Derginin “İsrail korkunç bir kumar oynadı” başlıklı
başyazısında, Tel Aviv yönetiminin İran’a saldırısının hem gereklilik açısından
tartışmalı, hem de sonuçları bakımından tehlikeli olduğu belirtildi.
Yazıda, İsrail’in saldırısının büyük bir kumar sayılmasının
ilk nedeni olarak, bu saldırının İsrail’in iddia ettiği gibi gerçekten zorunlu
olup olmadığının belirsizliği gösterildi. Mart ayında ABD İstihbarat Başkanı
Tulsi Gabbard, İran lideri Ayetullah Ali Hamaney’in, 2003 yılında askıya alınan
nükleer programı yeniden başlatmayı onaylamadığını açıklamıştı.
Saldırının riskli olarak değerlendirilmesinin bir diğer
nedeni, bölgesel ve küresel sonuçlarının ağır olabileceği ihtimalidir. İran,
ABD’nin müttefiki olan Körfez ülkelerine ya da bu ülkelerdeki Amerikan üslerine
saldırabilir. Ayrıca, Yemen’deki silahlı grupların daha aktif hâle gelmesi
muhtemeldir. İran, dünyanın farklı noktalarındaki İsrail ve Yahudi hedeflerine
de zarar verebilir. Eğer bu saldırı bir bölgesel savaşa dönüşürse, Ortadoğu’nun
istikrarı bozulur, petrol fiyatları yükselir ve bu durum tüm dünyayı ekonomik
olarak etkiler.
Analizde, İsrail’in bu saldırıdan somut bir sonuç alma
ihtimalinin düşük olduğu da vurgulanıyor. İsrail, daha önce 1981’de Irak’ta ve
2007’de Suriye’de nükleer tesisleri hedef almış ve başarıya ulaşmıştı; ancak
İran’ın nükleer altyapısı bu örneklere göre çok daha gelişmiş, yayılmış ve
coğrafi olarak dağınıktır. Kum eyaletindeki Fordo tesisi yerin derinliklerinde
ve dağlar arasında yer alıyor; İsrail mühimmatlarının bu tesise nüfuz
edemeyeceği düşünülüyor. Bu tesisi işlevsiz hâle getirmek için kara harekâtı ya
da ABD desteği gerekiyor. Ayrıca İran, fiziksel imha edilse bile, mevcut
uranyum stokları ve teknolojik bilgi birikimi sayesinde programını yeniden
başlatabilir. Bu durumda, yeniden başlayacak bir nükleer program önceki
dönemlere göre daha tehlikeli olabilir.
Yazının sonunda, bu saldırının benzer operasyonların
gelecekte tekrarlanmasına neden olabileceği ancak başarı şansının her seferinde
daha da azalacağı ifade ediliyor. Günümüzde uluslararası hukukun zayıfladığı
bir ortamda, bir ülkenin egemenliğine karşı sürekli saldırıların hem siyasi hem
diplomatik ciddi sonuçlar doğurabileceği uyarısı yapılıyor.
Ayrıca, bu tür saldırıların Amerikan kamuoyunun tepkisini
çekebileceği ve sabrını zorlayabileceği, bunun da İsrail’e sıkı şekilde bağlı
olan ABD yönetimi için büyük bir yük oluşturacağı belirtiliyor.