İmâm Musa Kâzım'dan Nasihatler

GİRİŞ: 01.08.2025 15:38      GÜNCELLEME: 01.08.2025 15:38
Rasthaber -  İmâm (a.s), alçakgönüllülükle ilgili şöyle buyurmaktadır:

“Hiç bir kul yoktur ki, bir melek onun perçeminden tutmuş olmasın. Kul mütevazı olursa (saygı gösterilmesi gerekene saygı gösterip alçakgönüllü olursa), Allah onu yüceltir. Kibirlenip büyüklük taslarsa Allah onu alçaltır.”

İmâm (a.s), doğru sözlülüğü ve iyi niyeti şöyle açıklamaktadır:

“Dili doğru olanın ameli temiz olur. Niyeti iyi olanın rızkı artar. Kardeşlerine ve ailesine iyilik ve ihsanda bulunan kimsenin ömrü bereketli ve uzun olur.”

İnsanı erdemli kılan, Allah’ın emanına ve rızasına vesile olan en önemli hasletlerden ikisi güzel ahlâk ve cömertliktir. İmâm (a.s) bu hususta şöyle buyuruyor:

“Cömert ve güzel ahlâk sahibi kimse Allah’ın himayesindedir. Allah, onu cennete yerleştirinceye kadar yalnız bırakmaz. Bütün peygamberler cömerttir. Babam vefat edinceye kadar sürekli olarak bana cömertliği ve güzel ahlâkı tavsiye etti.”

İnfakta bulunup hayır hasenat yapmak erdemden öte ibadî bir görevdir. İmkânı olduğu halde bu sorumluluktan kaçmak, içerisinde günahın işlendiği maddî kayıpları beraberinde getirir. İmâm (a.s) buyuruyor ki:

“Allah’a ibadet hususunda infak etmekten kaçınma, yoksa aynı miktarı günah yolunda harcamaya mecbur kalırsın.”

Kişinin kendisini Allah Teâla’ya vakfetmesi, yani Allah’ın buyruklarına kayıtsız şartsız teslim olmak cömertlik, Allah’ın hükümlerinden yüz çevirmek cimriliktir. İmâm (a.s) buyuruyor ki:

“Allah Teâlâ’nın farz kıldığını eda eden, veren kimse cömerttir. Cimri ise, Allah’ın farz kıldığını eda etmeyen, vermeyen kimsedir.”

Barışçıl ve bağışlayıcı bir tutumu kişilik hâline getirenler, sorunların halledilmesinde hep bu hasletleri önceleyenler Allah Teâlâ’ya borç vermiş gibidirler. İmâm (a.s) buyuruyor ki:

“Kıyamet günü bir münadi şöyle seslenir: ‘Allah’da hakkı olanlar ayağa kalksınlar.’ Sadece affedenler ve barışanlar ayağa kalkarlar. Onların ecri Allah’a aittir.”

İmâm (a.s), ilâhî bir lütuf olan akıl, ilim ve maddî imkânın fonksiyonel yapısından şöyle söz etmektedir:

“Yüce Allah kime üç şeyi ikram etmişse, ona lütufta bulunmuştur: Hevasının izinden gitmesine engel olacak yeterli akıl, cehaletini etkisiz kılacak yeterli ilim ve fakirlik korkusuna engel olacak yeterli zenginlik.”

Lüks ve israf içerisinde yaşamanın İslâm’da yeri yoktur. Saçıp savuranlar kaybetmeye mahkumdur. İmâm (a.s) buyuruyor ki:

“İktisat edip, kanaatkâr olan kimsenin sahip olduğu nimetler devam eder; saçıp savuran ve israf eden kimsenin elindeki nimetler tükenir.”

Dünya ahiretin tarlasıdır. Burada ektiklerimizi orada biçeceğiz. Dünyayı imar edip bayındır hâle getirmek ve yaşanır kılmak (güvenlik ve emniyet de buna dahil) ibadetin bir cüzüdür. Dünyadan el-etek çekmeyi öneren rubanlık İslâm’da yoktur. İmâm (a.s ) buyuruyor ki:

“Dünyasını dini için veya dinini dünyası için terk eden bizden değildir.”

Tembellik ve üşengeçlik birçok fırsat ve imkânın elden gitmesine vesiledir. İmâm (a.s) tembel ve eringen kişileri şöyle uyarmaktadır:

“Usanmaktan ve tembellikten sakın. Çünkü bu ikisi, dünya ve ahirette payına düşen nimetlere kavuşmana engel olur.”

İmâm’ı (a.s) yorucu ve meşakkatli bir işte çalışırken gören bir şahıs, “Ya imâm! Çalışacak başkaları yok mu, nedir bu hâlin?” diye serzeniş ve şekvada bulununca İmâm (a.s) o kişiye şu cevabı veriyor:

“Resûlullah (s.a.a), Emirü’l-Müminin (a.s) ve atalarımın tümü maişet için bizzat kendi işlerinde çalışırlardı. Nebilerin, resûllerin, vasîlerin ve salihlerin işidir bu.”(el-Kâfi, 5 / 75)

Alınteri ile kazanılmış olandan vermek, yani farz olan zekâttan hariç infak etmek ve tasaddukta bulunmak ne büyük mutluluktur ve nefsi ıslah etmektir. İmâm buyuruyor ki:

“Ey Allah’ın kulları! O’nun size bahşettiği nimetleri, nefsinizi ıslah etmek için kullanın! Bu takdirde yakininiz artar ve çok değerli bir kâr elde edersiniz..”

Farz namazlar zaten boynumuzun borcu, nafile namazlar Allah’a doğru koşmaktır (fefirru ilallah). İmâm (a.s) buyuruyor ki:

“Nafile namazlar, her mü’min için Allah’a yaklaştırıcı bir vesiledir.”

Nefsi tedip etmenin yollarından biri de oruç tutmaktır. İmâm (a.s) şöyle buyuruyor:

“Her şeyin zekâtı vardır, bedenin zekâtı da nafile oruçtur.”

Cehaletin kanıtı ile ilgili İmâm (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Yasaklandığın şeyleri işliyor olman, senin cahil biri olduğunun en belirgin kanıtıdır.”

Hucurât Sûresi 10’ncu âyette mü’minlerin kardeş olduğunun vurgusu yapılmaktadır. Bu olgu aynı zamanda hem hukukî, hem manevî anlamda bir takım sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Bu konuda İmâm (a.s) şöyle buyuruyor:

“Mü’min mü’minin ana baba bir kardeşidir, aynı ana babadan doğmamış olsalar da. Kardeşine itham eden melundur. Kardeşine hainlik eden melundur. Kardeşi için hayır düşünmeyen melundur. Kardeşinin gıybetini yapan melundur.”

Dürüst olan kişi Allah’ın lütfuna mazhar olur. Emanete ihanet ve yalan münafıklık alâmetidir. İmâm (a.s) buyuruyor ki:

“Emaneti sahibine eda etmek ve doğru konuşmak rızkı çeker, emanete ihanet etmek ve yalan söylemek ise fakirlik ve münafıklığa yol açar.”

Namus ve edep en büyük fazilettir. İmâm (a.s) buyuruyor ki:

“Allah’ı bilmekten sonra ibadetlerin en faziletlisi, hayâ yerlerini haramdan korumaktır.”

Muhammed b. Hekîm’in rivâyet ediyor: İmâm Musa Kâzım’a (a.s) “Büyük günahları işlemek insanı imândan çıkarır mı?” diye sordum. Buyurdu ki:

“Evet, büyük günahların dışındaki günahlar da. Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: ‘Zina eden kimse mü’min iken zina etmez, hırsızlık yapan kimse mü’min iken hırsızlık yapmaz.” (Biharu’ı-Envar, 47 / 233)

İmâm (a.s) hüccetin iki türü ile ilgili şöyle buyurmaktadır:

“Allah’ın insanlara sunduğu iki hücceti vardır. Biri açık, biri gizlidir. Açık kanıt,resûller, nebiler ve imâmladan oluşur. Gizli hüccet ise akıldır.”

İyiliği tesis fıtrî bir duygu, iyiliğe aracı olmak büyük sevap, harama vesile olmak şeytânın işidir ve külli haramdır. İmâm buyuruyor ki:

“İyilik hususunda biri için aracılık yapan veya marufu emreden veya münkeri nehyeden ya da hayrı gösteren, yahut işaret eden kimse, bu amellerin sevabının ortağıdır. Bir kimse kötülüğü emrederse veya kötülüğü gösterirse, yahut kötülüğe işaret ederse, bu günahların ortağıdır.” (Biharu’l-Envar, 100 / 87)

En çok edilen nasihatlerden biri de, “insan yaptığı iyilikleri çok görmemeli” ve “işlediği küçük günahları hafife almamalı.” İmâm (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor:

“Yaptığınız iyilik büyük de olsa çok görmeyin, işlediğiniz küçük günah da olsa az görmeyin. Çünkü az görülen günahlar birikir de sonunda çok olurlar. Gizli hâllerinizde Allah’dan korkun ki, nefsinize karşı insafı gözetmiş olasınız.” (Biharu’l-Envar, 47 / 235)

Salih ve takvâ ehli insanlarla meşveret lütuf ve kazançtır, saygılı ve iyi huylu evlât nimettir, hırçın olmayan uysal eş de nimettir. Gurbette maddî kazanç bol da olsa külfet ve kasvettir. İmâm buyuruyor ki:

“Dört şey vardır ki, bunlar kişinin bahtiyarlığının göstergeleridir: Salihlerle oturup kalkmak, iyi huylu evlât, uysal eş ve geçimini kendi memleketinde temin etmek.”

İmâm (a.s), cennetin bedel ve karşılığını şöyle açıklıyor:

“Sizin bedenlerinizin asıl fiyatı cennettir. Bedenlerinizi cennetten başka bir fiyata satmayın.”

Hazım Koral

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM