Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne karşı yürüttüğü ve
neredeyse yaşamın tüm izlerini yok eden soykırım savaşı üzerinden yaklaşık 16
ay geçtikten ve Siyonist rejimin başbakanı Binyamin Netanyahu'nun sürekli engellemelerinden
sonra, geçtiğimiz çarşamba günü varılan Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşması
bugün, 19 Ocak Pazar günü uygulamaya girdi.
Tabii ki, Siyonist rejim ateşkesin uygulanmaya başlamasının
hemen ardından Gazze'nin çeşitli bölgelerini bombalayarak şimdiye kadar 19
sivili şehit etti. Ancak bu anlaşmanın maddeleri, arabulucuların Siyonist
rejimin Gazze'ye tekrar savaş açmayacağına dair açık taahhütlerini
içermektedir. Özellikle, Amerika'nın seçilmiş başkanı Donald Trump'ın
önümüzdeki günlerde Beyaz Saray’a girmeye hazırlanıyor olması ve başkanlık
döneminin resmen başlamasına kadar Gazze savaşının devam etmesini istememesi de
bu duruma katkı sağlamıştır.
Filistinli gruplar, başta Hamas hareketi olmak üzere, direniş
ve Filistin halkını temsilen ateşkes ve esir değişimi için yapılan tüm
müzakerelerde birkaç hedefi gerçekleştirmeye çalışmıştır. Bu hedefler arasında;
savaşın tamamen durdurulması, Siyonist işgalci güçlerin Gazze Şeridi'nden
tamamen çekilmesi, Gazze'ye yardımların girişini sağlamak için geçişlerin
açılması, Siyonist rejimin savaşa geri dönmeyeceğine dair garanti, Gazze
Şeridi'nin yeniden inşası ve esir değişimi için net ve belirsizliğe yer
bırakmayan bir anlaşmaya ulaşılması yer alıyordu. Hamas’ın üst düzey
liderlerinden Halil el-Hayye, ateşkes anlaşmasının ardından yaptığı konuşmada,
Hamas'ın bu anlaşmada istediği her şeyi elde ettiğini belirtti.
Mevcut Gazze ateşkes anlaşmasının maddeleri, Filistinli
gruplar için özellikle siyasi düzeyde iç işlerini organize etme ve Gazze
Şeridi’nin yönetimi için ulusal bir uzlaşmaya ulaşma fırsatı sunmaktadır.
Görünüşe göre Gazze'deki ateşkesin birinci aşaması, Siyonist rejime olan
güvensizlik ve anlaşmanın uygulanması için arabuluculara dayanma gerekliliği
nedeniyle oldukça hassas bir dönem olacaktır. Eğer bu aşamanın başarısı garanti
altına alınırsa, sonraki aşamaların doğru bir şekilde uygulanması konusunda
umutlu olunabilir.
Bu bağlamda, Arap dünyasının önde gelen bir analist ve Ruyet
Siyasi Araştırmalar Merkezi’nin müdürü Ahmed Atavne, direnişin Netanyahu ve
onun aşırı sağcı kabinesine karşı önemli birkaç hedefe ulaşmayı başardığını ve
onların hedeflerine ulaşmasını engellediğini belirtti.
Atavne şunları ekledi: “Bu anlaşmanın maddeleri teorik
olarak, işgalci rejimin Gazze’de Filistin halkını yerinden etmesini engelliyor.
Ayrıca anlaşmanın maddelerinde gördüğümüz gibi, Siyonist rejimin Hamas’ı yok
etme stratejik hedefi başarısız oldu. Bunun ötesinde, İsrail askeri baskı
yoluyla Gazze’deki esirlerini serbest bırakamadı ve esir değişimi anlaşması
yoluyla ağır bir bedel ödemek zorunda kaldı. Böylece direniş, kendi yolundaki
kararlılığını bir kez daha vurguladı ve işgalci Siyonistlere karşı koymanın ve
mücadele etmenin tek yol olduğunu kanıtladı.”
Bu siyasi ve askeri analist, direnişin Netanyahu’nun yeni
bir Ortadoğu haritası çizme planlarını boşa çıkardığını belirterek şunları
söyledi: “Eğer mevcut ateşkes anlaşması tam olarak uygulanırsa, bu durum
direnişin lehine büyük kazanımlar sağlayacak ve gelecekte Siyonistlerin iç
yapısında olumsuz yansımaları görülecektir. Direniş, tüm büyük güçlerin
Siyonist rejimi desteklediği bir dönemde, özellikle Lübnan ve Yemen’in de Aksa
Tufanı savaşına katılmasıyla, İsrail ve destekçileri için büyük bir meydan
okuma oluşturmayı başardı.”
Siyonist rejim uzmanı Süleyman Beşarat da bu anlaşmanın,
Siyonistlerin onu uygulamama ihtimaliyle ilgili tehlikeler taşıdığına inanıyor.
Ancak Amerika’da Trump’ın iktidara gelmesiyle Netanyahu’nun hareket alanının
azalabileceğini düşünüyor; çünkü Trump, Gazze Şeridi’nin geleceğiyle ilgili bir
dizi adım atacak ve görünen o ki, Gazze veya bölgedeki diğer cephelerde savaşın
devam etmesini istemiyor. Öte yandan, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını
yeniden başlatması, bu bölgedeki İsrailli esirlerin hayatını tehlikeye atmak
anlamına geliyor.
Siyonist rejim uzmanı, Gazze ateşkes anlaşmasından sonra
Siyonistler arasında yeni anlaşmazlıkların ortaya çıkmasının ve iç çatlakların
derinleşmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti. Bu durumun, anlaşmanın ilan
edildiği ilk saatlerde bile görüldüğünü ifade etti. Netanyahu’nun faşist
kabinesindeki bakanlar ona karşı ayaklanarak hükümetin dağılması tehdidinde
bulundular.
Beşarat ayrıca şunları vurguladı: “Mevcut ateşkes
anlaşmasının maddeleri, geçen yıl Mayıs ayında sunulan önerinin maddelerine
oldukça benziyor. O dönemde Netanyahu bu öneriyi kabul etmemişti. Bu nedenle
bugün Siyonistler, özellikle de İsrailli esirlerin aileleri, Netanyahu’ya karşı
büyük bir öfke duyuyor ve eğer o anlaşma o zaman imzalanmış olsaydı, şimdi tüm
İsrailli esirlerin hayatta olacağını söylüyorlar.”
Süleyman Beşarat sözlerini şöyle tamamladı: “Öte yandan,
İsrail’in aşırı sağ partilerinin, 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşanan tüm
başarısızlıkların sorumluluğunu orduya yüklemek istediği anlaşılıyor. Bu da
Siyonist rejimin ordusu ile siyasi kabinesi arasında gerilimlere yol açacaktır.
Genel olarak, yakında Siyonistler arasında büyük bir gerilim ve anlaşmazlık
dalgasına tanık olacağız. Bu durum, rejimin iç siyasi sahnesinde çatlaklara
neden olacak ve uluslararası konumunu da olumsuz etkileyecektir.”