Araştırmacı ve üniversite öğretim üyesi Dr. Mahmud
Hüseyinzade, kaleme aldığı "İslami Direniş, Savaş Yanlısı Olmak Anlamına Mı
Geliyor?" yazısında İmam Hamanei'nin İslam Devrimi'nin 40'ıncı yıldönümü
dolayısıyla yayımladıkları " İkinci Adım" bildirisinde yer alan
İslami direnişin önemini anlattı.
"İkinci Adım" bildirisi, mevcut durumda İslam
Devrimi'nin hayatının ikinci adımına girdiğine işaret ediyor. Bu devrim, tıpkı
son 40 yılda ve henüz başlangıcında olduğu gibi, emperyalist güçlerin çeşitli
baskılarıyla karşı karşıyadır. Bu baskıların yoğunluğu o kadar fazladır ki,
devrimin beşinci on yılının arifesinde, İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı
uygulanan yaptırımlar "maksimum baskı" olarak tanımlandı.
ABD'li yetkililer, İran'ın bu azami baskılara
dayanamayacağından devrim zaferinin 40. yıldönümünü görmeyeceğini iddia
ettiler.
Böyle bir durumda İmam Hamanei'nin İslam Devrimi'nin 40'ıncı
yıldönümü dolayısıyla "İkinci Adım" bildirisini yayınladı.
Direniş; İslam Devriminin Temel Faktörlerinden Biri
Direniş, İslam Devriminin temel faktörlerinden biridir.
Çağdaş tarihte bunun pek çok örneğinden söz etmek mümkündür. Bunun en önemli
örneklerinden biri Tütün Ayaklanmasıdır. 1890’da bir İngiliz firmasına tütün
imtiyazı (tekeli) verilmesine karşılık Ayetullah Şirazi üretimi azaltmak için
tütünün kullanılmasının haram olduğuna dair bir fetva yayımlamıştır. Bu fetva
ile İran halkı İngiltere'ye karşı büyük bir direniş dalgası yarattı. Bu hareket
zamanla önemli gelişmelere yol açtı.
Diğer önemli konu ise İran'da meydana gelen İslam
Devrimi'nde direnişin konumudur. Devrim zaferinin ilk yıllarında bu konuya
değinen İmam Hamanei, İslami düzenin direniş yoluyla sulta düzenini yendiğini
vurgulamıştı. İmam Hamanei, İran milletinin Amerika ile zalim-mazlum temelli
ilişkiyi değiştirme konusunda kararlı olduğunu belirtiyor.
Başta Amerika olmak üzere süper güçlere teslim olmamaya
karar veriyoruz. Amacımız büyük hükümetlerin zayıf hükümetlere baskı yaparak
her zaman kurdukları ilişkiyi kırmak ve pes etmemek. İmam Hamanei, en başından
itibaren direniş meselesini İslam Devriminin ana unsuru olarak gündeme
getirmiştir.
Direnişin Etkileri ve Sonuçları
Bu hususta en önemli konularından biri de direnişin etkileri
ve sonuçlarıdır. İmam Hamanei'nin İslam Devrimi'nin 40'ıncı yıldönümü
dolayısıyla yayımladıkları "İkinci Adım" başlıklı bildiride bu konuya
değinmiş ve önemli konulardan biri olarak değerlendirmiştir; çünkü direnişin
İslam Devrimi ve İslami düzen açısından çok olumlu etkileri ve sonuçları
olmuştur. Dolayısıyla ikinci adımda da aynı yola devam etmemiz gerektiğini
gösteriyor.
Direnişin etkilerinden bahsetmek istiyorsak bunun ilahi bir
görev olduğunu unutmamalıyız. Düşmanın baskılarına direnmenin ve ayakta
durmanın aslında Müslümanların görevlerinden biri olduğunu bilmeliyiz. Bu,
Allah'ın Müslümanların omuzlarına yüklediği bir görevdir.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: (Ey iman edenler, düşmana
karşı savaşta, sakın) Gevşeklik göstermeyin, siz üstün durumda iken onları
barışa davet etmeyin. Allah sizinle beraberdir.
Bu ayet sadece düşmana karşı direnişin önemini göstermekle
kalmıyor, aynı zamanda Müslümanlara böyle bir durumda haktan uzaklaşmamaları ve
zorluklara Allah'a tevekkülle göğüs germeleri gerektiğini hatırlatıyor.
İslami Direniş, Savaş Yanlısı Olmak Anlamına Mı Geliyor?
İslam Devrimi Lideri'nin bahsettiği ikinci konu ise
direnişin etkileridir. Direniş hiçbir şekilde savaş yaratmak anlamına gelmez;
Daha doğrusu direnişimizin amacı kendimiz için barışı ve güvenliği sağlamaktır.
Baskılara rağmen bu barış ve güvenliğin sağlanması için düşmana taviz
vermeyeceğiz. Bu, İslam Devrimi'ndeki direnişin meyvelerinden biridir ve
güvenlik ile barışın tesisine yardımcı olabilir.
Bir diğer önemli konu da uzlaşmanın ve düşmana teslim
olmanın maliyetidir. Uzlaşmanın maliyeti direnişin maliyetinden çok daha
ağırdır. Eğer düşmana direnmeseydik elbette çok daha büyük maliyetlerle karşı
karşıya kalacaktık.
Bugün direnişin ve bölgedeki duruma baktığımızda, direnişin
İran'ın üzerinden savaş gölgesini kaldırabildiğini görüyoruz. Eğer direniş
olmasaydı 8 yıl savaşı dışında başka bir savaşla karşı karşıya kalabilirdik. Şu
anda, İran İslam Cumhuriyeti ile uzlaşmaya yönelen Suudi Arabistan ve BAE gibi
ABD'nin bölgesel müttefiklerinin davranışlarında bir değişikliğe tanık
oluyoruz. Bu değişiklik, İran'a barış ve güvenliği getirebilecek direniş
teorisinin etkinliğini göstermektedir.
Geçtiğimiz 40 yıl boyunca düşman defalarca geri çekilmek
zorunda kaldı. Bunlar direnişimizin doğrudan sonucudur.
İslam Devrimi tarihi, düşmana taviz vermenin onu daha fazla
saldırmaya teşvik etmekten başka bir sonuç vermediğini göstermiştir. Tam
tersine dimdik ayakta durduğumuzda düşman geri adım atmak zorunda kalıyor. İmam
Hamanei, ayakta durarak ve direnerek nihai zaferin bizim olacağını vurguluyor.
Amerika'nın sayısız yenilgileri de bunun kanıtıdır.
Geçtiğimiz 43 yıl boyunca, Washington yönetimi İran İslam Cumhuriyeti'ni devirmekte
başarısız olduğunu defalarca gösterdi. Amerika İslami sistemi yok etmek için
İran'a yönelik yaptırım ve baskı uyguladı. Aslında bu onlar için en büyük
başarısızlık olarak değerlendirebilir.
Direnişten Kaynaklanan Maliyetler
Direnişin neden olduğu maliyet düşüşleri gözden
kaçırılmamalıdır. İmam Hamanei, direnmenin maliyetinin, düşmanla uzlaşmanın
maliyetinden çok daha az olduğuna dikkat çekiyor. Direniş göstermeye devam
edersek sonunda daha az ödeyeceğiz. Bu da maddi açıdan direnişin lehimize
olduğunu gösteriyor.
İslam Devrimi Lideri direnişin elbette bir bedeli olduğunu
söylüyor; ama düşmana teslim olmanın bedeli, direnişin bedelinden kesinlikle
daha yüksektir. Şah rejiminin ABD'ye teslim olduğunu ifade eden İmam Hamanei,
onun tüm itirazlarsa rağmen her zaman Amerika'ya haraç verip zayıflığını
gösterdiğini belirtiyor.
Düşmanla uzlaşmanın maliyetine gelince, bu konunun tarihte
birçok örneği var. Özellikle Şah döneminde, düşmanla uzlaşmanın İran'a ne kadar
ağır maliyetler ödettiğini görüyoruz. Bir diğer örnek ise, 20 yıllık Afganistan
işgaldir, bu durum direniş eksikliğinin bir ulusa ne kadar zarar verebileceğini
gösteriyor. Afganistan halkına güvenlik ve refah vaat eden ABD eninde sonunda
bu ülkeyi kolaylıkla terk etti, hatta müttefiklerine bile sırtını döndü.
Diğer önemli konu da ülkenin onur ve saygınlığının
korunmasıdır. Gösterdiğimiz direniş İran İslam Cumhuriyeti'ne onur ve güç
kazandırmıştır. Bunu kanıtlayan pek çok örnek var; Gerçek Vaat Operasyonu, bir
Amerikan insansız hava aracının düşürülmesi, bir İngiliz gemisine el konulması.
Bu tedbirler, İran İslam Cumhuriyeti'nin onur ve gücünü göstermektedir ve eğer
direnmeden önceki rejimin yoluna devam etseydik, bugün kesinlikle bu statüye ve
itibara ulaşamayacaktık.
Direniş Yolunun Sürdürülmesi
Gelecek stratejisi konusunda direniş yolunun devam etmesi
çok önemli. Bu bağlamda İmam Hamanei, "İkinci Adım" bildirisinde,
direnişin olumlu etkileri ve sonuçları olduğunu belirterek, bunun için aynı
yolda devam etmemiz gerektiğini vurguluyor. Bu, seçtiğimiz yolun doğru ve
etkili bir yol olduğunu gösteriyor ve aslında İran İslam Devrimi'nin gelecek
perspektifi de her alanda bu direniş stratejisine dayanıyor.
İmam Hamanei'ye göre, İslam Devrimi'nin uzun ömürlülüğü ve
ilerlemesinin sırrı, direniş söylemiyle çeşitli baskı ve tehditlere karşı
dimdik durmasıdır. Geçtiğimiz 40 yılın deneyimi direnişin İran İslam
Cumhuriyeti'nin ilerlemesinde önemli bir faktör olduğu, aynı zamanda düşmanın
komplolarının başarısızlığının da ana nedeni olduğunu göstermektedir.
Dolayısıyla İslam Devriminin ana stratejisi direniş temelinde açıklanmıştır ve
biz de ona göre hareket etmeliyiz./tesnim