Harekat kapsamında büyük ölçüde SDG kontrolünde olan Rakka
ve Deyrizor'un kuzey ve doğu illerinin ele geçirilmesinin planladığını iddia
edildi. Ancak bunun için ABD'den onay, İsrail'den ise müdahale etmeme garantisi
istendiği ileri sürüldü.
'Arap aşiretlerinin desteklediği 50 bin kişilik güç
hazırlık halinde' iddiası
The National gazetesinin Suriye ordusundan bir
kaynağa dayandırdığı haberine göre; Suriye ordusu, SDG ile Şam hükümeti
arasında anlaşma sağlanamaması halinde Ekim ayından önce Rakka ve Deyrizor
illerinde geniş çaplı bir saldırı başlatmayı planlıyor.
T24'ten Namık Durukan'ın aktardığına göre kaynak,
bölgedeki Arap aşiretlerinin desteklediği 50 bin kişilik bir gücün, SDG
kontrolündeki bölgelere müdahaleye etmeye hazırlandığını belirtti.
'ABD ve İsrail’den onay bekleniyor'
Suriye TV ise "hassas bir güvenlik pozisyonunda bulunan
bir kaynağa" dayandırdığı haberinde, müdahalenin ABD’nin onayı almadan
gerçekleşemeyeceğini belirtti.
Özellikle Tel Aviv'in geçen ay HTŞ'nin Süveyda kentine
yönelik saldırısını engelleme iddiasıyla Şam'ı bombalaması nedeniyle İsrail'in
harekata müdahale etmemesinin sağlanmasının hayati önem taşıdığı ifade edildi.
Aynı kaynak, Washington'ın arabuluculuğunda Şam yönetimi ile
SDG arasında yürütülen görüşmelerde herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini
anımsattı.
Ankara’nın bakış açısıyla örtüşüyor
SDG'nin kontrolü altındaki bölgeleri merkezi yönetime
devretmeyi reddetmesi nedeniyle HTŞ yönetiminin görüşmelerden sonuç alınacağına
inanmadığı, bu tutumun, SDG'nin varlığını sona erdirmeyi amaçlayan Ankara'nın
bakış açısıyla yakından örtüştüğü bildirildi.
'Sahada hazırlık başladı'
Başka bir kaynak da Palmira-Rakka yolu üzerindeki Badia
bölgesinde ve Palmira'yı Deyrizor'a bağlayan el-Sukhnah'ta taarruz için
fırlatma mevzilerinin hazırlandığını bildirdi.
Kaynak, Halep kırsalındaki ve artık yeni Suriye ordusunun
bir parçası olan Türkiye yanlısı silahlı grupların, çok yönlü taarruzun
başlamasıyla aynı zamana denk gelecek şekilde Fırat'ın doğusundaki Tişrin
Barajı yakınlarındaki SDG mevzilerine doğru hareket edeceğini ileri sürdü.
SDG üyesi Arap aşiretlerinden binlerce savaşçının Şam’ın
saflarına katılma ihtimali
Aynı kaynak, operasyonlar başladığında SDG üyesi Arap
aşiretlerinden binlerce savaşçının Şam’ın saflarına katılma ihtimalinin
bulunduğunu belirterek, SDG'nin 70 bin savaşçısının yaklaşık yüzde 30'unun Arap
kökenli olduğunu kaydetti.
Kaynak, bu grupların "SDG ile uzun vadeli hesapları
olduğunu" belirterek ABD'nin 2015'te IŞİD'e karşı savaşta ana kara gücü
olarak SDG'yi desteklediğini ve Arap topraklarını ele geçirdiğini söyledi.
'TSK dolaylı destek sağlayacak' iddiası
Suriye TV’nin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberinde,
olası bir harekatta Türkiye, SDG'ye doğrudan müdahale etmeyip Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin Suriye güçleri tarafından yürütülecek sınırlı bir operasyona
dolaylı destek sağlayabileceği ihtimali üzerinde duruldu.
Bu yönlü bir operasyon için hazırlıkların tamamlandığı da
iddialar arasında.
İddialar yalanlanmıştı
Middle East Eye, daha önce Türkiye ve ABD'nin SDG
yetkilileriyle yaptığı görüşmede SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi'ye Şam'a
katılma sürecini hızlandırması için 30 günlük bir süre verdiğini, ABD'li
yetkililerin ise SDG'yi 10 Mart mutabakatı hükümlerine uyulmaması halinde
Şam'ın askeri saldırı başlatması durumunda uluslararası koalisyonun
"kendilerini koruyamayacağı" konusunda uyardığı iddialarının gerçek
olmadığı açıklanmıştı.
Pentagon raporu ne diyor?
Pentagon tarafından yayımlanan bir raporda ise ABD'nin,
ulusal güvenliğinin garantörü olarak SDG'yi desteklediği belirtildi.
70 sayfalık detaylı raporda Pentagon, Suriye'nin kuzey ve
doğusunda SDG'ye destek vermenin önemine vurgu yaparak, bunu kırmızı çizgi,
yani ABD'nin bölgedeki ulusal güvenliği için kilit bir savunma hattı olarak
nitelendirdi.
ABD'li komutandan açıklama: 'Kırmızı çizgidir'
Kuzeydoğu Suriye’de faaliyet gösteren ABD öncülüğündeki
Uluslararası Koalisyon Güçleri Komutanı General Joel Vowell ise açıklamasında,
SDG ile ortaklıklarının yıllarca süren ortak askeri çalışmanın meyvesi olduğunu
belirterek, olası bir saldırıya karşılık vereceklerini ifade etti.
Vowell, “Ona (SDG'ye) yönelik herhangi bir saldırı,
koalisyonun anında karşı hamlesiyle sonuçlanacaktır. SDG’nin karşı karşıya
olduğu riskler, doğrudan terör tehditleri ile bağlantılıdır. Onu korumak,
güvenliğimiz ve ortaklarımızın güvenliği için stratejik bir görevdir. SDG’nin
ve Suriye’nin kuzey ve doğusundaki üslerimizin güvenliği kırmızı çizgidir.
Onları tüm mevcut imkânlarla koruyacağız” diye konuştu.