Ârifin İbadet Etmekteki Amacı

GİRİŞ: 22.11.2023 11:16      GÜNCELLEME: 22.11.2023 11:16

Rasthaber -  Öncelikle ârif sadece hakkı talep eder, başka bir şeyi değil. Onun marifetine, Allah’a ibadetine hiçbir şey tesir edemez. Çünkü O’nu ibadet edilmeye layık görür. Allah Teâlâ’ya karşı duyulan bu duygu şereflidir, ibadetin saiki ne rağbettir ne de korku…

Bu kelamdan murad, ârifin gaye açısından muvahhid olmasıdır. Ârifin yegâne hedefi Allah Teâlâ’dır. Alllah Teâlâ’yı dünyevî ve uhrevî nimetlerinden dolayı talep etmez. Dünyevî ve uhrevî nimetlerden dolayı ibadet eden kimsenin gayesi haddizatında nimetin kendisidir. Bu durumda Allah Teâlâ nimetler için bir vesile ve bir vasıta olmuş olur. Kişinin hakikî mâbudu ve isteği bu nimetler olur. Yahut da daha dakik bir ifadeyle mâbudu ve matlabı kişinin kendi nefsi olmuş olur. Çünkü âbid, bu nimetleri ihtiyaçlarını karşılamak için talep etmektedir.

Ârife gelince ise onun bütün talep ettiği şey sadece Allah Teâlâ’dır. Ârif ilahî nimetleri talep ediyorsa ancak bu nimetlerin O’nun fazlı ve lütfu oluşundan dolayıdır. Buna göre, ârif olmayan kişi Allah Teâlâ’yı nimetleri için talep ederken, ârif Allah’ın nimetlerini Allah için talep eder.

Akla şöyle bir soru gelebilir: Ârif Allah Teâlâ’yı herhangi bir gaye dolayısıyla talep etmiyorsa neden O’na kulluk ediyor? Her ibadetin bir gayesi yok mudur?

İbn Sînâ bu soruya şöyle cevap verir: Ârifin ibadetten iki gayesi vardır: Birincisi, Mâbud ibadet edilmeye layıktır. Bunun bir benzeri şudur: İnsan bir şahısta veya bir şeyde kemal görür de ona övgülerde bulunur. Eğer “Bu övgünün gerekçesi ve yararı nedir?” diye soracak olursan sana şöyle cevap verir: “Ben herhangi bir çıkardan dolayı onu övüyor değilim. Ben onu övülmeye layık gördüm de ondan dolayı övdüm.” Kahramanlara yönelik yapılan övgülerin geneli bu kategoriye konulabilir. İkinci olarak; ibadetin zâtî güzelliliği ve şerefi. İbadet kul ile Rabbi arasında bir bağ olduğundan dolayı haddizatında –korku veya çıkardan dolayı değil- yerine getirilmesi gerekir.

Bu bağlamda Hz. Ali (a.s.)’dan şu meşhur cümle aktarılmıştır:

İlahî, ne cehennem ateşinden ne de cennetine duyduğum iştiyaktan dolayı sana ibadet ediyorum. İbadete layık gördüğümden dolayı sana ibadet ediyorum.”

Ârifler çoğunlukla insanın yaşamının, özelde de ibadetlerin gayelerinin Allah dışında başka bir şey olmasını şirk olarak adlandırırlar. İrfan bu şirkin yüzde yüz karşısındadır.

YORUMLAR

REKLAM