Mazlum Abdi: SDG Kimliğini Korumalı

GİRİŞ: 14.04.2025 07:05      GÜNCELLEME: 14.04.2025 07:05
Rasthaber -  SDG elebaşı Mazlum Abdi, Amberin Zaman’a verdiği röportajda SDG’nin yeni Suriye Ordusu’na kendi kimliğiyle katılması gerektiğini savundu. YPG'nin Halep'ten çekilmesini ‘geçici uzlaşma’ olarak tanımlayan Abdi, Şam'la yönetim modelinin görüşüldüğünü ve Kürtlerin ulusal bir kongre toplayacağını söyledi

PKK/PYD’nin çatı örgütü olan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) elebaşı Mazlum Kobani kod adlı Ferhat Abdi Şahin, ABD merkezli Al-Monitor sitesinde Amberin Zaman’a konuştu. Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki Suriye Geçiş Hükûmeti ile SDG arasında 10 Mart’ta yapılan anlaşmaya değinen Mazlum Abdi, röportajında YPG'nin Halep’teki mahallelerden çekilmesini “geçici bir uzlaşma” olarak tanımladı. Türkiye ile SDG ilişkilerinde yumuşama olduğunu savunan Abdi, Öcalan’ın çağrısının bölge için önemli olduğunu belirtti. SDG’nin Suriye’deki yeni orduya “kendi kimliğiyle” katılması gerektiğini savunan Abdi, “Güçlerimizin bütünlüğünü korumamız kritik.” dedi. Abdi, İsrail’in Suriye’deki Türk etkisinden de rahatsız olduğunu söyledi.

YEREL YÖNETİM MODELİ GÖRÜŞÜLÜYOR

YPG’nin Halep’teki Eşrefiye ve Şeyh Maksud mahallelerinden çekilmesine değinen Abdi, bu sürecin geçici bir uzlaşma olduğunu belirterek, “Şam ile nihai bir anlaşmaya vardığımızda sona erecek.” dedi. Yeni anayasa sürecinde “SDG’ye bağlı yapının garanti altına alınmasını” talep eden Abdi, Şam yönetimiyle yerel yönetim modelini görüştüklerini kaydetti. Bazı Kürt grupların federalizm konusunda ısrarcı olduğunu dile getiren Abdi, tüm Kürt partilerinin katılımıyla ulusal bir diyalog konferansı düzenleneceğini ve Şam ile yürütülecek müzakerelerde ortak bir heyet oluşturulacağını ifade etti.

Suriye Geçiş Hükûmeti Çumhurbaşkarı Ahmed Şara ile Mazlum Abdi 10 Mart’ta anlaşma imzaladı.

KÜRT GRUPLAR KONGRE DÜZENLEYECEK

Abdi, Şam ile müzakerelerde bölgeyi temsil edecek ortak bir heyet kurmak için ulusal bir kongre düzenleneceğini kaydetti. “Kürt partilerinin” katılımıyla ulusal bir kongre düzenleyeceklerini dile getiren Mazlum Abdi, “Şam’da ortak siyasi bir iradenin ortaya çıkması, müzakerelere katılacak komitede parti temsilcilerinin yer alması amacıyla tüm Kürt partilerin katılımıyla ulusal bir kongre düzenlenecek.” dedi. Abdi, en acil ihtiyaçlardan birinin anayasa komitesinin kurulması olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Geçici anayasa, anlaşmamızdan yalnızca birkaç gün sonra ilan edildi. Ancak içeriği, mutabakatın ruhuna aykırı. Bu nedenle sadece bölgemiz için değil, tüm Suriye halkını kapsayacak adil ve demokratik bir anayasa üzerinde uzlaşmak için bir anayasa komitesi kurulması gerekiyor.”

‘İDARİ YETKİ YALNIZCA ŞAM’DA TOPLANAMAZ’

Abdi, görüşmelerdeki “kırmızı çizgilerini” ise şu şekilde özetledi:

“Öncelikle, idari yetkinin yalnızca Şam’da toplanmasına karşıyız. İkinci olarak, Suriye Demokratik Güçleri’nin, kurulacak olan yeni Suriye ulusal ordusunda kendi kimliğini koruyarak yer almasını istiyoruz. Suriye'de iki ayrı ordu ya da bir ordu içinde ayrı bir yapılanma olmaması gerektiği konusunda hemfikiriz. Ancak bizim hedefimiz, DEAŞ’a karşı edindiğimiz deneyimle bu ulusal orduyu güçlendirmek. Böylece bu ordu bizim de ordumuz olur. Bu yaklaşım, geçmişteki baskılardan sonra güven inşa etmemize katkı sağlar. Güçlerimizin bütünlüğünü korumamız bu süreçte kritik rol oynayacaktır.”

Deyrizor ve Rakka gibi Arap çoğunluklu bölgelerin Ankara için öncelik taşıdığını söyleyen Abdi, “Bu bölgelerin statüsü tartışılacak ama şimdilik kurumlarımızı Şam ile bütünleştirmeyi konuşuyoruz.” dedi. Amberin Zaman’ın “Bu, Arap bürokratların bölgenize geleceği anlamına mı geliyor?” sorusuna Abdi, şu yanıtı verdi: “Elbette ve tam tersi. Rojava’nın Suriye’nin geri kalanıyla entegrasyonu sağlandığında halkımız da Şam’a gidip çalışacak. Örneğin, SDG komutanları, Genelkurmay Başkanlığı’nda görev alabilir.”

Tişrin Barajı çevresindeki son gelişmelere de değinen Abdi, barajın işletilmesi konusunda Şam ile anlaşmaya varıldığını aktardı. Abdi, “Şam ile varılan çerçeve anlaşmaya göre, nihai bir mutabakata varılana kadar tesis mevcut haliyle işletilecek. Personelin deneyimli olması nedeniyle bu konuda mutabakat sağladık.” dedi.

Askeri boyutta ise SDG güçlerinin doğuya çekileceğini ve mevcut mevzilerin Şam güçlerine devredileceğini söyleyen Abdi, “Şu anda barajdan sekiz kilometre uzaklıktayız. Bu bölge Menbiç’e yakın ve çatışmaların yaşandığı bir alan. Şam güçleri, bizimle SMO arasında tampon görevi görecek.” ifadelerini kullandı.

 ‘ABD güçlerinin kalmasını istiyoruz’

Abdi, Şam’a “ABD ile işbirliği kurmalarına yardımcı olabileceklerini” söylediklerini aktardı. ABD’nin Suriye’de kalma olasılığına ilişkin ise şunları dile getirdi:

“Dürüst olmak gerekirse bilmiyorum. Askerler kalmak istiyor. Ancak Trump yönetimi bu konuda henüz net bir politika açıklamadı. Her şey Başkan Trump’a bağlı. ABD, Orta Doğu politikasını İsrail’in çıkarlarını koruma üzerine kuruyor. İsrail, ABD’nin burada kalmasını istiyor. DEAŞ tehdidi de sürüyor. ABD, Irak’la DEAŞ’a karşı bir anlaşma yaptı. Bu bir model olabilir. Bizim temennimiz, ABD güçlerinin daha az sayıda da olsa kalması.”

BEYAZ SARAY MESAFELİ

Abdi, Şam’ın ABD ile ilişkileri geliştirmek istediğini ancak Washington’un mesafeli davrandığını belirtti: “ABD Dışişleri Bakanlığı, Şam’la diyalog istiyor. Ancak Beyaz Saray’ın güçlü çekinceleri var gibi görünüyor.”

 ‘Silahlı mücadele zamanı sona erdi’

Mazlum Abdi, Abdullah Öcalan’la yürütülen diyaloğun Suriye'nin kuzeyine olumlu yansıdığını söyledi. “Lider Abdullah Öcalan'ın silahlı mücadele zamanının sona erdiği konusunda hemfikirim.” diyen Abdi, örgütün dağılması yönündeki çağrılar hakkında şöyle konuştu:

“Lider Öcalan, PKK’ya kendini feshetmesi için kongre çağrısı yaptı. Ancak PKK, bunun için Türk Hükûmeti’nden bazı adımlar bekliyor; tecridin hafifletilmesi ve yasal düzenlemeler.”

Öcalan’ın yazdığı mektubu aldıklarını söyleyen Abdi, Türkiye’deki olası bir barış sürecinin Suriye’nin kuzeyine de etkileri olabileceğinin belirtildiğini söyledi.

Türkiye’nin SDG’ye yaklaşımında yumuşama olduğunu iddia eden Abdi, “Bildiğiniz gibi Türkiye, yakın zamana kadar SDG ve özyönetime dair aşırı taleplerde bulunuyordu. Ancak Sayın Şara ile yaptığımız anlaşmadan bu yana bu ön koşullar geri plana itildi. Türkiye’nin bölgeye dair resmi açıklamalarında daha yumuşak bir dil kullanıldığını görüyoruz. 'Terörist' gibi ifadeler terk edilmeye başlandı. SDG’nin ve bölgedeki yönetim yapılarının Suriye devletine entegre edilmesi fikri de artık daha fazla kabul görüyor. Bu da dikkate değer bir gelişme” dedi/aydınlık

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM