Rasthaber - İran aleyhindeki her türlü ekonomik, siyasal ve kültürel aktivite ve eylemi içeriğine bakmadan destekleyen batılı devletler hemen her İranlı muhalif sinema yapımcılarından birine bir ödül vermek suretiyle bu düşmanlıklarını ortaya koymaktadırlar.
Bu doğrultudaki düşmanlıklarını bu yıl da sürdüren batılılar
Cannes Film Festivali Altın Palmiye
ödülünü İranlı film yönetmeni Cafer Penahi’ye verdi. İran’da
resmi makamlardan izin alarak serbestçe filim yapan Cafer Penahi seleflerine
uygulandığı gibi kendisine verilen ödül karşılığında kendisine dikte edilen
konuşma metninde ülkesini karalamaktan çekinmedi.
Cannes’da arsız bir şekilde ülkesinde özgürlük olmadığını
söyleyen Cafer Penahi bu ödül merasimi sonrasında yine serbestçe Tahran’a
dönmüş ve faaliyetlerini sürdürmektedir.
Sayın Cafer Penahi, tarihi Gazze topraklarında kıtlığın başlıca destekçilerinden biri olan ve sakinlerinin yerinden edilmesine göz yuman bir ülkenin bayrağı altında özgürlükten bahsettiniz.
Evet, böyle bir ülkede özgürlük jesti yaptınız ve bir gün
ülkenizde kimsenin size ne giyeceğinizi, ne söyleyeceğinizi ve ne inşa
edeceğinizi söylememesini umduğunuzu söylediniz?!
Siz kürsünün arkasında konuşurken ve Batılı efendilerin
yüzlerine bir gülümseme kondururken ve İran'daki özgürlük eksikliğinden
yakınırken, İranlı bir kız sadece konuştuğu için o ülkede hapse atıldı bir ama
siz sessiz kaldınız ve bu konuda hiçbir şey söylemediniz!!
Evet, ülkenizi dünyanın gözünde karalamanız için size bir
ödül verdiler, dolayısıyla sizin artık kendinize İranlı deme ve bu topraklara
ait olduğunuzu söyleme hakkınız yok.
Sayın Penahi, tam da bu Fransız topraklarında, başörtülü
kızları eğitimden mahrum bırakıyorlar, Müslümanlara şiddet uyguluyorlar ve
Kuran-ı Kerim'i yakıyorlar, ne şaşırtıcı ki, tüm bunlar sizin özgürlük
duygunuzu en ufak bir şekilde bile harekete geçirmedi!!
Daha da kötüsü, Fransa köksüz Batılıların saçmalıklarına
uymadıkları için halkınıza en ağır yaptırımları uyguladı. Hastaların çığlıklarını
duymadınız mı?!
Bu zalimlerin özgürlükleri için milletinize dayattıkları binlerce
sıkıntı sizin onurunuzu harekete geçirmedi mi ve Cannes Film Festivali'nde
herhangi bir protesto için hiçbir neden yok muydu?!
Gazze'nin mazlum çocukları insanlığın bir parçası değil mi
ve özgürlüğü hak etmiyorlar mı?! Neden onlardan bahsetmediniz?!!
Siz o zalimlerin İran milletine karşı baskıcı politikalarını
protesto etmek ve o metal parçasını onların suratına çarpmak ve bu ödülü almayı
reddetmek yerine, onu iftiharla kabul ettiniz ve Filistinli çocukların ve
hamile kadınların kanı kokan Batılı kuklacıları karşılamak için kürsüye
çıktınız ve aşağılanmanın zirvesinde, özgürlükle, insanlığın bugün yaşadığı
temel kaygılar ve acılarla hiçbir ilgisi olmayan şeyler söylediniz.
Evet, o ödülün ekonomik ve siyasi destekçilerine İran
halkının özgürlüğünün ve rahatlığının sizin ve Ferruh Nejad gibileri için bir kuruş
bile etmediğini söylediniz.
Hiç ağzınızı açmasaydınız da kendi kendinizi yok edişinizi,
kimliksizliğinizi ve dünyadaki insan haklarının başlıca ihlalcileri olan İran
halkına boykot uygulayanların pisliğini ifşa etmeseydiniz daha iyi olmaz mıydı?
Ancak, insanların kimseden emir almaması gerektiği yönündeki
ifadenize gelince, bu ifade bir açıdan doğrudur. Birinci ve ikinci Pehleviler,
Cannes Film Festivali'nin baş tasarımcılarının menülerini ve iğrenç Hollywood
ürünlerini halkımıza dayatmak için ellerinden geleni yaptılar, ancak İran halkı
bu çöpü reddetti. Ancak sizinle alay eden ve sizi alkışlayan aynı Batılılar,
İran halkına kimliklerini savundukları için tarihin en ağır yaptırımlarını
uyguladılar.
Acaba onların bu gizli bakışı ve ortaçağ davranışları
protesto için bir sebep değil miydi?!!
Eğer bunları doğal karşılıyorsanız ve bunların İran
milletinin hakkı olduğunu ve insan hakları ve özgürlükler doğrultusunda olduğunu
düşünüyorsanız, o zaman emirlerden kastınız, ilahi evliyalar ve Kutsal kitapta İran
milletine verilen emirler demektir.
Bu emirlerin Trump, Macron ve Sarkozy'nin emirlerinden
temelde farklı olduğunu bilmeniz sizin ve efendilerinizin yararına olacaktır. Ne
Rıza Han bunları İran halkından alabildi ne de kirli Batılılar onlara zarar
verebilir.
İran milleti yüzyıllardır bu kutsal emirlere itaat ediyor ve
bunları kelimesi kelimesine kalbinin duvarlarına kazıdı.
Siyaset sizin gibilere, Mesih Alinejad gibilere, Ali Kerimi gibilere yakışmaz ve sizin o zayıf bedenleriniz şöyle haykırıyor; kendi yolunuza gidin, siyaseti de ehline bırakın…
Mesud Emiri