İmam Hamanei’nin mesajının önemli başlıkları şöyle:
-Öncelikle büyük İran milletine birkaç tebrik sunmak istiyorum.
Öncelikle sahte Siyonist rejime karşı kazanılan zaferden dolayı tebriklerimi
sunuyorum.
-Siyonist rejim bütün boş gürültüleri ve iddialarına rağmen
İran İslam Cumhuriyeti'nin darbeleri altında neredeyse yıkıldı ve ezildi.
- İkinci tebrik de aziz İran'ın ABD rejimine karşı kazandığı
zaferden dolayıdır.
-ABD rejimi, girmediği takdirde Siyonist rejimin tamamen yok
edileceğini hissettiği için doğrudan bir savaşa girdi. Fakat bu savaştan hiçbir
şey kazanmadı.
-Burada da İran İslam Cumhuriyeti kazandı ve Amerika'nın
suratına sert bir tokat attı.
- Üçüncü tebrikler İran milletinin olağanüstü birliği ve
beraberliği içindir.
- Allah'a hamd olsun ki, yaklaşık doksan milyonluk bir
millet, tek sesle, omuz omuza, yan yana, taleplerinde ve niyetlerde hiçbir fark
olmaksızın, ayakta durdular, sloganlar attılar, konuştular ve silahlı
kuvvetlerin eylemlerini desteklediler. Bundan sonra da durum böyle olmaya devam
edecektir.
- İran milleti bu konuda büyüklüğünü ve seçkin kişiliğini
göstermiştir ve bu olayda, gerektiğinde bu milletten tek bir ses duyulacağını
ortaya koymuştur ve Allah'a hamd olsun olsun ki bu gerçekleşmiştir.
İmam Hamanei’nin mesajının tam metni şöyle:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Aziz ve büyük İran milletine selam ve en derin saygılarımı
sunuyorum. Öncelikle, son olaylardaki aziz şehitlerimizi, şehit komutanları ve
bilim insanlarını anıyor ve yâd ediyorum. Onlar gerçekten de İran İslam
Cumhuriyeti için çok değerliydiler, hizmet verdiler ve bugün Allah’ın huzurunda
bu üstün hizmetlerinin karşılığını almaktadırlar inşallah.
Büyük İran milletine birkaç konuda tebriklerimi sunmak istiyorum.
İlk olarak sahte Siyonist rejime karşı kazanılan zafer için
milletimizi tebrik ederim. Onca gürültüye, onca iddiaya rağmen Siyonist rejim, İran
İslam Cumhuriyeti’nin darbeleri altında neredeyse tamamen çöktü ve ezildi. İran
İslam Cumhuriyeti’nin böyle bir darbeyi vurabileceği, onların aklına ve
hayaline bile gelmezdi. Ama bu gerçekleşti. Allah’a silahlı kuvvetlerimize
yardım ettiği için hamd ediyoruz. Silahlı kuvvetlerimiz Siyonist rejimin çok
katmanlı ve ileri düzey savunma sistemlerini aşmayı başardı, şehirlerini ve
askeri üslerini füzelerle hedef aldı ve yerle bir etti. Bu, Allah’ın en büyük
nimetlerinden biridir. Bu da şu mesajı vermektedir: Siyonist rejim bilsin ki,
İran İslam Cumhuriyeti'ne saldırmak, bu rejime büyük bir bedel ödetecektir ve
ödetmiştir de. Bu zafer, bizim silahlı kuvvetlerimizin ve aziz halkımızın
onurudur. Çünkü bu kuvvetleri halk yetiştirmiş, desteklemiş ve böylesi büyük
bir görev için güçlendirmiştir.
İkinci tebrik, aziz ülkemizin ABD rejimine karşı kazandığı
zafer içindir. ABD doğrudan savaşa girdi, çünkü eğer müdahale etmeseydi
Siyonist rejim tamamen yok olacaktı. Ancak bu savaştan hiçbir kazanım elde
edemedi. Nükleer tesislerimize saldırdılar (ki bu bağımsız olarak uluslararası
mahkemelerde cezalandırılması gereken bir konudur) ama önemli bir şey
yapamadılar. ABD Başkanı, olan biteni abartılı şekilde anlattı ve belli ki bunu yapmaya ihtiyacı vardı. Herkes bu
açıklamaları duyduğunda anladı ki, görünürdeki bu sözlerin ardında başka bir
gerçek yatıyor ve o da gerçekte hiçbir şey başaramamalarıydı. Ama gerçeği
gizlemek için abartıyorlar. Bu durumda da İran İslam Cumhuriyeti zafer kazandı.
ABD’ye sert bir tokat attı ve bölgedeki en önemli ABD üslerinden biri olan
Al-Udeyd üssüne saldırdı ve zarar verdi. Daha önce olayları büyütenler, bu
sefer küçümsemeye çalıştılar ve “Hiçbir şey olmadı” dediler. Oysa büyük bir
olaydı. İran İslam Cumhuriyeti, ABD’nin bölgedeki önemli merkezlerine
ulaşabiliyor ve gerektiğinde onları vurabiliyorsa, bu küçük bir mesele
değildir ve bu, büyük bir meseledir. Bu
tür saldırılar gelecekte de tekrarlanabilir. Eğer saldırı olursa, düşmanın ve
saldırganın ödeyeceği bedel kesinlikle çok ağır olacaktır.
Üçüncü tebrik, İran milletinin gösterdiği olağanüstü birlik
ve dayanışmadır. Elhamdülillah, yaklaşık doksan milyonluk bir millet yekvücut
oldu, tek ses oldu, omuz omuza durdu. Taleplerinde ve amaçlarında en küçük bir
ayrılık yoktu. Slogan attılar, konuştular, silahlı kuvvetleri desteklediler ve
bundan sonra da destekleyecekler. Bu olayda İran milleti büyüklüğünü, seçkin ve
örnek kişiliğini gösterdi. Gerektiğinde bu milletten tek bir ses yükselteceğini
ispatladı ve Allah’a hamdolsun bu da gerçekleşti.
Temel bir nokta olarak söylemek istediğim bir konu var ve o
da şu ki, ABD Başkanı açıklamalarından birinde, “İran teslim olmalı” dedi.
“Teslim ol!” dedi. Artık konu zenginleştirme değil, nükleer sanayi de değil, mesele
İran’ın teslim olmasıdır. Tabii ki bu söz, ABD başkanı için kendinden büyük
laflardır. Bu kadar büyük, bu kadar köklü tarihi ve kültürü olan, bu kadar
güçlü milli iradesi olan büyük İran için "teslim ol" demek, İran
milletini tanıyanlar açısından alay konusudur. Ancak bu açıklama bir gerçeği
ifşa etti ve o da şu ki, Amerikalılar, devrimden beri İran’a düşmanlık ediyor.
Sürekli, bir gün insan hakları, bir gün demokrasi, bir gün kadın hakları, bir
gün zenginleştirme, bir gün füze yapımı diyerek bahane üretiyorlar ama özünde
tek bir amaç var ve o da İran’ı teslim kılmak. Eskiler bunu açıkça söylemezdi,
çünkü kabul edilemez, hiçbir mantıklı insan, bir millete “Teslim ol” denmesini
kabul etmez. Bu nedenle bunu farklı ünvanlar altında gizliyorlardı ama bu kişi,
gerçeği ağzından kaçırdı ve Amerikalıların yalnızca İran'ın teslim olmasından
memnun olacaklarını ve daha azıyla yetinmeyeceklerini açıkça belirtti ve bu
önemli bir noktadır. Milletimiz şunu iyi bilsin ki, ABD ile çatışmanın asıl
nedeni budur. Amerikalılar İran milletine bu büyük hakarette bulundu ama böyle
bir şey asla olmayacaktır, asla!
İran milleti büyük bir millettir. İran güçlü ve büyük bir
ülkedir. İran, eski bir uygarlığın sahibidir. Kültürel ve medenî zenginliğimiz,
ABD’den ve benzerlerinden yüzlerce kat fazladır. İran'ın başka bir ülkeye
teslim olmasını beklemek, tamamen saçma ve akıldışı bir düşüncedir. Bu, akıllı
insanlar için alay konusu olacak bir düşüncedir. İran milleti azizdir ve aziz
kalacaktır, galiptir ve Allah’ın izniyle galip kalacaktır. Yüce Allah'tan bu
milleti lütufunun gölgesinde daima izzet ve şeref içinde korumasını niyaz
ediyoruz. Allah-u Teâlâ, büyük İmam’ın (r.a) derecesini yüceltsin. Ve Hazret-i
Mehdi (a.f) bu milletten razı ve hoşnut olsun ve o yüce zâtın yardımı halkın
arkasında olsun inşallah.
İmam Hamanei’nin mesajının önemli başlıkları şöyle:
-Öncelikle büyük İran milletine birkaç tebrik sunmak istiyorum.
Öncelikle sahte Siyonist rejime karşı kazanılan zaferden dolayı tebriklerimi
sunuyorum.
-Siyonist rejim bütün boş gürültüleri ve iddialarına rağmen
İran İslam Cumhuriyeti'nin darbeleri altında neredeyse yıkıldı ve ezildi.
- İkinci tebrik de aziz İran'ın ABD rejimine karşı kazandığı
zaferden dolayıdır.
-ABD rejimi, girmediği takdirde Siyonist rejimin tamamen yok
edileceğini hissettiği için doğrudan bir savaşa girdi. Fakat bu savaştan hiçbir
şey kazanmadı.
-Burada da İran İslam Cumhuriyeti kazandı ve Amerika'nın
suratına sert bir tokat attı.
- Üçüncü tebrikler İran milletinin olağanüstü birliği ve
beraberliği içindir.
- Allah'a hamd olsun ki, yaklaşık doksan milyonluk bir
millet, tek sesle, omuz omuza, yan yana, taleplerinde ve niyetlerde hiçbir fark
olmaksızın, ayakta durdular, sloganlar attılar, konuştular ve silahlı
kuvvetlerin eylemlerini desteklediler. Bundan sonra da durum böyle olmaya devam
edecektir.
- İran milleti bu konuda büyüklüğünü ve seçkin kişiliğini
göstermiştir ve bu olayda, gerektiğinde bu milletten tek bir ses duyulacağını
ortaya koymuştur ve Allah'a hamd olsun olsun ki bu gerçekleşmiştir.
İmam Hamanei’nin mesajının tam metni şöyle:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Aziz ve büyük İran milletine selam ve en derin saygılarımı
sunuyorum. Öncelikle, son olaylardaki aziz şehitlerimizi, şehit komutanları ve
bilim insanlarını anıyor ve yâd ediyorum. Onlar gerçekten de İran İslam
Cumhuriyeti için çok değerliydiler, hizmet verdiler ve bugün Allah’ın huzurunda
bu üstün hizmetlerinin karşılığını almaktadırlar inşallah.
Büyük İran milletine birkaç konuda tebriklerimi sunmak istiyorum.
İlk olarak sahte Siyonist rejime karşı kazanılan zafer için
milletimizi tebrik ederim. Onca gürültüye, onca iddiaya rağmen Siyonist rejim, İran
İslam Cumhuriyeti’nin darbeleri altında neredeyse tamamen çöktü ve ezildi. İran
İslam Cumhuriyeti’nin böyle bir darbeyi vurabileceği, onların aklına ve
hayaline bile gelmezdi. Ama bu gerçekleşti. Allah’a silahlı kuvvetlerimize
yardım ettiği için hamd ediyoruz. Silahlı kuvvetlerimiz Siyonist rejimin çok
katmanlı ve ileri düzey savunma sistemlerini aşmayı başardı, şehirlerini ve
askeri üslerini füzelerle hedef aldı ve yerle bir etti. Bu, Allah’ın en büyük
nimetlerinden biridir. Bu da şu mesajı vermektedir: Siyonist rejim bilsin ki,
İran İslam Cumhuriyeti'ne saldırmak, bu rejime büyük bir bedel ödetecektir ve
ödetmiştir de. Bu zafer, bizim silahlı kuvvetlerimizin ve aziz halkımızın
onurudur. Çünkü bu kuvvetleri halk yetiştirmiş, desteklemiş ve böylesi büyük
bir görev için güçlendirmiştir.
İkinci tebrik, aziz ülkemizin ABD rejimine karşı kazandığı
zafer içindir. ABD doğrudan savaşa girdi, çünkü eğer müdahale etmeseydi
Siyonist rejim tamamen yok olacaktı. Ancak bu savaştan hiçbir kazanım elde
edemedi. Nükleer tesislerimize saldırdılar (ki bu bağımsız olarak uluslararası
mahkemelerde cezalandırılması gereken bir konudur) ama önemli bir şey
yapamadılar. ABD Başkanı, olan biteni abartılı şekilde anlattı ve belli ki bunu yapmaya ihtiyacı vardı. Herkes bu
açıklamaları duyduğunda anladı ki, görünürdeki bu sözlerin ardında başka bir
gerçek yatıyor ve o da gerçekte hiçbir şey başaramamalarıydı. Ama gerçeği
gizlemek için abartıyorlar. Bu durumda da İran İslam Cumhuriyeti zafer kazandı.
ABD’ye sert bir tokat attı ve bölgedeki en önemli ABD üslerinden biri olan
Al-Udeyd üssüne saldırdı ve zarar verdi. Daha önce olayları büyütenler, bu
sefer küçümsemeye çalıştılar ve “Hiçbir şey olmadı” dediler. Oysa büyük bir
olaydı. İran İslam Cumhuriyeti, ABD’nin bölgedeki önemli merkezlerine
ulaşabiliyor ve gerektiğinde onları vurabiliyorsa, bu küçük bir mesele
değildir ve bu, büyük bir meseledir. Bu
tür saldırılar gelecekte de tekrarlanabilir. Eğer saldırı olursa, düşmanın ve
saldırganın ödeyeceği bedel kesinlikle çok ağır olacaktır.
Üçüncü tebrik, İran milletinin gösterdiği olağanüstü birlik
ve dayanışmadır. Elhamdülillah, yaklaşık doksan milyonluk bir millet yekvücut
oldu, tek ses oldu, omuz omuza durdu. Taleplerinde ve amaçlarında en küçük bir
ayrılık yoktu. Slogan attılar, konuştular, silahlı kuvvetleri desteklediler ve
bundan sonra da destekleyecekler. Bu olayda İran milleti büyüklüğünü, seçkin ve
örnek kişiliğini gösterdi. Gerektiğinde bu milletten tek bir ses yükselteceğini
ispatladı ve Allah’a hamdolsun bu da gerçekleşti.
Temel bir nokta olarak söylemek istediğim bir konu var ve o
da şu ki, ABD Başkanı açıklamalarından birinde, “İran teslim olmalı” dedi.
“Teslim ol!” dedi. Artık konu zenginleştirme değil, nükleer sanayi de değil, mesele
İran’ın teslim olmasıdır. Tabii ki bu söz, ABD başkanı için kendinden büyük
laflardır. Bu kadar büyük, bu kadar köklü tarihi ve kültürü olan, bu kadar
güçlü milli iradesi olan büyük İran için "teslim ol" demek, İran
milletini tanıyanlar açısından alay konusudur. Ancak bu açıklama bir gerçeği
ifşa etti ve o da şu ki, Amerikalılar, devrimden beri İran’a düşmanlık ediyor.
Sürekli, bir gün insan hakları, bir gün demokrasi, bir gün kadın hakları, bir
gün zenginleştirme, bir gün füze yapımı diyerek bahane üretiyorlar ama özünde
tek bir amaç var ve o da İran’ı teslim kılmak. Eskiler bunu açıkça söylemezdi,
çünkü kabul edilemez, hiçbir mantıklı insan, bir millete “Teslim ol” denmesini
kabul etmez. Bu nedenle bunu farklı ünvanlar altında gizliyorlardı ama bu kişi,
gerçeği ağzından kaçırdı ve Amerikalıların yalnızca İran'ın teslim olmasından
memnun olacaklarını ve daha azıyla yetinmeyeceklerini açıkça belirtti ve bu
önemli bir noktadır. Milletimiz şunu iyi bilsin ki, ABD ile çatışmanın asıl
nedeni budur. Amerikalılar İran milletine bu büyük hakarette bulundu ama böyle
bir şey asla olmayacaktır, asla!
İran milleti büyük bir millettir. İran güçlü ve büyük bir
ülkedir. İran, eski bir uygarlığın sahibidir. Kültürel ve medenî zenginliğimiz,
ABD’den ve benzerlerinden yüzlerce kat fazladır. İran'ın başka bir ülkeye
teslim olmasını beklemek, tamamen saçma ve akıldışı bir düşüncedir. Bu, akıllı
insanlar için alay konusu olacak bir düşüncedir. İran milleti azizdir ve aziz
kalacaktır, galiptir ve Allah’ın izniyle galip kalacaktır. Yüce Allah'tan bu
milleti lütufunun gölgesinde daima izzet ve şeref içinde korumasını niyaz
ediyoruz. Allah-u Teâlâ, büyük İmam’ın (r.a) derecesini yüceltsin. Ve Hazret-i
Mehdi (a.f) bu milletten razı ve hoşnut olsun ve o yüce zâtın yardımı halkın
arkasında olsun inşallah.