Dört yıllık uzun vadeli bir yol haritasının oluşturulması ve
resmi seçim sürecine girilmesi, Suriye'deki farklı grupların ve akımların
katılımını engelleyecek. Bu durum, Colani rejiminin tüm güç unsurlarını elinde
toplamasına fırsat verebilir.
Yeni miladi yıl, Suriye halkı için zor ve sıkıntılı bir
atmosferde başladı. Şu günlerde Şam, Halep ve diğer şehirlerde yılın
başlangıcına dair herhangi bir canlılık ve hareketlilik izine rastlanmıyor.
Kışın soğuk günlerinde Suriye'de görece bir istikrar sağlanmış durumda. Ancak
bu ülkenin geleceği ve siyasi ile idari yapısının nasıl şekilleneceği henüz
belirsizliğini koruyor.
Mevcut göstergeler ve uygulamalar, tüm kritik makamların ve
hassas pozisyonların, daha önce İdlib’de aşırı silahlı isyancılar olarak
bilinen ancak şimdi takım elbise ve kravatla kendilerini Suriye’nin siyasi
yetkilileri olarak tanıtan kişilere verildiğini gösteriyor.
Bununla birlikte, son günlerde Batı medyası, Heyet Tahrir
el-Şam’ın lideri olan Colani ya da Ahmed el-Şer’in konumunu tanımlamak için şu
ifadeyi kullandı: “Suriye’nin fiili lideri” (Syria's de facto leader).
"De facto lider" ifadesi, siyasi ve hukuki
anlamda, bir seçim süreci veya resmi bir siyasi mekanizma yoluyla değil,
olağanüstü koşullar altında güç elde eden ve halk tarafından seçilmemiş,
dolayısıyla "gayri resmi" olarak kabul edilen bir lideri tanımlamak
için kullanılır.
Hem Reuters hem Fransız Haber Ajansı (AFP) ve diğer bazı
medya organları, Cevlani’nin pozisyonunu tanımlamak için bu terimi
kullanmıştır. Bu yaklaşım, Batılıların mevcut Suriye hükümetinin başkanının
açıklamalarını ve tutumlarını güvenilir, resmi ve inandırıcı olarak
değerlendirmekten kaçındıklarını gösteriyor.
Associated Press ise, Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve Sudan’da
önceki yıllarda yaşanan deneyimler ve olaylara atıfta bulunarak, askeri gücün
sivillere devredilmemesinin hassas ve belirleyici bir mesele olduğunu
vurguladı. Böyle bir durumun, bir dizi sonraki olayı tetikleyebileceği
belirtiliyor.
Özellikle Colani’nin, önceki rejim unsurlarına karşı bir
tasfiye politikası mı izleyeceği yoksa uzlaşma yoluna mı gideceği konusu hâlâ
netlik kazanmamış durumda.
Colani, ABD ve Seçimler
New York Times’ın raporuna göre, Trump yönetiminin Suriye
politikasına ve Washington ile Şam ilişkilerine ilişkin henüz bir açıklama
yapılmamıştır, ancak Colani, Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni seçilen
başkanı Donald Trump’ın, Suriye’ye uygulanan yaptırımları kaldırmasını umduğunu
defalarca dile getirmiştir. Amerikalı üst düzey diplomatlar, Şam'ı ziyaret etti
ve Colani'nin yakalanması için verilen 10 milyon dolarlık ödül iptal edildi,
ancak ABD Dışişleri Bakanlığı uzmanları, Washington'a döndüklerinde, Colani'nin
tutum ve açıklamalarını pragmatik olarak değerlendirdi ve onun tutumlarını
sürdürüp sürdürmeyeceğinin belirsiz olduğunu söylediler.
Reuters Habe Ajansı, Colani'nin olası seçim takvimi
konusunda acele etmediğini ve Suriye'de seçimlerin düzenlenmesinin dört yıl
sürebileceğinin ve Suriye'nin yeni anayasasının hazırlanması için üç yıl
sürecek bir süre öngörüldüğünü bildirdi. Ancak aslında bu iki süreye ilişkin
herhangi bir garanti verilmemiştir ve uygulamada dört yıldan fazla sürmesi de
pek olası değildir. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı deviren Heyet Tahrir eş-
Şam terör rejimin lideri, Pazar günü Suudi devlet medyasında yayınlanan bir röportajda,
Suriye'de seçim düzenlemenin dört yıla, yeni anayasa hazırlamanın ise üç yıla
kadar sürebileceğini söyledi.
Colani ve Türkiye
Mevcut kanıtlar, Heyet Tahrir eş-Şam lideri Ebu Muhammed
el-Colani ve ekibinin siyasi kararlarının büyük ölçüde Ankara’nın tavsiye ve
talepleriyle doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor. Şimdiye kadar, geçici Şam
hükümetinde bakanlık görevleri üstlenen en az üç kişinin yükseköğrenimlerini
Türkiye’deki üniversitelerde tamamladıkları ortaya çıktı. Ankara’da yayımlanan Karar
gazetesinin haberine göre, Adalet Bakanı, Yerel Yönetimler Bakanı ve Şam ile
Halep’teki bazı yerel yöneticiler, Türkiye üniversitelerinden mezun.
Öte yandan, Türkiye’nin siyasi çevrelerinde, Milli
İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın tarafından belirlenen özel bir
uzman ekibin, Colani’nin liderlik ettiği rejim için yeni bir Suriye istihbarat
ajansının kurulmasına danışmanlık yaptığı konuşuluyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da basın açıklamalarında, 13
yıllık MİT başkanlığı döneminde tüm Suriyeli muhalif gruplarla, hatta Colani
ile iletişim halinde olduğunu açıkça dile getirdi. Fidan, şimdi de bu
deneyimlerini Colani rejiminin kullanımına sunmaya çalıştığını ifade etti.
Türk yetkililerin açıklama ve tutumları, Erdoğan hükümetinin
Suriye’deki siyasi sürecin uzatılması için bir yol aradığını ve Colani ile
ekibinin konumunu sağlamlaştırmayı hedeflediğini ortaya koyuyor. Böyle bir
ortamda, Suriye’deki askeri, güvenlik, emniyet ve stratejik kurumların yanı
sıra önemli bakanlıkların, değerli belgelerin, mali kaynakların ve stratejik
meselelerin tamamen Co
lani ve onun terör rejiminin kontrolünde kalacağı
öngörülebilir. İlerleyen süreçte siyasi yapı ve seçimlerin tasarımı, pratikte
tüm siyasi, toplumsal, etnik ve dini grupların dışlanacağı bir şekilde
gerçekleştirilebilir.
Netanyahu vuyurken Colani izliyor
Beşar Esad hükümetinin devrilmesinden sonraki en önemli
olaylardan biri işgal ordusuna ait savaş uçaklarının Suriye’nin askeri ve
savunma tesislerine ve özellikle Şam'ın çevresindeki askeri noktaları hedef
almasıydı. Tüm bunlara rağmen Colani ve onun komutasındaki terör grupları bu
açık saldırlar karşısında sessiz kaldı. Öyle ki, tüm deliller her şeyin
koordineli bir şekilde ilerlediğini gösteriyor. Binyamin Netanyahu, Suriye'nin
yeni dönemde altyapıyı yeniden inşa etmek için milyarlarca dolar yardıma
ihtiyacı olduğunu iki kez dile getirdi!
The Cardle dergisinde yayınlanan raporda, Colani ile
Siyonist rejim arasındaki yakın işbirliğine işaret ediliyor. Buna göre, HTŞ
(eski adı Nusra Cephesi) 2014'te Lübnan direnişi ve Suriye ordusuna karşı
çatışmalarda İsrail'le işbirliği yaptı. O dönemde Kuneytire’deki Nusra Cephesi
unsurları aslında Siyonistlerin komutası altında savaşıyordu ve gazeteciler,
çatışmalarda yaralanan teröristlerin tedavi için Siyonist askeri hastanelere
götürüldüğünü defalarca gördü. Bu nedenle Siyonist ordunun işgal planı Hermon
Dağı'ndan başladı ve Şam'ın çevresine yaklaşan işgal ordusu Suriye'nin
güneyinde toplam 500 kilometrekareden fazla alanı işgal etti/mehr