İmam Musa Sadr, Lübnan Şiileri Yüksek İslam Meclisi ve Emel
Hareketi'nin kurucusudur. 31 Ağustos 1978'de, Libya'nın devrik cumhurbaşkanı
Muammer Kaddafi'nin davetlisi olarak Libya'ya yaptığı resmi bir ziyaret
sırasında Şeyh Muhammed Yakup ve Abbas Bedreddin ile birlikte kaçırıldı.
İmam Musa Sadr, Lübnan hükümetinin gücünün inşasında önemli
bir rol oynayan ve Lübnan'ın müttefikleri olarak kabul edilen hem Yüksek İslami
Şii Meclisi hem de Emel hareketini kurduğu için Lübnan siyasi alanında özel ve
etkili bir role sahipti; ayrıca Hizbullah ve direniş koalisyonu üyesi grupların
müttefikleri sayılırlar.
İmam Sadr 1957'de Lübnan'a girdi ve 1963'te bu ülkenin
vatandaşlığını aldı. Lübnan'a gelişinde ve Şiilerin kültürel, ekonomik, eğitim
ve sağlık durumlarını iyileştirmek için kararlı ve etkili önlemler alan Sadr,
Lübnan Şiilerinin dikkatini çekti. Bu arada yurtdışındaki birçok yoksun Şii
durumu fark edince akın akın evlerine döndüler; böylece Lübnan'daki Şii nüfusu
hızla arttı ve kısa sürede Lübnan'ın siyasi ve sosyal hayatında önemli bir güç
haline geldiler.
Lübnanlı Şiiler, ülkenin siyasi işlerine katılmak için yasal
güç elde etmek için kendi siyasi örgütlerini kurdular ve İmam Sadr bu konuda
yeterli ve derin bilgiye sahipti. İmam Sadr, kapsamlı ve derinlemesine bir
sosyal araştırma yaptıktan sonra, önce Lübnan Şiilerine ait bir siyasi teşkilat
kurmaya karar verdi ve sürekli ve yılmaz çabaları sonucunda Lübnan hükümeti,
"Lübnan Şiileri Yüksek İslam Konseyin" kurulmasını onayladı.
1967'de İmam Sadr 6 yıllığına bu meclisin başkanlığına
seçildi. Böylece Lübnan'ın siyasi arenasında tüm yeteneği ve saygınlığı ile
kendini gösterince Lübnan Şiileri ona saygıyla İmam Musa Sadr olarak hitap
ettiler.
Görünen o ki, İmam Musa Sadr'ın bu tür etkili faaliyetleri
ve Lübnanlı Şiilerin çıkarlarını güvence altına alma çabaları, muhalefetin onun
kaçırılmasını gündeme getirmesine neden oldu; bu olay Libya ziyareti sırasında
oldu.
İmam Musa Sadr,
Lübnan'daki Şiilerin koşullarını değiştirmenin yanı sıra İslam'ın
güvenilirliğini yeniden tesis etmede de etkin bir rol oynadı. Bu çalışmaları,
İslam düşmanlarının kabul edeceği konular değildir ve bugün de açıkça görüldüğü
gibi, bu yönde adım atan her insanın, düşmanların saldırılarına hedefi olacağı
gibi, İmam Musa Sadr da bu saldırıların hedefi olmuştur.