Yemen Ulusal Kurtuluş Hükümeti Savunma Bakanı, altı buçuk
yıllık savaşın ardından Yemen ile ilgili olarak şunları söyledi: ‘Ordunun
kahramanları ve "Halk Komiteleri" ve onlarla birlikte Yemen'in her
yerinden özgür ve onurlu insanlar, Yemen’in operasyon sahnesinde işgalcilere ve
paralı askerlere karşı büyük zaferler elde edebildiler.
İşgalciler yedi yıldır üst üste yenilgi yaşıyorlar ve biz
düşmanca bir stratejiye karşı tarihi ve kararlı bir çatışmaya giriyoruz.
Komutanımız Abdülmelik Husi, halkımız ve San’a hükümetinin
silahlı kuvvetleri için işgalcilerin hedeflerini etkisiz hale getirmek adına
stratejik seçenekler önerdi. Bu öneriler, Yemen'e tam, özgür ve bağımsız ulusal
egemenliğin empoze edilmesini kapsamaktadır ve bu, tüm paralı askerlerin,
işgalcilerin ve saldırganların topraklarımızdan çıkarılması anlamına geliyor.
Bugün stratejik askeri anlamda Yemen'de paralı askerlerin ve
işgalcilerin mağlup edildiğini tüm dünyaya ilan ediyoruz. İşgalciler de mağlup
olduklarını itiraf etmekten başka çareleri olmadığına inanmaya başladılar. Öyle
ki, Körfez ülkeleri, işgalci Arap Koalisyonuna bu savaşta geri kalan
kaynaklarını ve sermayelerini kaybetmeden yenilgiyi kabul etmelerini tavsiye
ettiler.
Amerika Birleşik Devletleri ve Suudi Arabistan, Marib'in
San’a güçleri tarafından kurtarılmasından korkuyor. Çünkü Marib'deki petrol ve
gaz çıkarlarını kaybetmekten endişe ediyorlar ve bu artık kimseye gizli olmayan
açık bir gerçektir. Ama biz kendi toprağımızda, milli ve egemenlik
sorumluluğumuz çerçevesindeyiz ve Marib ve Yemen'in işgal altındaki her bölgesi
Yemen'in egemenliğine geri dönecektir.’
Yemen Ulusal Kurtuluş Hükümeti Savunma Bakanı, Ensarullah’ın
Marib şehrinin savaştan güvende olması girişimine aşiretlerin yaklaşımı ve bu
konudaki uluslararası sessizlik hakkında şu ifadelerde bulundu: ‘Bu girişim
öncelikle insani niteliktedir ve Marib'deki birçok şeyh ve sosyal yetkili buna
yanıt verdi ve kapsamlı bir halk desteği alındı; Çünkü bu girişim, Arap
ulusunun ve tüm Yemen ulusunun yararına hizmet ediyor. Aynı zamanda
uluslararası sessizlik, parası ve etkisi ile Birleşmiş Milletler'i çıkarlarını
güvence altına almak için bir araç haline getiren Siyonist-Amerikan-İngiliz
kararının bir sonucudur.
Adalardan, limanlara ve eyaletlere kadar Yemen topraklarının
her bir karışı bize dönene kadar dinlenmeyecek ve durmayacağız.’
Muhammed Nasır Atıfi, Marib şehri yakınlarındaki yerlerinden
edilmiş insanlarla ilgili olarak şunları söyledi: ‘Biz, yerinden edilenlerin
hayatlarından endişe duyuyoruz Düşmanlar ve paralı askerler onları orduya ve
halk komitelerine baskı yapmak için bir araç olarak kullanıyor olsa da, biz,
siviller ve yerinden edilmiş kişilerle ilgili uluslararası insani hukuk
hükümlerine bağlıyız.’
Yemen Ulusal Kurtuluş Hükümeti Savunma Bakanı,
“Ensarullah'ın Marib cephesindeki olağan zaferi göz önüne alındığında, Suudi-BAE
koalisyonunun müttefiklerini orada bırakmasını bekliyor musunuz?” sorusuna
şöyle yanıt verdi: ‘Bu koalisyon şimdi müttefikleriyle birlikte bu eylemi
gerçekleştiriyor, onları sokaklarda öldürüyor ve işgal altındaki topraklardaki
gizli hapishanelerde ve Suudi Arabistan, BAE ve başka yerlerdeki istihbarat
hapishanelerinde onları en şiddetli işkencelere maruz bırakıyor.
Onlar, ABD'nin Afganistan'daki ajanlarına karşı
yaptıklarından daha bedbaht olacaklar ve tarih, yabancı bir işgalciyle ilişki
kuran herkesin utanç verici ve acı bir sonu olacağını doğrulamaktadır.’
Muhammed Nasır Atıfi, Yemen’in batı kıyısı olan Hudeyde ile
ilgili olarak şunları söyledi: ‘Batı kıyısında yaşananlar, Siyonistlerin,
Amerikalıların, BAE’nin, Suudilerin, İngilizlerin ve onlarla aynı yönde
olanların işgalci komploları çerçevesinde gerçekleşmektedir. Ancak onlar tüm
güçlerine ve savaş gemilerine rağmen hedeflerine ulaşamadılar yani Hudeyde’yi
işgal edemediler. Bu da onların güney Kızıldeniz bölgesine tam hâkimiyet
planlarını boşa çıkardı.
Biz, Stockholm Anlaşması kapsamındaki taahhütlerimizi yerine
getirmeye devam etmemize rağmen, batı kıyısındaki işgalciler ve paralı askerler
limanları kuşatmak için gerilimi tırmandırmaya devam ediyor ve bu durum her
geçen gün artmaktadır. Hudeyde limanına girmek, halkımıza karşı yaptıkları en
büyük saldırıdır. Bu nedenle, işgalcilerin batı kıyılarındaki saldırılarının
devam etmesine ilişkin Stockholm Anlaşması'nın uygulanması konusunda BM İzleme
Komitesi'nin sessizliği kınanmaktadır.’
Muhammed Nasır Atıfi, Yemen’in el-Mahra eyaletindeki İngiliz
kuvvetlerinin varlığına ilişkin olarak şunları söyledi: ‘Biz, Yemen
topraklarındaki yabancı emellerin gerçek boyutlarının ve stratejik nakliye
hatlarının ve Amerikan, İngiliz ve Fransız nüfuzunun ve uluslararası güçlerinin
tüm şüpheli hareketlerinin farkındayız. Bu gün el-Mahra’da yaşananlar,
İngilizlerin hırslarının bir sonucudur. El-Mahra’daki İngiliz askeri varlığı
bariz bir işgaldir ve bunun için hiçbir gerekçesi yoktur.
El-Beyda eyaletindeki son çatışmalar, ABD'nin müdahalesinin
boyutunu ve Yemenlilerin kanını dökmek için Yemen dışından hava ve deniz
yoluyla getirilen terör unsurları el Kaide ve IŞİD'in kullanıldığını ortaya
koydu. El-Beyda eyaletini stratejik bir bölge olduğu ve buranın kontrolü sekiz
eyaleti hedef alacağı için seçmişlerdir.’