Bekayi, basın toplantısında Ramazan ayı dolayısıyla İran
halkı ve tüm İslam dünyasını tebrik ederek, "Dışişleri Bakanlığı, son iki
hafta boyunca İran'ın ulusal çıkarlarını korumak için aktif bir şekilde
çalışmalarını sürdürdü. Bölgemizdeki en önemli olay, Lübnan İslami Direnişi'nin
Genel Sekreterleri için düzenlenen büyük cenaze töreni ve Lübnan halkı ile
diğer ülkelerden gelen yoğun katılımdı. İran İslam Cumhuriyeti'nden de
gördüğünüz gibi üst düzey bir heyet bu törene katıldı. Ayrıca, bu törenin yanı
sıra önemli görüşmeler gerçekleştirildi." dedi.
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, Bekayi şöyle devam
etti: "Dışişleri Bakanı'nın Cenevre'ye yaptığı ziyaret, Silahsızlanma
Konferansı ve İnsan Hakları Konseyi olmak üzere iki önemli etkinliğe katılmak
içindi. Bu toplantıların yanı sıra, çeşitli görüşmeler de gerçekleştirildi.
Rusya, Malezya ve Sudan Dışişleri Bakanları'nın Tahran'a yaptıkları ziyaretler
de gerçekleşti. Dışişleri Bakan yardımcılarının toplantıları hem Tahran'da hem
de diğer başkentlerde düzenlendi."
Trump-Zelenski Görüşmesi
Bekayi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Zelenski ile yaptığı
aşağılayıcı görüşme ve İran'ın bu olaya ilişkin değerlendirmesi hakkında
şunları söyledi: "Bu olayı herkes gördü ve herkes, o görüşmede yaşanan
diyaloglar ve tartışmalar hakkında kendi yorumunu yapabilir. Bizim ve bölgemiz
için önemli olan, güvenliğin içsel bir mesele olduğudur. Batı Asya ve Fars
Körfezi bölgesinde istikrar ve güvenliği sağlamak için bölge ülkeleri, kendi
imkanlarına ve bölgesel ve ulusal güçlere dayanarak hareket etmelidir. Bu
konuda hiçbir üçüncü tarafa güvenmek veya umut bağlamak mümkün değildir. Bu,
İran'ın her zaman savunduğu bir politika olmuştur. Güvenlik, dışarıdan ithal
edilebilecek bir meta değildir."
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, uluslararası ilişkiler ve hukuk
açısından da bir uyarı niteliğinde olan bu olayın şu soruyu gündeme getirdiğini
belirtti: "Uluslararası ilişkiler ve politika, 19. yüzyıla mı dönüyor? O
dönemde ülkeler arasındaki ilişkiler sadece güç, korkutma ve baskı üzerine
kuruluydu. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ve bu savaşların tüm dünyada
yarattığı sonuçlar, uluslararası toplumu savaş, korkutma, baskı ve güç
kullanımını sınırlandırmaya yöneltti. Hukukun üstünlüğü ile ülkeler arasındaki
ilişkiler yönetilmeye başlandı."
Direniş, Lübnan Devleti'ne Destek Sağlamaktadır
Bekayi, "Lübnan ile olan ilişkimiz, Birleşmiş Milletler
üyesi bir ülke olarak uluslararası kabul görmüş kurallara dayanmaktadır. Lübnan
Direnişi ile yakın ilişkilerimiz var ve Lübnan Direnişi'nin, Lübnan Devleti'ne
büyük destek sağlayan ve güç veren bir unsur olduğuna inanıyoruz. İki ülke
arasındaki ilişkiler iyi düzeydedir. Eğer bazı söylentiler duyuluyorsa, her iki
taraf da özel bir bakış açısıyla diyalog kurmuş ve yanlış anlaşılmaları
gidermeye çalışmıştır." dedi.
İran-Türkiye İlişkileri
Bekayi, Tahran-Ankara ilişkilerine değinerek şunları
kaydetti: "Türkiye ile ikili ilişkilerimize büyük önem veriyoruz. Bu
ilişkilerde karşılıklı çıkarların varlığının ve öneminin farkındayız. İki komşu
ve tarihi millet, akıllıca bir yaklaşımla, ilişkilere zarar vermeden görüş
ayrılıklarını ve farklı bakış açılarını çözebilmiştir. Ne yazık ki defalarca
tekrarlanan ve duyduğumuz bazı söylemler yapıcı değildi. Bu nedenle, İran'ın bu
konudaki tutumunun net ve kararlı bir şekilde ifade edilmesi gerekiyordu. Son
üç-dört ayda bölgede yaşananların etkilerini özellikle Siyonist rejimin bölgede
ve Suriye'deki eylemleri açısından her geçen gün daha belirgin bir şekilde
görüyoruz. Türk dostlarımızın, politikalarının sonuçları ve etkileri üzerine
daha fazla düşünmeleri gerekiyor."
Bekayi şöyle devam etti: "Bize göre, Türkiye ve diğer
ülkelerin dikkat etmesi gereken şey, güvenli ve anlaşmazlıklardan uzak bir
bölge yaratabilmektir. Bu yolda kararlıyız ve Türkiye'nin de ikili ilişkileri
ulusal çıkarlar temelinde korumanın ve geliştirmenin öneminin farkında olduğuna
ve bu konuda çaba gösterdiğine inanıyoruz. Umuyoruz ki bu yolu birlikte devam
ettirebiliriz."
Batı Şeria Adının Değiştirilmesi
Bekayi, Amerika Birleşik Devletleri Dış İlişkiler
Komitesi'nin Batı Şeria'nın adını değiştirme kararı hakkında şunları söyledi:
"Ad değişikliği, yerdeki gerçekleri ortadan kaldıramaz veya geciktiremez.
Batı Şeria ve Gazze, tarihi Filistin'in bir parçasıdır ve Filistin halkına ait
olduğu gerçeği hiçbir şekilde şüphe götürmez veya değiştirilemez."
Bekayi sözlerine şöyle devam etti: "Bu ad değişikliği
çabaları, Amerikalı politikacıların Filistin'i silme peşinde olduğunu
gösteriyor. Bu durum, ABD hükümetinin insanlığa karşı suç işlenmesine zemin
hazırlama ve Filistin halkının temel hakkını engelleme yaklaşımının bir
göstergesi olarak görülebilir. Bu, uluslararası hukuk açısından ABD hükümetinin
sorumluluğunu beraberinde getiriyor."
Grossi'den Beklentimiz Kendi Görevlerine Uymasıdır
Bekayi, İran Dışişleri Bakanlığı'nın son Uluslararası Atom
Enerjisi Ajansı (UAEA) raporu ve Genel Müdür'ün İran'ın nükleer bomba elde
etmeye çalıştığı yönündeki açıklamalarına ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:
"UAEA Genel Müdürü Rafael Marino
Grossi'nden beklentimiz, Ajans'ın tüzüğü çerçevesinde kendi yetki ve
sorumluluklarına uygun şekilde hareket etmesidir. Siyasi spekülasyonlara ve
tahminlere dayalı açıklamalar yapmak, ne Genel Müdür'ün yetkileri dahilindedir
ne de sorunun çözümüne yardımcı olur. Aksine, yapıcı diyaloğun önünü tıkayarak
ortamı gerginleştirir."
Bekayi, "İran'ın nükleer programının uluslararası hukuk
çerçevesinde, Güvenlik Önlemleri Anlaşması ve Nükleer Silahların Yayılmasını
Önleme Antlaşması'na uygun şekilde yürütüldüğü defalarca kanıtlanmıştır. UAEA,
gerekli tüm imkanlara sahiptir ve denetimlerini yapmaktadır. Yanlışlığı
kanıtlanmış ifadeler kullanmak, süreci kolaylaştırmaz." Bu tür adımlar,
bazı Batılı ülkelerin UAEA Yönetim Kurulu kararı sırasında talep ettikleri
istekler doğrultusunda atılmaktadır. Bu durum, raporların kaynağının siyasi
olduğunu göstermektedir. Önümüzdeki haftalarda Ajans'ın kararlarını ve
gelişmeleri bekleyeceğiz ve buna uygun tepkilerimizi vereceğiz. Bazı ülkelerin
siyasi bakış açılarına dayalı yorumlar yapmak, uluslararası resmi kurumlara ve
UAEA'ya yakışmamaktadır." ifadelerini kullandı.
Lavrov'un İran Ziyareti
Bekayi, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un Tahran ziyareti ve
görüşülen konulara değinerek, "Lavrov'un ziyareti, planlanan program
çerçevesinde gerçekleşti. Ziyaret sırasında ikili ve çok taraflı bir dizi konu
ele alındı. Basın toplantısında kapsamlı bir şekilde görüşlerini dile getirdi.
Nükleer meseleler, Suriye, Gazze ve uluslararası ilişkilerle ilgili konuların
gündemde olması normaldir. Nükleer konularda da son durumu gözden geçirdik.
Rusya, BMGK üyesi ve nükleer anlaşmanın bir tarafıdır. İran'ın nükleer
programıyla ilgili herhangi bir adım, İran'ın katılımı olmadan atılamaz.
Dolayısıyla dostlarımız bu konunun farkındadır."