Matem Meclislerinin Önemi

“Hüseyin’in şahadetinden dolayı müminlerin kalbinde asla sönmeyen bir ateş vardır, (bu musibet için) kim ağlar ve ağlatırsa veya ağlamış gibi yapıp hüzünlenirse, cennete girer.”
GİRİŞ: 29.06.2025 13:46      GÜNCELLEME: 29.06.2025 13:46
Rasthaber -  Tarih boyunca Ehlibeyt için yapılan matem meclisleri, Ehlibeyt mektebinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle Muharrem ve Aşura merasimleri, bu mektebin canlı ve ayakta kalmasını sağlamıştır.

Ama bu matem toplantılarının hakikatinin, henüz birçok kesim tarafından anlaşılamadığı görülmektedir. Bu merasimleri boş olarak görüyor, tarihte vuku bulmuş bir olay için bu kadar üzülmenin, gözyaşı dökmenin yersiz olduğunu düşünüyorlar.

Bazıları İmam Hüseyin’e (a.s) ağlamanın sevabından hareketle matem toplantılarının yapılması gerektiğini, tarihte eşi-benzeri olmayan bu katliam karşısında ağlamamanın, İmam Hüseyin’e yapılmış bir zulüm ve haksızlık olacağını vurgulamışlardır. Diğer bazıları ise ağlamanın asıl hedef olmadığını, matem meclislerinin bir vesile olarak kullanılması gerektiğini savunurlar. Bu görüş sahiplerinin hiçbirisi matem meclislerinin hikmetini bütün yönleriyle anlayamamışlardır.

Matem meclislerinin, mersiye ve ağıtların, sinezenlerin hakikatine bakıldığında ve Ehlibeyt İmamları’nın bu amellere teşvik eden rivayetleri incelendiğinde, meselenin hiç de öyle basite alınmaması gerektiği ve ne denli dünyevî ve uhrevî faydaları olduğu görülecektir.

Kerbela kıyamının neden gerçekleştiği ve İmam Hüseyin’in Kerbela’da neden şehit edildiği, Aşura günü nasıl bir katliam yapıldığı sorularının cevabı araştırıldığı zaman, bu matem meclislerinin felsefesi anlaşılacaktır. Bu yazımızda matem merasimlerinin ve İmam Hüseyin’e ve Kerbela şehitlerine neden ağlandığının felsefelerinden birkaçına değineceğiz.
 
Matem Merasimlerinin Hikmeti ve İmam Hüseyin’e Ağlamak

1- Bu merasimler, İmam’ın kıyamının felsefesini anlamak ve zamanının tağutu karşısında nasıl bir mücadele sergilediğini öğrenmekle birlikte, günümüz tağutlarına karşı ilâhî vazifenin ne olduğunun bilincine varıp ne yapılması gerektiğini anlamak için yapılır.

2- Bu merasimler, İmam Hüseyin’in asırlar önce İslâm’ın yok olmaması, insanların hür ve özgür yaşamaları için gerçekleştirmiş olduğu kıyamı yaşatmak ve gelecek nesillere, bizlere nasıl ulaşıp hayat verdiyse onlara da ulaştırıp hayat kazandırmak içindir. Çünkü kuruyan İslâm ağacını kanıyla sulayan, rafa kaldırılmış Kur’ân’ı hayata geçirmek için canını, malını her şeyini bu yolda feda eden Hz. Peygamber’in torununun şahadeti canlı tutulmalıdır. Hayatın gerçek felsefesi bu kıyamda beyan edilmektedir.

3- Bu matem merasimleri, hak yolunda mücadele edenlerin vahdet ve birliğini sağlayıp tağutlara karşı mücadelede organize olmalarını sağlar.

4- Kerbela ve Aşura bir semboldür bütün hürriyet savaşçılarına. İmam Hüseyin bir önderdir bütün âlem için. Bu ilâhî sembollerin yaşatılması, ilham kaynağı olan İmam Hüseyin’in tanınması için bu merasimlerin yapılması gerekiyor.

5- Bu merasimler; sinezen, mersiye ve ağıtlarıyla İmam Hüseyin’le bir gönül bağı kurmayı sağlar.

6- İmam Hüseyin ve Kerbela şehitlerine ağlamanın kendisi bir fazilet ve üstünlüktür. Bir rivayette şöyle belirtiliyor: “Hüseyin’in şahadetinden dolayı müminlerin kalbinde asla sönmeyen bir ateş vardır, (bu musibet için) kim ağlar ve ağlatırsa veya ağlamış gibi yapıp hüzünlenirse, cennete girer.”

Diğer bir rivayette de şöyle buyurulmuştur: “Kıyamet günü bütün gözler ağlar, Hüseyin’in musibetine ağlayan göz hariç; o göz, güler ve cennet nimetleriyle nimetlendirilir.”

İmam Hüseyin’e ve Kerbela şehitlerine ağlamanın ahirette sevabı olduğu gibi dünyada da şehidin hedefini yüceltir, kıyam mektebini yaşatır. Bu matem merasimlerinde ne kadar ağlansa, İmam Hüseyin’e ve Kerbela şehitlerine bir fayda sağlamayacaktır; ama İmam ile gönül bağı kurmak isteyenlerin kalplerini manevî yönden güçlendirecek ve kalpleri birbirine yaklaştıracaktır. Olay sadece gözden yaş akıtmak değildir, bu ibadî ve manevî bir eylem olduğu gibi siyasî bir eylemdir. Hedef doğrultusunda kenetlenmeyi ve güçlerin birleştirilmesini sağlayan bir ameldir.

Masum İmamlar bu merasimlerin yapılmasını istemiş ve böylece Kerbela ve Aşura’nın unutulmasını engellemişlerdir. İmam Seccad (a.s), Kerbela vakıasından sonra yirmi yıl boyunca hep ağlamış ve matem meclisleri düzenlemiştir. İmam Bâkır (a.s) kendi zamanında matem merasimleri düzenlediği gibi, kendi şahadetinden sonra da İmam Hüseyin için on yıl boyunca her yıl Mina’da mersiye ve ağıt okunmasını vasiyet etmiştir. İmam’ın özellikle hac mevsiminde hem de Mina’da böyle bir şey istemesi, bu amelin hem manevî, hem de siyasî olduğunu gösteriyor. Çünkü bu merasimlerde kıyamın hedefleri açıklanacak, zamanın tağutunun yaptığı zulümler beyan edilecek, hacılar İmam Hüseyin’in gerçek hedefinin ne olduğunu öğrenecekler ve kendi bölgelerine döndükleri zaman Kerbela mesajını kendi halklarına ulaştıracaklardır. Böylece insanlar hak ve batılı öğrenmiş olacaklardır.

YORUMLAR

REKLAM