2030’a Doğru, Araplar Ve BRICS’in Ortak Gelecek Stratejisi

GİRİŞ: 28.05.2025 08:13      GÜNCELLEME: 28.05.2025 08:13
Rasthaber - Dünya siyasetinde tek kutuplu emperyalist düzenin çöküşüyle birlikte, yeni bir dünya haritası yavaş yavaş şekilleniyor. Bu süreçte Arap dünyası da artık Batılı hegemonyanın perçinlediği uluslararası ilişkiler kalıplarından kurtulma arayışına girmiş durumda. Türkiye ile ortak tarihî ve kültürel bağlarımızın bulunduğu bu geniş coğrafya, çok kutupluluğun en önemli aktörlerinden biri haline gelmeye aday. Bu yazıda, Arap ülkelerinin çok kutuplu dünyaya yönelişini, BRICS’in rolünü ve Türkiye açısından bu sürecin fırsatlarını inceleyeceğiz. ABD başkanı Trump’ın Arap yarımadasına yaptığı son ziyaretler sonrasında basına yansıyan trilyon dolarlık yapay zekâ görüşmelerini de değineceğiz.

ARAPLAR, AMERİKAN RÜYASINDAN UYANIYOR

ABD'nin Irak işgali (2003), Libya'daki müdahale (2011) ve Suriye'deki yedi yıllık yıkıcı savaşın ardında hep aynı gerçek saklı: Batılı emperyalizm, Arap dünyasını kontrol etmek için askerî müdahalelerden ekonomik ablukaya kadar her yöntemi kullanmıştır. Ancak bu müdahaleler uzun vadede hedef devletlerde sistemin çöküşünü hızlandırmış, yıllara yayılan derin iç savaşlar ve bölgesel çatışmalara neden olmuştur.

Bugün Arap dünyasının büyük kısmı, ABD ve Avrupa’nın egemenliğine karşı çok kutuplu bir dünya inşa etme yönünde ciddi adımlar atıyor. Bu çerçevede BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ve Kuşak Yol Projesi (BRI) gibi girişimler, özellikle Arap ülkelerinin ekonomik ve stratejik olarak yeni ittifaklar kurabilmesi açısından hayati önem taşıyor.

ABD'nin Orta Doğu’daki ittifakları giderek zayıflarken, petrol ihracatında Çin’in payı artmaktadır. Suudi Arabistan gibi geleneksel ABD müttefikleri dahi enerji ihracatında ABD yerine Çin’i tercih etmeye başladı. Reuters’ta yer alan bir rapora göre, 2024 yılının ilk çeyreğinde Suudi petrol ihracatının yüzde 27’si Çin’e gitti; ABD'ye olan pay ise yüzde 11'e düştü (Reuters, 2024).

Bu dönüşüm yalnızca ekonomide değil, aynı zamanda güvenlik alanında da hissediliyor. NATO ülkelerinin desteğiyle yürütülen operasyonların başarısızlığı, Arap ülkelerini Rusya ve Çin gibi alternatif güçlerle işbirliğine yöneltmektedir.

ARAP DEVLETLERİNİN GÜNDEMİNDE BRICS VE KUŞAK YOL PROJESİ VAR

BRICS, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir alternatif olarak yükseliyor. BRICS dolar hegemonyasına meydan okuyor, bölgesel ticaret anlaşmalarını teşvik ediyor ve gelişmekte olan ülkelere kendi geleceğini kendilerinin çizme olanağını sunuyor. Arap dünyasında özellikle Cezayir, Mısır, Sudan, Tunus, Lübnan ve Yemen gibi ülkeler, 2024 yılında BRICS’e üyelik başvurusunda bulundular ya da gözlemci statüsüne alınmayı başardılar.

Resmi kaynaklardan alınan bilgilere göre, BRICS Dış İşleri Bakanları Toplantısı (2024, Moskova) sırasında, Mısır ve Cezayir'in tam üye olma sürecine geçtiği duyuruldu. Ayrıca BAE ve Suudi Arabistan, BRICS Para Fonu (Contingent Reserve Arrangement - CRA) kapsamında yatırım yapma kararı aldılar (RIA Novosti, 2024).

Öte yandan Çin'in Kuşak ve Yol İnisiyatifi (BRI), Arap dünyasının birçok ülkesiyle entegre olmuş ya da birleşmiş durumda. Suudi Arabistan, BAE, Cezayir, Tunus, Fas, Ürdün, Lübnan ve hatta Suriye gibi ülkeler, Çin ile yapılan altyapı yatırımları ve enerji projeleri sayesinde batılı bankaların denetiminden bağımsız finans modelleri geliştirmeye başladılar. Bu projeler aynı zamanda Arap dünyasında istihdam yaratmakta ve üretim kapasitelerini arttırmaktadır.

2023’te Çin ile Suudi Arabistan arasında 34 proje imzalandı. Bu projeler arasında yenilenebilir enerji, dijitalleşme ve ulaşım altyapısı yatırımları yer aldı. Aynı yıl içinde BAE, Çin ile 10 milyar dolarlık lojistik ve liman işbirliği anlaşması yaptı (Xinhua, 2023). Fas ile Çin arasında da 2023 yılında 6 milyar dolar değerinde yüksek hızlı tren hattı projesi başlatıldı (China Daily, 2023).

Bu örnekler, Arap dünyasının artık Batı merkezli yapıların dışında, doğuya yönelerek hem ekonomik hem de siyasi bağımsızlık kazandığını gösteriyor.

ARAP DÜNYASI ÜLKE ÜLKE ÇOK KUTUPLULUĞA GEÇİŞ SÜRECİNDE

Arap dünyası, 22 ülkeden oluşan bir yapıdır. Her biri farklı siyasi ve ekonomik dinamiklere sahip olsa da şu anda hepsi belirli düzeyde çok kutupluluğa geçiş sürecindedir. Yakın zamanda öne çıkan ülkeler bazındaki gelişmeleri bir tablo yardımı ile okurumuzla paylaşmayı uygun buluyorum. Dikkatle incelediğimizde Arap devletlerinin Asya’ya yöneldiği tezimizi doğrular nitelikte bilgiler görülecektir.

Arap dünyasının büyük kısmı artık "Batı yoksa gelişme yok" paradigmasının ötesine geçmeye çalışıyor. Bu dönüşüm, doğal olarak Türkiye’nin de çıkarlarına uygun olan çok kutuplu dünya hedefleriyle uyumludur.

Aşağıdaki tablo 1 incelendiğinde,

1. BRICS Üyeliği: 4 Arap ülkesi (Suudi Arabistan, BAE, Mısır, İran) 2024'te tam üye oldu

2. Kuşak-Yol Projesi: 12 ülke aktif BRI katılımcısı (Suudi Arabistan, BAE, Mısır, Irak, Katar, Fas, Suriye, Libya, Sudan, Somali, Umman, Cibuti)

3. Batı Karşıtı İttifaklar: 18 ülke Rusya/Çin ile askeri-ekonomik ortaklık geliştiriyor

4. Dolar Alternatifleri: 7 ülke (Suudi Arabistan, Irak, BAE, Mısır, Kuveyt, İran, Cezayir) petrol ticaretinde dolar dışı sistemleri test ediyor.

Bu tablo, Arap dünyasının yüzde 82'sinin (22 ülkeden 18'i) aktif olarak çok kutuplu düzene geçiş stratejileri uyguladığını göstermektedir.

TRUMP’IN YAPAY ZEKÂ YATIRIMLARI HAMLESİ

ABD Başkanı Donald Trump’ın 13-16 Mayıs 2025’te Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayan Körfez turu, yapay zekâ yatırımları açısından önemli gelişmelere sahne oldu. Trump, petro-dolar sistemini beslemek için yeni bir soluk borusu açma amacıyla ziyaret ettiği Arap devletlerine yapay zekâ yatırımlarını adeta dayattı.

Suudi Arabistan ile yaklaşık 600 milyar dolarlık anlaşmalar yapıldı; Google, Oracle, AMD, Nvidia ve diğer büyük şirketlerle veri merkezleri ve yapay zekâ altyapısı projeleri hayata geçirilecek. DataVolt’un ABD'de kuracağı 20 milyar dolarlık veri merkezi ve AMD ile başlatılan 10 milyar dolarlık proje öne çıkıyor.

Katar ile 243,5 milyar dolarlık pakette kuantum teknolojisi ve yapay zekâ için 1 milyar dolarlık yatırım taahhüdü yer aldı. Ayrıca havacılıkta büyük bir sipariş de teknolojik iş birliğinin göstergesi olarak değerlendirildi.

Birleşik Arap Emirlikleri ise ABD’ye 10 yıl içinde 1,4 trilyon dolar yatırım yapmayı taahhüt etti. Abu Dabi’de büyük bir yapay zekâ kampüsünün kurulması ve Nvidia ile G42 arasında yapılacak H100 GPU ithalat anlaşması dikkat çekti.

Bu gelişmelere rağmen, bu tür yatırımların gerçek teknolojik dönüşümden ziyade, petro-dolar gelirlerini yeni alanlara yönlendirerek varlığını sürdürmeye çalışmanın bir yolu olduğunu savunuyorum. Bu anlamda, yatırımların göz boyama özelliği taşıdığı ve bölgesel güçlerin küresel nüfuzunu koruma çabasının bir parçası olduğu görüşündeyim.

Biden’in silahla yapamadığını Trump ticaretle yapamayacaktır. Çünkü ne silahları ne de ticaretleri rakipsiz değildir artık. Yazımızın özü bu fikri desteklemektedir.

YÖN VE EYLEM

Önümüzdeki 5 yıl (2025–2030 öngörülerimle) emperyalizmin zincirlerinin kırıldığı, Atlantik sisteminin çözülme sürecinin hızlanacağı bir dönem olacak. Arap ülkeleri, kendi kaderini belirleme doğrultusunda şu adımları atacaktır:

- BRICS üyeliği sayısı 2030’a kadar 30’a yaklaşacak. Bu yapı içinde Arap ülkelerinin temsil oranı artacak. Mısır, Cezayir, Tunus, Fas ve Sudan gibi ülkeler BRICS içinde daha fazla söz sahibi olacak.

- BRI projeleri Arap dünyasında 2030’a kadar 500 milyar dolara ulaşacak. Bu yatırımlarla birlikte Arap ülkeleri, batılı bankaların faiz yükünden kurtulacak ve kendi altyapılarını kendi kaynaklarıyla finanse edebilecek.

- Amerikan doları yerine yuan, ruble ve yerel para birimleri arasındaki ticaret oranları artacak. Arap ülkeleri arasında doğrudan ticaret anlaşmaları yapılacak ve döviz rezervleri Asya merkezli bankalarda tutulacak.

- Ortadoğu’daki silah alım eğilimleri tamamen değişecektir. Arap ülkeleri, Rusya, Çin ve Türkiye gibi üretici ülkelerden savunma teknolojisi alarak NATO standartlarına bağımlılıklarını azaltacak.

- İslam işbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arab Ligi gibi organizasyonlar içinde çok kutupluluk anlayışı yerleşecek. Bu platformlarda Asya ülkeleri ile işbirliği protokolleri yaygınlaşacak.

- Türkiye-Arap Birliği işbirliği, 2028 yılına kadar bir serbest ticaret anlaşmasına evrilecek. Bu anlaşma, Türkiye'nin Arap dünyasındaki ekonomik ağırlığını iki katına çıkaracak.

Bu gelişmeler, Arap halklarının emperyalizme karşı yeni bir direniş çağına girdiğini gösteriyor. Türkiye bu çağda yalnız kalmamalı. Emperyalizmin karşısında duran tüm halklarla omuz omuza, eşit ve bağımsız bir gelecek için hareket etmelidir. Çok kutupluluk, sadece bir dış politika tercihi değil; milli egemenliğin ve halkların özgürlük mücadelesinin zorunlu zeminidir/Ali Alsaç/Aydınlık

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM