Nifak Paradigması Çöktü; Düşmanla Ayrım Hattı Yeniden Canlandı

GİRİŞ: 25.08.2025 14:36      GÜNCELLEME: 25.08.2025 14:36
Rasthaber -  İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei’nin dün yaptığı konuşmalar, nifak hattının ipliklerini söküp atmak, düşmanla olan ayrım hattını yeniden ihya etmek ve düşmanın (askerî sahadaki büyük yenilgisinden sonra) “ikinci aşama” operasyonunun altyapısını imha etmek anlamına geliyordu. Bu konuda kısaca birkaç noktaya dikkat edilmeli ve üzerinde düşünülmelidir:

1) Binyamin Netanyahu, Siyonistleri kendi oyuncağına dönüştürerek askeri operasyonları yürütürken, 72 saat içinde İran’ın işini bitireceğini iddia ediyordu. Fakat savaşın ilk saatlerinden uzaklaştıkça, nasıl bir hata yaptığını daha iyi anladı. İran halkı arasında benzeri az görülmüş bir birlik ve dayanışmayı nasıl güçlendirdiğini ve Siyonist rejimin yetmiş yıllık güvenlik ve caydırıcılık altyapısının nasıl İran’ın bel kırıcı darbeleri altında ezildiğini gördü. Savaş ilerledikçe, İran’ın saldırıları daha isabetli ve daha güçlü oldu, öyle ki savaşın son günlerinde, İran’ın atışlarının büyük kısmı hedeflerine tam isabet ediyor ve birkaç metrelik alanları yok ediyordu. İran’ın askeri gücü o kadar kesin ve sarsılmaz ki, İran İslam Cumhuriyeti Ordusu’nun son Umman Denizi ve Hint Okyanusu tatbikatı Siyonistlerin uykusunu kaçırdı ve onları sığınaklara yönlendirdi! Fox News şu açıklamalarda bulundu: “İsrail, İran’ın saldırılarından korktuğu için sığınaklarını kaçtı. İran, sadece bir tatbikat ve psikolojik operasyonla, İsrail halkı ve yetkililerinin uykusunu kaçırdı.”

2) İsrail ve Amerika, 12 günlük savaşta hedeflerine ulaşamadılar ve ilk planlarının tersine ateşkes talep ettiler. İran’ın bu büyük sahadaki zaferi, sadece askeri bir başarıdan çok daha fazlasıdır. Öyle ki  uzman Foreign Policy dergisi birkaç hafta önce şu itiraflarda bulundu: “İranlılar yıllarca, neden ülkenin füze programına, bölgesel vekil güçlere veya askeri direniş doktrinine ihtiyacı var diye soruyorlardı, şimdi ise İran’ın bağımsız ve egemen kalması için bu araçları nasıl daha güçlü hale getirebiliriz diye soruyorlar. Direniş artık sadece hükümetin sloganı değil, ülkeyi savunmak için ortak bir söyleme dönüşmüştür. Bunlar eski duruşlarını tekrar eden 1979 kuşağı değildir, onların çocukları ve torunlarıdır. Onlar, internete ve Batı medyasına erişimi olan ve birçoğu Batı’ya meyilli yetiştirilmiş kişilerdir ve artık onlar da küresel düzenin meşruiyetini sorgulamaktadır. Direniş artık yalnızca İran İslam Cumhuriyeti ve ona bağlı olanlara mahsus değildir, sosyal ve siyasi sınırları aşarak vatana sahip çıkmanın haykırışı haline gelmiştir. Artık Batı ile müzakerenin İran’ın sorunlarını çözeceği düşüncesi, gerçekçilikten çok teslimiyetin bir göstergesi sayılmaktadır. Bir zamanlar genç kuşak, İslam Cumhuriyeti’nin bölgesel stratejisini maliyetli, tahrik edici ve izole edici olarak eleştirirdi, fakat son savaş bu bakışı değiştirdi. Daha önce İmam Hamanei’nin resmi sloganlarını ciddiye almayan İranlıların bir kısmı, şimdi aynı sloganları tekrarlamaya başlamışlardır.

3) İran’ın bu göz kamaştırıcı zaferi ve düşmanın bu karmaşık projedeki yenilgisi, her şeyden önce Başkomutan İmam Hamanei’nin hikmetli tedbirlerinin sonucudur. Bu tedbirler arasında şehit komutanların yerine hızlıca yeni atamalar yapılması, Siyonist rejimin derinliklerinde onları perişan eden ezici saldırılar düzenlenmesi ve düşmanın planlarını alt üst eden milli birlik ile dayanışmanın güçlendirilmesi yer almaktadır. Düşman bu sahadaki yenilgiden sonra, kaybını telafi etmeye yöneldi ve bunun sebebini milletin ve yetkililerin, İmam Hamanei’nin rehberliği altında sağladığı birlik ve bütünlük olarak gördü. Dolayısıyla siyasetteki ve medyadaki uşakları aracılığıyla, İmam Hamanei’yi, İran milletinin birliğini ve güçlü silahlı kuvvetlerini aynı anda kişilik suikastlarıyla hedef alması doğaldır.

4) Sistemde paradigma değişiminin zorunluluğu, müzakerenin zorunluluğu (müzakere masasını bombalayan Amerika ile), nükleer programın askıya alınması, güvenlik suçlularının serbest bırakılması, anayasanın değiştirilmesi gibi halkı kutuplaştırmak için birbirine bağlı hareketler başlatılması ve iddialar ortaya atılması tesadüf değildir. Nüfuz şebekesinin görevlileri, gaflet içindeki unsurları da kullanarak, düşmanın askeri saldırıyla başaramadığını siyasi ve medya operasyonlarıyla, “paradigma değişimi” iddiasının arkasına saklanarak gerçekleştirmeye çalıştılar.

5) İmam Hamanei’nin kesin ve hikmetli konuşmaları, düşmanın ikinci aşama operasyonuna (askeri yenilgilerinden sonra) karşı başarılı bir taarruz ve savunma idi. O, düşmanın amacını açıklığa kavuşturarak, Amerika ile müzakere paradigmasının çöküşünü ve alçalışını, İran milletinin çıkarları ve izzetinin dışında bir çerçevede ortaya koydu. İmam Hamanei’nin konuşmaların özü şuydu: “İran’ın düşmanları, milletin, yetkililerin ve silahlı kuvvetlerin güçlü birliği ile askeri saldırılardaki ağır yenilgilerden anladılar ki, İran milletini ve İslâmi düzeni savaşla dize getiremeyecekler ve kendilerine itaat ettiremeyecekler. Dolayısıyla şimdi bu hedefi ülke içinde ihtilaf yaratarak takip ediyorlar.”

6) Cumhurbaşkanını savunmak ve onu nifak hareketinden ayırmak, eşzamanlı olarak da “Amerika ile müzakere” mantığının çürümüşlüğünü ortaya koymak, öyle akıllıca bir harekettir ki hem düşmanların kutuplaştırma oyununu bozuyor hem de İran milleti cephesiyle onun düşmanlarının cephesi arasındaki söylemin ayrım hattını belirginleştiriyor. Nifak akımı da bu ayrım hattını bulandırmak ya da kaybettirmekle görevlidir.

7) Şu son haftalarda hangi çevrelerin, Amerika ile müzakere masasını (bombalanmış masayı) yeniden cilalamaya çalıştıklarına dikkat ediniz. İmam Hamanei’nin aydınlatıcı sözleri, “fitne ve müzakerecilik” hattının ipliklerini söküp atarken aynı zamanda Cumhurbaşkanı’nı da desteklemektedir. Örneğin İmam Hamanei şöyle buyurmaktadır:

-Amerikalılar geçmişte gerçek düşmanlık sebebini terörizm, insan hakları, demokrasi, kadın meselesi ve benzeri başlıkların arkasına gizliyorlardı veya daha itibarlı bir şekilde “İran’ın davranışını değiştirmek istiyoruz” diyorlardı. Ama bugün iş başında olan kişi gerçeği ifşa etti ve “İran’ın bizim dediğimizi yapmasını istiyoruz” dedi. Onlar İran’ın, tüm bu izzet ve şerefe rağmen Amerika’nın sözünü dinlemesini istiyor.”

-İran milleti, böylesi büyük bir hakaretten derin biçimde rahatsızlık duyar ve bu yanlış beklentiyi taşıyanlara karşı tüm gücüyle direnir.

-Amerika’nın düşmanlığının sebebinin İran milletinin sloganları olduğunu söyleyenler yüzeysel kişilerdir. Yine, “neden Amerika ile doğrudan müzakere etmiyorsunuz ve meseleleri çözmüyorsunuz” diyenler de yüzeysel kişilerdir. Çünkü Amerika’nın gerçek hedefi gölgesinde bu meseleler çözümsüzdür.

- İran İslam Cumhuriyeti’nin işini bitirsin diye Siyonist rejimi kışkırttılar ve ona yardım ettiler, çünkü milletin karşılarında duracağını ve böylesine pişman edici bir yumruk indireceğini tahmin etmemişlerdi.

-Düşman, İran İslam Cumhuriyeti’ni geri püskürtmenin yolunun kaba kuvvet kullanmak olmadığını, ülke içinde ihtilaf ve nifak yaratmak olduğunu anlamıştır.

-Bugün Allah’a hamd olsun halk birlik içindedir, görüş ayrılıkları olsa da, sistem ve ülkeyi savunmak ve düşmana karşı durmak için yekparedir. Bu birlik, düşmanın saldırısını engellemektedir ve bu nedenle düşmanlar bu birliği yok etmenin peşindedir.

-Mukaddes birlik, büyük topluluk ve halkın gönülleri ile iradelerinin çelik kalkanı asla zedelenmemelidir.

-Halkın kendi arasında, halk ile devlet arasında, sistemin yetkilileri arasında ve halk ile silahlı kuvvetler arasında birliğin korunması gerekmektedir. Emareler gösteriyor ki düşmanın en büyük çabası bugün bu birlik ve beraberliği bozmak üzerinedir.

-Çeşitli meselelerde farklı görüşlerin olması ve yeni fikirlerin sunulması sorun değildir ancak devrimin temelleri ve esasları yıkılmamalıdır. Herkes dikkatli olmalıdır! Düşmanın 12 günlük savaşta yenilgisinden sonraki tasarımı, çok seslilik yaratmak ve birliği bozmak üzerinedir.

8) Nifak ve tahrif akımının Amerika ile müzakere hattını yeniden inşa etme çabaları, Donald Trump’ın kısa süre önce, beş Avrupa devleti lideri ile Ukrayna devlet başkanını Beyaz Saray’daki çalışma masasının karşısına küçük düşürücü bir şekilde oturtmasıyla eşzamanlıdır. Trump burada, Ukrayna topraklarının bir kısmının devrini dikte etti ve Avrupalılardan, Amerika’nın Ukrayna’ya silah satışı bahanesiyle 100 milyar dolar daha talep etti! Bu, Amerika’nın son iki yılda Ukrayna savaşı bahanesiyle Avrupalılardan kopardığı birkaç yüz milyar euroya ve doğalgazı onlara beş kat daha pahalıya satmasına ek olarak gerçekleşti. Başka bir deyişle, her ne kadar “Trumpseverler” yoğun bir karın ağrısıyla Amerika ile müzakere balonunu şişirmekte çok uğraştılarsa da, Trump yönetimi en yakın müttefiklerini soyup küçük düşürerek müzakerenin kıymetini ortaya koymuş oldu.

Muhammed İmani/Keyhan

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM