Şehadet ve Şehitlik

GİRİŞ: 28.09.2024 14:52      GÜNCELLEME: 28.09.2024 14:52
Rasthaber -  “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar.” 


Al’i İmran/169 

Biz Kur’an esasına göre şehitleri diri bilir ve İslam yolunun şehitlerine özellikle de Kerbela şehitlerine selam eder, onlarla konuşur ve tevessül ederiz. Ebu Süfyan, Uhud Savaşının sonunda yüksek sesle şöyle bağırmaktaydı: “Uhud’daki bu yetmiş Müslüman ölüsü, Bedir savaşındaki yetmiş ölümüzün bedelidir.” Hz. Peygamber (s.a.a) ise ona şöyle buyurdular: “Bizim ölülerimiz cennet sakinleridir. Sizin ölüleriniz ise ancak cehennemdeler...”[1] 

1 – Rivayetlerde Allah’ın şehitlere has yedi özellik bahşettiği nakledilmiştir. Şehitten düşen ilk kan damlası, tüm günahlarının affedilmesini sağlar. Şehit, başını hurinin eteğine koyar, cennet elbiseleriyle süslenir, en hoş kokularla arındırılır, cennette kendisine sunulacak makamını müşahede eder, tüm cennette gezinebilme serbestisi edinir, perdeler kalkar ve Allah’ın veçhini seyreder.[2] 

2 – Hz. Peygamber (s.a.a) bir şahsın şöyle bir duada bulunduğuna tanık olur: “Allahım senden istenilen en güzel şeyi bana bağışla.” Hz. Peygamber işittiği bu duadan sonra şöyle buyurmuştur: “Eğer onun duası kabul olursa, Allah yolunda şehit olacaktır.”[3] 

3 – Bir diğer rivayette ise şöyle buyrulmuştur: “Her iyiden daha yüksek iyi vardır. Ancak şehadet böyle değildir. Bir şahıs şehit olduğunda, ondan daha hayırlısı tasavvur edilemez.”[4] 

4 – Kıyamet gününde şehidin şefaat makamı vardır.[5] 

5 – İmam Cafer Sadık’dan (a.s) rivayet edilmiştir: ‘Kıyamet gününde şehide sürçmeleri ve hataları gösterilmeyecektir.’[6] 

6 – Şehitlikte ilk sıra, ilk hamleyi yapan ve düşman hattını yaranlarındır. Onların makamları daha yüksektir.[7] 

7 – Mücahitler, cennete özel bir kapıdan gireceklerdir.[8] Herkesten önce cennete onlar gireceklerdir.[9] Cennette özel makamlara sahip olacaklardır.[10] 

8 – Dünyaya tekrar dönüp şehit olmak isteyen sadece şehitlerdir.[11] 

9 – En üstün ve en iyi ölüm, şehadettir.[12] 

10 – Allah katında hiçbir damla kan, ilahi yolda dökülmüş olandan daha beğenilir ve sevimlideğildir.[13] 

11 – Şehit elinde silah, üzerinde savaş elbisesi ve hoş kokusuyla kıyamet sahnesine gelir ve melekler ona selam ederler.[14] 

12 – İmamlarımız şehid olmuşlardır. Peygamberlerden ve ilahi rehberlerden birçoğu da şehid olmuştur. “Nice peygamberler beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar…”[15] “… Bu musibetler (onların başına), Allah’ın ayetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak peygamberleri öldürmeleri sebebiyle geldi…”[16] 

13 – Hz. Ali (a.s) şahsına münhasır onca faziletine rağmen sadece şehadet perdesini araladığında şöyle buyurmuştur: “And olsun Kâbe’nin Rabbine, kurtuldum!". Hz. Ali (a.s) ilk iman eden kimse, Hz. Peygamber (s.a.a)’in ölüm yatağına yatan, O’nunla kardeş olan, Peygamber’in (s.a.a) mescidine evinin kapısı açılan yegane kişi, İmamların babası ve Hz. Zehra’nın (selamullahi aleyha) kocasıdır. O’nun Hendek Savaşındaki darbesi, tüm insan ve cinlerin ibadetlerinden üstündür. Ulaştığı tüm faziletlerde ve kimsenin yapamadığını yaptığı işlerinde dahi yukarıda zikredilen ‘kurtuldum’ ifadesini kullanmamıştır. 

14 – Hz. Ali (a.s) buyurdular: “Ebu Talib’in oğlunun canını elinde tutan Allah’a and olsun ki; Allah yolunda bin kılıç darbesine tahammül etmek, yatakta ölmekten daha kolaydır.”[17] 

15 – Hz. Ali (a.s), Hz. Peygamber’den (s.a.a) ileride şehid olacağı müjdesini alana kadar, Uhud savaşında şehid olamadığı için üzüntülü bir haldeydi. 

16 – Şehid Mutahhari ‘Hüseyni Hamaset’ adlı kitabında şöyle yazar: “Cömert bir kimse, sanatçı ve âlim; varlığından bir parça olan malını, sanatını ve ilmini ölümsüz kılar. Ancak şehid tüm varlığını ölümsüz kılar.”[18] 

17 – Hayvanlar âleminde ölmüş bir koyun değersizdir. Ancak kıbleye döndürülmüş ve Allah’ın ismiyle kesilmiş olanın bir kıymeti vardır. 

18 – Bir âmâ görme mefhumunu ve bunun manasını idrak edemediği gibi, dünyada yaşayanlar da şehitlerin hayatlarını derk edemezler. 

19 – Allah yolunda infak etmek (bire karşı) yedi yüz katına ve daha fazlasına tekabül ediyorsa; Allah yolunda can ve kan vermenin değeri kim bilir nasıldır? (ehlader)

Üstad Muhsin Kıraati 

--------------------------------------------

[1] - Tefsiru’l Mecmau’l Beyan 
[2] - Vesailu’ Şia, c.11, s.10 
[3] - Müstedrek, c.2, s.243 
[4] - Biharu’l Envar, c.74, s.61 
[5] - A.g.e., c.2, s.15 
[6] - Vesailu’ş Şia, c.11, s.9 
[7] - Mizanu’l Hikme 
[8] - Biharu’l Envar, c.97, s.8 
[9] - A.g.e., c.97, s.11 
[10] - Tefsir’u Nuru’l Sakaleyn, c.2, s.241 
[11] - Kenzu’l Ummal, c.4, s.290 
[12] - Biharu’l Envar, c.100, s.8 
[13] - Vesailu’ş Şia, c.11, s.6 
[14] - Biharu’l Envar, c.97, s.13 
[15] - Al’i İmran, 146 
[16] - Bakara, 61 
[17] - Nehcu’l Belağa 
[18] - Hüseyni Hamaset, c.3, s.40

YORUMLAR

REKLAM