Ferguson köşesinde, yazarların ve film yapımcılarının uzun
zamandır büyük savaşlarla ilgili alternatif tarihler icat ettiklerini ve
bunların kayıtsız Amerikalılar için uyarıcı hikayeler olması gerektiğini
belirterek ABD vatandaşlarının yenilgiyi akıllarında canlandırıp
canlandıramadıklarını merak ettiğini belirtti.
Tarihçi, ABD’nin 2021’de Afganistan’dan aşağılayıcı bir
şekilde çekilmesinin ‘kolektif hafıza kuyusundan hızla aşağıya doğru
sürüklendiğini’ anımsattı.
Yazar, 2024’ün sonlarında İran’ın başarılı bir şekilde
nükleer silah geliştirdiği ve Hizbullah’ın İsrail’e büyük bir füze saldırısı
başlattığı haberleri ortaya çıkarsa ABD’nin vereceği tepkiyi kurgulayarak
Washington yönetiminin 1973’te Arap-İsrail savaşına müdahil olmasına neden olan
Sovyetler Birliği’ne yaptığı gibi İran’ı da nükleer silahlarını kullanmakla
tehdit edebileceğini öne sürdü.
Ferguson, “Ya da Washington bir kez daha İsrail’i kendi
bekası için savaşı ‘tırmandırmasının’ kabul edilemez olduğu konusunda uyaracak
mı?” diye sordu.
‘Çin adayı kuşatırsa Amerikalılar Tayvan’ı ne kadar süre
hatırlayacak?’
“Bir başka soru da, Çin ordusu adayı (Tayvan’ı) kuşatır ve
ABD Başkanı (Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlama risklerini analiz ettikten sonra)
yardım için gemilerini göndermezse Amerikalılar Tayvan’ı ne kadar süre
hatırlayacak?” diyen Ferguson, Amerikalıların Tayvan demokrasisinin sonuyla
Grammy töreni ya da Super Bowl’dan daha fazla ilgilenip ilgilenmeyeceğini
sordu.
Yazar, bu distopik senaryoların hiçbirinin gerçekleşmemesini
tevekkülle umduğunu, fakat özellikle 2021’de Kabil’in düşmesinden sonra,
ABD’nin her üç durumda da utanmadan pes edebileceğini düşünmemekte zorlandığını
ifade etti.
‘Ukrayna, İsrail ya da Tayvan yenilgilerinin sonuçları 11
Eylül saldırılarından çok daha kötü olacaktır’
Tarihçiye göre bunun nedeni Amerikalıların da içten içe
yenildiklerini düşünmemeleri, çünkü Vietnam’da da Afganistan’da olduğu gibi
sonuçlarla yüzleşenlerin yerli halk olması. Ferguson, “Dolayısıyla Ukrayna,
İsrail ya da Tayvan’ın işgal edilmesine izin vermesi halinde ABD’yi korkunç
sonuçların beklediğini iddia etmek zor. Ancak bu sonuçlar 11 Eylül
saldırılarından çok daha kötü olacaktır,” ifadelerini kullandı.
Ferguson, İngiliz yazar Len Deighton’ın alternatif bir
Britanya tarihi anlatan British SS adlı kitabına atıf yaptı. Deighton, 1978
yılında baslında romanında, Almanya’nın 1940 yılında Britanya’yı işgal etmesi,
kralı tutuklaması, Winston Churchill’i idam etmesi ve kukla bir hükümet
kurmasının ardından yaşanan kurgusal olayları kaleme alıştı. Tarihçinin de
belirttiği gibi, roman keskin bir gerçekçilikle dolu.
Öte yandan Ferguson, belirli koşullar altında yenilgiyi
hayal etmeye çalışmanın morali bozabileceğini, ancak aynı zamanda zihnin
kaybetmenin imkansız olduğu gerçeğine uyum sağlamasına olanak tanıdığını
belirtti.
Yazara göre Ukraynalılar yenilgiyi düşünmekte zorlanmıyor.
Ferguson, “Ukraynalılar Putin’in sömürgeci ordusunun neler yapabileceğini
biliyorlar. Benzer şekilde, İsraillilerin çoğu Hamas’ın zaferinin ikinci bir
soykırıma yol açacağını biliyor. İsrailliler 7 Ekim 2023’te yaşanan vahşeti
asla unutmayacaktır,” diye ekledi.
Ancak tarihçiye göre çok az Amerikalı aynı şekilde
düşünüyor. Sovyet birliklerinin ABD’yi işgal ettiği ve okul çocuklarına Rambo
ruhuyla işgalcilerle savaşmalarını emrettiği Kızıl Şafak filminin gösterime
girmesinden bu yana tam 40 yıl geçti. Ferguson, böyle bir filmin şimdi
çekilebileceğinden kuşkulu.
Ferguson köşesinde kimsenin çekmeyeceğini söylediği bir
filmin tasvirini yapıyor: 2024, Çin Tayvan’ı abluka altına alıyor ve Tayvanlı
yetkililer ABD’den ablukayı kaldırması ve deniz taşımacılığını yeniden
başlatması için gemilerini göndermesini talep ediyor. Bunun için en az iki uçak
gemisi ve çok sayıda denizaltı gönderiliyor. Ferguson, bunun tamamen mümkün
olduğuna inanıyor, halihazırda Kızıldeniz’de bir, Filipinler açıklarında iki ve
Japon sularında bir ABD uçak gemisi mevcut.
Ferguson’a göre tüm bunlar piyasada paniğe yol açacak: Hisse
senetleri yüzde 20 düşecek, ancak Apple (üretiminin çoğunu Çin’de yapıyor) ve
Nvidia (çiplerinin çoğu Tayvan’da üretiliyor) yüzde 50 düşecek. Dolar
uluslararası ticarette yükselecek, ancak ABD’de yaşayanlar birikimlerini
bankalardan çekmeye başlayacak.
Tarihçi, Çin’in ABD gemilerine füze ve insansız hava
araçlarıyla saldırmaya başlaması halinde durumun daha da karmaşık hale
geleceğini öne sürüyor. Ayrıca Ferguson’a göre ABD Başkanı, Japonya’nın Çin
üslerine saldırmasını onaylayıp onaylamayacağına da karar vermek zorunda
kalacak.
Ferguson’a göre bu çerçevede ABD ordusu başkana, uzun
menzilli gemisavar füzeleri gibi bazı önemli silahlarının bir hafta içinde
tükeneceğini hatırlatacak.
Tarihçiye göre, söz konusu senaryo eğer bu yıl
gerçekleşirse, her şey seçim kampanyasının ortasında yaşanacak. Ve Donald
Trump, Joe Biden’ı ya yeni bir ‘sonsuz bir savaş’ başlatmakla ya da tam tersine
Tayvan’ı savunmayarak zayıflık göstermekle suçlayacak.
‘Amerika’nın Normandiya’ya yaptığı başarılı çıkarmaya
kadar yaşamış olan insanlar, savaşı nihai olarak kazanacaklarından şüphe
duyuyordu’
Niall Ferguson, tüm bunların tuhaf ya da fantastik
görünebileceğini kabul ediyor. Fakat Ferguson’a göre bu durum, Japonların 7
Aralık 1941’de Pearl Harbor’a saldırmasının yol açtığı kargaşadan daha
olağanüstü değil. Tarihçi, İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1944 yılında
Amerika’nın Normandiya’ya yaptığı başarılı çıkarmaya kadar yaşamış olan
insanların, Müttefiklerin savaşı nihai olarak kazanacaklarından şüphe
duyduklarına dikkat çekiyor.
Ferguson’a göre en ilginç şey, Çin’in zaferinden sonra
ABD’deki günlük yaşamın nasıl olacağını düşünmek. Ona göre, terhis edilen
askerler ve denizciler dışında başlangıçta herkes için her şey olağan olacak,
ancak Pekin yavaş yavaş kendini göstermeye başlayacak.
Yazarın tahminine göre Amerikalılar aylar içinde telefonda
ne konuştuklarını, e-postalarda ne yazdıklarını ya da eski yayınlarını merak
edecek ve kayıtlarını silmeye başlayacak. Bazıları işbirliği yapmaya karar
verecek, diğerleri direnecek ama çoğu yeni gerçeği kabul edecek.
Ferguson, Len Deighton’ın British SS adlı kitabında durumu
şöyle anlattığına dikkat çekiyor: “Eylül 1941’de Douglas Archer,
vatandaşlarının çoğu gibi gözlerini yarı kapalı tutuyordu.”/harici