Filistin halkına yönelik soykırımın başlamasından bu yana 22
ay geçti. Avrupa ve ABD’nin tam desteğiyle gerçekleşen bu süreçte, İsrail
rejimi Hamas’ı yok etmek ve esirleri serbest bırakmak adına her türlü suçu
işledi. Bu rejimin en son ve en yeni suçu ise halkı teslim almaya ve Gazze’yi
boşaltmaya yönelik olarak açlığı bir soykırım aracı olarak kullanmak
oldu.
İsrail, gıda, su ve ilaç girişini engelleyerek çaresizce
Gazze’deki soykırımının son aşamasını başlatmış durumda. Son günlerde, sadece
kemiklerinin üzerindeki derileri kalan Filistinli çocukların görüntülerinin
yayılması, insan vicdanını derinden sarstı ve bu vahşete karşı dünya çapında
büyük bir siyasi, medya ve diplomatik dalga oluşturdu.
İsrail’in Kanal 12 televizyonunun yaptığı yeni kamuoyu
yoklamaları, çoğu İsraillinin dünya genelinde rejime karşı oluşan nefret
tsunamisi nedeniyle işgal altındaki topraklardan yurt dışına seyahat etmeye
korktuğunu gösteriyor. Son günlerde birçok İsrail medyası ve ordu generali,
Gazze’deki kıtlık görüntülerine karşı uyarılarda bulunarak şu gerçeğe dikkat
çekti: Yok olan İsrail’dir, Gazze değil.
İbranice yayın yapan Walla haber sitesi, dünya
genelinde oluşan siyasi dalgayı, İsrail rejiminin kuruluşundan bu yana yaşadığı
en büyük diplomatik çöküş olarak tanımladı. Yediot Aharonot
gazetesinin internet sitesi de bir analizinde, İsrail rejiminin Hamas’a karşı
başlattığı Gazze savaşının başarısız bir savaş olduğunu vurguladı. Bir
yıl on ay geçmesine rağmen Hamas yıkılmamış ve esirler geri dönmemiştir.
Maariv gazetesi de son haberinde, işgalci rejimin
Gazze’de savaşın başında belirlediği hiçbir hedefe ulaşamadığını itiraf etti ve
olayların bu şekilde devam etmesi halinde İsrail’in tarihî bir yenilgi
yaşayacağını yazdı. İbranice Maariv gazetesinin askeri analisti Avi
Ashkenazi, İsrail’in yaklaşık 22 aydır Gazze’de süren savaştan sonra
“gerçek bir çıkmaz” içinde olduğunu ifade etti. Ashkenazi’ye göre bu çıkmazın
kökeninde, İsrail’in siyasi kadrolarının olgun ve sorumlu kararlar alamaması
yatıyor. Bu durum, rejimi tarihindeki en büyük siyasi ve stratejik
başarısızlıklardan birine doğru sürüklüyor.
Ashkenazi, İsrail’in en büyük yenilgisinin, savaşın ilk
gününden itibaren ilan ettiği hedefleri gerçekleştirememesi olduğunu vurguladı;
bunların başında esirlerin geri getirilmesi ve Hamas’ın Gazze’den
çıkarılması geliyor. Yazar, İsrail’in Hamas’ı yok etme hedefine
ulaşamadığını kabul ederek şöyle yazıyor: “Sahadaki gerçekler, direnişin hâlâ
ayakta olduğunu, buna karşılık İsrail liderliğinin karar alma sürecinde
karışıklık ve iç anlaşmazlıklarla boğuştuğunu göstermektedir.”
Maariv’e göre, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in
sözünü ettiği yeni ordu operasyon planı, Gazze şehrinin kuşatılmasına ve hava,
kara ve deniz saldırılarının artırılmasına odaklanıyor. Aynı zamanda insani
yardımlar konusu da gündeme getiriliyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump’a göre,
bu sorun “başından beri Gazze’ye bol miktarda gıda gönderilerek” çözülmeliydi
ki “arz, talebin önüne geçsin.”
Ashkenazi, İsrail rejiminin şu anda “gerçek bir zayıflık
aşamasında” ve “siyasi ve askerî açıdan düşük bir performans noktasında”
olduğunu söylüyor. Yine de olayların toparlanabileceğini, bunun ancak sorumlu
bir liderliğin şekillenmesi, kararların siyasi kaygılardan uzak profesyonel
şekilde alınması ve tüm cephelerde kararlılıkla hareket edilmesiyle mümkün
olduğunu belirtiyor.
Ancak birçok İsrailli analist, İsrail’in elindeki tüm askerî
güç ve koordinasyon kapasitesine rağmen “Gazze tehdidini” yok edemeyeceğini
kabul etmektedir. Haaretz gazetesi bu bağlamda “Gazze’nin, Filistin
direnişinin sürekli filizlendiği ve büyüdüğü verimli bir toprak” olduğunu ve bu
nedenle İsrail’in sürekli savaşmak zorunda kalacağını yazdı.
Öte yandan, İsrail kara kuvvetlerinin eski komutanı Yiftah
Ron-Tal, Jerusalem Post’ta yayımladığı yazıda, neredeyse iki yıl
süren savaşın ardından İsrail askerlerinin hâlâ Gazze’de bulunmasının Tel
Aviv’i bir felaketin eşiğine getirdiğini belirtti. Gazeteye göre
Ron-Tal, İsrail hükümetini açık bir strateji ortaya koymamakla eleştirerek, bu
durumun krizi daha da derinleştirdiğini söyledi. O, şu ifadeyi kullandı:
“Operasyonel bir yıpranma var ve yedek kuvvetlerimiz son derece yorgun ve
tükenmiş durumda.”
Aynı zamanda Siyonist askerî analist Ami Dumba, Gazze
savaşındaki çıkmazın bu rejimi siyasi ve ekonomik bir felakete sürükleyeceği
uyarısında bulundu. Dumba, uluslararası toplumun sabrının tükendiğine dair tüm
işaretlerin mevcut olduğunu söyledi. Fransa, İngiltere ve diğer Batılı
ülkelerin Filistin devletini tanımaya hazır olduklarını açıklamaları, sıradan
bir mesele değildir. Ona göre bu gelişmelerin iki temel nedeni vardır: İlki
İsrailli yetkililerin Gazze halkını zorla göç ettirme yönündeki açıklamaları;
ikincisi ise Gazze’deki insani krizin vahametini gözler önüne seren korkunç
görüntülerdir. Bu durum, uluslararası toplumun artık İsrail’in çıkarlarına
uymayan yeni girişimlere kapı aralamasına neden olmaktadır. Daha önce,
İsrail’in eski başbakanı Ehud Olmert de “Gazze’de yeterince yıkım ve
katliam yaptık” demişti.
Bu arada, Gazze Şeridi aylardır en yoğun insanî ve askerî
kuşatma altındayken ve internete, elektriğe ve ekipmanlara erişim büyük ölçüde
kısıtlıyken, İsrailli kaynaklar Gazze kaynaklı birçok web sitesine siber
saldırı düzenlendiğini bildirdi. Israel Hayom gazetesi, Cumartesi sabahı
yayımladığı haberinde, İsrail’in spor sitelerinden oluşan bir dizi web
sitesinin, Cuma akşamı Gazze kaynaklı siber saldırılara uğradığını yazdı. Bu
siteler arasında Maccabi Tel Aviv, Hapoel Beer Sheva ve Maccabi Netanya kulüplerinin
resmî internet sayfaları da yer alıyordu.
Bu saldırılar sonucunda sitelerin içeriği geçici olarak
silindi ve yerlerine Arapça siyasi mesajlar içeren sayfalar yüklendi. Bu
mesajlarda “Gazze sonsuza dek” gibi ifadeler ve maskeli kişilerin görüntüleri
yer aldı. Maccabi Tel Aviv kulübü bir açıklama yaparak sorunun bir siber
saldırıdan kaynaklandığını ve teknik ekibin siteyi geri yüklemek için
çalıştığını duyurdu. Bazı sitelere bir süre erişim tamamen kesildi veya boş
beyaz ekranlar gösterildi.
Son olarak, gönüllü bir görevden yeni dönen İngiliz cerrah Graeme
Groom, Gazze’de çocukların “uyuyabilmek için karınlarını tuzlu suyla
doldurduklarını” söyledi. Fars Haber Ajansı’na göre Groom, Anadolu
Ajansı’na verdiği röportajda, Gazze’de bir gönüllü tıp ekibiyle birlikte
çalışırken şahit olduğu sarsıcı manzaraları anlattı.
Bu İngiliz cerrah, 27 Mayıs’ta (6 Haziran) Gazze’de bir
beslenme kliniğini ziyaret ettiğini ve bir çocuk doktorunun kendisine kuşatma
başladığından bu yana 60 bebeğin açlıktan öldüğünü söylediğini aktardı.
Bazılarının laktoz intoleransı olduğunu ve onlar için uygun mama bulunmadığını
belirtti. Groom şöyle dedi: “Her gün 12 çocuk ağır yetersiz beslenmeye
yakalanıyor. Bazı anneler o kadar aç ki bebeklerini emzirecek güçleri yok.”
Ayrıca sağlık personelinin de kıtlıktan etkilendiğini
belirtti. Filistinli bir anestezi uzmanı olan çalışma arkadaşı Nizar
Abudaqqa’nın, ailesinin yiyecek bir şey bulamadığını söylediğini aktardı.
Groom’un aktardığına göre: “İki buçuk ile on üç yaş arasında değişen altı
çocuğu, karınlarını suyla doldurmuş ve uyuyabilmek için sadece bir tutam tuz
yalayıp öyle uykuya dalmışlar.”