Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım’ın siyasi
danışmanı Hüseyin el-Musavi, bugün X sosyal medya platformundaki kişisel
sayfasında, ABD’nin Lübnan’daki özel temsilcisi Tom Barrack’a hitaben sert
ifadeler içeren bir mesaj yayımladı.
El-Musavi mesajında şunları yazdı:
“Amerikan temsilcisi diyor ki her grup [Lübnan’da] bazı şeylerden vazgeçmeli.
Sayın temsilci! Siz bizden ulusal egemenliğimizi, onurumuzu, toprağımızı ve
güvenliğimizi terk etmemizi istiyorsunuz.”
Hizbullah yetkilisi, bu talebin Hizbullah’ın özgür ve
bağımsız varlığından vazgeçmesi anlamına geldiğini belirterek şunları
vurguladı:
“Biz sizden hiçbir şey istemiyoruz! Sadece, İsrail’i – onu nasıl buraya
getirdiyseniz – öylece topraklarımızdan, gökyüzümüzden ve denizimizden
çıkarın.”
ABD tarafından sunulan ve Hizbullah’ın
silahsızlandırılmasını içeren plan, bugün açık biçimde reddedildi.
Hizbullah bu plana kararlı ve sert bir tutumla karşılık
verdi.
Genel Sekreter Şeyh Naim Kasım, Aşura merasiminde yaptığı konuşmada bu
talepler karşısında şaşkınlığını dile getirerek şöyle dedi:
“Bizden, savunma gücümüzün omurgasını oluşturan füzelerimizi teslim etmemizi
istiyorlar.”
Kasım devamında şöyle konuştu:
“Biz, özgür, onurlu ve bağımsız bir ülkede yaşamakta ısrar ediyoruz. ABD ve
Siyonist rejimin ortaya koyduğu denklem – ya teslim olun ya da öldürülün –
artık aşılmış, geçersiz bir denklem haline gelmiştir.”
Şeyh Kasım ayrıca şu noktaya dikkat çekti:
“Bizim sözlüğümüzde teslimiyetin yeri yoktur. Biz meydanların adamıyız.
Bizim denklemimiz, onların batılına karşılık bizim haklarımızdır.”
Ayrıca, işgalci rejimi, anlaşma hükümlerine uymaya
çağırdı: geri çekilme, saldırıların durdurulması ve esirlerin serbest
bırakılması.
El-Musavi, ABD'nin Lübnan’daki etkisine de sert çıktı
ve şöyle dedi:
“ABD, İsrail’in şerrini Lübnan halkının başından def etmelidir. Biz sizden
bir şey istemiyoruz; sadece büyükelçiliğinizin sınırları içinde kalın ve
hükümetimiz ile kurumlarımız üzerindeki tahakkümünüze son verin. Ancak o zaman
Lübnan huzur bulacaktır.”
El-Musavi, sözlerinin sonunda Allah’a şöyle dua etti:
“Amerika’daki özgür insanlar, mazlumların savunucuları ve Filistin bayrağını
ellerinde taşıyanlar bir gün iktidarı Washington’da ele geçirsin. O zaman dünya
gerçek barışı tadacaktır.”