ABD’nin halihazırda dünyanın dört bir köşesinde askeri
üsleri, erken uyarı sistemleri ve füze rampaları bulunmasına karşın bu adımın
atılması yeni bir silahlanma hamlesi anlamına geliyor.
Altın Kubbe ne anlama geliyor?
Konuyla ilgili olarak Beyaz Saray Oval Ofiste yapılan
sunumda söz alan Trump, seçim vaadi olan ve 40 yıl önce Ronald Reagan
tarafından başlatılan ancak teknik yetersizlikler nedeniyle
gerçekleştirilemeyen projenin hayata geçirileceğini belirtti. Düşman ülkelerden
gelen füze tehditlerine karşı tam koruma sağlayacağını söylediği sistemin uzay
boyutunun da olduğu, uzaydan da tehlikelerin bertaraf edilecek sistemlerin
kurulacağını ekledi. Sisteme Kanada’nın da dahil olmak istediğini söyleyen
Trump, projenin kendi başkanlık dönemi sona ermeden faaliyete geçeceğini,
hipersonik füzeler gibi son teknolojik silahlara karşı da korunma sağlayacağını
ekledi. Projeye ilk adımda 25 milyar dolar ödenek ayrılacak, toplam projenin
maliyeti ise 175 milyar dolar olacak. Savunma Bakanı Pete Hegseth’in de
bulunduğu sunumda projenin yürütülmesiyle görevlendirilen Amerika Birleşik
Devletleri Uzay Kuvvetleri mensubu Orgeneral Michael Guetlein, düşmanların
nükleer denizaltılar, hipersonik füzeler ve uzayın silahlandırılmasıyla tehditlerini
artırdığını öne sürerek Altın Kubbe sistemi sayesinde bütün bu tehditlere karşı
korunma sağlanacağını belirtti.
ABD şu anda savunmasız mı?
Bütün bu tehdit söylemini duyan ve konuyla alakası olmayan
birisinin ilk tepkisi herhalde ABD’nin büyük bir güvenlik zafiyeti içinde
olduğunu düşünmesi olur. Ancak gerçek pek de böyle değil. Nükleer dahil olmak
üzere dünyanın en büyük cephaneliğine, ordusuna ve lojistik kabiliyetine sahip
olan ABD kendi toprakları dışında tam 128 askeri tesise sahip. NATO ülkeleri
dışında pek çok Orta Doğu ülkesinin yanı sıra Güney Kore, Japonya, Avustralya
gibi Pasifik bölgesi ülkelerinde de üsleri mevcut. Bunun dışında uzay, kara ve
denizdeki erken uyarı sistemleri sayesinde herhangi bir füze faaliyetini anlık
takip kabiliyetine sahip. Bunun dışında kıtalararası füzelere karşı savunma
sistemleri (GMD), yüksek irtifa savunma sistemleri (THAAD), deniz kuvvetlerinin
yoğun olarak kullandığı Aegis savunma sistemleri ve özellikle yurtdışı üslerde
kısa menzilli güvenlik için kullanılan Patriot sistemleri aktif durumda.
İsrail karşılaştırması ne kadar sağlıklı?
Trump sunumda ABD’nin de geliştirilmesinde katkısının
bulunduğu İsrail’in Çelik Kubbe sistemine atıfta bulunarak bu sistemin
iyileştirilerek tüm ülkenin güvenliğinin alınacağını belirtti. Ancak Çelik
Kubbe hem çok kısa mesafelerde devreye giriyor hem de son dönemde görüldüğü
gibi kusursuz değil. Filistin direnişinin 7 Ekim günü başlattığı saldırı
sırasında sistemin ne kadar zafiyetli olduğu görüldü. Öte yandan İsrail’in
yüzölçümünün 21 bin 937 km2 buna karşılık ABD’nin yüzölçümünün 9 milyon 147 bin
590 km2 yani İsrail’in 417 katı olduğu düşünüldüğünde uygulama sorunları hayal
edilebilir.
Proje kimleri sevindiriyor?
Trump tarafından yapılan açıklamanın ardından Fox Haber
Bültenine konuk olan Lockheed Martin patronu Jim Taiclet projenin çok yerinde
olduğunu ve haberin kendilerini sevindirdiğini belirtti. Havacılıktan füze
sistemlerine, savaş uçaklarından uzay faaliyetlerine varıncaya kadar Amerikan
emperyalizminin öncü kuruluşlarından olan firmanın patronu ülkenin bu savunmaya
ihtiyacı olduğunu ancak iyi planlanması gerektiğini belirtiyor.
Programda kendisine sorulan ve firmasının ürünü olan F-35’in
yaşadığı sorunlara dair soruları başarıyla atlatan Taiclet, tehdidin iyi analiz
edilmesini ve savunmanın da buna göre planlanması gerektiğini söyleyerek tüm
ülkenin söylenildiği gibi savunulmasının olası olmadığını da ikrar etmiş oldu.
Uzayın silahlandırılmasını da içeren Yıldız Savaşları
projesi yeniden mi gündemde?
Trump’ın sunumdaki iddialarından birisi de “düşmanların”
uzayı silahlandırdığı yönündeki vurgusuydu. Rusya ve Çin’e yönelik yaptığı açık
olan bu vurgu gerçeği yansıtmasa da Trump’ın uzayı silahlandırmak için bahane
üretiyor. Uluslararası anlaşmalar uyarınca bu mümkün olmasa da fiilen bunu
delen uygulamaların yapılması mümkün. Ancak açıklamaya gelen ilk tepkiler bu
planın halihazırda mevcut olan stratejik denge halini sabote edeceği, bir
silahlanma yarışına yol açacağı yolunda. Trump’ın sunumunda Ronald Reagan’a
atıfta bulunması Amerikan emperyalizminin bu alana dair de yakın dönemde
girişimlerde bulunacağını gösteriyor.
***
Aklı selim bir değerlendirme yapıldığında ABD’nin bu türlü
bir savunma sistemine ihtiyacı bulunmadığı çok bariz bir şekilde ortaya
çıkıyor. Ancak özellikle savunma harcamalarının ve silah şirketlerinin
kârlarının artırılması, Pasifik Bölgesi'ne yapılan askeri yığınak
düşünüldüğünde tüm ülke kamuoyunu bu başlıklara odaklayıp tehdit algısını
gündemde tutmak için çok işe yarayacak, hiç gerçekleşmese de silahlanma yönünde
önemli girdilerinin olacağı kesin olan bir proje başlatılmış durumda.