Ahlâklı Toplum

Ahlâk düzenini toplumda yerleşik kılmanın yolu nedir?
GİRİŞ: 30.09.2024 14:52      GÜNCELLEME: 30.09.2024 14:52
Rasthaber -  Bismillahirrahmanirrahim

  Ahlâkî Yasanın Anlamı: Ahlâkî düzende herkes ahlâkî yasa ve zorunluluklara uymalıdır. Yasalar, akıl ve şeriatın onayı ile olması gerekenler ve olmaması gerekenler şeklinde ortaya çıkar ve bu yasaların uygulanması ile birey ve toplumun hayır ve maslahatının öncüsü belirir.

Ahlâkî yasa ile kastedilen şey, birey ve toplumun mutluluğunun temini için insanın manevi kişiliğini, ruhsal yüceliğini ve gerçek hüviyetini koruyan kaide ve yöntemlerdir. [1] Bu yasaların özellikleri ise şöyledir:

– Uygulanma gerekliliği

– Genellik

– Mutlaklık

Ahlâkî yasa, bu üç özellikle diğer öğreti ve yasalardan ayırt edilir.

Ahlâkî Yasa İle Diğer Yasalar Arasındaki Fark:

1- Uygulanma gerekliliği: Ahlâkî yasaların uygulanmasının gerekliliği, fizikteki cebrî yasalar türünden değildir. Çünkü fizik yasaları, hayvanları bir işi yapmaya mecbur ettiğinde, bu icbarın şiddetini azaltacak başkaca bir etken olmaz. Ahlâkî yasaya itaat etme, ahlâkî buyruk ve zorunlulukları gerçekleştirme alanında ise, sorumluluk ve vazifeşinaslık hissi ile birlikte kişisel nefsanî eğilimler ve sanılar da insanın iradesini etkiler.

2- Ahlâkî yasanın genelliği: Ahlâkî yasaların tümü genel buyruk ve gerekliliklerdir; konum ve durumları benzeşen herkes, kendisi için belirlenen görevleri yapmakla yükümlüdürler. Baba ve anneye saygı, belirli bir kişiye veya bir ülkeye veyahut da belli bir çağın insanlarına özel bir buyruk değildir. Bu, genel bir yasadır; herkes baba ve annesine karşı saygılı davranmalıdır ve bunun istisnası yoktur. Vefa, iffet, yiğitlik, dürüstlük, doğru konuşmak, karşılıklı saygı... gibi ahlâkî yasalar da aynı özellik ve niteliktedir.

3- Mutlaklık: Ahlâkî yasaların mutlak oluşunun anlamı, her hangi bir kayıt ve şartla sınırlı olmamasıdır. Yani ahlâkî yasalar; zaman, mekân, ırk... gibi kayıtlarla sınırlı olmayan mutlak ve kesin buyruklardır. Ahlâkî yasaların tek kayıt ve şartı, akıl ve şeriata itaat ve de ilâhî gaye doğrultusunda görevin ifasıdır.

Bir başka deyişle ahlâkî yasalar, başka bir amaca ulaşma vesilesi değil, bizzat kendisi nihai amaçtır. Bu nedenle yüce İslâm Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Ahlâk erdemlerini tamamına vardırmak için peygamberlikle görevlendirildim.

Ahlâkî yasaların uygulanması, belli bir yaş ile de sınırlandırılmamıştır. Dinî farizalar ise böyle değildir; çünkü onların bazısı, başka bir amaca ulaşmak için ve bazıları da belli bir zaman ve yaş için farz kılınmıştır.

Ahlâkî düzen, insanbilimi ilke ve dayanaklarına uygun olarak özel yasalara sahiptir ve bu düzenin gerçekleştirilme amacı, Allah'ın halifeliği makamına ulaşmaktır. Amaç, ilâhî celal ve cemalin mazharı olmak, bütün kemallere sahip olmak ve bütün kusurlardan arınmaktır. Dinî ahlâk yasaların çoğunda gözetilen ilke, her ortam ve koşulda insana yücelik, izzet ve hikmet kazandırmaktır.

Amelî Yöntem:

Ahlâkî düzeni toplumda yerleşik kılabilmek, insanın keramet, hikmet ve izzetini koruma misyonunu üstlenen ahlâkî konuların her birine özel ilgi göstermeyi, toplumun her bireyinin ahlâkî erdemleri gerçekleştirme yöntemleri alanında sürekli eğitim görmekle ahlâkî konuların tümünü bir kültür haline getirmeyi, toplumun sağlıklı ortamında bu sıfatları alışkanlık ve yetiye dönüştürmeyi gerektirir.

Halkın genel katılımı ve ahlâkî konuların her birinin kültüre dönüştürülmesi, mükemmel ilâhî din İslâm'ın nurlu buyruk ve hükümleri sayesinde beşerî toplumda sağlıklı ahlâkî altyapıyı oluşturacaktır. O halde doğru konuşmak, vefalı olmak, emaneti korumak, adalet, iffet, hikmet, cesaret, insanlara saygı, başkalarına hizmet... gibi ahlâkî konu ve yasalar genel kültüre dönüştürülmelidir. Böylece insanlık, ahlâkî düzen kurma arzu ve özlemine kavuşacaktır.

Ahlâkın Yerleşik Hal Almasının Ön Koşulu:

Genelde peygamberlerin ve özelde de yüce İslâm Peygamber’inin (s.a.a) görevlendirilişinin önemli amaçlarından biri olan genel anlamıyla ahlâk; ancak bütün insanların insanca yaşaması, kimsenin kimseyi aldatmaması, kimsenin kimseye tuzak kurmaması, ahlâkî değerleri (birey, aile, toplum, siyaset... gibi) bütün alanlarda genel bir kültüre dönüştürmesi, bütün insanlar arasında bir tür gönül birliği ve dayanışma oluşturması gerektiğine inanması durumunda gerçekleşecektir. [2]

abna
----------

[1]- Hüseyin Hakkani Zencanî, İslâm'ın Ahlâk Düzeni, s. 47.

[2]- Hüseyin Hakkani Zencanî, İslâm'ın Ahlâk Düzeni; Muhammet Taki Misbah Yezdî, Kur’an’da Ahlâk.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM