Siyonist İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), önceki gün Suriye’nin
sahil bölgesine yönelik hava saldırısı düzenlediğini duyurdu. Açıklamaya göre, işgalci
İsrail savaş uçakları Lazkiye’deki 107. Tugay’ı ve Tartus’taki bir askeri
kışlayı vurdu. IDF, hedef alınan noktalarda gemisavar füzelerin bulunduğunu ve
bu silahların İsrail’in deniz trafiğini tehdit ettiğini ileri sürdü. Ayrıca
Lazkiye civarındaki hava savunma sistemlerine ait bazı bileşenlerin de
vurulduğu belirtildi. Saldırının, Şam yönetiminin PYD’den gelen heyeti kabul
etmemesinin hemen ardından yapılması dikkat çekti. Haftalardır sessizliğini
koruyan Siyonist İsrail’in bu adımı, yeni bir baskı dalgasının işareti olarak
değerlendiriliyor.
Siyonist İsrail’in saldırısıyla eş zamanlı olarak ABD’den de
dikkat çeken bir hamle geldi. ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel
Temsilcisi Tom Barrack, 13 yıl aradan sonra yeniden açılan Şam Büyükelçiliği
binasında PYD/SDG elebaşı Mazlum Abdi ile telefonla görüştü. Görüşmede Barrack,
Abdi’ye IŞİD’e karşı mücadelede desteğin süreceği mesajını verdi. Böylece Washington
yönetimi, PYD’ye verdiği desteği resmî kanallar üzerinden bir kez daha teyit
etmiş oldu. Halbuki Trump, geçen ay IŞİD dosyasının Şam yönetimine devredilmesi
gerektiğini belirtirmişti. Barrack’ın PYD’ye IŞİD konusunda destek sözü vermesi
ise anlaşmalara yanaşmayan Şam’a verilen bir mesaj olarak algılandı.
Suriye’de terör örgütü HTŞ Lideri ve sözde cumhurbaşkanı
Muhammed Colani (Ahmed Şara) ile SDG elebaşı Mazlum Abdi arasında 10 Mart’ta
yapılan ve “bölünme çağrılarına son verilmesi” ile kuzeydoğu Suriye’deki “tüm
sivil ve askeri kurumların Suriye Devleti’ne entegre edilmesini” öngören,
Türkiye’nin de destek verdiği anlaşmaya rağmen PYD halen somut bir adım atmadı.
Önceki gün PYD ve ENKS’den ortak bir heyet, hükûmet yetkilileriyle görüşmek
üzere Şam’a gitti. Heyet, yola çıkmadan önce yaptığı açıklamalarda görüşmelerin
bazı şartlara bağlı olduğunu ifade etti. “Öz-yönetim kurumları tanınmadan,
petrol gelirlerinin tamamı devredilmeden ve eğitim konusunda anlaşma
sağlanmadan SDG’nin Suriye ordusuna katılması mümkün değil.” diyen PYD’liler,
Şam’da duvara tosladı. Hükûmet, görüşme trafiğinin yoğunluğunu gerekçe
göstererek PYD heyetini kabul etmedi ve görüşmeyi belirsiz bir tarihe erteledi.
Heyetin başındaki isim Foza Yusuf, Amerikan Al-Monitor sitesine yaptığı
açıklamada, bugüne kadarki görüşmelerde ilerleme sağlanamadığını söyledi.
Anlaşmazlık noktalarının başında Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü gibi
stratejik noktaların kontrolü geliyor. Şam yönetimi bu bölgelerin orduya
devredilmesini isterken, PYD buna yanaşmıyor.
PYD’nin sözde “Özerk Yönetim” danışmanlarından Bedran Çiya
Kurd da benzer ifadeler kullandı. Kurd, “Şam yönetimi her şeyin kendi
kontrolünde olmasını istiyor. Ortaklık ya da birlikte yönetimi kabul etmiyor.”
dedi. Ayrıca Hol Kampı ve diğer cezaevlerinin devredilmesinin söz konusu
olmadığını belirten Kurd, “Bu alankarın güvenliği ve yönetimi bizim elimizde
kalacak.” diye konuştu.
Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’da terör örgütü HTŞ lideri Ahmed Şara ile yaptığı görüşme öncesinde yaptırımları kaldıracağını duyurmuştu. ABD Hazine Bakanlığına bağlı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) de geçen hafta Suriye’ye uygulanan yaptırımların geçici olarak kaldırıldığını açıkladı.
ABD Başkan Yardımcısı ve Beyaz Saray Sözcüsü Karoline
Leavitt, Trump’ın Şara’ya sunduğu 5 şartı ve görüşmelerin ayrıntılarını X adlı
sosyal medya platformundan paylaşmıştı. O şartlar şunlardı:
1. İsrail ile İbrahim Anlaşmaları’nı imzalamak,
2. Tüm yabancı teröristlere Suriye’yi terk etmelerini
söylemek,
3. Filistinli teröristleri sınır dışı etmek,
4. ABD’ye DEAŞ’ın yeniden dirilmesini önlemede yardımcı
olmak,
5. Kuzeydoğu Suriye’deki DEAŞ gözaltı merkezlerinin
sorumluluğunu üstlenmek.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da Senato’da yaptığı
konuşmada, “ABD, Şam yönetimiyle teması keserse Suriye Hükûmeti haftalar içinde
çökebilir. İç savaş çıkabilir.” diyerek Şara yönetimine gözdağı vermişti.
PYD elebaşlarından İlham Ahmed ise bu çıkışlardan cesaretle,
New York Times’a verdiği röportajda, “Yeni Suriye baştan itibaren herkesi
kapsamalıdır. ABD Yönetimi ve Kongresi, bu kapsayıcı ve demokratik hükûmetin
inşasında tarihî bir rol oynayabilir.” ifadeleriyle Washington’a çağrıda
bulundu. Ahmed, Atina merkezli “Efimerida ton Syntakton” gazetesine verdiği
röportajda da Şam’ı tehdit etti:
“Biz, tüm unsurların kendilerini bulabileceği ve kendilerine
özgü özelliklerini uygun şekilde kullanabilecekleri, ademi-merkeziyetçi bir
yönetimle yönetilen birleşik bir Suriye’yi destekliyoruz. Bu çerçevenin dışında
herhangi bir düşünce bizi nefret ve karşılıklı yıkım girdabına
sürükleyecektir.”
Washington yönetimi, Trump’ın şartlarını açık şekilde ilan
etmesine rağmen, Şam yönetimi bu taleplerin hiçbirini kabul ettiğine dair resmi
ya da gayriresmi bir açıklama yapmadı. Son olarak PYD heyetiyle görüşmeyi
reddetmesi de dikkat çekti.
PKK/PYD elebaşı Mazlum Abdi, Barzani destekli Shams TV’ye
röportaj verdi. Abdi burada yaptığı konuşmada Türk yetkililerle “doğrudan”
temas kurduklarını ileri sürdü. Türkiye ile bir ateşkes sağladıklarını iddia
eden Mazlum Abdi, şunları söyledi:
“Türkiye ile iki buçuk aydır bir ateşkesimiz var. Geçici ve
şartlı bir sükûnet söz konusu. Bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesini umuyoruz.
Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz ve doğrudan kanallarımız var, aynı zamanda
arabulucular da mevcut. Bu ilişkilerin gelişmesini umut ediyoruz.”
Sözde ateşkesin koşullarına ilişkin olarak Mazlum Abdi,
“Türkiye’nin çözümünü istediği bazı güvenlik dosyaları var ve biz şu anda bu
dosyalar üzerinde çalışıyoruz. Sınır hatları, temas hatları ve diğer dosyalarla
ilgili meseleler var. Ayrıca Türkiye, Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin
Suriye ordusuyla bütünleşmesi ve diğer dosyalar konusuna da önem veriyor.”
ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmeye hazır olup
olmadığı şeklinde gelen soruya da Abdi, şöyle yanıt verdi:
“Şu anda böyle bir plan yok, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmemde hiçbir sakınca görmüyorum. Şu an bir çatışma durumu yok, Türkiye ile savaş halinde değiliz. Gelecekte ilişkilerin gelişme ihtimali var ve biz buna hazırız.”
PKK/PYD elebaşı, PKK’nın silahlı mücadeleyi sonlandırma
kararını memnuniyetle karşıladığını ifade ederek, “Biz bu kararı memnuniyetle
karşıladık. Bu onların özel kararıdır, yani PKK'nin kendi kararı. PKK’nin geri
çekilme kararının bu bölge üzerinde etkileri oldu ve bana göre şu anda Türkiye
ile olan ateşkesimiz, bu çözüm sürecinin bir ürünüdür.” Dedi/aydınlık