ABD'nin Irak işgali (2003), Libya'daki müdahale (2011) ve
Suriye'deki yedi yıllık yıkıcı savaşın ardında hep aynı gerçek saklı: Batılı
emperyalizm, Arap dünyasını kontrol etmek için askerî müdahalelerden ekonomik
ablukaya kadar her yöntemi kullanmıştır. Ancak bu müdahaleler uzun vadede hedef
devletlerde sistemin çöküşünü hızlandırmış, yıllara yayılan derin iç savaşlar
ve bölgesel çatışmalara neden olmuştur.
Bugün Arap dünyasının büyük kısmı, ABD ve Avrupa’nın
egemenliğine karşı çok kutuplu bir dünya inşa etme yönünde ciddi adımlar
atıyor. Bu çerçevede BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ve
Kuşak Yol Projesi (BRI) gibi girişimler, özellikle Arap ülkelerinin ekonomik ve
stratejik olarak yeni ittifaklar kurabilmesi açısından hayati önem taşıyor.
ABD'nin Orta Doğu’daki ittifakları giderek zayıflarken,
petrol ihracatında Çin’in payı artmaktadır. Suudi Arabistan gibi geleneksel ABD
müttefikleri dahi enerji ihracatında ABD yerine Çin’i tercih etmeye başladı.
Reuters’ta yer alan bir rapora göre, 2024 yılının ilk çeyreğinde Suudi petrol
ihracatının yüzde 27’si Çin’e gitti; ABD'ye olan pay ise yüzde 11'e düştü
(Reuters, 2024).
Bu dönüşüm yalnızca ekonomide değil, aynı zamanda güvenlik
alanında da hissediliyor. NATO ülkelerinin desteğiyle yürütülen operasyonların başarısızlığı,
Arap ülkelerini Rusya ve Çin gibi alternatif güçlerle işbirliğine
yöneltmektedir.
BRICS, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir
alternatif olarak yükseliyor. BRICS dolar hegemonyasına meydan okuyor, bölgesel
ticaret anlaşmalarını teşvik ediyor ve gelişmekte olan ülkelere kendi
geleceğini kendilerinin çizme olanağını sunuyor. Arap dünyasında özellikle
Cezayir, Mısır, Sudan, Tunus, Lübnan ve Yemen gibi ülkeler, 2024 yılında
BRICS’e üyelik başvurusunda bulundular ya da gözlemci statüsüne alınmayı
başardılar.
Resmi kaynaklardan alınan bilgilere göre, BRICS Dış İşleri
Bakanları Toplantısı (2024, Moskova) sırasında, Mısır ve Cezayir'in tam üye
olma sürecine geçtiği duyuruldu. Ayrıca BAE ve Suudi Arabistan, BRICS Para Fonu
(Contingent Reserve Arrangement - CRA) kapsamında yatırım yapma kararı aldılar
(RIA Novosti, 2024).
Öte yandan Çin'in Kuşak ve Yol İnisiyatifi (BRI), Arap
dünyasının birçok ülkesiyle entegre olmuş ya da birleşmiş durumda. Suudi
Arabistan, BAE, Cezayir, Tunus, Fas, Ürdün, Lübnan ve hatta Suriye gibi
ülkeler, Çin ile yapılan altyapı yatırımları ve enerji projeleri sayesinde
batılı bankaların denetiminden bağımsız finans modelleri geliştirmeye
başladılar. Bu projeler aynı zamanda Arap dünyasında istihdam yaratmakta ve
üretim kapasitelerini arttırmaktadır.
2023’te Çin ile Suudi Arabistan arasında 34 proje imzalandı.
Bu projeler arasında yenilenebilir enerji, dijitalleşme ve ulaşım altyapısı
yatırımları yer aldı. Aynı yıl içinde BAE, Çin ile 10 milyar dolarlık lojistik
ve liman işbirliği anlaşması yaptı (Xinhua, 2023). Fas ile Çin arasında da 2023
yılında 6 milyar dolar değerinde yüksek hızlı tren hattı projesi başlatıldı
(China Daily, 2023).
Bu örnekler, Arap dünyasının artık Batı merkezli yapıların
dışında, doğuya yönelerek hem ekonomik hem de siyasi bağımsızlık kazandığını
gösteriyor.
Arap dünyası, 22 ülkeden oluşan bir yapıdır. Her biri farklı
siyasi ve ekonomik dinamiklere sahip olsa da şu anda hepsi belirli düzeyde çok
kutupluluğa geçiş sürecindedir. Yakın zamanda öne çıkan ülkeler bazındaki
gelişmeleri bir tablo yardımı ile okurumuzla paylaşmayı uygun buluyorum.
Dikkatle incelediğimizde Arap devletlerinin Asya’ya yöneldiği tezimizi doğrular
nitelikte bilgiler görülecektir.
Arap dünyasının büyük kısmı artık "Batı yoksa gelişme
yok" paradigmasının ötesine geçmeye çalışıyor. Bu dönüşüm, doğal olarak
Türkiye’nin de çıkarlarına uygun olan çok kutuplu dünya hedefleriyle uyumludur.
Aşağıdaki tablo 1 incelendiğinde,
1. BRICS Üyeliği: 4 Arap ülkesi (Suudi Arabistan, BAE,
Mısır, İran) 2024'te tam üye oldu
2. Kuşak-Yol Projesi: 12 ülke aktif BRI katılımcısı (Suudi
Arabistan, BAE, Mısır, Irak, Katar, Fas, Suriye, Libya, Sudan, Somali, Umman,
Cibuti)
3. Batı Karşıtı İttifaklar: 18 ülke Rusya/Çin ile askeri-ekonomik
ortaklık geliştiriyor
4. Dolar Alternatifleri: 7 ülke (Suudi Arabistan, Irak, BAE,
Mısır, Kuveyt, İran, Cezayir) petrol ticaretinde dolar dışı sistemleri test
ediyor.
Bu tablo, Arap dünyasının yüzde 82'sinin (22 ülkeden 18'i)
aktif olarak çok kutuplu düzene geçiş stratejileri uyguladığını göstermektedir.
ABD Başkanı Donald Trump’ın 13-16 Mayıs 2025’te Suudi
Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayan Körfez turu,
yapay zekâ yatırımları açısından önemli gelişmelere sahne oldu. Trump,
petro-dolar sistemini beslemek için yeni bir soluk borusu açma amacıyla ziyaret
ettiği Arap devletlerine yapay zekâ yatırımlarını adeta dayattı.
Suudi Arabistan ile yaklaşık 600 milyar dolarlık anlaşmalar
yapıldı; Google, Oracle, AMD, Nvidia ve diğer büyük şirketlerle veri merkezleri
ve yapay zekâ altyapısı projeleri hayata geçirilecek. DataVolt’un ABD'de
kuracağı 20 milyar dolarlık veri merkezi ve AMD ile başlatılan 10 milyar
dolarlık proje öne çıkıyor.
Katar ile 243,5 milyar dolarlık pakette kuantum teknolojisi
ve yapay zekâ için 1 milyar dolarlık yatırım taahhüdü yer aldı. Ayrıca
havacılıkta büyük bir sipariş de teknolojik iş birliğinin göstergesi olarak
değerlendirildi.
Birleşik Arap Emirlikleri ise ABD’ye 10 yıl içinde 1,4
trilyon dolar yatırım yapmayı taahhüt etti. Abu Dabi’de büyük bir yapay zekâ
kampüsünün kurulması ve Nvidia ile G42 arasında yapılacak H100 GPU ithalat
anlaşması dikkat çekti.
Bu gelişmelere rağmen, bu tür yatırımların gerçek teknolojik
dönüşümden ziyade, petro-dolar gelirlerini yeni alanlara yönlendirerek
varlığını sürdürmeye çalışmanın bir yolu olduğunu savunuyorum. Bu anlamda,
yatırımların göz boyama özelliği taşıdığı ve bölgesel güçlerin küresel nüfuzunu
koruma çabasının bir parçası olduğu görüşündeyim.
Biden’in silahla yapamadığını Trump ticaretle
yapamayacaktır. Çünkü ne silahları ne de ticaretleri rakipsiz değildir artık.
Yazımızın özü bu fikri desteklemektedir.
Önümüzdeki 5 yıl (2025–2030 öngörülerimle) emperyalizmin
zincirlerinin kırıldığı, Atlantik sisteminin çözülme sürecinin hızlanacağı bir
dönem olacak. Arap ülkeleri, kendi kaderini belirleme doğrultusunda şu adımları
atacaktır:
- BRICS üyeliği sayısı 2030’a kadar 30’a yaklaşacak. Bu yapı
içinde Arap ülkelerinin temsil oranı artacak. Mısır, Cezayir, Tunus, Fas ve
Sudan gibi ülkeler BRICS içinde daha fazla söz sahibi olacak.
- BRI projeleri Arap dünyasında 2030’a kadar 500 milyar
dolara ulaşacak. Bu yatırımlarla birlikte Arap ülkeleri, batılı bankaların faiz
yükünden kurtulacak ve kendi altyapılarını kendi kaynaklarıyla finanse
edebilecek.
- Amerikan doları yerine yuan, ruble ve yerel para birimleri
arasındaki ticaret oranları artacak. Arap ülkeleri arasında doğrudan ticaret anlaşmaları
yapılacak ve döviz rezervleri Asya merkezli bankalarda tutulacak.
- Ortadoğu’daki silah alım eğilimleri tamamen değişecektir.
Arap ülkeleri, Rusya, Çin ve Türkiye gibi üretici ülkelerden savunma
teknolojisi alarak NATO standartlarına bağımlılıklarını azaltacak.
- İslam işbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arab Ligi gibi
organizasyonlar içinde çok kutupluluk anlayışı yerleşecek. Bu platformlarda
Asya ülkeleri ile işbirliği protokolleri yaygınlaşacak.
- Türkiye-Arap Birliği işbirliği, 2028 yılına kadar bir
serbest ticaret anlaşmasına evrilecek. Bu anlaşma, Türkiye'nin Arap
dünyasındaki ekonomik ağırlığını iki katına çıkaracak.
Bu gelişmeler, Arap halklarının emperyalizme karşı yeni bir
direniş çağına girdiğini gösteriyor. Türkiye bu çağda yalnız kalmamalı.
Emperyalizmin karşısında duran tüm halklarla omuz omuza, eşit ve bağımsız bir
gelecek için hareket etmelidir. Çok kutupluluk, sadece bir dış politika tercihi
değil; milli egemenliğin ve halkların özgürlük mücadelesinin zorunlu zeminidir/Ali
Alsaç/Aydınlık