İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü
eski Komutanı Şehit General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi eski Başkan
Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis, 3 Ocak 2020'de ABD’nin Bağdat Havalimanı'nda
düzenlediği terör saldırısında şehit düştü.
ABD yönetimi General Kasım Süleymani’ye suikast düzenlemekle
bölgesel denklemleri değiştirmek ve direnişi zayıflatmak istiyordu. Ancak
General Süleymani’nin şehadetinden 4 yıl geçmesine rağmen bölgedeki gelişmeler
General Süleymani’nin şehadetinin direnişin faaliyetlerini aksatmadığını,
bilakis bölgedeki etkisini artırdığını gösteriyor.
Tesnim, Şehit General Kasım Süleymani'nin şehadetinin 4'üncü
yıldönümü münasebetiyle Irak eski Başbakanı Adil Abdülmehdi ile röportaj yaptı.
Eski Başbakan, General Süleymani'yle nasıl tanıştığını şöyle
anlattı:
‘’Aklımda Kasım Süleymani'ye dair pek çok anı var. Onunla
Saddam rejimi döneminde tanıştım. O dönemde Irak muhalefet güçlerinde üye
olduğum için Irak işlerinden sorumlu Kasım Süleymani ile temas halindeydim.
Toplantılarımız çoğunlukla ikili olarak ya da Bedir Tugaylarının diğer
komutanları özellikle de Şehit Mehrab Seyyid Bakır Hekim'in katılımıyla
yapılırdı. Bu toplantılarda Saddam rejiminin devrilmesinden sonra Irak'ın
siyasi geleceği, ülkedeki mevcut siyasi gruplar arasındaki işbirliği ve Baas
rejimine alternatif bir sistemin nasıl tasarlanacağı gibi konular ele alınırdı.
Toplantılarımız çoğunlukla Tahran'da, bazı durumlarda da Kuzey Irak’ta veya
Diana'da yapılırdı. Şehit Süleymani'nin olağanüstü yeteneğini bu görüşmeler
sırasında fark ettim.
Ancak ABD'nin Irak işgali ve 2003'te Saddam rejiminin
yıkılmasıyla durum değişti ve pratikte bazı sorumluluklar doğrudan bize
devredildi. O dönemde asıl mesele şuydu; Bedir güçleri Bağdat'a nasıl
girebilir? Amerika'nın Irak'ı işgal etme planını uzun zaman önce biliyorduk ve
Hz. İmam Ali (a.s) güçleriyle birlikte Irak'a girmeye hazırlanıyorduk.
Saddam Sonrası Irak'ta Çok Önemli Bir Askeri Geçit Töreni
Birliklerimizin yurtdışına bağlı olmadığını kanıtlamak için
geçit törenini düzenledik ve dünyaya Amerikan kuvvetlerinden bağımsız olarak
hareket ettiğimizi kanıtlamayı başardık. Aslında bu tören Şahit Süleymani'nin
organizasyonu ve yönetimiyle yapıldı.
Bu geçit töreninin ardından iki koldan Bağdat'a doğru
ilerledik; Seyyid Abdülaziz Hekim, Bedir güçleri eşliğinde Kot ekseninden
Bağdat'a doğru yola çıktı, ben de Seyyid Muhammed El-Haydari eşliğinde Diyala
ve Bakuba ekseninden başkent Bağdat’a doğru yola çıktım. 12 Nisan 2003'te
Saddam Hüseyin henüz Bağdat'tayken başkente girdik.
Bedir güçlerinin Bağdat’a girdiğinden soran Amerikan ordusu
Bedir üyelerini tutuklamaya başladı; Sayın Haydari ve ben Bağdat'a girdikten 10
gün sonra tutuklandık. Tutuklanan kişilerin çoğu daha sonra Irak'ın gelecekteki
hükümetlerinde önemli pozisyonlara ulaştı. Bu dönemde Şehit Süleymani Irak'taki
tüm gelişmeleri takip ediyordu.''
Irak eski Başbakanı Adil Abdülmehd, General Süleymani'nin
Saddam rejiminin devrilmesinden sonraki dönemde Şehit Süleymani’nin Iraklı
taraf ve siyasi gruplarla işbirliğine ilişkin, ‘’Saddam rejiminin çökmesiyle
birlikte Şehit Süleymani ile görüşmelerimiz arttı, örneğin bazı toplantılarımız
birkaç gün sürüyordu. Hükümetin nasıl yönetileceği, geçici parlamentonun nasıl
oluşturulacağı ve anayasanın hazırlanması, üç organın göreve ve yetki
alanlarının belirlenmesi, Kürt, Sünni, Şii, Türkmen meselesi gibi diğer konuları
etraflıca tartışırdık.
‘İran'ın Görüşlerini Dayattığını Hatırlamıyorum’
İran, tarafların anlaştığı konularda Iraklı kardeşlerine tam
destek verirdi, fikir ayrılığı yaşadığımız konularda Irak tarafının yaklaşımına
saygı duyan İran, görüşlerini savururken Irak’ın işlerine müdahale etmekten ve
herhangi bir dayatma yapmaktan kaçınmıştır. İran'ın görüşlerini dayattığını
bile hatırlamıyorum. Irak ve İran arasındaki ilişkiler çok yakın ve
kardeşçedir. Ülke dışında iki ülke ilişkileri hakkında ortaya atılanların
yabancıların kurduğu hayallere dayanıyor. Onlar diplomatik ilişkilerde üstten
baktığı için bu kuralın başkaların ilişkilerinde de geçerli olduğunu
düşünüyorlar.
'Şehit Süleymani Her Zaman Hakkı Savundu'
Irak’taki Terörle Mücadelede General Süleymani’nin Büyük
Rolü
Şehit Süleymani, komutanlarla yaptığı görüşmelerde yanında
getirdiği haritalardan savaş cephesinin son durumunu anlatarak, her eksenin
önceliklerini ve Bağdat savunması ilgili görüşlerini anlattı. O an, operasyon
sahasını tam olarak bilen bir Iraklı komutanın olmadığına inanıyordum ve bunun
kanıtı da Musul kentinin düşmesiydi ve bu sırada şehrin tamamen düşüşüne de
tanık olduk. Ancak Haşdi Şabi'nin kurulmasının ardından kilit güç haline
gelmesiyle IŞİD’in ilerlemesinin durduğunu ve IŞİD’li teröristlerin Irak'ın
hassas ve stratejik bölgelerinden çekilmeye başladığını gördük.” ifadelerini
kullandı.
Kasım Süleymani İle Yoldaşı Ebu Mehdi El-Mühendis: Bir
Ruh, İki Beden
Adil Abdülmehdi, Şehit Süleymani ile yoldaşı Ebu Mehdi
el-Mühendis’i “bir ruh, iki beden” olarak nitelendirdi ve “Gerek Saddam rejimi
ile mücadele döneminde gerekse işgal dönemi ve sonrasında aralarında her zaman
güçlü bir bağ olmuştur. Bu ikili ilk önce El Kaide daha sonra IŞİD’e karşı
mücadelede farklı Iraklı grupların aynı cephede yer almasında önemli bir rol
oynadı.” değerlendirmesinde bulundu.
“Haşdi Şabi birliklerinin başarısı, Şehit Ebu Mehdi'nin
komutanlığının gücü ve General Süleymani'nin çok yönlü desteği sayesinde elde
edildi; Çünkü Bağdat'ın düşme tehlikesinin ilk saatlerinde General Süleymani
hava kanalı kurarak IŞİD'le mücadele için gerekli tüm silahları Irak'a
gönderdi.” diyen Abdulmehdi, bunun IŞİD güçlerinin ilerleyişinin önlemesinde
önemli rol oynadığın dile getirdi.
İran'ın teröristlere karşı savaşta Irak halkına verdiği
desteğe karşı bazı tarafların nankörlüğünü eleştiren Abdülmehdi, ‘’Yapılan
terörle mücadelenin sürecini öğrenmek için herkesin o günlerin gazetelerini
yeniden okuması gerekiyor. Bazıları o günlerin detaylarını, şehirlerin, askeri
üslerin birer birer düştüğünü ya da tamamen yıkıldığını unutmuştur.’’ ifadesini
kullandı.
Kasım Süleymani Suikastının Detayları
Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi el-Mühendis’in şehadet
gecesinin detaylarını anlatan Eski Irak Başakanı şunları konuştu:
‘’O tarihte sabah 8.30'da Şehit Süleymani ile buluşmam
gerekiyordu, genellikle erkenden uyuyorum ama o gece saat bire kadar uyumadım
ve yarınki toplantıyla ilgili fikirlerimi yazmaya çalışıyordum, çünkü o
günlerde Irak'ta durum çok zor ve kritikti.
Bu esnada önce Bağdat havaalanında patlama yaşandığını
öğrendim. O ana kadar General Süleymani'nin Bağdat'a nasıl geleceğini
bilmiyordum.
Zaman geçtikçe Bağdat'taki patlamada önemli bir ismin
suikaste uğradığını öğrendik ama yüzüğünün fotoğrafını gördükten sonra
Süleymani'nin hedef alındığından emin oldum.
İran’ın Bağdat Büyükelçiliği'nin aramaları ve dönemin Irak
İstihbarat Başkanı Mustafa el-Kazımi'nin telefonuyla ofisime gitmek üzere evden
çıktığımda saat sabah 2.30 veya 3.00 civarındaydı. Ofise varır varmaz haberleri
takip etmeye başladım, o an General Süleymani'nin şehadet haberleri peş peşe
doğrulanıyordu ve doğal olarak olayla ilgili güvenlik tedbirleri aldık
soruşturma başlattık.
O özel anlarda şehitlerin cenazelerinin nasıl defnedileceği
sorusu birinci önceliğimiz olmuştu. Bu doğrultuda Şehit Süleymani'nin Irak
topraklarında şehit düştüğü için resmi bir cenaze töreni düzenlenmesi önerdik.
Şehit Süleymani ve Ebu Mehdi el-Mühendis'in merasimi Irak tarihinin en büyük
cenaze töreni oldu.’’
‘Süleymani Suikastının Faillerinin Bir Gün Mutlaka
Yargılanacağına İnanıyorum.’
‘’Bağdat hükümeti Irak’ın ulusal egemenliğinin ihlali olarak
kabul edilen Süleymani suikastının ardından Amerikalı yetkililerle nasıl bir
iletişime geçti ?’’ sorusuna Abdülmehdi, ‘’Süleymani'nin Amerikalılar
tarafından şehit edilmesinin ardından, uzun bir süre boyunca, Amerika
tarafından gelen çağrıları kabul etmeyi reddettim; Beyaz Saray, Pentagon, ABD
Dışişleri Bakanlığı defalarca telefonla aradı ve hatta Trump ile ABD'nin
Bağdat'taki büyükelçisinin defaatle yaptığı görüşme talebini reddettim. Çünkü bence
bu olayla Bağdat hükümetime ve Irak halkına arkadan hançer saplanmıştır.
Süleymani suikastının faillerinin bir gün mutlaka yargılanacağına inanıyorum.’’
yanıtını verdi.
Eski Irak petrol bakanı Abdülmehdi, "Bu olaydan önce
Bağdat havalimanında Şehit Süleymani ve el-Mühendis'e suikast düzenlenmesi
ihtimalini düşündünüz mü?" şelindeki soruya, ‘’Terör siyasi geleneğin bir
parçasıdır; Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nin hukuki yapısında ‘Reagan
Yasası’ olarak bilinen yasaya göre, başka ülkelerin yetkililerine yönelik
suikastların kabul edilmesi suç sayılıyor. İstihbarat teşkilatlarının suikast
operasyonları yaptığı doğru ama onlar suçu üstlenmiyor, ama Trump ve Pompeo'nun
kamuoyu önünde eylemi yaptıklarını doğrulaması uluslararası pratikte benzeri
görülmemiş bir konudur.’’ cevabını verdi.
3 Ocak’ta General Süleymani’nin Taşıdığı Mektup Olayı
Suikastın yaşandığı 3 Ocak gecesinde Kasım Süleymani’nin
taşıdığı mektuba ilişkin Adil Abdülmehdi, ‘’ 23 Eylül 2019 tarihinde resmi
ziyaret için Çin’de bulunuyordu. Bu esnada Süleymani beni arayarak Riyad’a
gitmemi istedi. Ben de Bağdat'a döndükten sonra Suudi yetkilileri aradım ve
Riyad'a seyahat etme niyetimi anlattım, onlar da bana ‘Bu ziyaretin amacı
nedir?’ diye sordular. Riyad ile Tahran arasında arabuluculuk yapmak istediğimi
aktardım. Süleymani’nin taraf olduğunu anlattığımda talebimiz kabul edildi.’’
ifadelerini kullandı.
Daha sonra İran ve Suudi Arabistan arasında mesajlaşma
olduğunu kaydeden Abdülmehdi, ‘’Bir keresinde kardeş Süleymani Bağdat'a
geldiğinde Suudi tarafına Tahran’ın verdiği cevabı bir sonraki Bağdat
ziyaretinde getireceğini söyledi. Hac Kasım'ın yanında getirdiği mektup aslında
Suudi Arabistan'dan gelen mektuba bir yanıttı. Son olarak şunu söylemeliyim ki,
bu süreç iki ülke arasında barışın kapısını açtı. Suudi ve İranlı taraflar
arasında Irak'ta bir toplantı yapıldı ve müzakere görüşmeleri sonrasında Umman'a
devredildi ve nihayetinde Çin'in çabalarıyla İran ile Suudi Arabistan arasında
anlaşma sağlanmış oldu.’’ diye konuştu.