Her ne kadar bu suikastların eş zamanlı olarak ilk kez
yaşanmış olsa da geçmişte bu örgütlerin her biri aynı anda liderlerinin ortadan
kaldırılmasıyla karşı karşıya kalmıştır, ancak bu tür olaylar direnişin
çöküşünü veya kalıcı zayıflamasına yol açmamış, tam tersine kısa bir süre sonra
yeniden canlanarak eskisinden daha fazla güç kazanmıştır.
Hizbullah, Hamas, İslami Cihad gibi ulusal ve İslami direniş
gruplarının yaşamını incelerken toplumsal taban, ideoloji, kadrolaşma gibi
bileşenlere ve bunların oluşumunun siyasi ve kültürel bağlamlarına dikkat etmek
gerekir.
Günümüzde Hamas ve İslami Cihad, Filistinli iki İslami
direniş hareketi olarak Filistin halkı nezdinde önemli bir konuma sahiptir ve
bunun temel nedeni Kudüs'ün kurtuluşu davasına bağlılıkları ve Filistin
halkının çıkarlarını Siyonistlere karşı korumalarıdır.
Bu hareketlerin her türlü savaşa ve teröre rağmen varlığını
sürdürmesini sağlayan temel unsur halk kitlelerinin desteğidir. Aslında ortak
dava için mücadele eden Hamas ve Hizbullah Gazze halkından veya Güney Lübnan
halkından ayrılamaz.
Haziran 2023'te (Aksa Tufanı öncesi) Batı Şeria ve Gazze'de
yapılan bir anketin sonuçları, Filistinlilerin yüzde 70'inin Batı Şeria'da
Filistin Özerk Teşkilatı'nın emri altında olmayan "Cenin Tugayı" gibi
direniş gruplarının oluşturulmasına olumlu baktığını gösteriyor. Bu ankete
katılanların yüzde 80'i mevcut grupların Filistin Özerk Teşkilatı'na teslim
olmasına ve silahsızlandırılmasına karşı çıkıyor ve sadece yüzde 16'sı bu
konuyu destekliyor.
Bu yıl haziran ayında Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da yapılan
bir anket, Filistinlilerin yüzde 61'inin hâlâ Gazze Şeridi'ndeki işlerin
sorumluluğunun Hamas hareketinde olmasını tercih ettiğini gösteriyor,
Filistinlilerin yalnızca yüzde 16'sı Gazze Şeridi'nde yeni bir hükümetin
kurulması gerektiğini savunuyor.
Bu ankete göre katılımcıların yaklaşık yüzde 60'ı Aksa
Tufanı operasyonunu destekliyor ve yüzde 82'si Siyonist rejimin savaş ve
saldırganlığının Filistin meselesine yönelik uluslararası kaygı ve ilgiyi
artırdığına inanıyor; Ayrıca Filistinlilerin yüzde 75'i Hamas'ın savaş
sırasındaki performansından memnun.
Lübnan Hizbullah Hareketi de bu yılın yaz aylarında yapılan
bir ankette 2022'ye kıyasla önemli bir popülerlik artışı elde etti.
Bu grupların geçmişine bakıldığında, direniş liderlerinin
şehit edilmesinin düşmanla mücadele sürecinde doğal bir durum olduğu, ancak
Siyonistlerin uzun süredir devam eden direnişi topyekun yok etme dileğinin
hiçbir zaman işe yaramadığı görülmektedir.
Bu yazının devamında, İsrail'in gerçekleştirdiği bazı
suikastlara göz atacağız ve direniş gruplarının hâlâ varlığını sürdürmesinin
nedenlerini inceleyeceğiz.
Suikast ve terörler
Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas’ın kurucusu ve manevi
lideri Şeyh Ahmed Yasin, 22 Mart 2004 tarihinde evinin yakınındaki camide sabah
namazını kılmasının ardından işgalci Siyonistlerin helikopterleri tarafından
fırlatılan füzeler sonucu şehit oldu.
Direniş hareketinin liderleri arasında karizmatik bir isim
olan şehit Ahmed Yasin'in suikasta uğraması Hamas'ın bünyesine indirilen ağır
bir darbe olarak değerlendirildi.
Hamas’ın ruhani lideri Şeyh Ahmed Yasin’in suikasta kurban
gitmesinin ardından, Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas liderlerinden ve
ilk intifadanın (1988) kilit isimlerinden biri olan Dr. Abdulaziz Rantisi,
hareketin siyasi lideri ve sözcüsü olarak tanıtıldı. Şaron kabinesi Şeyh Ahmed
Yasin suikastıyla yetinmedi ve sadece birkaç ay sonra Dr. Abdulaziz Rantisi’yi
terör operasyonunun hedefi haline getirdi.
Dr. Abdulaziz Rantisi, 17 Nisan 2004 tarihinde İsrail hava
güçlerinin Gazze'de Apache helikopterleriyle düzenlediği saldırıda öldürüldü.
Aracına füze atılan Rantisi olay yerinde şehit oldu.
Şeyh Ahmed Yasin ve Rantisi'nin şehit edilişinin ardından
Hamas'ın liderleri ve siyasi üyeleri, Siyonistlerin olası saldırılarından
korunmak için Filistin'i terk ederek Suriye'ye yerleşmeye zorlandı; Rantisi'nin
ardından Halid Meşal Hamas'ın siyasi ofisinin başkanlığını devraldı ve ardından
İsmail Heniyye Hamas lideri oldu.
İslami Direniş Hareketi Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin
El-Kassam Tugayları’nın efsanevi komutanı ve bomba uzmanı “Mühendis” Yahya
Ayyaş, 5 Ocak 1996 sabahı Cabalya mülteci kampında uğradığı suikast sonucu
şehit oldu. Muhammed Dayf liderliğindeki Kassam Tugayları, Hizbullah'tan sonra
direniş cephesindeki en güçlü sivil toplum askeri örgütü sayılabilir.
Hamas'ın yanı sıra suikast ve terör meselesine diğer
Filistinli gruplarda da rastlamak mümkün; Filistin davası tarihinin en önemli
ve etkili isimlerinden biri olan Dr. Fethi Şikaki, 1986'da birkaç arkadaşıyla
birlikte Filistin İslami Cihad hareketini kurdu. İslami Cihad Hareketi'nin ilk
genel sekreteri Dr. Fethi Şikaki, 26 Ekim 1995 yılında, Malta adasında Siyonist
terör örgütü Mossad tarafından gerçekleştirilen suikast ile şehit edildi.
Bu suikast, Filistin Kurtuluş Örgütü başkanı Yaser Arafat
ile işgal rejiminin dönem başbakanı Yitzhak Rabin'in iki devlet planı ve Oslo
anlaşması üzerinde müzakere yaptığı sırada gerçekleşti. Fethi Şikaki ve diğer
Filistin lideri, bu anlaşmanın Filistin'e hiçbir şey bırakmayacağına ve işgale
karşı Arap ve İslam devrimini önleyeceğine inanıyordu.
Aslında Hamas ve İslami Cihad Hareketi'nin çökmesini
engelleyen konu, Filistin'in kurtuluşuna kadar mücadelenin sürdürülmesi ve
geleceğe yönelik kadroların oluşmasıydı.
İşgal altındaki toprakların sınırlarının kuzeyinde,
Lübnan'daki iç savaş sırasında doğan Hizbullah Hareketi, ilk genel sekreteri
Sobhi Tafili'nin istifasının ardından Seyyid Abbas Musavi tarafından yönetildi,
ancak kendisi 1992 yılında Siyonistler tarafından şehit edildi.
Seyyid Abbas Musavi'nin şehit olmasının ardından Siyonist
gazeteler şu manşeti attı: "Hizbullah'la çatışma dönemi sona erdi"
Ancak Hizbullah'ın 2000 yılında İsrail ordusunu Güney Lübnan'dan atması ve 33
günlük 2006 savaşında Siyonistleri yenmesi uzun sürmedi. Hizbullah gittikçe
Lübnan ve bölgede ciddi bir aktör haline geldi.
Toplumsal taban meselesinin yanı sıra örgüte yön veren
ideoloji de dikkat edilmelidir; İki Sünni İslamcı örgüt olarak Hamas ve İslami
Cihad ya da bir Şii örgüt olarak Hizbullah, her zaman İslam'ın doğru bir
yorumunu sunmaya çalışmıştır; Hamas, 2009'da El Kaide'ye yakın radikal bir
grubun lideri Abdullatif Musa'yı silahlı çatışmada öldürmüş ve Gazze'de radikal
oluşumuna izin vermemiştir.
Lübnan'da Hizbullah'ın başarısının nedeni farklı mezhep ve
dinler arasındaki birliği korumak, etnik ve dini savaşlardan kaçınmaktır.
Örgütün lideri ve üyelerinin kitlelerle aynı kaderi
paylaşması da çok önemlidir. Siyonistlerin son dönemde Gazze'de işlediği
saldırılarda İsmail Heniyye'nin çocuklarının ve torunlarının şehit olması,
Hasan Nasrallah'ın oğlunun geçmiş yıllarda şehit edilişi, Cihad Muğniye'nin
şehadeti ve Siyonistlerin dijital saldırısında Lübnan Parlamentosu milletvekili
Ali Ammar'ın oğlunun şehit düşmesi, direniş sürecinde sıkça görülen örneklerin
bir kısmıdır. Bunlar, Filistin veya Lübnan halkının direniş komutanlarını
kendilerinden ayrı değil, kendilerinin bir parçası olarak gördüklerini
göstermektedir. Dolayısıyla bu gruplara katılım ilgisi bitmiyor ve Filistin ile
Lübnan halkının bu eğilimi direnişin devamı ve hayatta kalmasında etkili bir
faktördür.