Şeyh Naim Kasım, Direniş ve Kurtuluş Bayramı'nın Lübnan’ın
bölge ve dünyadaki konumunu yükselttiğini belirterek, “Bu bayram, Lübnan’ı
zayıflıktan güce geçirdi. Halkımıza izzet, onur ve egemenlik içinde bir yaşam
sundu” dedi. Kasım, direnişin ortaya çıkışını, işgal ve teslimiyeti kabul
etmeyen onurlu bir halkın doğal bir tepkisi olarak tanımladı.
Kasım, direnişin 1960’lı ve 70’li yıllarda İmam Seyyid Musa
Sadr’ın önderliğinde büyümeye başladığını ve “Mazlumlar Hareketi”nin bu sürecin
ilk adımı olduğunu söyledi. 1978’de BM’nin 425 sayılı kararına rağmen İsrail
Lübnan’dan çekilmedi, aksine kendi güdümünde "Özgür Lübnan Devleti"
adında bir yapı kurarak ülkenin bir bölümünü ayırmaya çalıştı. 1982’deki
saldırının ardından İsrail Lübnan’da kalmaya devam etti ve 17 Mayıs 1983
tarihli anlaşmayı dayatmak istedi. Ancak halk direnişi ve Suriye’nin desteğiyle
bu plan engellendi.
1985 yılında İsrail, direnişin baskısı altında Lübnan
topraklarının %11’ine tekabül eden sınır şeridinden çekildi. Ancak bu bölge
2000 yılına kadar İsrail işgali altında kaldı. Bu dönemde direniş, halkın temel
karşı koyuşu olarak sürdü. Kasım’a göre 1999’dan itibaren İsrail Başbakanları
Lübnan’dan çıkmak için birbiriyle yarıştı ama anlaşma yapmayı başaramadı.
Kasım, İsrail’in 25 Mayıs 2000 gecesi ani bir şekilde, hatta
işbirlikçilerine bile haber vermeden Lübnan’dan çekildiğini belirtti. Bu tarih,
Lübnan halkı ve direnişi için büyük bir zafer olarak kaydedildi. Güney Lübnan,
bir yıl boyunca uluslararası güçlerden yoksun kaldı ve İsrail’in baskısı sonuç
vermeyince BM güçleri bölgeye gönderildi.
Kasım, Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah’ı “ümmetin
şehidi ve zaferin rehberi” olarak nitelendirdi. Zaferin, Allah’a, İmam Musa
Sadr’a ve şehit liderlere –Şeyh Ragıb Harb, Seyyid Abbas Musavi ve Seyyid Hasan
Nasrallah– ait olduğunu söyledi. Aynı zamanda dönemin Cumhurbaşkanı Emil Lahud
ve Başbakan Selim Hüseyin’e de teşekkür etti.
Şeyh Kasım, Lübnan ordusunun, halkın ve direnişin birlikte
oluşturduğu üçlü denkleme bağlı kalacaklarını belirtti. Direnişin, İsrail’in
yayılmacılığına son verdiğini vurgulayan Kasım, bu direnişin Filistin’e de umut
verdiğini, İsrail’i yok oluşa sürüklediğini söyledi.
“Direniş, halkın ve inananların bir tercihi olarak var
olmayı sürdürecek” diyen Kasım, İsrail’in önce işgal ve saldırılarını
durdurması, esirleri serbest bırakması gerektiğini; ancak bu koşullardan sonra
herhangi bir konuda görüşme yapılabileceğini ifade etti. Kasım, ABD’yi,
İsrail’in saldırganlığını desteklemekle suçladı ve direnişin bu adaletsizlik
karşısında asla sessiz kalmayacağını vurguladı.
Trump’a seslenen Kasım, “İsrail’den kurtulma fırsatını
değerlendirin” dedi. Lübnan’ın yeniden inşasının temel bir ihtiyaç olduğunu, bu
konuda Irak, İran ve başka ülkelerin destek vereceğini ifade etti. Ancak asıl
sorumluluğun Lübnan hükümetinde olduğunu söyledi.
Kasım, yerel seçimlerde halkın gösterdiği katılım ve
sorumluluğa teşekkür ederek, Hizbullah ve Emel Hareketi'nin “kalkınma ve
sadakat” sloganı altında oluşturduğu birlikteliği stratejik ve sarsılmaz olarak
tanımladı.
Konuşmasının sonunda Kasım, “İsrail, ne kalıcı olacak ne de
işgalini sürdürebilecek. Allah’ın izniyle ülkemizi yeniden inşa edeceğiz,
köylerimizi ayağa kaldıracağız ve bu süreç, hem kalkınmayı hem de özgürleşmeyi
içerecek” dedi.