MOSSAD Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Yossi Arad, İsrail'e
48 yıllık hizmetinde sayısız dramatik an yaşamış: gizli operasyonlar, terörist saldırıların
engellenmesi, terörist hücrelerinin ortaya çıkarılması, teröristlerin
öldürülmesi ve düşman ülkelerdeki toplantılar. Kariyerinin zirvesini, ABD
Ulusal Güvenlik Ajansı Başkan Yardımcılığına atanması ve dönemin İsrail
Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile Azerbaycan'a yaptığı seyahat olarak görüyor.
Jerusalem Post muhabiri Gil Hoffman, Yossi Arad ile yaptığı
röportajın bir bölümünü aşağıda okuyabilirsiniz:
- Şimdi neredeyiz ve on yıllarca süren açık ilişkiler göz
önüne alındığında, ilişkilerimizin nereye varmasını bekliyorsunuz?
1991'de Azerbaycan bağımsızlığını geri kazandıktan sonra
onlarla ilişki kurmaya karar verdik. Bildiğiniz gibi İsrail, 7 Nisan 1992'de
Azerbaycan ile diplomatik ilişkiler kuran ilk ülkelerden biriydi. Peki,
sorunuza cevap vermek için öncelikle Müslüman bir ülkeyle diplomatik ilişkiler
kurmanın ve daha sonra daha fazla ilişki kurmanın o kadar kolay olmadığını
söylemeliyim. Azerbaycan halkının çoğunluğu Müslüman olmakla kalmayıp, aynı
zamanda İran'ın komşusudur. Ancak işin iyi yanı, Azerbaycan'daki üst düzey
devlet yetkilileri, özellikle Haydar ve İlham Aliyev'in İslam'a karşı hiçbir
sempati duymamaları ve başından beri İsrail ile ikili ilişkileri takdir
etmeleridir.
Altı aylık özel bir görevde Bakü'deki İsrail
büyükelçiliğinde bulundum. İlham Aliyev'in kızı Leyla'nın, bizzat tanıdığım,
daha sonra evlendiği Yahudi erkek arkadaşı Emin Ağalarov'un annesine, oğlunun
açıkça Yahudi olduğunu ilan etmemesinin daha iyi olacağı söylendi. Jared
Kushner ile çok iyi ilişkileri vardı. Dürüst olmak gerekirse, hahamlarımız
Leyla'nın Yahudiliğe geçmesine izin verseydi, bunu gururla yapardı. Ama
sorunuza geri dönelim, bence tam istediğimiz yerde ve hedeflerimizin çoğuna
ulaştık ve geri kalanı da yakında gerçekleşecek.
- Hedeflerimize ulaştığımızı iddia ediyorsunuz. Bunlar
neydi? Baştan beri Azerbaycan'dan ne istiyorduk?
Son 24 yılda, NATO gözetimi altında ve Türkiye ile yakın
işbirliği içinde 50'den fazla üst düzey İsrailli komutan, Azerbaycan'ın askeri
yapısını yeniden yapılandırabildi ve organize edebildi. Azerbaycan'a askeri
silah tedarik yöntemleri, gelişmiş İHA üreten fabrikaların kurulması,
Azerbaycan'ın üst düzey askeri komutanları için 146 eğitim kursu düzenlenmesi
ve Hazar Denizi'nde, Azerbaycan'ın güneyinde ve Ermenistan ile sınırları
boyunca her yıl birkaç gizli ortak askeri tatbikat düzenlenmesi, Tel Aviv ve
Bakü arasındaki işbirliğinin temel alanlarından bazılarıdır. Böylesine bir
ilişkimiz olan bir ülke söyleyebilir misiniz?
MOSSAD yetkililerinin CIA ve FBI görevlileriyle birlikte
Azerbaycan Güvenlik Örgütü binasının bir katında bulunması, diğer ülkelerde
benzeri görülmemiş bir durumdur. Unutmayın ki bahsettiğim hiçbir şey artık bir
sır değil. Elbette konuşamayacağımız şeyler de var.
- Daha fazla açıklamada bulunabilir misiniz?
Pekala, herkesin Azerbaycan'da sadece 30.000 Yahudi
yaşadığını varsayalım.
Peki, İsrail Azerbaycan hükümetiyle bu kadar geniş kapsamlı
bir işbirliğine sahipken, çoğunluğu oluşturan Müslüman nüfus bundan rahatsız
değil?
Azerbaycan halkı Müslüman ama Orta Doğu gelişmelerinden
habersiz. Bu nedenle İran'ın etkisi altındaki kişiler hariç, Azerbaycan
halkının çoğunluğu dini bir kimliğe sahip değil ve Orta Doğu Müslümanları gibi
terörist bir zihniyete sahip değil. Ancak aynı zamanda faaliyetlerimizin çoğu
askeri ve güvenlik alanındadır. Bu nedenle sıradan insanlar genellikle neler
olup bittiğinden haberdar olamazlar.
- İç politikalarına ne kadar müdahil oluyoruz?
Bakü'deki ABD, İngiltere ve İsrail büyükelçilikleri, son 20
yıldır benzer hedefleri takip eden bir ittifaktır. İttifakın Azerbaycan ve Bakü
yetkililerinin siyasi kararları üzerindeki hakimiyeti, İsrail'in Batı Şeria
üzerindeki hakimiyetine benzer. Fark şu ki, Mahmud Abbas yerine İlham Aliyev
adında medeni biri Azerbaycan'ı yönetiyor.