Aksa Tufanı savaşının başlamasından bir gün sonra, 8 Ekim
2023'te Şehit Seyyid Hasan Nasrallah önderliğindeki Hizbullah, işgal rejimine
karşı savaşa katılacağını resmen duyurdu.
Siyonistlere karşı yürütülen Aksa Tufanı mücadelesinin ilk
aşamasında, savaşı sınır bölgeleriyle sınırlamaya çalışan Hizbullah şu iki
temel hedefi vardı: Gazze'nin kuşatmasının önlenmesi ve Lübnan'ın saldırıların
etkisinden mümkün olduğu kadar korunması.
Lübnan direnişinin Gazze'ye destek savaşına katıldığı ilk
andan itibaren durum oldukça zor ve karmaşıktı, bölgedeki durumu takip edenler
bunu anlayabilirdi. Aslında durumu daha da karmaşık hale getiren konu,
Hizbullah ve diğer direniş gruplarının, Filistin direnişinin başlattığı ve
büyük bir fırtınaya dönüştüğü operasyondan önceden habersiz olmasıydı. Ancak
acil bir karar veren direniş grupları çok ağır bir bedel ödeyeceklerini
bilmelerine rağmen Filistin halkını yalnız bırakmayı reddettiler.
Bu bağlamda Hizbullah’ın şehit komutanı İbrahim Akil,
“Hizbullah dini görevini yerine getirdi ve zaman geriye gitse bile Lübnan
direnişi yine aynısını yapacak ve Gazze'yi yalnız bırakmayacak; Çünkü
Hizbullah'ın hukuki görevi bu savaşa katılmaktı ve on binlerce Filistinlinin
katil Siyonist düşman tarafından öldürülmesine asla sessiz kalamazdı.” demişti.
Gazze'ye Destek Savaşında Lübnan Direnişinin Ahlaki ve
Dini Kaygıları
Aksa Tufanı savaşında Hizbullah siyasi lider ve askeri
komutanlarının Gazze'ye destek verme kararları insani, ahlaki ve dini kaygılara
dayanmaktadır. Bu karar Hizbullah'a ağır maliyetler yükledi; Peki Lübnan
direnişinin Aksa Tufanı savaşına katılmaktan başka bir yolu var mıydı?
Lübnan'da 7 Ekim 2023’ten beri ABD ve Siyonist rejime hizmet
ettiği bilinen isimler, Hizbullah'a karşı büyük bir kampanya başlatmış ve
Lübnan halkını direnişe karşı kışkırtmaya çalışmışlardır. Bu nedenle Hizbullah,
Aksa Tufanı savaşına katılma konusunda Lübnan'ın içinde bile çok fazla baskıyla
karşılaşacağını biliyordu.
Ancak Siyonist rejimin izlediği süreç göz önüne alındığında,
Hizbullah bu savaşa girmese bile bunun garantisinin olmayacağı çok açıktı.
Lübnan güvende olmayacaktı. İsrail sürpriz bir saldırı yapabilirdi. Böylece
Hizbullah, Gazze'yi desteklemenin yanı sıra İsrail'e karşı önleyici bir saldırı
gerçekleştirdi.
Tüm iç ve dış baskıları göze alan direniş düşmanların
senaryolarını Lübnan'daki savaşın sorumluluğunu Hizbullah'a yöneltecek şekilde
ayarlayacaklarını biliyordu.
Lübnan Hizbullah Hareketi’nin Aksa Tufanı’na katılımının
önemli sonuçları şöyle:
İlk sonuç: Hizbullah'ın Filistin'i destekleme konusundaki
kararlı duruşunu kanıtlamak
Hizbullah ve şehit Seyyid Hasan Nasrallah, son 20 yıldır
ülke halkı ve Filistin direnişi arasında popüler bir isimdi ve onlar
(Filistinliler) Lübnan direnişini örnek alarak Siyonist işgale karşı
mücadelelerine yeni bir hayat vermişlerdir. Bu nedenle pek çok kişi,
Hizbullah'ın Filistin davası uğruna şehit olmak yerine Gazze'yi yalnız bırakmış
olsaydı, Nasrallah'ın Kudüs yolunun yerine Filistinlilerin gönlünde şehit
olacağına ve aralarındaki büyük bağı sonsuza kadar kaybedeceğine inanıyor.
Dolayısıyla Hizbullah, Aksa Tufanı savaşına hızla katılarak,
ülke halkını, direnişi ve Filistin davasını destekleme konusundaki tavrının
sadece sözlü bir duruş olmadığını kanıtlamıştır.
Hizbullah, sadece Direnişin Ekseni’nin Filistin'i
desteklediğini, Siyonist rejimin ve destekçilerinin savaş suçlarıyla yüzleşmek
için direnişten başka seçeneğin olmadığını bir kez daha ispatladı.
Filistin direnişinin 7 Ekim 2023’ye Siyonist İsrail’e karşı
düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından Hamas'ın silahlı kanadı
İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf, bölgedeki Direniş
Cephesi’nden Filistinlileri yalnız bırakmamalarını istedi ve “Lübnan, Yemen,
İran, Irak ve Suriye'deki İslami direnişteki değerli kardeşlerim; Bugün sizin
direnişinizin Filistin'deki kardeşlerinizin direnişiyle bağlandığı gündür.’’
dedi.
Direniş Ekseni’nden Filistinlilerin taleplerine yanıt veren
ilk grup olan Hizbullah, Aksa Tufanı’ndan bir gün sonra savaşa katıldı.
Lübnan'da halkı Hizbullah'a karşı kışkırtmaya yönelik iç kampanyaların yanı
sıra, Amerikan-Siyonist eksenine bağlı medya organları Lübnan direnişinin bu
mücadeledeki rolünü küçümsemek için yoğun çaba harcadı.
İkinci Sonuç: Gazze'deki Direnişin Yenilgisinin Önlenmesi
Gazze’de savaşın başlamasından kısa bir süre sonra Batı
medyasında Siyonist rejimin Lübnan'a saldırmayı planladığını gösteren haberler
yayınlandı. Haberlerde Siyonistlerin önce Gazze'deki direnişi kıracağı,
ardından Lübnan'a gireceği belirtildi.
Hizbullah Hareketi Aksa Tufanı savaşına katılmasaydı,
savaşın ilk aylarında Gazze direnişinin yenilgiye uğrama ihtimali çok yüksek
olacaktı; Lübnan direnişi, Filistin direnişinin omuzlarından büyük bir yük
alarak, işgal güçlerinin tamamen Gazze'ye odaklanmasını engelledi.
Siyonist İsrail, Gazze'deki direnişin yenilgiye
uğratılmasının ardından önceden planlanmış bir planla ve ABD'nin iş birliğiyle
Lübnan'a saldırsaydı Lübnanlıların ödeyeceği bedel çok daha yüksek olacaktı ve
Lübnan'da Gazze benzeri bir felaket yaşanabilirdi. Bu durumda bölge halkları da
Siyonistlerle yüzleşmekten hayal kırıklığına uğrayabilirdi ve işgalci rejim çok
fazla bedel ödemeden hedeflerine ulaşmış olacaktı.
Üçüncü Sonuç: Filistin Davasının Unutulmasının Önlenmesi
Hizbullah, Gazze'ye destek konusunda çok fedakarlık yaptı.
Bazı Arap rejimlerinin eylemsizliği ve resmi sessizliği gölgesinde, Kudüs için
Seyyid Hasan Nasrallah başta olmak üzere en iyi gençlerini, liderlerini ve
komutanlarını sundu.
Lübnan direnişinin Aksa Tufanı savaşına katılımının insani
ve ahlaki boyutlarının yanı sıra Hizbullah hem Gazze'ye destek cephesinde hem
de sınırlarda Siyonistlerle doğrudan savaş cephesinde önemli askeri başarılar
elde etti. Lübnan direnişi Filistin'in işgal altındaki kuzey kesiminde hayatı
durdurdu ve ateşkes sonrasında dahi Siyonist yerleşimciler bu bölgeye geri
dönmedi.
Eğer Hizbullah Gazze'yi desteklemeyi reddetseydi, belki de
Arap ve İslam kamuoyunun büyük bir kısmı Filistin meselesini unutacaktı.
Unutmayalım ki Direniş Hareketi Hamas'ın eski Lideri Şehit
İsmail Heniyye, Aksa fırtınası savaşının başında yaptığı bir açıklamada, tüm
dünyadaki Müslümanlara ve özgürlüksever insanlara, ellerinden gelen her şeyle
Filistin'in yanında durmalarını istemişti.
Dördüncü Sonuç: Amerika-İsrail'in Ortadoğu Projesinin
Çökertilmesi
Hizbullah, Gazze'yi yalnız bırakaydı, Şiiler ve Sünniler arasında
ayrım yaratmaya çalışan düşmanlar bölgede bir kez daha dini fitneyle İslam
topraklarında gerginlik yaratabilirdi. Ancak Lübnanlı Şiileri Gazze'deki Sünni
kardeşlerine yardım etmek için çok hızlı davrandı; Filistin davasını
desteklediğini iddia eden Arap rejimleri de katil İsrail'in Gazze'deki savaş
suçlarını izlemekle yetindi.
Her ne kadar Hizbullah, Filistin davası uğruna büyük
fedakarlıklar yapsa da düşmanın medyası dini fitneyi kışkırtmaktan vazgeçmiyor.
Dolayısıyla Lübnan direnişi Gazze'nin yardımına koşmasaydı, Amerikan-Siyonist
ekseninin meşum hedeflerine kolaylıkla ulaşabileceği söylenebilir.
Hizbullah’ın eski lideri Seyyid Hasan Nasrallah ile bir dizi
Hizbullah komutanının Kudüs yolunda şehit düşmesi, Amerikan-Siyonist ekseninin
Şii ve Sünni Müslümanlar arasında fitne yaratmaya yönelik kışkırtıcı projesine
büyük bir darbe indirdi.
Hizbullah Gazze'nin yardımına koşmasaydı, İsrail, Filistin
direnişini yenerek, Arap kamuoyunu etkileme yönündeki stratejik hedefine de
ulaşabilirdi, aynı zamanda Arapları ve Müslümanları birleştirmeye yönelik
kapsamlı çabalarının yok edilmesi yol açacaktı. Düşmanlar bu açıktan kolaylıkla
faydalanabilirdi.
tesnim