İran İslami Şura Meclisi Başkanı Muhammed Bakır Galibaf,
“Barış ve Güvenlik İçin Çok Taraflı Mimarinin Reformu” başlıklı BRICS üyesi
ülkelerin Parlamentolarının 5. Çalışma Oturumu’na katılarak bir konuşma yaptı.
Galibaf konuşmasında, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ve
sınırlı sayıdaki büyük gücün merkezinde şekillenen mevcut uluslararası düzenin
günümüz dünyasının ihtiyaç ve gerçekliklerine artık yanıt verememekte olduğunu
vurgulayarak, “Mevcut yapılar, ortaya çıkan yeni zorluklar karşısında sadece
etkisiz kalmakla kalmamış, bazı durumlarda bizzat krizin bir parçası hâline
gelmişlerdir" dedi.
Galibaf, milletlerin çoğunluğunun taleplerine yönelik
yapısal kayıtsızlık, Güvenlik Konseyi gibi kurumlarda dengesiz temsil, küresel
kaynaklardan faydalanmadaki açık ayrımcılık, yaptırımlar ve finansal tahakküm
gibi araçların siyasi amaçlarla kullanılması, seçici çok taraflılık ve çifte
standartların, mevcut çok taraflı sistemin derin bir etkinsizlik ve hesap
verebilirlik krizi yaşadığının acı bir göstergesi olduğunu belirtti.
Mehr haber ajansının haberine göre Galibaf, “Bu yetersizlik
ve işlevsizliğin en çarpıcı örneği, Gazze’deki krizdir. Aylardır mazlum Gazze
halkı, durmaksızın en şiddetli bombardımanlara, abluka ve açlığa maruz
kalmaktadır. Binlerce çocuk, kadın ve savunmasız sivil, sistematik suçların ve
açık bir soykırımın kurbanı olmuştur. Tüm inkâr edilemez delillere, kapsamlı
uluslararası uyarılara ve dünya halklarının ortak çağrısına rağmen,
uluslararası kurumların tepkisi çoğunlukla sessizlik, eylemsizlik ve bazen de
örtülü destek ile sınırlı kalmıştır. Oysa barışı, insan onurunu ve küresel
adaleti korumakla yükümlü olan kuruluşlar, bu açık suça karşı caydırıcı
tepkiler verememiştir. Bu sessizlik, sadece diplomatik bir pasiflik değil;
halkların gözünde, bu suçlara örtülü meşruiyet kazandırmak anlamına
gelmektedir” ifadelerinde bulundu.
İran Meclis Başkanı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son günlerde tanık oluyoruz ki, Gazze’de yaşanan korkunç
insani trajedilerin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen, ABD, Güvenlik Konseyi'nin
14 üyesinin açık ve net ateşkes çağrısına karşı beşinci kez veto hakkını
kullandı ve savaşın durmasını engelledi. ABD, İsrail rejimini koşulsuz şekilde
destekleyerek, bu çocuk katili rejimin yanında yer aldı ve ona çağdaş tarihin
en korkunç soykırımlarını yapmasına destek verdi.
Bugün, Amerika’nın doğrudan desteğiyle, Gazze tam kapsamlı
ve insan eliyle oluşturulmuş bir kuşatma altına alınmış durumda; bu kuşatma,
açlıkla, ilaç ve su kıtlığıyla ve sessiz ölümlerle savunmasız sivilleri hedef
almaktadır. Tarih, sivillere karşı işlenmiş böylesine vahşi zulüm ve zalimlik
örneklerini çok nadiren görmüştür.”
Galibaf, “Bir başka örnek de, İran ile ABD arasındaki
nükleer müzakerelerdir. ABD’nin bu müzakerelerdeki tutumu sadece çifte
standartlı ve tutarsız değil, aynı zamanda samimiyet ve şeffaflıktan da
uzaktır. Diplomatik bir gülümsemeyle diyaloğu savunurken, gerçekte güç ve nüfuz
araçlarını kullanarak müzakereleri önceden tasarlanmış bir senaryoya
dönüştürmekte, böylece İran milletine adaletsiz kararını dayatmaktadır. Bu bir
diyalog değil, bir teslimiyet senaryosudur” dedi.
İran Meclis Başkanı konuşmasının devamında şu ifadelerde
bulundu: “ABD, açıkça Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT)
çerçevesinde tanınan İran’ın zenginleştirme konusundaki doğal ve uluslararası
hukuktan doğan hakkını inkâr etmeye çalışmaktadır. Daha da ötesi, özellikle
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı gibi kurumlara siyasi baskılar uygulayarak,
seçici ve gerçek dışı raporlar yayınlanmasını sağlamaya çalışmakta, böylece hem
kamuoyunu hem de hukuki süreci kendi lehine yönlendirmeye çalışmaktadır. Bu
durum, uluslararası hukukun açık bir ihlali olup, aynı zamanda ABD’nin tek
taraflılığının karşısında küresel yapıların yetersizliğini de bir kez daha
gözler önüne sermektedir.
Ancak İran milleti çatışma için değil; hakkını, onurunu ve
bağımsızlığını korumak için kararlılıkla ayaktadır.”
Galibaf şöyle devam etti:
“Tüm bu gelişmeler bizi şu açık sonuca götürmektedir:
Küresel mimarinin reformu, artık sadece bir siyasi seçenek değil, ortak
geleceğimiz için kaçınılmaz stratejik bir zorunluluktur. Dünün yıpranmış
zihniyet ve araçlarıyla, bugünün karmaşık ve iç içe geçmiş krizleri
yönetilemez. Yeni bir düzene ihtiyacımız var.”
Galibaf, “Bu noktada, BRICS adil çok taraflılığı benimsemiş
bir ittifak olarak, yeni dünya düzeninin kurulmasında öncü ve ilham verici bir
rol oynayacak benzersiz bir kapasiteye sahiptir. Dünya nüfusunun yaklaşık
yarısını barındıran, küresel GSYİH’nin önemli bir kısmına sahip olan ve doğal
kaynaklar ile yenilikçi teknolojilerde güçlü konumda bulunan BRICS, yeni bir
küresel düzenin mimarı olabilir.