İsrail’in Gazze ve Filistin topraklarına yönelik süregelen
askeri operasyonlarına Avrupa’dan en dikkat çekici tepki, İspanya tarafından
geldi. İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, hem Birleşmiş Milletler hem de Avrupa
Parlamentosu zeminlerinde Tel Aviv hükümetini sivillere yönelik operasyonlar ve
orantısız güç kullanımı nedeniyle açıkça eleştiren nadir liderlerden biri oldu.
Peki, İspanya'nın İsrail'e karşı aldığı sert tutum, 800 yıllık Endülüs
mirasıyla güçlenirken Madrid neden diğer Batılı ülkeler gibi bir çizgi
izlemedi?
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, 14 Mayıs 2025 tarihinde
Parlamento'da yaptığı konuşmada, İsrail'i "soykırımcı bir devlet"
olarak nitelendirerek, İspanya'nın bu tür bir ülkeyle ticaret yapmayacağını
açıkladı. Bu açıklama, İspanya'nın İsrail'e yönelik sert eleştirilerinin en
güçlü ifadesi olarak değerlendirildi.
Madrid yönetimi, 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in Gazze'ye
yönelik saldırıları konusunda Avrupa ülkeleri arasında en sert tepkiyi veren
ülke konumunda bulunuyor. İspanya, 28 Mayıs 2024'te İrlanda ve Norveç ile
birlikte Filistin'i devlet olarak tanıma kararı aldı ve bu kararla birlikte
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail'e karşı açtığı soykırım davasına müdahil
olacak ilk Avrupa ülkesi oldu.
İspanya'nın İsrail'e yönelik somut tedbirleri
Madrid yönetiminin İsrail'e karşı aldığı başlıca tedbirler
şunlar:
Filistin'in devlet olarak tanınması: İspanya, İrlanda ve
Norveç'in Filistin devletini 28 Mayıs'ta tanıyacağını duyurmasının ardından,
Filistin devletini tanıyan ülke sayısı 146'ya yükseldi.
Soykırım davası müdahilliği: İspanya, Türkiye, Şili ve
Meksika'nın da müdahillik talep ettiği davaya müdahil olacak ilk Avrupa ülkesi
oldu.
Silah ambargosu kararı: İspanya Meclisi'nden İsrail'e
yönelik silah ambargosu kararı çıkarken, her türlü askeri malzeme satışı
yasaklandı.
Ticaret kesme tehdidi: Sanchez'in "soykırımcı
devletlerle ticaret yapmayacağız" açıklaması, ekonomik yaptırımların
sinyalini verdi.
ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya başta olmak üzere
Batı ülkeleri, 7 Ekim 2023'ün ardından İsrail'in "kendisini ve halkını
savunma çabalarına" destek vereceklerini bildirdi. Avrupa Birliği (AB)
Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İsrail'e her zaman "koşulsuz
destek" vereceklerini söyledi.
Bu bağlamda İspanya'nın farklı tutumu öne çıkıyor. Gazze'de
sivil ölümler 40 bini aşmasına rağmen "insani yardım" çağrıları
yapılmaya başlansa da İsrail'i Batı ülkeleri kınamamaya devam ediyor. Ancak
İspanya, bu genel çizgiden ayrılarak sert bir duruş sergiliyor.
İspanya'nın sert tutumu, diğer Avrupa başkentlerinde
tepkiyle karşılanıyor. Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt şaşırtan bir
açıklama yaparak, "İsrail ile ilişkileri kesmek akıllıca bir siyaset
değildir" çıkışında bulundu.
2014-2022 yıllarında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden
İsrail'e verilen ihracat lisanslarının toplam değeri yaklaşık 6.3 milyar euro
iken, 7 Ekim'den Temmuz 2024'e kadar ABD ve dünya genelindeki Amerikan askeri
üslerinden kalkan 173 askeri ve sivil kargo uçuşu İsrail'e silah ve cephane
taşıdı.
İspanya'nın farklı tutumunun kökenlerini araştırdığımızda
800 yıllık Endülüs mirası öne çıkıyor. Endülüs (711-1492), İber Yarımadası'nda
Arapların etkisi altında bulunan bölgelere verilen isim. Müslümanların İber
Yarımadası'ndaki varlığı en son Moriskoların 1609 yılında İspanya'dan
Müslümanlığı bırakmadıkları için göçe zorlanarak sınır dışı edilmesiyle son
buldu.
1492'de Gırnata'nın (Granada) düşmesi üzerine İspanya'da Müslüman
hâkimiyetinin tamamen son bulmasının arkasından yarımadanın Katolik çerçevede
bütünleşmesi hedeflendi. Bu politikanın tabii sonucu olarak önce ülkedeki Yahudi
toplulukları bir kısmı zorla hıristiyanlaştırılmak, bir kısmı ise sürgüne
gönderilmek suretiyle tasfiye edildi.
İspanya'nın bu tarihsel tecrübesi, günümüzde Gazze'deki
soykırım iddialarına karşı daha duyarlı olmasında etkili olduğu
değerlendiriliyor. İspanyolca'da hâlâ kullanılmakta olan Guadalajara,
Guadalquivir gibi nehir ve vadi isimleri; Medinaceli, Albacete, Calatayud gibi
şehir ve kale isimleri; İspanyolca'daki toplam Arapça kelime sayısı 4000'in
üzerinde ve Endülüs medeniyetinden bugüne uzanan canlı kökler olarak önem
taşıyor.
Uzmanlara göre İspanya’nın bu tavrı sadece dış politika
değil, aynı zamanda iç politik strateji. Sosyalist hükümetin tabanı, Filistin
yanlısı duyarlılıklarla şekillenmiş durumda. Ayrıca, İspanya'nın tarihsel
olarak sömürgecilik karşıtı çizgisi, İsrail’e yönelik eleştirileri daha cesur
bir zeminde dile getirmesine neden oluyor.
Sonuç olarak da Madrid yönetimi, Avrupa'da tek başına kalma
riskine rağmen bu politikasını sürdürme kararlılığında görünüyor/sputnik