuştuğu zaman Mazlum gelip iki kişiye hesap vermek
zorunda. PKK'nın askeri kanadı Suriye Komiseri Fehman Hüseyin, sivil kanat
Suriye Komiseri Sabri Ok. Bunlara hesap vermek zorunda. Bunlar da bundan gelen
bu hesabı alıp Kandil Dağı’ndaki PKK yönetimine anlatmak zorundalar. Şimdi bu
örgütün bu hiyerarşik yapısı ortadayken, Amerikalıların, Avrupalıların hâlâ
bunlara destek veriyor olmasının bir sebebi var: PKK'nın verdiği hapishane
hizmetleri. DEAŞ tutuklularını hapishanede tutma karşılığında orada bir yalan
üzerinden Suriye topraklarının üçte birini işgal ediyorlar. Irak'tan,
Türkiye'den, İran'dan getirdikleri bütün teröristleri Suriye toprakları
üzerinde şu anda muhafaza ediyorlar. Suriye'nin toprak bütünlüğüne tehditler,
Irak'ın toprak bütünlüğüne tehditler, Türkiye'ye tehditler. Şimdi bunun tabii
ortadan kalkması gerekiyor. İnşallah bunun bir suhuletle ortadan kalkacağına
inanmak istiyorum.”
Fidan'dan Barzani açıklaması: ‘Dostluğumuz son derece
ileri’
Kürtler ve farklı taraflar arasında iletişim olduğu, Öcalan
ile de iletişim olduğunun söylendiği ve çözüm yönünde çalışmaların olduğu
belirtilen Fidan, şu anda belli inisiyatifler olduğunu söyledi.
Erbil ile yani Barzani ile Türkiye’nin dostluğunun son
derece ileri olduğunu belirten Fidan, "Oradaki Kürt kardeşlerimizle
Türkiye'nin muazzam bir dayanışması vardır terörle mücadelede. Yani PKK'nın
saldırılarına, cürümlerine, suçlarına onlar da maalesef maruz kalmışlardır.
Bunun karşısında bir dayanışma ortaya koyuyoruz. Onlar da Suriye'deki PKK
zulmünden muzdaripler. Dolayısıyla PKK'nın kendisini lağvetmesi, silah
bırakması konusunda onların da telkinleri, çalışmaları var" ifadelerini
kullandı.
‘Suudi Arabistan’la birtakım yanlış anlaşılmalar olmuştu,
çok şükür çözdük’
Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri sorulan Bakan Fidan,
Suudi Arabistan ile ilişkilerin son derece iyi olduğunu söyledi. Fidan
devamında, "Geçmiş dönemde birtakım yanlış anlaşılmalar olmuştu. Onları
sessiz sedasız yürütülen diplomasi ile çok şükür çözdük" diye konuştu.
‘Mısır ile Libya konusunu konuşuyoruz’
Fidan, Türkiye'nin bir zamanlar ilişkilerinin gergin olduğu
ülkelerle şu an ilişkilerin nasıl geliştiğinin ve Mısır ile çözülen meselelerin
neler olduğunun sorulması üzerine, Mısır ile Türkiye arasındaki yanlış
anlaşılmaların ilişkileri daha ileriye taşıyacak psikolojik engellerin
kaldırılması gerektiğini söyledi. Fidan devamında şu değerlendirmede bulundu:
"Çok şükür şu anda, yani tarihsel dostluğumuzu tekrar
birbirimize hatırlattık. Yani birbirimizin iki önemli dostu olduğumuzu,
tarihin, coğrafyanın, inancımızın bizi buna mecbur ettiğini birbirimize tekrar
hatırlattık. Şu anda Mısır ile Libya konusunu konuşuyoruz. Filistin konusunda çok
iyi çalışıyoruz. Özellikle Gazze meselesinde, sağ olsunlar, insani yardımlar
konusunda çok iyi çalışıyoruz. Uluslararası platformlarda beraber aynı dili
konuşuyoruz. Filistin meselesinde, Sudan konusunda ve diğer bölgesel
gelişmelerde, Somali, Etiyopya arasındaki anlaşmazlık, Afrika konusunda…
Karşılıklı ticaretimiz, özellikle iki ülke arasındaki ticaret, işbirliği ve
dayanışmanın ileri taşınması fevkalade önemli. Bu konuda atılan önemli adımlar
var. Daha da adımlar atacağız inşallah. Niyet ve irade olduktan sonra aslında
sonsuz ve namütenahi bir iş birliği alanı var."
İsrail sorusuna yanıt: ‘Bu bizim halkımızın hassasiyeti’
7 Ekim'den sonra Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerine dair
değerlendirmesi sorulan Fidan, Türkiye'nin İsrail'i ilk tanıyan ülkelerden biri
olduğunu ve süreç içerisinde tek bir hassasiyetin, onun da Kudüs ve Filistin
halkı olduğunu söyledi. Fidan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu bizim halkımızın hassasiyeti. Türkiye'de seçimle
iktidara gelen her iktidar, halkın hassasiyetine kulak vermek zorundadır. Yani
Filistinlilerin göz göre göre kadın, çocuk demeden öldürülmesi, hapsedilmesi,
topraklarının işgal altında tutulması ve Kudüs'ün statüsünün giderek
yıpratılması… Bu bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil. Yani bunu kabul
edebilecek bir iktidar yok Türkiye'de. Bu halkın kendi kültürel kodlarına,
inanç kodlarına işlemiş bir şey. Ama bizde şu da var. İspanya'dan kaçan
Yahudileri misafir etmiş bir milletiz biz. Almışız. İkinci Dünya Savaşı'nda
Hitler'in zulmünden kaçmış Yahudileri bağrımıza basmış bir ülkeyiz. Bizim
Yahudilerle problemimiz yok. Bizim İsrail devletinin Siyonizm'e dayalı
yayılmacı politikalarıyla problemimiz var. Uluslararası sistem sana orada bir
devlet vermiş. Sen niye başkasının devlet sahibi olmasını istemiyorsun 67 sınırlarına
dayalı? Bizim devlet derdimiz, biz İsraillilere kaç defa dedik, bizim siz
Filistinlilere dokunmadığınız sürece, onları öldürmediğiniz sürece, Mescid-i
Aksa ile ilgili problem olmadığı sürece bizim bir sıkıntımız yok. Ama bunlar
olduğu zaman, yani bizim halkımızın buna tepkisiz kalması, dolayısıyla bu
halkın seçtiği yönetimin, siyasal liderliğin sessiz kalması mümkün değil. Zaten
böyle bir iktidar Türkiye'de kalamaz.”
‘Trump’ın (Filistin’de) atacağı adımlar çok kıymetli'
Bakan Fidan, ABD ile ilgili bir soru üzerine şu
değerlendirmeyi yaptı:
"Trump'ın tabii yani ortaya koyduğu tavır belli
noktalarda, özellikle Gazze ile ilgili söylemiştik, ilk başta konuşmuştuk kabul
edilemez bir tavır ama o da bir tartışma başlatmak için açıkçası konuştuğunu
söyledi. Yani varsa dahi bir teklif, ona şu anda Arap kardeşlerimiz
çalışıyorlar ama Filistin meselesinin geneline ilişkin aslında Sayın Trump'ın
bence oynayabileceği tarihi bir rol var. O da yani tıpkı Ukrayna meselesinde
olduğu gibi savaşı nasıl durdurdu? Burada da bütün dünyanın kabul ettiği iki
devletli çözüm konusunda İsrail'i ve sayın Netanyahu'yu ancak bastırabilecek
insan sayın Başkan Trump, yani Başkan Trump'ın bu noktada atacağı adımların
kıymetli olduğunu düşünüyorum. Burada, bunu tercih ederse hem İsrail'in
güvenliği konusunda daha akıllıca adım atılmış olur, hem Arapların istikrarı ve
Filistinlilerin devlete kavuşması konusunda ciddi adımlar atılmış olur. Hem
bölgede normalleşme olur, Amerika'nın üzerinden de yükü alır. İsrail'in sürekli
bu kadar yayılmacı ve düşman ürettiği bir bölgede kendisini tehdit altında
hissediyorum dedikçe Amerika oraya sürekli kaynak ayırmak zorunda. Bu kaynağı
ne kadar ayırabilir, ne kadar süreyle ayırabilir bilmiyorum. Bakın Amerika 50
sene, 60 sene Avrupa'ya kaynak ayırdı ve bir gün dedi ki artık ben bu kaynağı
ayırmıyorum dedi. Avrupa birdenbire kendisini açıkta gördü. Aynısını 10 sene
sonra, 15 sene sonra İsrail için söylemeyeceği ne malum? İsraillilerin bölge
halklarıyla kendi barışını kendi yapması lazım.”
Türkiye'nin Trump'tan ne istediği sorulan Fidan, ekonomik
ilişkilerin en az güvenlik ilişkileri kadar önemli olduğu bir noktaya gelmek
istediklerini söyledi. Fidan, ikinci olarak enerji alanında iş birliğinin
arttırılması gerektiğine değindi. Fidan devamında, "Üçüncüsü Amerika ile
özellikle Suriye'de DEAŞ ile mücadele konusunda bir ilişki parametresini
yeniden gözden geçirip, Türkiye için tehdit oluşturan PKK'yı destekleme
yönündeki mecburiyetten Amerika'nın çıkması gerekiyor. Bu bizim için fevkalade
önemli bir milli güvenlik meselesi. Çünkü orada Amerika için taktik bir durum,
DEAŞ’lıları hapiste tutma işi ama onu yaparken kullandığı PKK'lıyı destekleme
meselesi bizim için bir milli güvenlik konusu ve Amerika ile aramızda da
gerçekten toksik bir madde bu. Bunun çıkması gerekiyor. Ondan sonra Türkiye
gibi çok güçlü bir ülkenin bölgesindeki güçlü bir ülkenin Amerika ile beraber
bu bölgede çok olumlu katkılar verebileceğini düşünüyorum ben" ifadelerini
kullandı.
'PKK’nın şu anda Türkiye’de etkisi yok, Irak ve
Suriye'deki varlığının yok edilmesi önemli’
Fidan, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı en önemli üç
handikabın ne olduğunun sorulması üzerine, birincisinin bölgedeki PKK meselesi
olduğunu söyledi. Fidan, "PKK Türkiye'ye düşman olarak kuruldu ama şu anda
Türkiye'de etkisi yok. Ama Suriye'nin üçte birini işgal ediyor. Irak'ta belli
toprakları işgal ediyor. Şimdi Irak ve Suriye'deki PKK varlığının yok edilmesi
sadece bizim için değil, bu ülkeler için daha büyük bir önemli ihtiyaç haline
geldi" dedi. Fidan, Karadeniz'deki savaşın durmasının önemli olduğunu
belirterek, "Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş hem ekonomiyi, hem lojistik
hatları, hem ticareti, hem enerji akışını, her şeyi etkilemiş durumda. Yani bu
savaşın durup bir an önce bölgemizin kuzeyde de ağır ağır normale dönmesi
lazım" ifadelerini kullandı.
Üçüncü olarak Filistin'de olanların bölgeyi, bölge
ticaretini, bölge barışını, Türkiye'ye de ciddi etki edecek şekilde
etkilendiğini gördüklerini belirten Bakan Fidan, "Buradaki çatışmanın da
son bulması lazım. Gazze'de barışın devam etmesi lazım. Filistin topraklarının
ilhak edilmemesi lazım. Suriye ve Lübnan'daki işgaller gibi şeylerin olmaması
lazım. Bunlar oldukça bölge ülkeleri kendilerini rahat hissetmeyecekler. Bu
rahatsızlık dolayısıyla ekonomiyi, siyaseti, güvenliği de etkileyecek. Bunlar
bize tabii sürekli bir tehdit alanı olarak geri dönüyor" diye konuştu/sol