Tesnim Haber Ajansı’nın haberine göre, İran İslam
Cumhuriyeti'nin BM temsilcisi ve elçisi Emir Said İrevani, 20 Ocak 2025
"Filistin Meselesi Dâhil Ortadoğu'daki Durum" konulu BM Güvenlik Konseyi
oturumunda yaptığı konuşmada Gazze'deki ateşkes hakkında konuştu.
Emir Said İrevani yaptığı konuşmada Gazze ateşkesini büyük
bir zafer olarak adlandırarak Filistin halkını ve destekçilerini bu zafer
dolayısıyla tebrik etti.
İran temsilcisi şu ifadeleri kullandı:
İlk olarak, Gazze hâlâ derin bir insani kriz merkezi olma
durumunu sürdürüyor. Bu trajedi, çifte standartları, ahlaki çöküşleri ve
uluslararası toplum ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin pasifliğini
gözler önüne serdi. İsrail apartheid rejiminin suçları şoke edicidir: Aileler
tamamen yok olmuş, hastaneler ve okullar tahrip edilmiştir, hayati altyapılar
yok olmuştur. Gazze ablukası, iki milyondan fazla insanın hayatını günlük
normal bir şekilde sürdürmesini bir
mücadeleye dönüştürmüş ve onları yiyecek, su, ilaç ve elektrikten yoksun
bırakmıştır. Bu kolektif cezalandırma, tahayyül edilemeyecek boyutlardadır.
İkinci olarak, ateşkes olumlu bir adım olsa da, kalıcı ve
sürdürülebilir bir çözüme dönüşmesi gerekmektedir. Bu, İsrail rejiminin tüm
güçlerini bölgeden çekmesi, kesintisiz insani yardımların gönderilmesi ve Gazze
için kapsamlı bir yeniden yapılandırma planının hazırlanmasını
gerektirmektedir. İsrail rejiminin tam geri çekilmekteki isteksizliği ve Gazze
üzerindeki sözde güvenlik kontrolünü sürdürme ısrarı, bu çabaları zayıflatmakta
ve istikrarsızlığı devam ettirmektedir. Konsey, Gazze'nin toprak bütünlüğünü
savunma konusunda birleşik ve kararlı bir tutum sergilemelidir. Ayrıca,
uluslararası toplum, UNRWA misyonunun korunmasına ve Filistinli mültecileri
desteklemek için sürdürülebilir ve öngörülebilir finansmanın sağlanmasına
öncelik vermelidir. Ayrıca, Batı Şeria'daki şiddet olaylarının artışı,
yerleşimcilerin saldırıları da dahil olmak üzere son gerilimler, barış ve
güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturmakta olup, acil ve kararlı bir müdahale
gerektirmektedir.
Üçüncüsü, İsrail rejiminin Gazze'deki korkunç suçları,
sivilleri katliamları, hayati altyapıların tahrip edilmesi ve toplumların zorla
göç ettirilmesi, soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçların
örnekleridir. Bu tür suçlar ateşkes sonrası görmezden gelinmemelidir; hesap
verebilirlik ve adli kovuşturmaya tabi tutulmalıdır. Adaletin işlemesi ve bu
suçların tekrarlanmaması için sorgulanamaz bir sorumluluğun takibi gerekli
elzemdir. Güvenlik Konseyi, terörist İsrail rejiminin ana konuları gözlerden
gizlemek için yürüttüğü propaganda etkisi altında kalmamalı ve buna boyun
eğmemelidir.
Dördüncüsü, İsrail rejimi, Lübnan ile ateşkes taahhüdüne
sadık kalmalı, derhal Lübnan'ın egemenliğini ihlal etmeyi sonlandırmalı ve
ateşkes anlaşmasından 60 gün sonra güney Lübnan'dan askerlerini çekmelidir.
Güvenlik Konseyi, ateşkesin tam ve doğru şekilde uygulanmasını izlemek için
kararlı bir tavır almalıdır. Benzer şekilde, İsrail'in Golan Tepeleri'ni işgali,
1974 yılına ait askerî kuvvetlerin ayrılmasına dair anlaşmayı ve Birleşmiş
Milletler'in 497 sayılı kararını ihlal etmektedir, bu karar bölgenin ilhakını
yasa dışı ilan etmektedir.
Son olarak, bölgedeki direniş hareketleri, İsrail'in onlarca
yıldır süren işgali, saldırıları ve genişlemeci yayılmacı politikalarına karşı
meşru bir yanıttır. İran İslam Cumhuriyeti, bir kez daha Filistinlilerin,
uluslararası hukuk çerçevesinde kendilerini savunma ve direniş gösterme
haklarına olan güçlü desteğini açıklamaktadır.