Muhammed Musaddık 1882’de Tahran’da doğup eğitimini Paris’te
ve İsviçre’de almıştır. Siyasi hayatına 1921’de baba Rıza Pehlevi’nin
düzenlediği darbe sonucu önce maliye bakanlığı ve sonra dışişleri bakanlığında
bulunduğu görevlerle başlamıştı. Ne var ki Rıza Pehlevi’nin kendisini şah ilan
eden yasa önerisine karşı çıkmıştı. Bu yasanın kabul edilmesiyle siyasetten
çekilen Musaddık, 1941 yılında İran’ın İttifak devletleri tarafından işgali ve
baba Rıza Pehlevi’nin tahttan indirilip oğlu geçirilmesi sonucu 1944 yılında
siyasi hayatına geri dönmüştür. İran tarihinde 1940’lı yıllar milliyetçi
anlayışın kabul görmeye başladığı yıllardır ancak siyasetin de oldukça
karıştığı zamanlara denk gelir. Dışişlerinde İngiliz ve Sovyetler baskısı
bulunan İran iç karışıklıklarla da uğraşmak durumundaydı. Ülkenin bir tarafında
İslamcılar bulunmaktaydı ve en ufak bir modernleşme hareketine başkaldırıyla
cevap veriyorlardı. Diğer tarafta ise Moskova’ya bağlı komünist parti Tudeh
bulunuyordu. Bunun yanında milliyetçiler, cumhuriyetçiler ve iktidara göz
dikmiş bir grup subay da bulunmaktaydı. Bir siyasi birleşmenin söz konusu
olmadığı bu dönemde farklı ideoloji gruplarının tek noktası batı düşmanlığıydı.
Musaddık liderliğinde oluşturulan Ulusal Cephe isimli
koalisyon 1949 yılında Şah Muhammed Rıza Pehlevi’ye taleplerini ilettiler. Bu
talepler “seçimin adil olması, sıkıyönetimin kaldırılması ve ifade özgürlüğünün
sağlanması” üzerine olup bunlara destek veren her ideoloji, parti ve örgütten
katılıma açık olduklarını belirttiler.
1950 yılında sekiz milletvekiliyle meclise giren Ulusal
Cephe milletten büyük bir destek gördü. Şah’ın meclise müdahalesini engellemek
için yapılan anayasal düzenlemelerin yanında petrolün millileştirilmesi üzerine
çalışmalarını başlattılar. Petrol sanayisinin millileşmesi ile ilgili tasarının
mecliste kabul edilmesiyle sanayi millileşti ve bu İran tarihinde despotizme
karşı bir zafer olarak yerini aldı. Musaddık başbakanlık koltuğuna yükseldi.
Musaddık başbakan olduktan hemen sonra İngiliz petrol
şirketleriyle görüşmeye başladı ancak görüşmeler tıkandı ve şirketin İngiliz
çalışanlarının tahliyesiyle İngiltere İran petrol pazarından çekildi. Bir yıl
sonra ise İngiltere ile diplomatik ilişkiler kesildi. Yeni bir Pazar arayışına
giren İran aradığını bulamadı ve 1951’de uygulanmaya başlanan ambargolarla
ekonomi gittikçe zayıflıyordu. Bir yandan da Şah Muhammed Rıza Pehlevi
Musaddık’ı görevden almak istediyse de bu durum kanlı halk protestolarını
ateşledi. Halkın desteği ve Şah’ın geri çekilmesi sonucuyla Musaddık görevine
kaldığı yerden devam etmeye başladı.
TPAJAX ve 1953 Darbesi
Amerikan yönetiminin Truman’dan Eisenhower’a değişmesi
olayların gidişatını büyük ölçüde etkilemiştir. Truman kendi yönetiminde İran’ı
kaybetmek istemediği için İngiltere’nin taleplerine cevap vermemiştir ancak
Eisenhower’ın İngiltere’nin yanında yer alır. İngiltere ve Amerika, İran petrol
krizini çözmek için en etkili yolun Musaddık hükümetinin devrilmesi olduğu
kararına varır ve TPAJAX operasyonu başlatılır. Bu operasyonun başına da
Amerika’nın istihbarat teşkilatı olan CIA’in Yakın Doğu ve Asya Şefi Kermit
Roosevelt getirilir.
Operasyon için gazeteciler, din adamları, çeteler satın
alınıp kullanılır ve darbenin zemini hazırlanır. Yabancı istihbarat
örgütlerinin kara propagandaları sonucu Musaddık önemli destekçilerini
kaybetmeye başlamıştır ve sokakta olaylar büyümeye başlamıştır. Sonuç olarak,
iç ve dış güçlerin iş birliğiyle birlikte halk tarafından seçilen ve petrolü
millileştiren Muhammed Musaddık Başbakanlık görevinden alınmıştır.
Darbeden sonra ülkeyi terk eden Şah Muhammed Rıza Pehlevi
geri dönmüştür ve Amerika ile İngiltere’nin seçtiği General Zahedi başbakan
ilan edilir. İngiliz şirketleri ile petrol sanayisi arasında da yeni bir anlaşma
tasarısı oluşturulmaya başlanmıştı. Darbeden sonra da ekonomide herhangi bir
rahatlama olmayıp, yoksulluğun artmasıyla sosyo-ekonomik sorunlar baş
göstermiştir. Şah ise Musaddık’ın kazandığı popülariteyi kazanamamış ve dış
güçler tarafından ayakta tutulan bir kukla kimliğinden sıyrılamamıştır.
CIA’in ‘Ajax operasyonu’ (TPAJAX) ismini verdiği darbe
sonucunda, İran’da 300 civarı insan hayatını kaybeder.
Ölü sayısının yüksek olmasının sebebi, CIA’in halkı
kışkırtmasıdır.
Darbe, İran Şahı’nın 20 seneyi aşan diktatörlüğü ile son
bulur.
Şah yönetimi altında İran,
başta Amerikan yardımları ve silahları olmak üzere, dışa bağımlı hale
gelir.
1981 de yayınlanan rapor
Uzun yıllar bu operasyon hakkında Amerika’dan herhangi bir
açıklama gelmemiş olmasına karşın 2009 yılında Obama tarafından yapılan
açıklama doğrultusunda TPAJAX kabul edildi ve CIA darbedeki sorumluluğunu
üstlendi.